PLATONYA / Kendimi Aradım Uzun Yolculuklarda
Yine bir ocak ayı idi. Yaklaşık 26 saatlik yorucu bir yolculuğun ardından nihayet İstanbul'a, Avrupa yakasına güç bela varmıştık. Fatih Köprüsünün bitişinde yine o aynı yazı, sisle örtülü bir şekilde kendini göstermişti 'Welcom to Europa'. Hoş gelmemiştim Avrupa' ya ''Avrupa yakasına'' oysa. Uykusuz, yorgun, bitkin ve tükeniktim.
Kalan son takatimle sarıldım mikrofona; yine aynı sözleri tekrar edecektim.
Oysa hayat çocukluğumuzun çiçekli bahçelerinde, oyun parklarında eğlenerek geçirdiğimiz günler kadar neşeli ve huzurlu geçmeliydi değil mi? Değişen zaman bizlerden de bir şeyler alıp götürdü. Kaybettiklerimizin yanında kazandıklarımızda oldu elbet.
" Yeterli oldu mu acaba kazandıklarımız? "
“Hayır! ” Demekten alamıyor insan kendini. Yaşamın her evresine özgü yaşanması gerekli bazı değerler ve olgular var elbet ve bunların yoksunluğu olunca insan hep bir yanını eksik hissediyor nedense. Sarı saman kağıtlara yazılacak o kadar çok söz ve özlemlerimiz var ki. Ama neye, kime anlatacağız diye hep bir sırdaş, canım diyebileceğimiz bir can dost isteriz yanımızda. Sağa bakarız yok, sola bakarız yok. Yok işte!
Bize bizden öte yakın olacak birilerini bulamayız bir türlü. İşte bu yüzden kendi içimizde gömülürüz yalnızlığa. Kitap gibi okunmasını isteriz düşüncelerimizin ve dinlediğimiz bütün şarkılarda yalnızlığı nakarat gibi düşüncelerimize işleriz. Anlatılarda özlemler, dinletilerde özlemler akseder hep sözlerimize. İşte yalnızlıkların en koyu olduğu anlarda çekilirken kendi kabuğumuza ve iç dünyamıza; " hayatım sadece kitap, müzik ve yalnızlıktan ibarettir '' 'sözümüz yankılanır, yalnızlıklar dünyamızın karanlıklar çıkmazında.
Dün gece rüyamda beni gördüm.
Issızdım,
Ağlıyordum için için
Hiç olan aşk için...
Uyandım,
Gözlerimde yaşı gördüm.
Sarılmak istiyorum sana.
Utanmadan, sıkılmadan, bıkmadan
Saatlerce sıkı sıkı sarılmak.
Yüzünün sıcaklığı olsun istiyorum yüzümde.
Başın göğsümde,
Bana yasaklı
Son damlalar değil akıttığım,
Elimi yüzüme götüremiyorum artık.
Varsa da, yoksa da
O benim şarkım.
Düşündüm, hatta taşındım.
Anladım, bugün de ağlayacağım.
Sesler......
Zihnimde büyüyen yalnızlık ormanında,
Bir çam dalı ezgisi
Ve bir gece kuşu seremonisi...
Yatak uyutmaz, yorgan ısıtmaz geceleri.
Üç beş satırdan sonra,
Bana sınırsız hicran kalır.
Elimi uzatırım, tutmanı istemem;
Ellerin kirlenir,
Senin de dünyan kararır.
rüzgar iç çekiyor sokak aralarında.
kararmış pamuksu bulutlar.
göğümde,
fırtınaya gebeymiş gibi duruyorlar.
bana bir güneş getirmek için,
semâya yelken açmış kavaklar.
Nihayetinde bitmişti aşkımız.
Sen; seni almıştın yanına,
Bense beni.
Yazık ki sonunu getiremedik,
Kaçınılmazdı artık ayrılık.
Sen arzularına yenik düşmüştün,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!