Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Bir Ticari Malın Seksi Bir Kadınla Ne Benzerliği Olabilir


Epey bir zamandır, yaz günleri dondurma reklamlarında, cinsel cazibesi biraz fazlaca bayanlar ağızlarını yaya yaya dondurma reklamları yapıyorlar... Zannediyorsunuz ki seksi ve cinsellikle ilgili bir şey yaşıyorlar... Yaşamıyorlarsa da reklamcılar onu öyle yansıtıyorlar...

Aynı durum araba reklamlarında ve araba fuarlarında da mevcut. Bakmışsınız, son model bir arabanın önünde bikinili, mayolu ya da mini etekli bir kadın. Ne alaka diyorsunuz? Dediğiniz ile kalıyorsunuz...

Yeni sistemi deneyeceğimiz, seçim yapıldı bitti çok şükür... A Partisine veya B Partisine verdiniz oyunuzu, beş sene süreyle yönetimde kim olacaksa onlar ülkeyi yönetecekler. Benim burada üzerine basarak söyleyeceğim konu 104 tane kadın milletvekilimizin parlamentoya girmiş olması... Gönül isterdi ki bu sayı iki yüz iki yüz elli olsun, hatta yarı yarıya yakın olsun kadın ve erkek millet vekili sayıları...


Daha önceki meclisimizde 76 kadın milletvekilimiz varmış. Pazar günü yaptığımı seçimde ise 96 Kadın Milletvekilimiz değişik partilerden meclisimize teşrif etmişler... Partilere gör dağılım ise şöyle... AKP'de 48, HDP'de 24, CHP'de 18, MHP'de 4, İYİ PARTİ'de 2 kadın milletvekilimiz mecliste ki yerlerini alacaklar...

Tanırsınız O’nu yani Anastası. Hani mum satarken filan mutlaka bir yerlerde rastlamış ya da görmüşsünüzdür... Hatta ’’Anastas Mum Satsana.’’ diye de yoldan geçerken takılırlar da, Anastas bunlara hiç aldırış etmez... ’’Yahu kardeşim ben mühendis adamım, durmadan bana mum satsana mum satsana diyorlar, niye diyorlar anlamış değilim.’’ diye sitem eder takılanlara...

O arada Anastas oradan geçerken, arkadaşı Edip de tesadüfen oradan geçiyordur ona da takılırlar bu muzip delikanlılar ’’Ey Edip Adana da pide ye.’’ derler, Edip de yine bunların hiç birisine aldırış etmez, takmaz kafaya... Anne babalara da naçizane tavsiye de bulunur, Edip ’’Çocuklarınıza Edip adı koyarken bir kere daha düşünün.’’ diye söylenir durur...

Anastas tam da mum satmaya çıkmış iken, yine bu muzip ve de bir şeylerden mustarip delikanlılar illaki Anastasa takılacaklardır... ’’Anastas rulo iyi olur satsana.’’ derler. Anastas kızar bütün bunlara, kızmakla da kalmaz sinkafları gönderir...

Evet, evet bu da bir değişik ödeme, sistemi... Nakit ve çekin çok ötesinde bir sistem, hiç onlarla alakası yok. Geçmiş yıllarda hatta rahmetli Ecevit'e kitap atıldığından bu yana bir çok insan bu ödeme sistemini kullanmaktadır... Bakalım bu ödeme sistemi ekonomik dünyamızı daha ne kadar meşgul edecek...



Bu sitemin adı ÖÖS... Dediğim gibi burada çok güzel bir eylem var, açılımı Öpücük ile Ödeme Sistemi, ÖÖS, yani bir çok esnafın zamanında bizlere ve başka dürüst esnaflara yaptığı gibi, senedinizi, çekinizi ya da nakit borcunuzu ödemiyorsunuz, borçlusu olduğunuz kişiyi gidip yanağından öpüyorsunuz... Hatta öptükten sonra bazıları ''Öpeyim de Geçsin.'' diyorlarmış, aldığımız duyumlara göre...

Biz cesaret yanına, imanı da ekledik
Hainler biter diye, hıncımızı sakladık
Dağları sırtımıza, coşku ile yükledik
Bu dağların başları, anlatır durur bizi...

Ya arkadaş nedir bu Demoklesin Kılıcı muhabbeti anlamış değilim. Bir rivayet odur ki bunun bir kılıcı varmış, o da tepemizde durmadan sallanıyormuş... Hayır Demokles sadece adı mı soy adı yok mu bunun, nerede yaşar, ne yer ne içer, bunları da bilmemiz öğrenmemiz lazım?

Sonra madem bir kılıcın var, artık bu babandan mı kaldı, dedenden mi kaldı, yoksa daha geriye git dedenin de dedesinde mi kaldı, onu da söylemiyor sır gibi saklıyorsun sayın pek bir muhterem Demokles... Sonra nasıl bir kılıç bu kılıç. Eskrim Sporu filan da yapılıyor mu mesela bu kılıç ile yapılıyorsa hangi kategoride epe mi, flöre mi, bunu da bilememiz lazım değil mi?

Çok kafamızı bozarsan bu ülkenin hakimleri var, savcıları var, bizim elimizde armut toplamıyor, bunu da sana antiparantez belirtmek isterim... Nerede oturup kalkıyorsun bilmiyorum ama, bir şekilde seni bulunduğun yerden aldırır karakola çektiririz. Ondan sonrada karakol polislerimize derdini anlat anlatabilirsen... Gerçi senin kılıç ateşli silahlar sınıfına girmiyor ama, sana da, kılıcına da bir işlem yaparlar amirlerim...

Siz de mutlaka izlediniz o banka reklamını. Ne zamandır aklımdaydı yazayım yazayım diyordum bu güne nasipmiş... Amcacığım, bayım, dayıcıyım, reisim mi desek ne desek ’’Aşiretin parasını vadeliye yatırmış reis bey.’’ babababababa... Kızı da hemen cevap veriyor ’’Ama babaaaaa babacuğum bu devirde vade beklemek mi kaldı?’’ Hiç kimse de sormaya cesaret edemiyor ’’Bu devirde aşiret mi kaldıııııııı!’’

Kalmış demek ki çok muhterem pek bir önemli ve de pek değerli reklamcılarımız böyle bir reklam yapma cesaretini göstermişler... Türkiye’nin acı bir gerçeği...

Çok merak ettim, hem de çok, acaba reklamda adı geçen aşiret hangi aşiret? Öyle ya memlekette bir dolu aşiret var... Söylediklerine göre de paraları vadelideymiş. O üç tane harften oluşan adı olan yabancı bankaya yatırmışlar... Keşke borsaya filan girseymişler, devlet tahvili filan ya da dolar alsaymışlar... Kur Korumalı da olurmuş ama, o yavaş yavaş ortadan kalkıyor zaten...

''Hemşehrim Memleket nereee'' Rahmetli Barış Mehmet Manço'nun da güzel şarkılarından birinin sözleriydi aslında. Sonra da şöyle devam eder giderdi yanlış hatırlamıyorsam ''Bu dünya benim memleket'' yani nereli olursan ol önce insan ol diyordu Barış Manço ağabeyimiz... Birçoğumuz bilmiyorduk belki de bir adının Mehmet olduğunu, onu da şunun için yazdım o iki isim de benim oğlum da var yani Barış Mehmet...

Çok duymuşsunuzdur gerek esnaflar arasında ki tartışmalarda gerekse başka başka konuşan halk kesimleri arasında ''.......Memleketten adam çıkmaz.'' kim demiş ise onu halt etmiş. Bunlar dedikodu gazetelerinin ve ülkemizin iyiliğini istemeyen şer güçlerin topluma kendi adamları vasıtası ile servis ettiği fikir çeşitleri ve safsatalarıdır bunu sakın unutmayın. Adamlık parayla pulla veya bağlı bulunduğun il ile ilgili bir olgu değildir, insanın yetişme tarzına ve karakterine bağlıdır...

Her nereli olursanız olun. İster Ankaralı, ister İstanbullu, ister Bursalı, ister Hakkârili, ister Tuncelili, ister Burdurlu ya da Diyarbakırlı veya Kayserili. Kendinizin dışındaki hiç bir ili kötülemeyin alabildiğine. Her memleketin iyisi de vardır kötüsü de, oradan çıkıp da size kötülük yapmış başka bir memleketli yüzünden oranın bütün halkını asla kötülemeyin sonra mahcup olursunuz gün gelir. Bakarsın o kötülediğiniz il den oğlunuza kız alırsınız ya da çok sevdiğiniz damadınız olur o memleketli bir insan evladı...

CİNSİ: ATM'US Fareus
VATANI: Türkiye ve bilumum az gelişmiş ülkeler
ÖZELLİKLERİ: Kemirgen ve sömürgendirler. Sıcak soğuk her türlü iklimde yaşayacak yetenekte olup. Tek besin kaynakları ATM Makinelerine dadanıp çaldıkları paradır. Sonbahar ve kış aylarında içeri girerler genellikle, bahar ve yaz aylarında dışarı çıkmaya çalışırlar, çıkabilirlerse...

ATM diye tabir edilen para makinelerine özellikle gece saatlerinde bir çok saldırı olmaktadır. Bu ATM fareleri, çalışıp da alın teri ile bir şeyler kazanmak yerine, işin kolayına kaçıp ATM den para tırtıklamak yoluna giderler...

Memleketimizin üç tarafı denizler ile çevrili, çevrili olmasına da yine de denizden çok da fazla vatandaşlarımızın ekmek yediği, geçimini temin ettiği söylenemez. Bunu değerlendirmemiz lazım. Yüzme de, yelken de, su topunda niye bizim şampiyon sporcularımız olmasın?

Karadeniz, şairin dediği gibi ''Kah uslu kah delidir.'' Ege de adalar ile çok sıkı fıkıdır. Çoğu da yunan adası, bizim de var az buçuk. Marmara bir iç deniz zaten. Bir de bir zamanlar Türk Gölü diye anılan Ak Denizimiz var. İyi tamam, buraya kadar her şey güzel de bu gemiler neden kep Karadeniz de batıyor, biri bana bunu açıklasın yahu!

Elini çenene koyup da arpacı kumrusu gibi düşünürken, hiç rahat vermezler ''Ne o yahu Karadeniz de gemilerin mi battı ne düşünüyorsun öyle melul melul?'' Yani gemim olsa Karadeniz de ne işim var? Çıkarım Cebelitarık'dan doğru okyanusa... Yanlış anlaşılmasın Karadeniz de bizim tabi ki güzel de bir denizdir her ne kadar soğuk ve dalgalı olsa da... Ama bu ayrımcılık niye?