Ne çok geceler yalvardım
Uyumamak için
Gözlerimi kapar kapamaz
Kara sivri zehirli mızrak boğazımda
Ve kaybederek nefesini
Işık hızında aydınlıktan
Her şeye sondan başlasam
Tersine gitmezdi hiçbir şey
Önce ölmüş olsaydım
Yaşamak ne güzel olurdu.
Ne arıyoruz ki bu dünyada? !
Dut dalında bir serçe
Meyveye yürüdü yavaşça
Süzüldü…
Yere kondu.
Saçları Kızıldeniz’in üzeri
Tırnaklarımın arası kömür karası
Buz mavisi değil
Gözlerimin rengi
Killi toprak sarısı
Aşkım
İkitelli ışıklar; 
Kırmızı ışık, otuzdan geri sayar.
Bir trajedi seyretmek için
Tam otuz saniyeniz var:
İki göz çukuru bomboş
Gencecik bir oğlan
İşte hayat! 
Vakit öldürme sanatı.
Herkesin bir hikayesi var.
Doğru söze ne denir?
Çipil Rıza’nın tavla,
Bütün kış bulutlu ve nemliydi
Güneşim yaptım feri sönmüş gözlerini ve
Bir ben gördüm ardındaki ışığını: “Ha gayret yaz gelecek! ”
Nasıl da gayret etti, baharda ışıldıyordu...
İçmesen bin dert! 
İçsen bir
Şarap parası bulmalı
İşten eve dönmeden Bababekir
Yorgun, mahzun, boynu bükük
Günahım üstümden düş
Hava kadar hafif
Su gibi saydam o gülüş
Kırk kere vursan
Kıvılcım çıkmazdı bu taştan
Çünkü ben
İnsanlar geçiyor önümden:
Aralarından sokak çocuklarını sayıyorum;
Bir, iki, beş on beş…
Her biri büyük hayat,
Büyük kayıp;
İnsanları saymak böyle




- 
  
 
Meryem Karaoğlu
 
 
Tüm Yorumlaryağmur bey şiirleriniz güzelde birazda aşkı anlatsanız daha güzel şeyler çıkacak bence