Bir özlem var...
Hasret var ama çok...
İçimde dolaşıyor uyurken bile...
Çok seviyorum seni.
Ama korkma benden...
Öyle severek seviyorum ki seni,
Hiç böyle hissedildi mi?
Hissedilmedi bu kadar özgün bir korku...
Hissedilmedi bu kadar yorgun bir çaba,
Ve aslında yıllardan beri işe yaramaz olduğu.
Hissedilmedi unutulmayacak sevinçlerin,
Aslında bu kadar unutulası olduğu.
Kafanı kaldır da bak.
Gördüklerin sende kaldı mı
Bakmayı bıraktıktan sonra?
Her ne kadar sen unutsan da,
Mehtap unutmadı yazdıklarımı,
Senin bakışların hakkında.
Ellerin kadar güzel midir kaderin de?
Düşünmemeli belli ki,
Kaderin ellerinde...
Parmaklarında ve avucunda duruyor...
Onlara benziyor...
Gönlüne benziyor...
Düşünmenin de bir sınırı var.
Sınırsızlıkla başa çıkmak zor,
Sınırla da...
Kendimi çok iyi tanıyorum,
Ama kendime yabancılaşıyorum.
Anlat, bir şiir...
Dur bu başka bir şiir.
Eski yazdıklarım beni andı.
Hazır kış da gelmişken,
Neden andı söyleyelim...
Sesim çok kısık, aldırma sessizliğime,
Mutluluktan kaybettim sana sarılırken.
Geçmiş sarılmalarımız geldi zihnime,
O günlerde nasıl bağırmamışım ben?
Kalbine girmek için seni sevmek yetmez,
Eskide kalanlar,
Ne de güzel kalmışlar.
Ne de güzel duruyorlar orda.
Gelmelerini istersin bazen de,
Çok yorgunlar;
Mecalleri yok yürümeye,
Seni gerçekten sevdiğime bir kez daha kanaat getirdim.
Bana benzemeye başlıyorsun.
Duyguların, mısraların...
Kelimelerinin yerleri,
Benim kelimelerimle sevişiyor.
Belki de savaşıyor.
Yazılacaklar tükendi,
Kalem sessiz...
Eski yazılanlar gönle tercüman oluyor artık.
Okuyunca şöyle bir;
"Daha ne yazılabilirdi?" diyor gönül.
Yazılmamalıydı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!