Ölüm senden korkmuyorum
İstersen,
Keskin sesleriyle horozların,
Karanlığı deldiği bir şafak vakti gel.
İstersen,
Zil zurna sarhoşken sevdalara,
Bir doğum günü gecesinde, 
Zemherinin soğuğudur sensizlik.
Donduran ayazı, jilet gibi doğrarken yüzümü, gözümü
Olympos’un kızıl lavları kavrulur oysa yüreğimde.
Altı yapraklı bir zambak düşün.
Sen gönlünü sıcak tut.
Kar boranlar, fırtınalar içinden
Çıkar gelirim.
Bir bıçak gibi
Yara yara karnının zemherinin.
Isıt yüreciğini,
Az daha, sana vedanın arefesindeyim
Gözün aydın ey gönül
Yarın bayramındır.
Kafiyesinin noktasındaydım.
Artık hasretler ikliminde mevsim
Güllük gülistanlık bahardır.
Yüreğimde çırpınırken okyanuslar,
Küçücük ırmaklarda boğulur ruhum.
Ya yürek benim değil,
Ya ruh başkasının
Gözlerimde çakarken şimşek gibi ferin,
Oh olsun, söyledim ya
Yoktur bundan gayrı tasam, kederim
Oh olsun.
Beni üzmek mi?
Sen mi? Peh.
Müellifi benim bu senaryosunun
Seni yazmayı, hem de bütün okyanuslar hokkamda kuruyuncaya kadar seni yazmayı istiyorum. Bütün beşeriyet seni tanıyıncaya ve seni benim kadar sevinceye ya da önemseyinceye kadar gece demeden, gündüz demeden seni yazmak, seni anlatmak istiyorum. 
Bilsinler ki efsaneler hala bitmedi. Son efsane ne Mecnun’un Leyla’sıydı ne de Ferhat’ın Şirin’i ya da Mem’in Zin’i değildi. Yaşanılası, ölünesi dünyada son insan son nefesi verinceye ve alınacak tek bir nefes kalmayıncaya kadar pervasız ve usturupsuzca hiçbir yasak, biçimsellik, imlaya, lisana takılmadan, anlık hatırlamalardaki o tatlı heyecanını sıcacık tadıyla seni anlatmak istiyorum.  Biliyorum ki sen aslında hiçbir alfabenin kargacık burgacık harfleriyle betimlenecek kadar basit ve yüzeysel değilsin. Seni tasvir edecek hiçbir alfabe ya da harf maalesef daha insanoğluna ilham edilmedi.
Duruşundaki asalet ve özgüven aslında mahcubiyetinin, sıcakkanlılığının dışsal vurumundan başka bir şey değil. Biliyorum ki seni ilk gören şanslı gözler başının dikliğini, asil duruşunu, tez canlılığını ve öz güveninin değişik bakış açılarıyla yorumlayabilirler. Ne yanılgı. Aman Allah’ım; bir insan bu kadar da bakan kör olabilir mi?  Bu kadar da şekilsel ve nesnel düşünceye sahip bağnaz olabilirmi. Güneşe bakarken sadece ışığımı görürüz. Peki ya sıcaklığı, ya yaşamın kaçınılmaz dengesi içindeki kocaman yerini. Görmesek de onun varlığın bilmezmiyiz.
Zamanın ötesine sahipsiz, imzasız mektuplar yolluyorum,
Mühürlü ve kifayetsizdir belki kelimelerim.
Varlığına dair umutsuz umutlar ekiyorum.
Takvimlere 31 Aralık’ın şavkı vuruyor
Yarın yen bir yıl olacak.
Yeni yıl, yeni bin yıl olacak
—Buldum.
—Buldum çaresini ölümün
—Ölümsüzlüğün anahtarı benim.
Diye haykırsa, Arşimet misali biri.
Mağlup orduların, yenik cengâveri gibi
Biat eder,
Ne zordur bilemezsin
Fırtınalar koparken içinde
Dağlar ufalanırken ellerinde
Dingin ırmaklar gibi
Kendi ağırlığını taşımak ne zordur.
Oysa çizilmişti haritalar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!