Kırıp parça parça edesim gelir
Kalem defterime beni yazıyor
Nokta bilmez derde virgülü bilir
Tertemiz yüzüme beni yazıyor
Ben yorulur dedim daha çok azdı
İsmi İstanbul olmasaydı bu şehrin
Ağaçların saçlarından esinlenip sabah rüzgarı
Baharı taşır mıydı kadeh kadeh lalelerle
Buluşur muydu altın saçlı çocukların mavi gözlerinde
Dalga dalga boğaz
Bulut bulut sema
Sevgi yeşermedi aşkından başka
Kalbimde sevdalar kurudu gitti
Gönlüm alışmadı başka bir aşka
Dört yanını diken bürüdü gitti
Yedi veren yüzün bambaşka senin
Kaç ıtır mevsimi geçti
Köpürdü ağlaya ağlaya anneler
Gözyaşından okyanusları dipledi parçalanmış bedenler
Akdeniz’in kıyısına vurdu kimi
Kalınlaştı bir süreliğine renkli gazetelerdeki manşetler
Yanaklarının hilalinde hüzün bulutların bölük pörçük
Kıyıda kaybolmaya mahküm ince tuzlu bir köpük
Hayalin yansımıyor hafızamın sularına
Ayrılığa cılız itiraznın sesi uzaktan uzak yarına
Tüm dünyada baştan başa
Her şey boya her şey boya
O beşikten ta naaşa
Her şey boya her şey boya
Çilalı çift kunduralar
Aşkının zıtlığı ne kadar güzel
Cayır cayır yanmak ıslak sahilde
İster uzakta kal ister isen gel
Kalbim parlak bir köz bir yığın külde
Uykusuz ve yorgun gözler kızıl kor
Derdim bulaşsa şehre hastaneler iflas eder
İlaç olmaz öyle derde eczaneler iflas eder
Bir de güzelliğin yazsam allak bullak ya alem
Sen bir sarhoş eyler isen meyhaneler iflas eder
Ben hayatın her anını yaşarım
Kaybedecekmişim gibi her an hayatı
Dünyadan çekip gidecekmişim gibi kalbimi avucumda tutarım
Son defa bakıyormuşum gibi bakarım
Turuncu bir şafakta kızaran ufka
Sen
Sen en yakın gurbetimsin benim
Uzaklardan uzak en uzak yakınımsın
Sen
Sen en sessiz çığlığımsın benim
En uğultulu bakışım
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım