Soldu kurudu köklerim
Yağmurları neyleyeyim
Kuma saplı yelkenliyim
Rüzgarları neyleyeyim
Dönüşsüz taşlı yollarım
Yapraklar sararınca
Sen gelirsin aklıma
Ufuklar kararınca
Sen gelirsin aklıma
Yıldız çarpar gözüme
Sol göğsüme hapsettiğin kalbimi
Çarmıha gersen de kirpiklerinle çivileyip
Kar etmez
Kan revan içnde çırpınsa da
İsmini sayıklamak sevdasından kalbim vazgeçmez
Yıpratır rüzgar deprem sarsar zaman gelip geçer
Diner fırtına üzme kendini artık sakın üzme sen
Kabuk tutar kanlı her yara demiştim ya sana ben
Bahar yağmurunu gözlerinin rengindeki toprak içer
Ne mavi denizlerin sığ artık ne de bulanık ufkun dar
Yalnız değilsin bu zorlu kavgada artık bir yoldaşın var
Gözlerin derinliğinde bir gizli batık olmalı
Hilal kaşların bu yüzden daima çatık olmalı
Aşkın sofrasında yürek acıktıkça doyar ancak
Hüznün kuru ekmeğinde yokluktan katık olmalı
Yüce dağlarda yaylalar
Soğuk rüzgarları yayar
Ömrüm bu kadarmış baba
Güz vaktinde gül tez solar
Yaz zamanı yaz zamanı
Tasan kestiğin tırnağından büyük olmamalı
O ipek saçların bile omzunda yük olmamalı
Hüzne yer verme ışıltılı gözlerinde sakın
Bir kaldır başını n'olur karanlık semaya bakın
Okyanusta beyaz yelken elinin yanında ne ki
Simsiyah karanlık, saç telinin yanında ne ki
Öyle mağrur öyle yüksek öyle haşmetli ki aman
Öyle yüceltilen selvi belinin yanında ne ki
nerede yeşerecek baharın ilk nergisi
kim bilecek
kim bilecek seni kaybettiğim günün ilk akşamında
hangi yıldız hangi yöne kayacak kim bilecek
nasıl unutacağım seni dahası
kim bilecek bunu da
Aynı kuşun iki kanadıydık biz
Rüzgara karşı açılan
Direndik bizi ayrılığa savuran zamana
Uçurumlar vız geldi bize uzaklar hiç
Ne zaman değdiysek birbirimize
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım