Ne zaman mabed gözlerine baksam
Bir çocuk büyür sokak avuçlarımda
Aşık olurum
Yağmur yağarım
Yakarım siyah-beyaz kalemlerin bütün sayfalarını
Cehennemden gelmeli dudaklarıma değecek dudakların!
Bakışların şeytanın avukatı değilse eğer,
secde ediyorsa Tanrısal kanunlara dokunuşların,
cennet diye cehennemi bilmişsin;
Çek git!
Ben tek bir nefesimi seninle almadım zaten!
Say ki; bulutlu bir günün kayıp yağmurlarıydı ayaklarımı yerden kesen.
Kurak bir coğrafya gibi çatlamaya hazırdı kelimelerim.
Ve yeminliydi bedenler!
Yeminliydi gözler, dudaklar, eller acılarımı kanatmaya...
Secde ediyorsan zuhal yıldızı kısrak dansların sadakatine
Cariyesi isen sokak aşkların kalabalığına
Gelme
Bu okyanus şirke meyillidir
Var git...
Nefsi müdafadan dudak duasına çıkan sol tarafındaki derinlik seni terk ettiğinde,
yağmur sarkacına bağlanmış bir ipin günahkar tuzağında
kendini feda etme düşüncesi beliriverir, yaralı - yarasız..!
sonra yapısı gereği akışkan, değişken bir savaş alanı olan bedenlerin umumi yatakları,
süt veren hırslı dokunuşlarla inanç kurbanı olurlar..
Çürürler!
Yarıda bıraktığın her şey yarın başına bela olur bilinciyle merhamet göstermeyen,
acımasız,
sert; en sert darbelerle kaygan,
ıslak,
sıcak bir zeminde savaşıyoruz seninle.
Kesik solukluyoruz,
Dokunmanın kutsal eyleminde;
bir bedendeki terin kefareti,
o teni terleten bedenle ödenir …
Dokun bana!
Dokun ki, binlerce sene yeryüzüne gönderilerek birbirimizi arayacağımız,
Ve geceye örtünen sevgilinin topuğundan nasiplenen yıldızlar,
kulağına fısıldadı evrenin;
karantinaya aldığın her bir öpücük,
değdiği tende ateş olur.
Temizlinir.
Olgun tatlı üzümlerin diri suyuyla beden güzelliğine dokunuyorum ya şimdi.
Hiç bir yalan artık, ruh güzelliğine inandiramaz beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!