Ebu Talip Şam'a giderken,devesinin önüne geçip:'Beni burda kime bırakıp gidiyorsun,ne anam var ne babam.'Ebu Talip bırakmamıştı bu yüzden seni.Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya Resulallah.Bırakma bizi ki,Allah:'Sen onların içindeyken onlara azap edecek değiliz.'buyuruyor.Bırakma bizi,hayatı seninle öğretti Rahman,kulluğu seninle tanıdık,duayı senden öğrendik sevgili.Bırakma bizi....
Aydın iki hece üstadım lafta
Sağcı ile solcu aynı safta
Bir de Müslüman gerici, boynunda yafta
Halimizi düşünüp yanma üstadım
Kavuşmak mı? kim bilir daha uyanmadım
Hayat... bir uzun yol.. mayın döşeli
Dost dediklerimiz dört köşeli
Bir elleri Kur'an bir elleri rakı şişeli
Gel ve git on perdeli bin yıllık devlet
Buna ne vatan dayanır ne millet
Bir ülke ki, düşünce boru içinde
Akıl, almazların zoru içinde
Üst üste sorular soru içinde
..........
..........
Bi insan inancının gereğini yerine getiriyor diye bu kadar iğrenç hakaretlere ve küfürlere maruz kalabilirmi ya? Kendisinde en küçük bir insan vasfı taşıyan biri bu arkadaşlara hakaret edebilirmi?
Dünya üzerinde birçok farklı inanç vardır.İsteyen istediğine inanır.Bu kişiyle vicdanı arasında olan birşeydir.Hatta bu inançlar tartışıladabilir ama inaçlarını yaşıyorlar diye insanlar kısıtlanamaz,dışlanamaz ve hakları elinden alınamaz.Maalesef güzel ülkemizde bu yapılıyor.Üstelik demokrat rejimi adı altında yapıyorlar bunu.Bazı insanlar(!) diyor ki:Eğer türbana izin verirsek,Türkiye'nin İrandan farkı kalmaz.İran ile farkımız yoktur zaten Bir fark dışında,.Onlar zorla kapatıyor,Bizimkiler zorla açıyor.Aradaki fark ise şu:Onlar enazından halkı kandırmıyor,demokratik bir rejim izlediklerini ileri sürmüyorlar.Bizimkiler ise demokrasi diye yırtınırlar,işlerine gelmedikleri zaman da Demokrasi palavrasını rafa kaldırırlar.Bu hareketleri onların ne kadar aciz insanlar olduklarını gösteriyor.
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! ' şuurunda bir gençlik...
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...
Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet...
İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...
Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında 'belhümadal - hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? ...
Son yarım asır! .. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet...
İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi...
Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...
Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek...
Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek...Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...
Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik...
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl' ını ve 'ne idüğü' nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!
Allahın selâmı üzerine oIsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..
rumuz anlamları
23.08.2004 - 22:31'Hüküm ancak Allah'ındır.'(yusuf suresi/40.ayet)
ölüm
20.08.2004 - 21:09Ölüm denen kapıdan hepimiz geçeceğiz.ama bazıları yanıldıklarını farkedecekler
ölüm
20.08.2004 - 21:06'Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı,ölürmüydü Peygamber.'
ölüm
20.08.2004 - 21:05Dinle, kulağını ver de mezara!
Ölüler evlattan yana çırpınır.
Nesiller arası korkunç manzara;
Domuz yavrulayan ana çırpınır.
ölüm
20.08.2004 - 21:01Ölümü öldüren Rabbe secdeler olsun.
türk-kürt kardeştir
20.08.2004 - 18:43'Ey iman edenler, topluca barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.'
(Bakara Suresi, 208)
türban
20.08.2004 - 18:30O başörtün sancağımdır bırakma bacım
Sil artık göz yaşlarını dinsin bu acın
Başındaki örtün benim zafer sancağım
Atsalar kor ateşlere sen yılma bacım
Nene hatunlar Sütçü İmamlar can verdi niçin?
Bunca akan o al kanlar başörtün için
Başındaki örtün benim zafer sancağım
Atsalar kor ateşlere sen yılma bacım! ! ! ! !
hz.muhammed
20.08.2004 - 13:19Ebu Talip Şam'a giderken,devesinin önüne geçip:'Beni burda kime bırakıp gidiyorsun,ne anam var ne babam.'Ebu Talip bırakmamıştı bu yüzden seni.Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya Resulallah.Bırakma bizi ki,Allah:'Sen onların içindeyken onlara azap edecek değiliz.'buyuruyor.Bırakma bizi,hayatı seninle öğretti Rahman,kulluğu seninle tanıdık,duayı senden öğrendik sevgili.Bırakma bizi....
türban
19.08.2004 - 16:34Benim hala umudum var,bir gün bu sorunun daha doğrusu sorun olmayan ama sorun gibi gösterilen bu sorunun çözüleceğine inanıyorum.
allah (c.c)
18.08.2004 - 10:30Allah Derim
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem!
Necip Fazıl Kısakürek
necip fazıl kısakürek
18.08.2004 - 10:23Necip Fazıla Mektup
Aydın iki hece üstadım lafta
Sağcı ile solcu aynı safta
Bir de Müslüman gerici, boynunda yafta
Halimizi düşünüp yanma üstadım
Kavuşmak mı? kim bilir daha uyanmadım
Hayat... bir uzun yol.. mayın döşeli
Dost dediklerimiz dört köşeli
Bir elleri Kur'an bir elleri rakı şişeli
Gel ve git on perdeli bin yıllık devlet
Buna ne vatan dayanır ne millet
Bir ülke ki, düşünce boru içinde
Akıl, almazların zoru içinde
Üst üste sorular soru içinde
..........
..........
cemil meriç
16.08.2004 - 10:21'Allah iç gözü iyi görsün diye dış gözünü kapatmış.'
N.F.Kısakürek
türban
15.08.2004 - 21:35Bi insan inancının gereğini yerine getiriyor diye bu kadar iğrenç hakaretlere ve küfürlere maruz kalabilirmi ya? Kendisinde en küçük bir insan vasfı taşıyan biri bu arkadaşlara hakaret edebilirmi?
ölüm
15.08.2004 - 18:32Allah'tan geldik ve tekrar ona döneceğiz.
türban
06.08.2004 - 16:21Dünya üzerinde birçok farklı inanç vardır.İsteyen istediğine inanır.Bu kişiyle vicdanı arasında olan birşeydir.Hatta bu inançlar tartışıladabilir ama inaçlarını yaşıyorlar diye insanlar kısıtlanamaz,dışlanamaz ve hakları elinden alınamaz.Maalesef güzel ülkemizde bu yapılıyor.Üstelik demokrat rejimi adı altında yapıyorlar bunu.Bazı insanlar(!) diyor ki:Eğer türbana izin verirsek,Türkiye'nin İrandan farkı kalmaz.İran ile farkımız yoktur zaten Bir fark dışında,.Onlar zorla kapatıyor,Bizimkiler zorla açıyor.Aradaki fark ise şu:Onlar enazından halkı kandırmıyor,demokratik bir rejim izlediklerini ileri sürmüyorlar.Bizimkiler ise demokrasi diye yırtınırlar,işlerine gelmedikleri zaman da Demokrasi palavrasını rafa kaldırırlar.Bu hareketleri onların ne kadar aciz insanlar olduklarını gösteriyor.
türk-kürt kardeştir
05.08.2004 - 11:30Gençliğe öyle değil,böyle seslenilir.
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
'Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! ' şuurunda bir gençlik...
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...
Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet...
İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...
Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında 'belhümadal - hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? ...
Son yarım asır! .. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet...
İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi...
Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...
Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek...
Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek...Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...
Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik...
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl' ını ve 'ne idüğü' nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!
Allahın selâmı üzerine oIsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..
Necip Fazıl
sezai karakoç
04.08.2004 - 21:31Üstad Necip Fazıl'ın 'ruhumun çocuğu'diye hitap ettiği büyük şair ve dava adamı
hz.muhammed
31.07.2004 - 22:37Kainatın güneşi
kuran-ı kerim
31.07.2004 - 22:35Düşürüldü kitabım işlemeli rafından
Ceylandan doğma çakal nesiller tarafından
türk-kürt kardeştir
30.07.2004 - 19:40Kardeşler arasına heyhat! sui-zan düştü,
Zedelendi sağduyu,körleşen iz-an düştü,
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın,
İnsanlık bahçemize SENSİZLİK hazan düştü.
kuran-ı kerim
29.07.2004 - 19:05BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1) Güneş dürülüp ışığı söndürüldüğü zaman,
2) Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,
3) Dağlar yürütüldüğü zaman,
4) Doğurmak üzere olan develer,kıyılımaz mallar terkedildiği zaman,
5) Vahşi hayvanlar diriltilip,toplandığı zaman,
6) Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,
7) Nefisler eşleştirildiği,ruhlar bedenlere girdiği zaman,
8) Diri diri gömülen kız çocuğuna,
9) Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10) Hesap defterleri açıldığı zaman...
11) Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,
12) Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman,
13) Cennet yaklaştırıldığı zaman,
14) İşte o zaman...Her insan hazırladığını,ortaya ne koyduğunu anlayacaktır......
TEKVİR SURESİ
türban
29.07.2004 - 19:04BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1) Güneş dürülüp ışığı söndürüldüğü zaman,
2) Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,
3) Dağlar yürütüldüğü zaman,
4) Doğurmak üzere olan develer,kıyılımaz mallar terkedildiği zaman,
5) Vahşi hayvanlar diriltilip,toplandığı zaman,
6) Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,
7) Nefisler eşleştirildiği,ruhlar bedenlere girdiği zaman,
8) Diri diri gömülen kız çocuğuna,
9) Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10) Hesap defterleri açıldığı zaman...
11) Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,
12) Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman,
13) Cennet yaklaştırıldığı zaman,
14) İşte o zaman...Her insan hazırladığını,ortaya ne koyduğunu anlayacaktır......
TEKVİR SURESİ
ölüm
29.07.2004 - 19:01BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1) Güneş dürülüp ışığı söndürüldüğü zaman,
2) Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,
3) Dağlar yürütüldüğü zaman,
4) Doğurmak üzere olan develer,kıyılımaz mallar terkedildiği zaman,
5) Vahşi hayvanlar diriltilip,toplandığı zaman,
6) Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,
7) Nefisler eşleştirildiği,ruhlar bedenlere girdiği zaman,
8) Diri diri gömülen kız çocuğuna,
9) Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10) Hesap defterleri açıldığı zaman...
11) Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,
12) Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman,
13) Cennet yaklaştırıldığı zaman,
14) İşte o zaman...Her insan hazırladığını,ortaya ne koyduğunu anlayacaktır......
TEKVİR SURESİ
hz.muhammed
28.07.2004 - 14:03'Sana geldim,ayaklarına kapanmaya,
af dilemeye affa layık olmasamda,
Sevgili,en sevgili,ey sevgili,
Uzatma dünya sürgünümü.'
Toplam 108 mesaj bulundu