Çarpsın kadeh yıldızlara bugün hüzünden bize ne
Yarın gelmedi ve burdayız artık dünden bize ne
Her yıldız bir cevher olsa değişmem asla bu anı
Zindandır köşk saraylar servetten ünden bize ne
Her şey sonsuzluktan geldi sonsuzluğa gidecek
Hep böyleydi bu ve hep böyle devam edecek
Hiç yoktan zaman âlemi taşlayıverdi
Sürüp giden bu macera başlayıverdi
Gün gelecek
Ağlattığı çocukların yüzüne gülecek hayat
Ne su kirli ne katık az ne de ekmek bayat
Gün gelecek
Mutlu edecek soğuk gecelerde dolunay
Yalnızlığına hapsedilmişim kalabalıkların
İğne atsan yere düşmez bir tenhalık
Dile kolay müebbet sessizlik
Herkes farkına varmaz bu mahkumiyetin
Şiiri sevmek tehlikelidir bilirsin
Bir sabah kuş sesi hatırlatır hapishaneyi
Sarp uçurumlarında başım döner
Savurur saçlarının rüzgarı beni boşluğa
Tutunasım gelir suskun bakışlarına
Kirpiklerinin dikenleri avuçlarımı kanatır
Gözlerinin ufkunda birikir bulutlar
Kar fırtınasındaki bir serçeciğin
Ayak iziydi bizim o sevgimiz
Körlüğünü göremeden gecenin
Solup giden zamansız bir mevsimiz
Oysa kimi sevgiler vardır layık
Mavinin cilvesine kapıldım
Kuş cıvıltısına
Huzurlu rüzgarına şubatın
Bahar geldi bakışlarıma
Dallarımda tomurcuklar patladı
Adam gibi konuşalım bak
Davranamam bir şey olmamış gibi
Geniş değilim o kadar
Seni her görüşümde kahrolamam
Tebessüm edip yani
Uzanıp elini tutamam
Huzuru bulamaz gayret etmeyen
Dertsiz baş ateşsiz duman gibidir
Gönlünü acıyla hiç öğütmeyen
Buğdaydan arınmış saman gibidir
Her zaman böyledir bu gerçek sihir
Yüzümü tırmalar damlalar
Dalga dalga köpürürüm
Rüzgarın bitmez derdi benimle
Bulutlar korkutur beni
Şimşekler kızdırır
Aramızı açar fırtına dağlarla
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım