İSTANBUL ŞEHRİ - 2
Bir zamanlar, İstanbul’da İstanbullular yaşardı.
Gerçek hanımefendiler, beyefendiler vardı.
Üstelik, gökyüzü mavi, deniz masmaviydi.
Birileri “İstanbul’un taşı toprağı altın” diye bir laf çıkardılar,
Önce insanlar kirlendi,
Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor
Devamını Oku
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor
İstanbul'u anlatmışsınız efendim ve ben 1957 yıllarında 5 yaşındaydım hatırlıyorum tüm güzellikleri,tatillerde babaannem ve dedemle saltanat hayatı yaşadım dadı ve bahçıvanın olduğu taş bahçeli evde,çeşit çeşit meyve ağaçlarının olduğu bahçede, çardakda tüm aile kahvaltılarımızı unutamıyorum,unutamıyorum Bakırköy'ü,İstiklal caddesini,Rumeli Hisarını,Emirganı ve ....
şimdi anılarımla yaşıyorum kah kırgın kah hasretle...
Beni yıllar öncesine götürdünüz size teşekkür ediyorum,sonsuz saygımla...
Duvarlarından leylaklar, mor salkımlar sarkan bahçelerde
Cumbalı, güngörmüş konaklar,
Çamlıklar içinde, el oyası gibi köşkler vardı,
Önce bahçeler bozuldu üçer- beşer
Beton yığınına döndü o güzellikler…
sevgiliünal hocam tüm güzwllikleri yok etmede mahir olduğumuz istanbulu rant uğruna beton yığınlarına çevirerek taşı toğrağı altın diya anadoluyu istanbula doldurarak bozduk o güzelliği ancak böyle şiirlredeo güzelliğn özleminiçekeriz kutlarımm
ya ünal bey eskiden saygı vardı güzel hürmet vardı beyfendilik vardı şindi eski camlar
bardak oldu herkez düştü menfaat derdine artık gerisi bu kutlarım saygılar
Evreni yozlaştırmak için kirletmeye en güzel yerinden başlar emperyalizm...O yitik, o yok olmaya mahkum, o kimliksiz tavrı İstanbul'a da bulaştı elbette...Şehirleri şehir gibi yaşayabildiğimiz şiirli zamanlar dileğiyle...Bir şiir sever olarak teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum...
Hafızam beni yanıltmıyorsa ilk okuduğum aynı başlıklı şiirinize göre başka bir lezzet vardı bu İstanbul şehri şiirinizde. Diğeri tamamlar gibiydi biraz da.
İşgal altındaki bir ülkede
Tecavüze uğramış, işkence edilmiş
Ve görkemli geçmişi belleğinden silinmiş soylu bir kadın gibi
Tevfik Fikret’in Facire-i dehr’i, (*)
Yaşlı ve yorgun bir asilzadedir şimdi
İstanbul şehri…
Şiire çok yakışan muhteşem bir finaldi. Düşündüm de: ' sorulsaydı İstanbul' a hiç gerdeğe girmek ister miydi onca medeniyetle?...
Kutluyorum bu çok zarif şiirinizi ve sizi üstadım. Saygımla...
Ünal bey, İstanbul için yazdığınız bu güze şiirinize aynen katılıyor, imzamı atıyorum. Bunu genelleştirmemiz gerekirse tüm Türkiye'miz için geçerlidir.Yüreğiniz dert görmesin dileklerimle bitimsiz sevgilerimi yolluyorum...
O yaşlı ve yorgun asilzade şimdilerde hangi sokakta., hangi meydanda karşınıza çıkacağı belli olmayan bir canavara dönüştü... Ve biz gene şimdilerde bu canavarı seviyoruz galiba... Hem de ne sevmek...
Kaleminize sağlık ., teşekkürler sayın Ünal Beşkese...
Hergün bir parçasını yitirdiğimiz ve yitirdikçe de daha çok özlem duyduğumuz İstanbul adına...
İstanbul'u sizin kaleminizden okumanın ahengiyle daldım hasretimin derinliklerine.İstanbul her şeye rağmen en büyük aşkımdır.Yaralı da olsa çehresi çizik de olsa!Ne yaparlarsa yapsınlar artık eski güzellikleri korunamasa yağmalanıp talan olsa da tarihe ayna tutna güzellikleri yine de yaşanılası doyumsuz bir aşk İstanbul sayın hocam..eelrinizden öper saygılarımı sunarım değerli şahsınıza eşsiz şaheserinize..
Nerde o istanbul bey efendiler.onları kaybederken o güzelim tabiat ortamıda kayboldu.BUGÜN OKUDUĞUM EN GÜZEL, GÜNLERİ İÇİNE ALAN, ÖZLEMLE YAD EDİLEN BİR ŞİİR OLMUŞ ÜNAL BEY... SEVEREK VE KEYİFLE OKUDUM. TEBRİKLER
Manevi duygularını yitirenler, rüyalarında 'altın, para, mal, yalı, çok katlı apartmanlar' görür.. Son model arabalara binerler, sefahat içinde yüzerler havuzlarda.. O renk cümbüşü bir süre sonra rüyadan gerçeğe dönüşmenin yollarını arar.. Kimi Galata Köprüsünü satın aldığını sanır, kimi de herkesi enayi...
Sonuçta kör satıcının kör alıcısı vardır..
Organize suçlar, organize siyasetle mübahlaşınca rant kavgası şehirleri yer, bitirir..
Yozlaşma tabandan tavana çıkar..
Zevkler külhanbeyi ağzına sakız olur.. Dil gider, şiir gider, şarkılar arabeskleşir..
İşte İstanbul..
Taşı, toprağı 'balçık' oldu, olan sadece şehre değil, Türkiye'ye oldu.. Tarihe ve kültürümüze oldu..
Kutlarım 'ibret alınası' şiirinizi ve sizi Abi..
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta