Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci


Yapraklarda selamlaşır, konuşur birbiri ile
sen, ben, kulağımız kirişte
hışır hışırdır tek cümleleri yere düşerken
çok da sesleri çıkmaz
yaygara yapan diğer insanlar gibi

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yaraları sarma işidir birazda
şiir ya da yazı yazmak
çevreme bakıyorum şöyle
yarasıda olmayan yok gibi...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yarın başla sevmeye
mesela üstüne basmadığın bir karıncayı
üç günlük ömrü olan bir kelebeği
süt gibi kokan bir bebeği
Allah’ın yarattığı her şeyi...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Yıl 1974,hava sıcak mı sıcak,
Günlerden 19 Temmuz,yarın doğum günüm.
Zıplayacaksın 13 yaşından 14 yaşına...
Pastada alırlar herhalde,
Ya da bir iki hediye,

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yok, yok başlığa bakıp da hayatta ki son günüm diye düşünmeyin... Kıyamet de kopmayacak. Onu da zaten herhalde sadece Cenabı Allah bilir... Son günüm dediğim diyete, diyetisyene başlamadan önceki son günüm. Girdik mi diyete ve de diyetisyenin odasına bir kere, kendimize çeki düzen vermemiz lazım. Yoksa biz bir şeyleri ham yapalım derken, diyetisyen abla bizi ham yapar. Abla diyorsam da benden on yaş küçük aslında canım, saygıdan saygıdan bizim Abla hitabı...

En iyisi sabah kahvaltısında tereyağlı ve ballı kızarmış ekmek dilimlerinden başlayalım. Yanında da iki bardak taze sıkılmış portakal suyu iyi gider... Ben sıkmıyorum ha portakalları sakın yanlış anlamayın, portakallar hayattan sıkıldıkları için portakal sıkma makinesine yanaşıp hadi bizi ez sık, suyumuzu çıkar diyorlar, o da sıkıyor kabuklarına kadar... Şaka tabi canım, hemen anladınız...

Ya da durun durun, pastırmalı yumurta da eklesem mi bunlara... Çok pahalı olsa da pastırma, ne yapalım tünelden önce ki son çıkış gibi, bu da diyetten önceki son mide zevki... Ne zamandır da yemiyorum ha! Üç yumurta mı kırsam, dört yumurta mı kırsam üstüne, bilemedim? Şu yanda ki pastahanenin de çok güzel patatesli poğaçaları var, iki üç tane de ondan kaptırsam... Yarın diyetisyen Hanıma söylesem bunları beni topa tutar herhalde...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ne o yarışmaya mı katıldınız? Ya da ''Yarışıyor muyuz, yarışıyorsak ne yarışı bu?'' dediğinizi duyar gibi oluyordan öte duydum bile... Evet yarışıyoruz, hem de her yerde bir yarış içindeyiz. Çalıştığımız şirkette ya da devlet kurumunda... Okuduğumuz okullarda... Belki bir belediye otobüsünde ya da bir minibüste hep yarış içindeyiz...



Yarışıyorsak hayatın içinde yarışmacı arkadaşlara başarılar dileyerek başlayalım o zaman. Hayat yarışında, işe girme yarışında, işten hızlıca çıkıp, daha iyi bir ücretle başka işe kapak atma yarışında, siyaset yarışında, fatura yatırırken sıra bekleme yarışında, televizyonlarda ki bilgi yarışmalarında ve aklıma gelen gelmeyen bilumum yarışmalarda yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerken, iyi olan kazansın, kötü olan da teselliler ile avunsun dursun, ne diyeyim...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

İki katlı
bahçeli ve sobalı evlerin bol olduğu
güzel bir semtte büyüdük...

Karşı apartmanda ki
kapıcının oğlu Hamdi ile

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yaşadıklarımı yazdım sadece
ülkem için duyduğum kaygıları
bugünlere gelirken gözyaşlarımı hangi topraklara
hangi çiçeklerin dibine bıraktığımı
çocukları hiç koşulsuz sevdiğimi
onlara zerre fiske vurmayıp

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Yasak Elma var da Yasak Ayva olmaz mı? Yerseniz olur tabi ki... Biz de yeriz hem bu elmaları, hem de bu ayvaları... Üç kadın ve bir dolu erkek arasında dönen müthiş bir dizi bu Yasak Ayva... İçinde ne ararsanız var. Aşk, vahşet, dehşet, kin, nefret, garez, intikam, entrikanın dik alası, madik atmanın değişik değişik çeşitleri...

Zaman zaman ayvada yenir elmada, ancak bu elmalar ile bu ayvalar farklı sizin de fark ettiğiniz gibi. Bir zaman mafyavari dizilerden bıkmıştık, şimdide bunlar. Yaşı biraz fazla olanlar Dallas Dizisini hatırlarlar. Orada da türlü entrikalar, birbirine madik atmalar vardı. Şimdi sıkı durun, inanın bu Yasak Ayva Dizisi, ’’Ben Yasak Ayva diyorum siz anlayın işte’’ Dallas’a, orada ki Ceyar’a rahmet okutur, onları mumla aratır.

Ne güzel örnek oluyorlar genç kızlarımıza, erkeklerimize... Ama yine de ellerinize, yüreğinize sağlık diyesim gelmiyor içimden. Allah var, inkar edemeyiz, bayanların hepsi çok güzel, güzel olmasına da ama işte ahlaksal durumlar tartışmalı...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yatak bu işte, adı üstünde, yatılan bir yer. Yatak yumuşak ve güzel oldu mu, sizi sarıp sarmaladı mı siz de güzel bir uyku çekersiniz. Yatak Sanatı derken billahi bunu kastettik, yoksa siz, yoksa, haaa, anladım öbür türlü mü zannettiniz... Çok cinsiniz de bizim konumuz o değil, yani bildiğiniz yatak ve uyku için yatıp zıbarmak. Zıbarmak derken, onu da kötü anlamda kullanmadık, hani annelerimiz der ya bize çocukken ''Yat zıbar.'' diye, odur maksat...

Her yattığınızda rüya göremeyebilirsiniz... Ismarlama da rüya görülmez ki... Geçenlerde bir yerlerde görmüştüm rüya makinesi mi ne varmış, ondan mı alsak acaba? Kimi insan görür rüya zaman zaman, kimi de çok nadir rüya görür, renkli sinemaskop. İnsanların aklında uzun kalmasına rağmen, bilim adamları rüyaların bir iki saniyelik olaylar olduğunu söylerler...

Yatağınız ve yastığınıza iyi davranın. Ne de olsa ömrünüzün üçte biri ki 24 saatin sekiz saati halihazırda uykuda geçtiği varsayılırsa, yastığın ve yatağın önemi daha da artacaktır... Evliyseniz ve iki kişi bir yastığa baş koyuyorsanız ki aslında teşbihte hata olmaz, yine de sizin ayrı ayrı yastıklarınız vardır illaki sağa sola çok dönmemeye gayret edin. Bir de bakarsınız gece yarısı yanınız boşalmış, hanım öbür oda da yatıyor...

Devamını Oku