Gören gözler beklerken, onca ayet evrende;
Bakıp, bakıp görmeyen, bir basara ne denir?
Etmiyorsan hiç dikkat, onca şeye çevrende;
Hiç kusura kalma da; hayıf sana be denir.
Ne demişse kaleme, Kadir Mevla’m ezelde;
Emre edip imtisal, yazdı onu tez elde.
Madem ayni aleti, tutarsınız siz elde;
Onu her dem istimal, ediverin güzelde!
Neden düşmez hiç dilinden terane?
Tek türkün var o da vatan arkadaş
Bir mekân ki, olacaksa virane;
Onu sevmen azim hatan arkadaş!
Şu yerler ki kaç millete yurt olmuş;
Ahreti ihmal eden, akil midir gafil mi?
Aklı olsa bir kulun, bilir karı zararı.
Peki, bunu yapanlar, aptal mıdır safdil mi?
Safdil olan bir kişi, koymaz burda tüm karı.
Herkesler gider iken bu arzdan birer, birer;
Neden sende bu yaşta, aşk-ı dünya hükmeder?
Gerçeği fark ederken, kalb-i selim her bir er;
Niçin senin o gönlün, duruma isyan eder?
Sen gözünü yumsan da, durmaz asla şu terhis;
Atma şair! Vebal vardır atana!
Atıp, sıkıp kılıf bulma hatana!
Haktan başka bir şey demez inanan
Çok atanlar yoldaş olur şeytana!
Ayır vakti her daima elzeme!
Mühim bir hasmı iken, mü’minin bilgisizlik;
Ne garip ki kahirler, gayet memnunlar ondan?
Bu şekilde sürerse, ilime ilgisizlik;
Endişem var ey dostlar, vahim olan bir sondan!
Hiç olur mu bilenle, bilmeyenler müsavi?
Aynalar mürşit aynalar nasih
Bakana halini söylerler fasih
Arifler onlardan alıp dersini;
Hatayı kusuru eylerler tashih.
Yalanı, dolanı bilmez o camlar
Kim vermişse sevgiyi, sarf et onun yolunda!
Yanlış yere harcarsan, vebali var vebali!
Muhabbetlik hal varsa, şayet Hakkın kulunda;
Ona karşı ilgini, tut daima sen âli!
Yolgeçen hanı değil, bilmen gerek o mekân!
Gaybi olan bir şeyi;
Ben bilmem Rabbim bilir!
Her bilinmez zor şeyi;
Ben bilmem Rabbim bilir!
Görünse de çok gibi;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!