Yoğun bir günün akşamı,
Yorgun argın vardın eve.
Perişanım…
Takatın yok akşam yemeğini bitirmeye...
Yarı kapalı gözlerin,
Sesli harflerden oluşan bir homurtu dilimde.
Bu benim akılsız kafam,
İtiversem kapı açılacaktı,
Define önüme saçılacaktı,
Nasıl düşünemedin bunu?
Şimdi geçti zaman,
Ne kadar hayıflanırsan hayıflan,
Dün değil, bugün değil,
Yarın değil sadece.
Her ‘gün’ çekiyor bu azabı,
Neden bu denli hor kullanmak zamanı?
Niçin işkence yaparsın bu günlere?
Şu an gece, saatin onikisi,
Dalda bir kuş,
Üşümüş,
Sımsıkı dolamış kanatlarını incecik bedenine
Zavallı kuş,
Nasıl yemek bulacak?
Tekin değil bulunduğu yer de,
Tam bir işkencedir
Futbolcunun topa ettiği
Önüne gelen basar tekmeyi,
Bir o kaleye bir bu kaleye.
Nedir bu topun çektiği.
Şakacıktan ölsem,
Sevenlerimi tanımak için.
Tutsam nefesimi de girsem tabuta,
Omuzlar üzerinde seyahat etsem,
Yarı açık gözlerimle,
Ve dikili kulaklarımla anlasam olanı biteni,
Bu dağlar senin,
Aştığın kadar.
Bu yollar senin,
Yürüdüğün kadar.
O beyin senin,
Düşündüğün kadar.
Ben gözlerimi yitirdim,
Sen kulaklarını.
Göremiyorum, duyamıyorsun...
Kullanamıyoruz beden dilimizi de,
İşte bu yüzden anlayamıyruz birbirimizi,
Suçlamıyorum kimseyi de.
Şu anda sana,
Acı sözler söylemek gelmiyor içimden.
Tarafsız olmak istiyorum.
Becerebilirsem ne ala.
O yüzden,
Dilimin ucundakiler şöyle dursun.
İlan ediyorum herkese,
Ev sahibime de.
Kira vermeyeceğim bundan böyle.
Ve ayrılmayacağım buradan.
Ben de dünyalıyım,
Benim de alacağım var bu dünyadan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!