Düşünmüş taşınmış,
Bir sözleşme hazırlamışsın.
Öylesine kapsamlı,
Öylesine uzun...
Tıka basa doldurmuşsun sayfayı,
Bana imza yeri bile bırakmamışsın...
Onlarca uygarlığa beşik,
Dünyalar güzeli
Dillere destan dağı, yaylası, sahili.
Aynı mahallede oturur yedi bilgin,
yedi aydın, onbeş deli
Mehter yürüyüşüyle, iki ileri bir geri.
Çok güzelsin aslında,
Sen bilmiyorsun belki,
O bindallı şalvarınla,
Marlyn Monroe dan seksi,
Micheal Jackon kadar hareketli...
Beğenilmek için fazla bu çaba,,
Yataktayım.
Tam uyumak üzereyken,
Midemde bir ekşime...
Uyu uyuyabilirsen.
Ne yapayım?
Düşündüm, iyi gelir maden suyu.
Çıkmadı karşıma,
Helal süt emmiş biri,
Ya da anam sütümü helal etmedi bana
Rast gelmedi işim, seçemedim duracak yeri,
Hedefe varamadım zamanında,
Genel hayatım da öyle,
Bekliyorum,
Bir mektubun gelsin bana,
Hiç birşey yazma kağıda,
Ben içinden geçenleri okurum...
Sen beni ilk kez öptüğünde,
Haber verdi üst derim alt derime,
‘Bu beni öptü’ dedi.
O anda girdi devreye,
En basit ve en mükemmel iletişim ağıyla,
Merkezi sinir sistemi,
Beyaz ışık ayrışınca
Renkler çıkar ortaya,
İçlerinden seçersin.
Şimdi sen,
Hangi rekle bakarsın bulutlara,
Hangi renkte görürsün toprağı?
Sesler geliyordu içeriden,
Yenemedim merakımı,
Aldım merdiveni, dayadım pencereye usulca.
Tırmandım basamakları, bir hırsız sessizliğiyle...
Açık kalmış perdenin ucu, ne ala.
Bakınca bir karaltı kımıldadı yerinden,
Kadın evi süpürür.
Fişi çeker prizden.
Şair ince düşünür:
Bir rüzgar çıkar ki ayazdan,
Of aman,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!