Vecdi Murat Soydan Şiirleri - Şair Vecdi ...

Vecdi Murat Soydan

Sağa sola bakma öyle, niçin beni arıyorsun?
Hayalinle durma öyle, yüreğimi yakıyorsun.
Anacığım derken o gün bir üzüntü vardı bende,
Sesim çıkmaz sanıyorsan dinle biraz kulak ver de.


Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Ah babam, yıllardır içimdeki sızı dinmedi,
Bir ben ağlarım, bir yüreğim ağlar,
Sanki teselli edersin beni,
‘Ağlama oğlum, üzülme, beni de üzme’ dersin,
Ağlarım, ağlarım, hep ağlarım yokluğuna...

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Namertlere acımam, cezasını keserim!
Ecdadıma sövenin, kafasını ezerim!
Mevzubahis vatansa, gözüm karadır susmam!
Hainlik yapanlara, tek başıma yeterim!

Elhamdülillah Türk’üz, önderimiz Atatürk

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986


Güneş mi doğar kararan hasrete,

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986


Çağıldar kalbimin hasret köşesi,

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Kör kütük sarhoş olmuş, bin bir küfür dilinde,
Sabahtan sızar uyur, öğlen Kuran elinde,
Kabadayı ruhludur, tabancası belinde,
Pisliklere bulaşmış, arınamaz bu şehir


Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Gözler mehtaba dalmış
Gönüller bir kuş gibi
Dalgacıklar çırpınmış,
Sevgili görmüş gibi…
Denizdeki mehtabı
Görenler ağlarlarmış

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Her zaman söylerim, “Her şeyin başı sevgidir.” diye. Düşünsenize bir, sevgi olmazsa insanlarla iletişimde zorluk çeker insan. İlişkiler sanal, kopuk ve donuk bir hal alır. Sürtüşmeler başlar. Sevmeye önce kendimizden başlamalıyız. Ama bencillikten ayrılan bir yanı olmalı kendimizi sevmenin. Sık sık aynanın karşısına geçelim ve bir katre tebessüm edelim kendimize. Yapılan bir araştırmada, bebekler günde ortalama 300 kez gülüyormuş.Ancak bu sayı yetişkinlerde 20’de kalıyormuş.Gülme esnasında yüzümüzden kaburga kaslarına 150 ile 200 arasında kas harekete geçiyormuş. Hiç düşündünüz mü, “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkartır.” sözü acaba neden söylenmiştir diye? Yılanlar güler mi, bilinmez ama, aslanların gülmedikleri kesin. Evet, ormanın kralı aslan, hayvanlar içinde gülemeyen bir canlıymış. Hayvanlardan da yalnızca insanlarınkine benzer bir kas yapısı olan hayvanlar gülebiliyormuş ve buna örnek gorillermiş.

Berlin Hür Üniversitesi’nden profesör Niemitz, insanların yanı sıra, 10 yıl boyunca Berlin Hayvanat Bahçesi’nde hayvanları da gözlemlemiş. ’Hayvanlar birbirleriyle oynarken, yüzleri insanlarınki gibi bir ifade alıyor. Dişlerin gözüktüğü, gerçekten gülen bir yüz görülüyor Buna oyun yüzü deniyor ama aslında hayvanlar da gülüyor. Üstelik insanlarda olduğu gibi ritmik bir şekilde nefes alıyorlar Ayrıca biraz sesleri de çıkıyor, “he he he “ diye sesler çıkarıyorlar’ diyor araştırmasında.

“Dost için sırtımı köprü yapmaya hazırım ben; Yeter ki temiz kalpleri taşıyan ayaklar geçsin üzerimden.' demiş Honoré de Balzac. Tebessümle dostluk ve arkadaşlık arasında derin bir bağlantı var. Tebessüm etmeyen, donuk bir yüz ifadesiyle kendini selam vermeye mecburmuş gibi hisseden bir arkadaşınız sizce üzerinizde ne derece olumlu bir etki yaratır? “Selam vermese, bundan daha iyiydi” diye düşünmez misiniz? Her işimizde gerçekçi, doğal olmalıyız. Yapmacık hareketlerden kaçınmalıyız. İşimiz gereği stresli olduğumuz anlar çok fazladır. Kabul ediyorum. Ancak, karşımızdaki kişilerin ne suçu var ki? Değerli yazar Vedat TÜRKALİ’nin “ Fatmagül’ün Suçu Ne? ” isimli romanından esinlenerek televizyona uyarlanan filmin ismi hep dikkatimi çekmiştir. Aklıma işte bu olumsuz insan ilişkileri geliyor. Diyorum ki kendi kendime: Yapmacık, duygudan yoksun, ikiyüzlü sözüm ona bazı arkadaşlarımı, dostlarımı (!) gördükçe “Murat’ın Suçu Ne” sorusunu soruyorum. “Suçumuz insan olmak.” diyordu bir eserinde değerli yazar Oktay AKBAL. Gerçekten de suç bizim mi? Yıllardır kamu görevinde bulunuyorum. Doğal olarak işimiz insanlarla ilgili.Tabiri caizse, insan sarrafı olduk. Bir bakışıyla, bir gülüşüyle o insanın yapmacık mı, yoksa içten ve samimi olarak mı hareket ettiğini anlayabiliyorum. Derdim ki hep, “ İnsanları tanıdıkça, iki yüzlülüklerini görüyorum, üzülüyorum. Canımı acıtıyorlar çünkü. Riyakar, bencil ve yapmacık hareketlerini gördükçe, uzaklaşmak istiyorum o ortamdan. Öyle bir iş bulmalıyım ki, ya da öyle bir işim olsun ki, insanların zararlarından en az biçimde etkileneyim.” Buldum da, yani bulduğumu sandım. Kitaplardan zarar gelmezdi, bir kütüphanede görev alabilirdim. Aldım da. Kafam dinç miydi? Bu soruya cevabım “ hayır” oldu. Kitapları okuyanlar sonuçta insanlardı. Ne mi oldu? Raflardan kitaplar birer birer çalındı. Okumak için değil de, çalmak için kitap araklayan öğrenciler yine canımı acıtmıştı. Kaç defa çantalarında yakaladım çaldıkları kitapları. Öğretmenin verdiği ödevleri kütüphanede yapmak zor geliyordu onlar için. Onlar da, koca ansiklopediyi doğru çantaya zula ediyorlardı. Yok, yok.. yine rahat yoktu bana. İnsanın olmadığı bir yer nerde var? diye düşündüm. Cevabını bulamadım. Mutlaka bir şekilde iletişime geçiyordum çünkü insanlarla. ' İnsanları tanıdıkça, hayvanları daha çok seviyorum,'diyordu bazı arkadaşlarım. Bu sözü araştırdım, Johann Wolfgang Von Goethe’ye aitmiş. Demekki, yıllardır insanların karakterleri hiç değişmemiş. İnsanları da hayvanları da, kısaca yeryüzündeki tüm canlıları sevelim. Öncelikle aynaya kendimiz bakalım ama.

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

‘Benim adım aşk ‘ dedi adam.
‘Yürü be git işine! ’ dedi kadın, ağzındaki sakızı patlatarak.
‘İşim sensin, tüm işimi senin için erteledim.’ dedi adam.
Kadın kayıtsız kaldı.
‘Yürek yangınımı görmüyor musun, nedeni sensin’ dedi adam.
Kadının yüzü asıldı.

Devamını Oku
Vecdi Murat Soydan

Benim olsaydın,
Mutlu olur, hep gülerdim,
Kuş gibi özgür olurdu ruhum,
Tatlı bir tebessümle,
Her sabah yüreğine konardım.

Devamını Oku