Deniz çırılçıplak önümüzde uzanıyordu
Ve yakamozlarla ışıldayan yüzü,
Sevgilim gibi gülümsüyordu.
Dalga geçiyordu, derinliğini saklamak için
Sevgilimle ağzımıza geleni söylüyorduk da
İçimizden geçeni konuşamıyorduk...
Tut ki güneş tutuldu
Dünyam kaldı sensiz!
‘Ay! ’ diye araya giren
‘Üf! ’ diye gitmez mi?
Gün akşam oldu demek gereksiz.
Günaydın...
Öyle alışmışım ki artık
Sabah güneşini görünce onu sen sanıyorum
Öyle alışmışım ki sensizliğe
Gün batıp akşam olunca
Gece gelmez ki güneş diyorum!
Uzun zamandır içiyorum.
Rüyamda sadece su görüyorum.
İçmeseydim,
Şarap denizine dalardım belki rüyamda.
Sarhoş denizkızlarını kovalardım,
Üzümden mercan adalarında...
Bol kurufasülye yahut,
Az kuruyemişli bol nohut;
Ne cilve ne de naz,
Bir tabak Aşurem var:
Aç karna haz
Tok karna gaz.
Sesim anlatamıyor
Anlatsın sessizliğim:
Güneş hayat verir
Doğar batar sessiz.
Emanetini iade eder dünya
Dönüp durur sessiz.
Ne çok sabahlarda uyandırmış beni güneş sensiz
Seni tanımadığım zamanlarda doğmayı
Marifet sanmış densiz!
Günaydın...
Mart 2008
Kalemin kâğıdı karalamasına karşılık
Kâğıt kaleme beyazını sundu
Biri siyahını, biri beyazını
Elimin titremesini göremezsin.
Göğsümün Gümbürdeyen büyük ünlemi
Yokluğu kör bırakacak
Güneşe eş
Titreyen İçimi ısıtacak
Soğuk Gecelerime döş
: “Günaydın”
......................
......................
......................
......................
......................
yağmur bey şiirleriniz güzelde birazda aşkı anlatsanız daha güzel şeyler çıkacak bence