Suya hasret, susuz çöllerde.
Çiçeğini dökmüş, güllerde.
Sevmeyi, bilmeyen ellerde,
Ne olursun, bırakma beni.
Bataklıklarda, çamurlarda.
Bir Damla Su
Gözümüzle görürüz, her yanı.
Mazilerimiz, bir gün olur anı.
Gülüp oynaşmanın, tam zamanı,
Bir damla su, hayat verir bana.
Kaderime, böyle yazılmış.
Garip anam, niçin üzülmüş.
Türküler, yaşarken düzülmüş.
Biri avrat, biri de evlat.
Dırdır ile, sofra serilir.
Eğer ki, halimi sorarsan bana.
Yarımlarla, birlerle, yaşıyorum.
Sevip, sevgi vermedim şu can’a.
Yarımlarla, birlerle, yaşıyorum.
Yarım ile, bir ile çıktım yol’a.
Sen üstünsün, yok ben üstünüm derken.
Birde baktım, ömür bitmiş yaşarken.
Hayat yaşanmıyor, inatlık varken.
Ben de, bir şey sanmıştım, evlenmeyi.
Gülmek varken, dırdır çekişmek niye.
Düşmedim, aklı, selim’e.
El’in, vermedi el’ime.
Gül’üm, diyemem gül’üme.
Benden beni, bir sor hele.
Yüz’üm, içimi yansıtmaz.
Mamak hücresi, pencerelerine,
Kapanmayın pencereler, diyordun.
Ruhunu, özgürlükler ülkesinde,
Bir yerlere, alıp götürmek için.
Çok erken uğradın, Keş dağlarına,
Soluğa, canım diyorsan.
Al üfürdüm, gitti işte.
Bey, paşa, benim diyorsan.
Al üfürdüm, gitti işte.
Kötü nefsine uyarsın.
Ahmet Boz, Genç dağlarında can verdi.
Göğsünü gere gere, siper gerdi.
Bu vatanı korumaktı, tek derdi.
Bu yiğitler, Andırın şehitleri.
Hakan Taşgıt, Çukurca bahçesinde.
Billur gibi, tertemiz pak sular.
Dağları dolanarak, akarlar.
Bazen durulur, bazen sarkarlar.
Onlar da; Bu âlemin yolcusu.
Düşün; Bir çiçek, susuz açar mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!