ne de çok sevmiş sevdanın yalan hüznünü
ve aklın bir türlü doğrulmayan yüzünü
alıp da gidesi, durmadan kaçası var
sırıtıyor
cesaretsizliğiyle tıkıldığı turşu kavanozundan
Acı gerçekle sevişen sevinci
Halin en körpe balığında tutuldu
Ezdiği tüm kaldırımlara acıdı
Devinirken kadınlığının sırtında
Ardan yana talebi yoktu
Yoksundu ömrü boyunca
Bir köy vardı hani aradığım
Yalınız’ların
Yarımdım
Vardım
Buldum
Bu bendeki uyanışlar vurgun yer
Hayallerine dalışlarından
Olmaz olmazlara uyanmalar
Bir de ya olsaydılar…
Biliyorum böyle değil gerçek hayat
mevsimleri kitliyordu gürbüz meyveli ağaçlar
bir dalında çiçeği diğerinde donmuş hüzün
kumru;
açık pencereyi arsızca evi bilen
dudağıma gaga seren ru tenimde lütuf
“Voatdka”.. diye bağırdı kadın
Ağdalı gülümsemesiyle
Hafif meşrep
Yüzdürüyordu bıyıklıları
Sandalı salınırken koltuk altı
Adını dizdiğim nehir taşları vardı
Aşkı sözle kirletmeden boyadım
Arkasında adım
Eline tutuşturulmuş soğuğa
Sindim kırmızıdan
Sunarken yandım
bir güzel şiirdir
dudaklarından dökülenleri toplamak
karıp da iç esintileri
yelkeniyle salınmak nefesin
bilinmedik denizlerin uzak diyarlarına
mısralarca yol almak...
Terkedebildiğimiz şiirlerimiz kadarken
Yüzümüzün acısı ki halen gülümseyebilen
Gücü barajlardaki sulardan bekleyenlere
Akar aynanın şeffaf sorgusu
Mum titremelerinden fısıldar
Sine_i
Ol, yağ çehreme
Seme seme
Sıyırdım tellerimi perçemimin
Ak yasemin’e
Israrla takip ediyorum şiirlerini. Siteye şiir eklemediği gün kendi kendime neden eklemediki sinirlendiğim nadir şairlerden biri. Güzel yazıyor.. Alıştıktan sonra tarzına bırakamıyorsunuz... Tebrikler Yasemin Hanım...