birbirine çarparak uçuşuyor anılar
duyulmuyor yalnızlık çığlığı
Buz tutmuş eller tutulmuyor
Yıldızlar.
Yapraklar solmuş çatı katında
Düşler uyutmuyor kiremitlere
Gecenin soğuk dudakları
Bir laf eder
Laf sanma taştır
Yağmurda doluya tutturur
Gölgendir yokluğun aşkı koklatır
Doğadaki güzelliğinle.
Yüreğim cehennemler kadar soğuk.
Buz tutmuş bir ateş avuçlarımda .
Yalnızlığım kaldıramıyor bedenimi.
Tabutuma sarılmış bekliyor .
Hüzün denince , bütün dostlarım
adımı anıyor, ruhuma dokunan
Anısı biz olalım bu sokakların
Biz gürültülü sözcükler bulup
Ağaçlardan düşen yapraklar melodisi olsun.
Anısı biz olalım bu sokakların
Otobüs durağında beklerken kaçırdığımız onca otobüs arkadan el sallasın bize.
Anısı biz olalım bu sokakların
Her akşam güneşi bekledim
Ellerimi ısıtmak için
Güvercinler camdan bana bakıyordu onalara
Bugun mesanesini vermedim diye
Oysa kapının korkuluğuna asmıştım
Bütün umutlarımı.
Ağlar yüreğim
Çiçekler gülsede.
Susar kalbimin dili
Gönlüm sevsede.
İçim konuşsada
Döker bir şiire
Ekşimsi bir tad dilimin ucuna yerleştirilen tadın nefesime verdiği tadı yaşamdan aldığım ölüm tadına vardırmasıdır. Ölüm anını yaşatması ise uçsuz bucaksız bir hayatımın yörüngesinde nefesime verdiği tadı özüme işleyerek hayatımın yaşanmışlığını soluk borumda kesmesiyle son nefesi aldırmasıdır ekşimsi tad
Nefes nefes solurken havayı sen diye
Zaman kavramı yitti,
Gece gündüz olunca vadesi doldu
Bitti aşkın
Hasret çeken günü, vuslata erecek günüm
Sen olacaksın diye.
Mevsim boyunca kendini hissettir veda
Artık uğuldar deniz dağ bu aya
Yazdan kalan Ne varsa
Eskir bu sonbaharda uhrevileşir
Günlerin hazin sonunda.
Teşriflerim bu hüzne geçer
Yazlıklar dolaba
Anılar rafa kalkar
Sonbaharda.
Leylekler ait olduğu yere göçer
Yapraklar olduğu yerde söner
Sonbaharda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!