Geceyi gündüze çevirir
Kış gibi esirgediğinde ise
Gündüzü geceye çeviren yüzün
Kara bulutlar doldursa da günleri
Gündüzler geceden uzun olur yazın
Otla atı tokladık
Atla atık topladık
Kasap Hasan’la hesap yapıp
Atı ete sakladık
Balat’ta Battal’la
Bir düşündüğüm vardı
Bir de düşünmediğim.
Bir düşündüğümden çektim
Bir de düşünmediğimden.
Bir düşüm vardı
Bir de düşmanım.
Soğuk bir kış günü:
Tovır’dan seker, pilaza’dan iner rüzgâr
Lodos poyraz neredee?
Arabalar balık gibi akar iken caddede:
Şişli girişi
Trafik ışıkları
Paltosu, atkısı ve eteği
O kadar telaşla kıpırdıyordu ki
Bu telaşı
Göremeyince yüzünde onun
Şaşırdım!
Ve telaşla
Ne güneş bilir doğduğunu
Ve ay batmaktadır.
Zaman olur
Koca dünya unutur
Gölgesinde uyuduğum
Şu akasya farkındadır
HEY İSTANBUL!
Karşılıklı ama umutsuz aşıklar şehri:
Ve Üsküdar’da gururlanan mehteran
-Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın-
İki inci tanesi kabuğunu arayan
Ve iki ölü aşıktır
Ölüm…
Ölüm…
Ölüm; umudu bekler misin?
Uyut…
Uyut…
Uyut; nerdesin umut?
Hüznün ne basit bir resmi var.
Gözlerimde
Yüreğimin yarası
Yağmurlu bir kış günü
Çocuk parkı manzarası.
Kirpi dikeni oklarım
Kaflik irisi gözlerim gördü.
Çitalımın dengesi
Kaytan çektiğim topacım
Ve ben
İnanmadık:
yağmur bey şiirleriniz güzelde birazda aşkı anlatsanız daha güzel şeyler çıkacak bence