Biraz soluklandıktan sonra yeniden koyuluyoruz yola. Bizi takip ediyor anılarımız. Yalnızlığımızı unutturuyor bize. Ara sıra niçin durup birbirimize bakıyoruz bilmiyorum. Vazgeçilmez kılıyoruz bu bakışmaları. Haklısın, bizi kendisinde tutmak için yol boyunca oyunlar kuruyor anılar.
Yanılsama bu; bir düş ve belki de bir giz’in dilinin çözülüşü.
Halil Cibran’ın söyledikleriyle şu anki gerçeğimiz birbirine ne değin yabancı!
“Sözcükler ne dili, ne de kendilerine kanat takan dudakları yanlarında götürebilirler. Yapayalnız dağılırlar boşluğa ve yapayalnız ararlar yaşamın gücünü. Yapayalnızdır güneşe doğru uçan kartal, yanında yuvası yoktur.”
Sahi dilimizde kaç sözcük var, kaçını ortak kullanıyoruz? Birbirimizden ödünç sözcük alıp onları birbirimize ödünç vermeye ne zaman başladık? Kaybettiğimiz sözcükler için yanıp yakıldığımız günleri anımsıyor musun sen de?
Ya yollar? Seninle hangi yollardan geçmedik ki!
Geride bıraktığımız yolların en kıvrımlı, en daracık yerlerinde bile hiç ayrılmadı, birbirini bırakmadı ellerimiz. Bıraktığımız gölgelere bir bakar mısın?
'yok olmak üzere çıktığım koşuda
h e r - m o l a d a
bana su veren biridir sevgili
öpmeye / sevmeye
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta