Bağırıyor,
Sokakta çiğ sesiyle
Kirli ve kaba sakalıyla
Bir eskici bağırıyor.
- Eskici
- Eskiler alınır.
Ey eli, ayağı öpülesi anneler.
Ak ve açık alnınız
Göğe çekilen bir bayrak değilmidir.
Sizin namusunuz ve iffetiniz
En zorbasından bir savaşın orta yerinde
Mavzerimize sürülmüş kurşun,
Sen orada bir yerde,
Bense devriye gezerim hayallerinin üç-beş nöbetinde.
Belki yine her zaman ki gibi soğuktur ellerin.
Belki de mermere değmekte ayakların.
Yine saçının üç teli asi, isyankar.
Bilirim durmaz ardında kulağının.
Eskiden, devrim şiirlerinin şairi,
Muzaffer orduların, yalnız gerillasıydım.
Şimdi, gamlı mısraların Kaygusuz Abdal'ı
Yitik sevdaların, ezik ozanıyım.
Eskiden sükûttum, hiç konuşmazdım.
Bir taş gibi ağır ve mazbut.
Haykırabilsem,
Avazımla parçalayacağım göğü.
Bütün dillerde seni seviyorum,
Seviyorum işte, diye bağıracağım.
Kaç lisanı,
Kaç harfi bilmem gerek.
Ekmeğimi,
Suyumu,
Paramı,
Hatta ömrümü bölüşebilirim.
İki dane de olsa zeytinim
Kırk parçaya ayırabilirim.
Boşluğun var içimde
Boşluğun, korkunç ve kocaman
Dokuz gezegenle kapasam
Düğme gibi durur asuman.
Boşluğun var içimde
Yüreğimde,
Közlenmiş dağlar harmanlanır.
Oy.
Siyah saçlım,
Kömür gözlüm.
Kaldırmaz bu yükü bu yürek.
Ey şehr-i kederim.
Beklemezdim senden bunu.
Kalleşliğin bu kadarını da beklemezdim senden.
Her yanın pusu,
Her yanın tecritmiş
Kalabalığın yalnızlıkmış senin



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!