Öğren bilmemek ayıp değildir
Gurur etme bilenlere sor çocuk
Kendiyle övünen kişi sefildir
El methetsin sen konuşma dur çocuk
Yaradandır bizi yoktan var eden
Yaş otuz beş ne fark eder
Hayat kırkında çark eder
Çocukluğu kim terk eder
Kar yağıyor üşüyorum
Çocukluğumu yaşıyorum
Gün görmemiş besbelliydi halinden
Uzaktaydı vatanından ilinden
Fakirliğe ne gelirdi elinden
Sordu garson bu kaçıncı ay dedi
Garson güldü bak ne güzel ay dedi
Gözümde yaş başımda saç kalmadı
Üzülme bu mevsim hazan dediler
Deli gönül bir gün huzur bulmadı
Böyle yazmış yazgın yazan dediler
Sevgi tohumundan çile yeşermiş
Devletin malı denizdir diye
Yemeyenler değil yiyenler domuz
Rüşvetin adın koyup hediye
Haramı mubahtan sayanlar domuz
Gıybet ki kardeşin etini yemek
Dokunsa anlar âma zağlı ile zabını
Beğenmezmiş tosbağa çıktığında kabını
Günahta ısrar edip yakmak icin odunun
Cehennemde bedava verirler mikabını
Hak istesin uzun yollar dürülür
En uzak noktaya kavuşur yakın
Emri ile görülmezler görülür
Ne hükmü kalır ki siyahın akın
Bedenin acısı ölene kadar
Ruhun acısını bitire bilsem
Affeyle yarabbi kulun günahkar
Sonsuz rahmetinle affınla ölsem
Gün gelir kim bilir istemese de,
Gönül sevdiğinden uzağa düşer.
Kuşlar gökyüzüne benim dese de,
Bir avuç yem için tuzağa düşer.
Yüreğinde fırtınalar esince,
Ak düşecek kirpiğine kaşına,
İhtiyarın sevilmesi güç olur.
Ellerini yumruk edip başına,
Dayayıp ta düşünürsen geç olur.
Duyguların yeri gerçeğe kalır,
Ahlarım çare mi? Ne fayda verir.
Anladım sonunda iliğim erir.
Gerçeğin nezdinde fâniler çürür,
Sermaye ömrümü boşa bitirdim.
Âlemde görevli bütün mahlûkat,
Artar sorularım, her gün kat be kat.
Mücrimin halini anlatmaz lügât,
Sermaye ömrümü boşa bitirdim.
Fi ...