Şu benim zavallı ev sahibim,
Delirmiş.
Ayı, günü karıştırmış,
Şaşırmış.
Bugün henüz daha ayın otuzbeşi,
Kirayı almaya gelmiş.
Şimdi ben,
Nereden geldiğimi,
Ne olduğumu, nerede bulunduğumu,
Ve nereye gideceğimi bilmeden,
Ölecek miyim?
O can bedenini boşu boşuna işgal ediyor.
Hiçbir yararını da görmedin bugüne kadar,
Yayılmış sereserpe.
Mekanı keyfince kullanıyor,
Kira da vermiyor.
Üstelik ‘çıkarım’ diye de tehdit ediyor,
Birisi konuşuyor yanıbaşımda,
Güzel de konuşuyor,
Dönüp bakıyorum kendisine,
İnsana benziyor.
Birisi konuşuyor yanıbaşımda,
Çekince elini yağmur damlası,
Tutunduğu buluttan,
Devreye girer yerçekimi yasası.
Ve damlalar ordusu çıkar yola,
Yeryüzüne doğru...
Boşunadır toprağın çabası,
Nasıl anlatayım içimdeki çelişkiyi,
Seviyorum sevmesine de,
Kulaklarım, gözlerim, ellerim,
Ve de ağzımda dilim,
Ayrı telden çalıyor,
Farklı haberler götürüyor,
Alıp başımı gidemem
Yolumu kaybederim düz ovada.
Ne olurdu alıp başını gitse de
Ben de kurtulsam, o da.
Vakit geceyarısıdır.
Gölgeler koyu, ay beyaz, gece ayaz.
Herkes derin uykudadır.
O ayakta, uyumaz.
Çığlığı gökyüzünün kulak zarını patlatır da.
Kimse duymaz.
İplik salmaya başlayınca kendini,
Telaşa kapılır düğme,
Bakar yalvarırcasına ipliğin yüzüne,
Sezer ihaneti o an,
Ve can havlıyla, daha bir sıkı sarılır ipliğin kıvrımına,
İplik, unutur var olma nedenini
Biz,
Anadan üryan,
Karşı karşıyayız…
Ama göremiyoruz birbirimizi.
Ve siz,
Karşı karşıya milyonlarca insan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!