Yukarıdan bakmalıyım, en yukarıdan. Arşın bilmem kaç üst mesafesinden seyretmeliyim.
Gerektiğinde şeytanın avukatlığını yaparken kaç meleği idamdan kurtardığımı, kaç iç çatışmada CLAUSEWITZ ın, SUN TZU nun savaş sanatı perspektifiyle zafer sarhoşluğunu kapılmadan zaferler kazandığımı... İdeallerime, hedeflerime, değerlerime, ilkelerime ihanet etmeden ve kırık değerlerin, kırık umutların, kırık sevda ve özlemlerin tenimi tırmalamasına ve uykularımı kaçırmasına izin vermeden... nelerin üstesinden geldiğimi biliyorum.
Arşın bilmem kaç üst mesafesinden bu keyifli bilişi seyretmenin özsaygınlığını yaşıyorum...
Çünkü arkamda bıraktığım herşey
geçmişin
Burçlarına cennet yağmurlarını degdirmisim!
Doyurmuşum!
Dağlamışım!
Hizaya getirmişim kavalın acıtan sabrıyla daglarını..
Dayan!
Ey naftalin kokulu gecmisten gözlerini açtığım,
ebedi isyanın inleyen falcısı!
Ey terkettiğim acının arsızı!
Kuruyan dualara,
susayan topraklara
şevkle sıcak su veren sensin...
Tel örgüsü çatlamış yatakların gönül okşayan sözleri,
dudak kanatan acemi öpüşlerde 14.cü harfe gömülür.
Ayrılık yaratan icgülüşler,
gözü yaşlı tebessümler,
sevdası alınmış sevdaların dağılmaları bu yüzdendir.
Bu yüzden;
Yuvarlak kamçı gibi soğuk,
kar gibi ısırgan ve keskin arzulardayım.
Düşlüyorum, düşünüyorum!
Acaba diyorum
çığ gibi günahkar olur muyum,
küçük kanatlı tepelerin başına bir kar topu düşsem.
Şimdi sen emir ile özlem bulmuş
geçimsiz,
verimsiz,
Oval bir yanlizligin gozlerindesin ya;
derin erişim sağlayan rakkas bir ask,
hastalıklı tutkulara nasıl gömülur,
Bir özlem anının ilk ilkel duyuşlarının salon dansıydı bu;
ateşteydim,
öpüşteydim
kaygan duyguların tüm çıplaklığında örtüsüzdüm...
Örtüsüz,
kaygısız
Kaybolan çılgın Tanrılarin parlayan zamanında şeytanlar tefekkürde olur, karanlıklar ise yüksekte...
Kaderi soğuk olur insanın bu zamanlarda,
elleri soğuk,
yüreği soğuk olur...
Geceye ten kala hoş bir zamanın peygamberinde boyun eğdiren bir çift iradeye tutunur.
Arzu duyar arzulanır, alaycıl bir dudağın tanrı beslemeli havasında ve günahkar olur...
Yarasını yağmurla kapatmıyorsan sevgilinin,
utanıyorsan artık Mesih dudaklarında
cakmak cakmak görünmekten...
Kayıtsızlık sevgilisi olmuşken
ve
sevgilisine kayıtsızlık diye dokunmuşken
Cehennemin nefesinden beslenen ateşten tapınaklar;
günahlarıma kefaret, maşa olarak kullandığım dudaklara tanıktır.
Gözlerinle diz çök!
Dudaklarınla diz çök!
Kıyamet noktasının örtülü yumuşak kalesinde filizlenen aşkın sert yasaklı emirlerine tebliğ et!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!