''Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, 'Eli, Eli, lema şevaktani? '
yani, 'baba, baba, beni neden terk ettin? ' diye bağırdı...
''(matta 27:46 markos 15:34)
Afroda aşk boyar dünyayı;
Şimdi kolay değildir yıkılıp gitmek, dünyanın direği çakılmışken
yerine, zelzeleler sallıyorken yeri göğü doğmuştur.
Acıdan kanat örmüştür ve aşktan zırh. Ruhunun elverdiği çizgide
koşarken kör karanlığa binlerce mızrağı yemeye hazırdır sırtına,
en kalleşleri gelir hep, alır kanından bir parça ve giderler.
Gövdesini verir sunaklarda, sırf tanrıların gazabından onlar
kurtulsun diye. Santim santim kesilir eti, kanı herkese yeter.
Yiğitler alır gider başlarını, kalkanları ve mızraklarıyla bin savaş
dönüşü, ölüme yolladıklarıyla, can verdikleri Arasında gelir onlara,
huzuru bulurlar dudaklarında, onlar aklar kör katillerini,
yüreksizliği sevemeyen açları, kanın soyucularını ve bin yağmadan
bin ekmek taşır, onlara kusarlar gizli gizli.
Çocuk doyar biraz süt ve meme başıyla, anası çok olmasa da çoktur
çocuğun boğazına ve bilmez çoğu düşerler, atar ocağa gönüllü yanmalara.
Onlar kutsar iç acılarının toplamını, istifler ve mutlu ölümler verirler
işkencecilerine, saçlarından koparıp “ ben bununla yattım, sevdim ulan,
taptım buna” der ve çıkarırlar kınından, gözyaşları içinde keserler
boyunlarını.
Afroda senin kanınla doğdum
Bin ölüm kutsandı sende soğudum
Yol yorgunuyum kavruldum
Suyun gözlerime saçların nem
Dudağın ısırgan otu acıt yaralarımı
Sikilmişlerin uzağında ateşler
Senden öte nereye gidecekler
Kızıl saçlarında tarumar şehirler
Döner gider İskender sana özenir
Aşkı alırsın savaşlara başında miğfer
Yenilen ordular düşer önünde erir gider
Aşkın yarattığıdır ve kıskançlığın sunduğu, öfkesi geçip gittiğinde
etinden verir her bir aç adama, adamlar doymaz tüketirler karanlığı ve
her daim hazırdır çelik sıcaklığı boğazda. Kaç kere anlatmıştır,
eti çalanlar yedirirler başkalarına ve sunaksız olsada, aşkı da
anlatamıyorsa ozanlar çekip gitmeli bu yalandan, çekip gitmeli zulüm,
ve er bezlerin taşkınlığından. Dolaşmak varsa silahla, kancıklığın adı
değişsin ve “ orospu işte bunlar ” densin, kılları ve saçlarıyla afroda,
sana nasıl kıydılarsa ve nasıl sildilerse alnından aşkı da, onlarda yansın,
Onlarda ölsün sunaklarda.
Bir kurban bulur aklayıcılar, ellerinde kılıç balta, biçerler gövdesinde
tepindiklerini, derler ki; “onlar kirlendi, biz siktik onları ve düşünürler
sonra, bu kadar layıkken siklerin kılıfına, neden acıysa soktular onlara,
kirlettilerse temiz midir. kendileri önce, öldürdükleri pisliklerimidir,
gömüp bir rahmin ağzına, kötülük yok mu olacaktı illa. Hepsi acıydı ve
biliyorlardı ki, kirletip öldürüyorlardı, işte bu orospu çocukluğu değildi.
orospular ölü çocuk büyütmezdi. Ve acılarına bakıp güçsüzlüğün ortasında,
yürekleriyle çoğalırlardı hayata, onlar aşkı verirdi adama, seçilmiş,
arınmış insana.
Bizi bağışla afroda kanı seviyorduk
Yalnız akıp gitmesin dedik yüreğimizi verdik
Biz sevmeyi bilenler silahtan sonra geldik
Önce yetişsek sizinle ölür giderdik
Gerisi zulüm mor dağlara afroda
Bu alçaklık kanı nasıl satıyor paraya
Neresi yalnızlık bunun neresi yiğitlik
Neden iyilerle çekip gittik neden geç geldik
Aşkı öğretiyordu, kanından suya karıştırdıkça, yaşama anlamını da veriyordu
Sevdalısına, Anlıyordu çırası tutuşan, bir dudaktan öte, bir renkten güze,
bir ateşten toprağa, bir sudan Yağmura dönüyordu ve ruh diyordu, aşkı emiyor,
aşkı çoğaltıyordu. Aşk onlara göre değil Ruhunu adama bağışlayan, gölgesinde
gül açan, karanlığı kapatan, kızıl yanak koşandı ve çok sonra duyuldu ki;
o katillerini hep bağışlardı çünkü aşkı yaşamış, ellerinden almıştı.
Afroda orospu, afroda aşk, afroda kadın, gökten çocuk alan
Kainatın kapısını kapadın aşkı çocuklara anlattın
Yedi masal, üç ses bıraktın, kaç kapı değirmene açılsa
Yüzünde ışığınla çarmıha çocuklar çaktın, yinede ağlamadın.
Kadın…
23 06 2007
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 18.8.2007 00:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!