Şükürsüzler doymak nedir bilmedi,
Haram yüklü kervan kaldı şansına.
Ey! Garibim yüzün bir gün gülmedi,
Kuru ekmek yavan kaldı şansına.
Hayal kurdum düşte gördüm
Sana geldim sana bugün
Eşiğine yüzüm sürdüm
Himmet eyle bana bugün
Düştüm dünya pazarına
Meydanlar tıklım tıklım caddeler kalabalık
Eski huzuru bitti şehir isyan içinde
Ne ahenk var ne düzen insanlar binbir kılık
İnsanlık nasıl yitti şehir isyan içinde
Makinalar toprağı delik deşik kazıyor
Sevgileri damıtıp yüreğime sakladım,
Sevmeyeni sevmeyi gönlüme yasakladım.
Sürsünler isteyenler devran içinde devran,
Kaşı gözü sürmeli güzele olmam hayran.
İlkbahar yaz derken sonbahar geldi
Bir biri ardından gitti seneler
Yüzüme çizgiler saça kar geldi
Gencecik günlerim bitti seneler
Gençliğimde deli coştum, çağladım
Yaslanınca taş taşa/ sunar barınak kula
Saray olur ev olur/ korur beladan şerden
Korkma düşme telaşa/ engel koysalar yola
Avlananlar av olur/ sen kalk düştüğün yerden
Kabuslu gecemde gözümden yaşlar
Süzülür sessizce sen olmayınca
Başımı koyduğum kayalar taşlar
Ezilir sessizce sen olmayınca
Dertler yazılır mı kırık kalemle
Aşkın ülkesinde sevda bağında
Feryadım figanım avazım sensin
Boran olup esme gönül dağında
Gönlümü üşüten ayazım sensin
Düşürdün kalbime aşkın közünü
Kaderde talih de kusur ararsın
Korkarım ki talih değil kör sensin
Keskin sirke gibi küpe zararsın
Varlığına bela sensin şer sensin
Hilen hurdan çoktur kalmazsın darda
Ahlarım çare mi? Ne fayda verir.
Anladım sonunda iliğim erir.
Gerçeğin nezdinde fâniler çürür,
Sermaye ömrümü boşa bitirdim.
Âlemde görevli bütün mahlûkat,
Artar sorularım, her gün kat be kat.
Mücrimin halini anlatmaz lügât,
Sermaye ömrümü boşa bitirdim.
Fi ...