Herkes ne farklı oynuyor kendini
Çıplağın rolü belli hâlbuki.
Uzanmışsın sahilde kumsala güneşe
Karaçarşafbulutlarla mı giydirmeli güneşi?
Nisan 2008
Dünya ‘yarın’ da dönecek
Güneş ‘dün’ de olmuştu
Seni gördüğüm zamandır ancak
Dünle başlayan ‘yarın’
‘Bugün’le doğmuştur
“Güneş hangi dağın ardında? ”
Ben şehir serserisi
Çok içmişim dün gece:
Bin gecemi uyutmuşum!
Tabiatın koynunda uyanmış,
Dağları unutmuşum?
Yanarken aydınlanmayı
Seni tanıdığımda öğretti dünya.
Ve hemen ardından gösterdi bunu güneş,
Her sabah doğduğunda.
Nisan 2008
Yoldan kaldırsa tozumu
Dağ başında bulut olsam
Uzanıp enginlere
Uyusam da uyusam
Hiç kimsenin bilmediği bir kuyu
Evrensellik bir beden büyük geldi de
Yeni Küresel elbisemiz cuk oturdu.
Bu yaşlı Beygirden de olsa olsa
Ozonu delik sucuk olurdu.
Dağ depremle yarılır
Gökyüzünden hayat bulup çağlayan
Hayat veren vadi olur.
Meteorlarla dövülen;
Umarsız,savunmasız
Ay üstünde ölü krater miyiz?
Halicin kıyısında bir kış günü
Balçık içinde tahta parçaları
Yemin ederim
Kafam kadar elleri
Ya torunu
Ya karısı
Günaydınlar kutbumun aydınlık yarısı
Ben ki Ay’ın karanlık kısmı
Günaydınlar hilal kaşlı
Günaydınlar Ay’ın aydınlık yüzü
Bu iklim böyle kuşlar
Burada kışlar uzun.
Hey kuşlar uçun!
Ama ne damıma konun
Ne minareme.
Kaçıp gidin buralardan,




- 
  
 
Meryem Karaoğlu
 
 
Tüm Yorumlaryağmur bey şiirleriniz güzelde birazda aşkı anlatsanız daha güzel şeyler çıkacak bence