bir körpenin peçeli yüzü kadar saklı bir hüzünle,
dikine dikine gidiyorum yüreğimin
ve çağın çöplük kalbine tahammül harcım değil…,
gel gör ki,
hale bakar mısın dediğim şu hale isyana ve
ayaklanmaya hazırlıklaraysa
dermansızım…,
ama işte düşüyor umutvar bir gül yaprağı daha
ılık bir mevsime akisler çizerek...,
mecbur muyum dalgın olmaya uzaklara
ve bu kadar hatırlamaya seni ya hû;
uzat yanağıma şifacı ellerinin
helal kazançlı tuzunu hekimim ki,
aksın gözlerimin öfkesi
taş bağrıma…,
kadim zamanlar ertesi dünyada,
kimse ağlayamazken artık ölülerine dahi,
beni her andığında de ki,
gözyaşı koleksiyoncusu
adıma,
ki yaralılar daima çabuk kanar masallara bilirsin…,
yalnızca ehline âyân sohbetimizin
efsunlu kodlarını çözme peşindeyken,
destursuzca turkuaz halılar seriyorum yollarına,
kabuk bağlamış yol ayrımlarında,
ah;
hep o hakikatin rengi siy/ah
ve kâbe örtüsü kadar siy/ah,
hayran ve afacan gözlerindeydi teselli hekimim,
sadece, /biraz daha kavisli olabilirdi/
aşk;
hangi dinde yeri var bunun,
bu transandantal bir aşkın,
gizemli boyutlarındaki seyir, bilmiyorum;
ama yok güzelliği aramanın sonu
her inanışta,
biliyorum…,
ama sen de bil ki sevgili dostum,
sende bulduğum bu güzelliği ben,
sonsuz seviyorum ve ölmeden önce,
dünyayı içimden çıkarmak diliyorum,
gözlerinde o/nu görür gibi olduğum
güzellikle ah…,
sonsuzluğu sevmek benim dinim imanım,
ve benim, sonsuzluğadır ayak ucuna bakan
nazar berkademim…,
sonsuzlukta yol almaktır ciğerimin yarası
ki duasıdır kalbimin,
vakit tamam dendiğinde,
o mübarek menzile
yürümek erenlerce;
lâhavlevelâkuvveteillâbillah azığıyla,
ki bu konma göçmenin ayet/el kürsîleri
ertesinde, bir fatihadır aşk…,
turna katarları geçer her kandilde içimden,
ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
göç mevsimi...,
ah;
kozmik oda sırlı muhabbetinin yokluğundan,
çilehanesi yekpare dünya olmuş bir çileye
müebbeden girmiş bir sûfî,
ne yana baksa,
hatta gözleri yumulu,
bakmasa da hiçbir yana,
aşktan gayrı ne görebilir...,
tepeden tırnağa aşk olmuş bir aşka aşığı,
kim aşktan yana sınayabilir…
aşka gönül koyan aşık,
derya içinde suya küsmüş bir b/alık gibi şaşkın;
aşktan, yine aşka varmaktan gayrı,
ne yana gidebilir…,
sır olmak ve asırlarca suskun kalmanın ötesinde,
ne yana…;
iki bilemedin üç günlük,
güzel ve nurlu ve derin olan bir hayatı sürmek için,
ömrümdeki iki kandilin sönmesinden yana mı teklifin
bana ey aşk…,
bunca hazin,
bunca garip olmasaydı duruşun keşke,
ve kapıların bu kadar sürgülü…,
ah…;
hayata yan bakan bir çocuğum ben,
ve sen huzur esende yanıma geldiğinde,
yine yan bakıyordum hayata ki
sen, yanımdaydın…,
naapsaydım;
seni,
düzene intifadanı,
ahir zamana isyan tufanı kopan yüzünü,
görmese miydim…,
ki kalbim,
şiir çöplüğüm ah;
ne çok yazılmış,
ve yazılmamış dizelerim,
şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
sonra kapansam kanayan dizlerinize
ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
öpebilsem…,
ki üstünü örttüğüm her acım,
bir gece yarısı üstü açık kalan
bilincin altını üstüne getiren
hırsızken...,
içim;
alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
ve ucu saçak saçak suda yüzen
bir halat gibi,
kocamış kutsal balıkların geçtiği
yosun tutmuş yoldayken içim…,
bir düşkün silueti yansır
aynada bana bakan; bana…,
ve ağlayan bir tebessümü,
brunonun sabîsine yamayan
rüya çöplüğüm;
ne çok görülmüş ve
hayal meyal tasalı kâbuslarım,
bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
dilsiz dudaklarım…,
ey rabbim,
yolda kalmış susuzların
imdadına koşar yardımın ve,
anımsaması imkansız bir rüyada,
muhabbete verilmiş bir sadaka
olur kalbim...,
ah;
ki kalbim,
şiir çöplüğüm ah;
ne çok yazılmış,
ve yazılmamış dizelerim,
şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
sonra kapansam kanayan dizlerinize
ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
öpebilsem…,
ki üstünü örttüğüm her acım,
bir gece yarısı üstü açık kalan
bilincin altını üstüne getiren
hırsızken...,
içim;
alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
ve ucu saçak saçak suda yüzen
bir halat gibi,
kocamış kutsal balıkların geçtiği
yosun tutmuş yoldayken içim…,
bir düşkün silueti yansır
aynada bana bakan; bana…,
ve ağlayan bir tebessümü,
brunonun sabîsine yamayan
rüya çöplüğüm;
ne çok görülmüş ve
hayal meyal tasalı kâbuslarım,
bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
dilsiz dudaklarım…,
ey rabbim,
yolda kalmış susuzların
imdadına koşar yardımın ve,
anımsaması imkansız bir rüyada,
muhabbete verilmiş bir sadaka
olur kalbim...,
ah;
hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim,
beni özleyen beni anan yârim,
vadesizim, mecalsizim, çaresizim,
şu kandil gününde,
münzevi bir derviş kadar sensizim,
sahipsizim,
ah;
garibim, bir fukara isimsizim,
yüreğine kara kirpiklerle diktin beni,
sana bulutları göstererek,
- bu tabloyu kim yapmış
diye sormuştum,
sense,
- gökyüzümsün
dedin bana madem,
o halde söyle hekimim;
hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…,
ve sanılıyor mu ki,
gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,
ve sen tekil bir itikaf çal kendine…,
felek rüzgarında ağaran şakaklarının ak ışıltısı
ve gece gözlerinden süzülen hüznünle
bakarken uzaklara,
aşkın soldurduğu dudakların kapalı,
omzunda reyhanlıdan ayrılığın ağır yükü,
kederlisin…,
duru sular kadar yorgun,
ve yoksun...,
güzde terkedilmiş bir sahil kasabası kadar ıssızım...
olduğun yerde, okyanus maviler içinde kal,
siyahın hakikatine bürüneyim bense,
ve bütün bir ömür,
vuslata gönül düşürmemiş hasretinle ve
kendi azığımla kavrulayım,
ah;
çingene bir sarmaşık güldür hatıralar,
insanın nefesini çemberini daraltan,
sırnaşık ve yapma dedikçe yapan
hayata tuzak, hayata kapan,
yol ortası kurbanını şaşkın bırakan…,
oysa;
çatallıydı dili vedanın,
gelincik şurubum,
kabarmış yüreğinle
köpük köpük...,
bir kızılcık şırası izisin
çatlak dudaklarımda,
sürüngen kalbimin gömlek değiştirmek için,
saklandığı oyukta,
pul pul,
yalnızlığın en korkak demindeyim…,
ah;
kaç kez dedim tabibim,
bir kan merkezi tufanında unuttum bildiklerimi,
köklerinden kopuk ve ömrüme sığmayan,
bir istanbul yolculuğuna savurdu
zahirin günübirlik oyunları…,
neyi aşk sandığını unutmuş,
bir hafızasız yürek belle beni
hicretinin vefalısı olarak,
ah;
1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)
2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
işarete de sığmam.)
3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)
4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)
5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)
1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)
2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
işarete de sığmam.)
3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)
4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)
5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)
6. Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam
6. (İşte gizli hazine benim. Görünenin aynısı işte benim. Bu hazine kaynağının
incisi de işte benim. Ancak ben ne denize, ne de kaynağa sığmam.)
7. Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam
7. (Yeryüzü ile gökyüzü ve "kâf" ile "nun" gibi bütün herşey bende bulunduğu
için, ey bana akıl vermeye kalkışan kişi sesini kes. Çünkü ben, sözlere
ve açıklamalara sığmam.)
8. Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam
8. (Gerçi her tarafı kaplayan ulu varlık benim, adım insan olduğu için, insanım.
Mâlik olan da, "ol" denilince olan da benim, ben bu mekana da sığmam.)
9. Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam
9. (Ruhla aynı cihanı paylaşan, âlemle aynı zamanı yaşayan benim. Ancak şu
hoşluğa bak ki, ben ne bu âleme, ne de bu zamana sığarım.)
10. Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam
10. (Yıldızlarla felek benim. Vahiy de, melek de benim. Dilini tut ve konuşma,
çünkü ben bu dile de sığmam.)
allah seni bildiği gibi yapsın diyecem, bak kes artık bu anlamadığın kıssaları paylaşmayı,
bak küfür edecem sonra sen de şikayet edecen,
olan benim güzelim üyeliğe olacak
kübra burası bir şiir sitesi, edebiyat sitesi; ne bu mealler kardeşim, üstalik de hepsi çok kötü tercümeler,
kuran mealini feyz-ül furkan dan oku, hasan tahsin feyizli evet yazarı, kes artık bu paylaşımlarını da biraz insanlar şarkı türkü şiir paylaşsın saatlerdir yeter ok?
Yeşillik Bolluk
Ey yar can, neden hazan rengi gibi solgunsun
Gam yeme, Allah şefkatlidir
Bizim aramızda yemin (ahd u peyman) var
Ey yar can, tehlikesi var ayrılığın
(Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek)
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Gel ki sineyi sahra gibi (ferah) yapalım
Gel ki gözü derya gibi yapalım
Gel de tüylerden (kuş tüyünden) bir yatak yapalım
En baştan, aşktan bir ev yapalım
(Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek)
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
İlahi acı ile...
Gam ağacı canıma kök saldı
İlahi acı ile inliyorum hep
Dostlar, birbirinizin kadrini (kıymetini) bilin
Ecel taştır, ve insan ise cam gibidir
Dert dolu yüreğimi
Dert dolu yüreğimi
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
ki,
öyle görünüyor ki;
sen de incinebiliyordun demek aşk efendi,
ve şimdi o mağrur, o asi, o arsız ve
o pervasız başın önünde,
yine de sirk kaçkını bir şempanze gibi,
korkuluklar arkasında sırıtıp durarak,
hâlâ fiyakandan geçilmiyor ve,
çalım satabiliyorsun öyle mi,
öyleyse beter ol, aşk efendi;
bakara suresi 185. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirilmeye başlandığı Ramazan ayıdır(kadir gecesi). Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
viraj viraj üstüne geçtiğim yollarda,
etraflıca seyrederken dört yanı,
içinden geçtiğim bu plato
ve şu çam yaprakları üstünde gözümü alan
o kar kristallerinin ışıltısı,
ağırbaşlı adımlarını andırıyor ve
anadolu kadar gurbet çeken bakışlarını…;
ki her vaktin cehd içre,
sevgili can yoldaşım senin…,
daha bir depreşiyor hasretin içimde,
kendimi vurduğum kavuşma bilmez yollarda,
ve sonra, zifirî karanlığın ortasında
denize sığamayıp kayalıklara çarpan dalgaların
köpük köpük sükûnete erişini seyrederken,
ölüm geldi hatırıma ve,
ecel geldiğinde de böyle yanımda
olacak mısın ki telkinlerinle…,
ağır soru,
ah;
solgun bir söğüt,
dallarını yüzüme eğmiş
ve yapraklarının;
yanık bir şiir dizesi gibi,
yürek patikasına düştüğü bu demde,
akıp giden zaman şırıl şırıl,
gözlerimin kenarına,
sensiz çizikler atar…,
bu sonbahar resmindeki,
ruhuma dökülen ıslak, sarı, kızıl yapraklar,
örtmüyor sevdalı çınarımın üstünü,
kanadı kırık kollarımı talan ediyor hüzün...,
ah sevgili hocam, sonbaharım...;
kuru yaprakların uçuştuğu göğün harasında,
ak yeleli bir burak koşturur...,
yorgunmuş, gözlerine sis çökmüşmüş,
ne münasebet,
ve yüzümün kan çanağına,
durgun aksin yansıyor…,
turna katarları geçer her kandilde içimden,
ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
göç mevsimi...,
ah;
allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
ah kalbimizi kussak bedenimizden,
safrası hayattır ve,
sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
ötelerle…,
efsun
05.03.2024 - 04:00bir körpenin peçeli yüzü kadar saklı bir hüzünle,
dikine dikine gidiyorum yüreğimin
ve çağın çöplük kalbine tahammül harcım değil…,
gel gör ki,
hale bakar mısın dediğim şu hale isyana ve
ayaklanmaya hazırlıklaraysa
dermansızım…,
ama işte düşüyor umutvar bir gül yaprağı daha
ılık bir mevsime akisler çizerek...,
mecbur muyum dalgın olmaya uzaklara
ve bu kadar hatırlamaya seni ya hû;
uzat yanağıma şifacı ellerinin
helal kazançlı tuzunu hekimim ki,
aksın gözlerimin öfkesi
taş bağrıma…,
kadim zamanlar ertesi dünyada,
kimse ağlayamazken artık ölülerine dahi,
beni her andığında de ki,
gözyaşı koleksiyoncusu
adıma,
ki yaralılar daima çabuk kanar masallara bilirsin…,
yalnızca ehline âyân sohbetimizin
efsunlu kodlarını çözme peşindeyken,
destursuzca turkuaz halılar seriyorum yollarına,
kabuk bağlamış yol ayrımlarında,
ah;
kavis
05.03.2024 - 03:50hep o hakikatin rengi siy/ah
ve kâbe örtüsü kadar siy/ah,
hayran ve afacan gözlerindeydi teselli hekimim,
sadece, /biraz daha kavisli olabilirdi/
aşk;
hangi dinde yeri var bunun,
bu transandantal bir aşkın,
gizemli boyutlarındaki seyir, bilmiyorum;
ama yok güzelliği aramanın sonu
her inanışta,
biliyorum…,
ama sen de bil ki sevgili dostum,
sende bulduğum bu güzelliği ben,
sonsuz seviyorum ve ölmeden önce,
dünyayı içimden çıkarmak diliyorum,
gözlerinde o/nu görür gibi olduğum
güzellikle ah…,
sonsuzluğu sevmek benim dinim imanım,
ve benim, sonsuzluğadır ayak ucuna bakan
nazar berkademim…,
sonsuzlukta yol almaktır ciğerimin yarası
ki duasıdır kalbimin,
vakit tamam dendiğinde,
o mübarek menzile
yürümek erenlerce;
lâhavlevelâkuvveteillâbillah azığıyla,
ki bu konma göçmenin ayet/el kürsîleri
ertesinde, bir fatihadır aşk…,
turna katarları geçer her kandilde içimden,
ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
göç mevsimi...,
ah;
Hay bin kunduz!
05.03.2024 - 03:38kozmik oda sırlı muhabbetinin yokluğundan,
çilehanesi yekpare dünya olmuş bir çileye
müebbeden girmiş bir sûfî,
ne yana baksa,
hatta gözleri yumulu,
bakmasa da hiçbir yana,
aşktan gayrı ne görebilir...,
tepeden tırnağa aşk olmuş bir aşka aşığı,
kim aşktan yana sınayabilir…
aşka gönül koyan aşık,
derya içinde suya küsmüş bir b/alık gibi şaşkın;
aşktan, yine aşka varmaktan gayrı,
ne yana gidebilir…,
sır olmak ve asırlarca suskun kalmanın ötesinde,
ne yana…;
iki bilemedin üç günlük,
güzel ve nurlu ve derin olan bir hayatı sürmek için,
ömrümdeki iki kandilin sönmesinden yana mı teklifin
bana ey aşk…,
bunca hazin,
bunca garip olmasaydı duruşun keşke,
ve kapıların bu kadar sürgülü…,
ah…;
hayata yan bakan bir çocuğum ben,
ve sen huzur esende yanıma geldiğinde,
yine yan bakıyordum hayata ki
sen, yanımdaydın…,
naapsaydım;
seni,
düzene intifadanı,
ahir zamana isyan tufanı kopan yüzünü,
görmese miydim…,
hay bin kunduz ya hû,
sadaka
05.03.2024 - 03:32ki kalbim,
şiir çöplüğüm ah;
ne çok yazılmış,
ve yazılmamış dizelerim,
şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
sonra kapansam kanayan dizlerinize
ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
öpebilsem…,
ki üstünü örttüğüm her acım,
bir gece yarısı üstü açık kalan
bilincin altını üstüne getiren
hırsızken...,
içim;
alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
ve ucu saçak saçak suda yüzen
bir halat gibi,
kocamış kutsal balıkların geçtiği
yosun tutmuş yoldayken içim…,
bir düşkün silueti yansır
aynada bana bakan; bana…,
ve ağlayan bir tebessümü,
brunonun sabîsine yamayan
rüya çöplüğüm;
ne çok görülmüş ve
hayal meyal tasalı kâbuslarım,
bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
dilsiz dudaklarım…,
ey rabbim,
yolda kalmış susuzların
imdadına koşar yardımın ve,
anımsaması imkansız bir rüyada,
muhabbete verilmiş bir sadaka
olur kalbim...,
ah;
sadaka
05.03.2024 - 03:32ki kalbim,
şiir çöplüğüm ah;
ne çok yazılmış,
ve yazılmamış dizelerim,
şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
sonra kapansam kanayan dizlerinize
ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
öpebilsem…,
ki üstünü örttüğüm her acım,
bir gece yarısı üstü açık kalan
bilincin altını üstüne getiren
hırsızken...,
içim;
alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
ve ucu saçak saçak suda yüzen
bir halat gibi,
kocamış kutsal balıkların geçtiği
yosun tutmuş yoldayken içim…,
bir düşkün silueti yansır
aynada bana bakan; bana…,
ve ağlayan bir tebessümü,
brunonun sabîsine yamayan
rüya çöplüğüm;
ne çok görülmüş ve
hayal meyal tasalı kâbuslarım,
bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
dilsiz dudaklarım…,
ey rabbim,
yolda kalmış susuzların
imdadına koşar yardımın ve,
anımsaması imkansız bir rüyada,
muhabbete verilmiş bir sadaka
olur kalbim...,
ah;
çöl gecelerinin vefalısına hicret
05.03.2024 - 03:20hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim,
beni özleyen beni anan yârim,
vadesizim, mecalsizim, çaresizim,
şu kandil gününde,
münzevi bir derviş kadar sensizim,
sahipsizim,
ah;
garibim, bir fukara isimsizim,
yüreğine kara kirpiklerle diktin beni,
sana bulutları göstererek,
- bu tabloyu kim yapmış
diye sormuştum,
sense,
- gökyüzümsün
dedin bana madem,
o halde söyle hekimim;
hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…,
ve sanılıyor mu ki,
gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,
vaslına erdiğin sır ırmakları menzilin olsun…,
ayağına diken batmadan;
zindan çilenin izleri alnında,
gücenmiş dudaklarından süzülen tebessüm,
yüreğine ve yufka bağrına aksın,
ve sen tekil bir itikaf çal kendine…,
felek rüzgarında ağaran şakaklarının ak ışıltısı
ve gece gözlerinden süzülen hüznünle
bakarken uzaklara,
aşkın soldurduğu dudakların kapalı,
omzunda reyhanlıdan ayrılığın ağır yükü,
kederlisin…,
duru sular kadar yorgun,
ve yoksun...,
güzde terkedilmiş bir sahil kasabası kadar ıssızım...
olduğun yerde, okyanus maviler içinde kal,
siyahın hakikatine bürüneyim bense,
ve bütün bir ömür,
vuslata gönül düşürmemiş hasretinle ve
kendi azığımla kavrulayım,
ah;
çingene bir sarmaşık güldür hatıralar,
insanın nefesini çemberini daraltan,
sırnaşık ve yapma dedikçe yapan
hayata tuzak, hayata kapan,
yol ortası kurbanını şaşkın bırakan…,
oysa;
çatallıydı dili vedanın,
gelincik şurubum,
kabarmış yüreğinle
köpük köpük...,
bir kızılcık şırası izisin
çatlak dudaklarımda,
sürüngen kalbimin gömlek değiştirmek için,
saklandığı oyukta,
pul pul,
yalnızlığın en korkak demindeyim…,
ah;
merdivenler dayadım ellerinin köprüsüne,
yeşil damarlı nehirler öptüm,
büktüm bakışlarının haritasını,
peşine düştüğüm hazine,
sensiz, kayıbım…,
kaç kez dedim tabibim,
bir kan merkezi tufanında unuttum bildiklerimi,
köklerinden kopuk ve ömrüme sığmayan,
bir istanbul yolculuğuna savurdu
zahirin günübirlik oyunları…,
neyi aşk sandığını unutmuş,
bir hafızasız yürek belle beni
hicretinin vefalısı olarak,
ah;
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?
05.03.2024 - 00:57burada bir dörtlük göremiyorum,
yörük deyimiyle döm dörtlük bir dörtlük okumak isterdik :)
mesela,
antolojide kendi şiirimsilerini beğenmek
05.03.2024 - 00:41gülay, bkz: bir alt mesaj ;)
OSHO
04.03.2024 - 23:50ne kkada da entelektüeliz, yirim :)
hülasa
04.03.2024 - 23:4615. Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam
15. (Yerle göğü düzenleyen benim, sonra dönüp bozan benim bütün yazıları
yazan benim, ben bu divâna sığmam.)
16. Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim
Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam
16. (Ateşten yanan ağaç benim, göğe çıkan taş benim. Bu ateşin alevini gör.
Ben bu lügate sığmam.)
17. Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim
Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam
17. (Gerçi bugün Nesimîyim, Hâşîmîyim Kureyşîyim ama menzilim bundan
büyüktür, ben menzile ve şâna sığmam.)
Seyyid Nesimî
( 14. yy. - 15. yy )
inci
04.03.2024 - 23:431. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)
2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
işarete de sığmam.)
3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)
4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)
5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)
inci
04.03.2024 - 23:431. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)
2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
işarete de sığmam.)
3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)
4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)
5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)
6. Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam
6. (İşte gizli hazine benim. Görünenin aynısı işte benim. Bu hazine kaynağının
incisi de işte benim. Ancak ben ne denize, ne de kaynağa sığmam.)
7. Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam
7. (Yeryüzü ile gökyüzü ve "kâf" ile "nun" gibi bütün herşey bende bulunduğu
için, ey bana akıl vermeye kalkışan kişi sesini kes. Çünkü ben, sözlere
ve açıklamalara sığmam.)
8. Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam
8. (Gerçi her tarafı kaplayan ulu varlık benim, adım insan olduğu için, insanım.
Mâlik olan da, "ol" denilince olan da benim, ben bu mekana da sığmam.)
9. Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam
9. (Ruhla aynı cihanı paylaşan, âlemle aynı zamanı yaşayan benim. Ancak şu
hoşluğa bak ki, ben ne bu âleme, ne de bu zamana sığarım.)
10. Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam
10. (Yıldızlarla felek benim. Vahiy de, melek de benim. Dilini tut ve konuşma,
çünkü ben bu dile de sığmam.)
kuranda adı geçen peygamberler
02.03.2024 - 04:18allah seni bildiği gibi yapsın diyecem, bak kes artık bu anlamadığın kıssaları paylaşmayı,
bak küfür edecem sonra sen de şikayet edecen,
olan benim güzelim üyeliğe olacak
kuranda adı geçen peygamberler
02.03.2024 - 04:06kübra burası bir şiir sitesi, edebiyat sitesi; ne bu mealler kardeşim, üstalik de hepsi çok kötü tercümeler,
kuran mealini feyz-ül furkan dan oku, hasan tahsin feyizli evet yazarı, kes artık bu paylaşımlarını da biraz insanlar şarkı türkü şiir paylaşsın saatlerdir yeter ok?
azim
02.03.2024 - 03:50Yeşillik Bolluk
Ey yar can, neden hazan rengi gibi solgunsun
Gam yeme, Allah şefkatlidir
Bizim aramızda yemin (ahd u peyman) var
Ey yar can, tehlikesi var ayrılığın
(Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek)
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Gel ki sineyi sahra gibi (ferah) yapalım
Gel ki gözü derya gibi yapalım
Gel de tüylerden (kuş tüyünden) bir yatak yapalım
En baştan, aşktan bir ev yapalım
(Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek)
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
İlahi acı ile...
Gam ağacı canıma kök saldı
İlahi acı ile inliyorum hep
Dostlar, birbirinizin kadrini (kıymetini) bilin
Ecel taştır, ve insan ise cam gibidir
Dert dolu yüreğimi
Dert dolu yüreğimi
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Yeşillik (bolluk) gelecek, sırrın koruyucusu gelecek
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Dert dolu yüreğimi dinle
Yürek özlemine kavuşacak
Yürek özlemine kavuşacak (x3)
https://lyricstranslate.com
asi
02.03.2024 - 01:33ki,
öyle görünüyor ki;
sen de incinebiliyordun demek aşk efendi,
ve şimdi o mağrur, o asi, o arsız ve
o pervasız başın önünde,
yine de sirk kaçkını bir şempanze gibi,
korkuluklar arkasında sırıtıp durarak,
hâlâ fiyakandan geçilmiyor ve,
çalım satabiliyorsun öyle mi,
öyleyse beter ol, aşk efendi;
uyku
29.02.2024 - 05:16Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan - TRT İstanbul Radyosu Sanatçıları
oruç
29.02.2024 - 04:57bakara suresi 185. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirilmeye başlandığı Ramazan ayıdır(kadir gecesi). Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
itimat telkin etmek
29.02.2024 - 00:08viraj viraj üstüne geçtiğim yollarda,
etraflıca seyrederken dört yanı,
içinden geçtiğim bu plato
ve şu çam yaprakları üstünde gözümü alan
o kar kristallerinin ışıltısı,
ağırbaşlı adımlarını andırıyor ve
anadolu kadar gurbet çeken bakışlarını…;
ki her vaktin cehd içre,
sevgili can yoldaşım senin…,
daha bir depreşiyor hasretin içimde,
kendimi vurduğum kavuşma bilmez yollarda,
ve sonra, zifirî karanlığın ortasında
denize sığamayıp kayalıklara çarpan dalgaların
köpük köpük sükûnete erişini seyrederken,
ölüm geldi hatırıma ve,
ecel geldiğinde de böyle yanımda
olacak mısın ki telkinlerinle…,
ağır soru,
ah;
hayat
29.02.2024 - 00:01hayat, sunulmuş bir armağan mıdır
kullara tamamen acaba,
ve acaba kalbimdeki dönme dolap durdu da,
başladı mı dönmeye atlıkarınca,
bak dostum,
ömrüne vurduğun kilit kadar özgürsün
ve aşkın kadar prangalısın gerçek hayata
unutma, ki tutsaklığınca yudumluyorsun
sevdayı…,
Şule'nin Günlüğü
29.02.2024 - 00:00solgun bir söğüt,
dallarını yüzüme eğmiş
ve yapraklarının;
yanık bir şiir dizesi gibi,
yürek patikasına düştüğü bu demde,
akıp giden zaman şırıl şırıl,
gözlerimin kenarına,
sensiz çizikler atar…,
burak
28.02.2024 - 23:59bu sonbahar resmindeki,
ruhuma dökülen ıslak, sarı, kızıl yapraklar,
örtmüyor sevdalı çınarımın üstünü,
kanadı kırık kollarımı talan ediyor hüzün...,
ah sevgili hocam, sonbaharım...;
kuru yaprakların uçuştuğu göğün harasında,
ak yeleli bir burak koşturur...,
yorgunmuş, gözlerine sis çökmüşmüş,
ne münasebet,
ve yüzümün kan çanağına,
durgun aksin yansıyor…,
berat kandili
25.02.2024 - 05:40turna katarları geçer her kandilde içimden,
ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
göç mevsimi...,
ah;
allahın şarkılarından bir buhur sonrası,
döşeği topraktan tahta bir sedire kıvrılıp,
dualarla üstünü örtmüşken insanlar,
hayatla aralarındaki paravan aralanır...,
ve herkes kendi kadar özlediğiyle kalır,
ah kalbimizi kussak bedenimizden,
safrası hayattır ve,
sarı bir gül gibi uzanır aramıza,
ötelerle…,
hacı muzaffer ozak
25.02.2024 - 05:12BAYRAM EDELİM
Şarâb-ı aşkını nûş ettir yâ Rab
İçelim im'ânla bayrâm edelim
İrci'î hitâbın gûş ettir yâ Rab
Göçelim îmânla bayrâm edelim
Îmândan Kur'ân’dan ayırma bizi
İlâhî haramla doyurma bizi
Yolundan şaşarsak afv eyle bizi
Seçelim irfânla bayrâm edelim
Rızâ-yı ilâhin olsun bendimiz
Kelâm-ı ilâhin olsun pendimiz
Sırât-ı müstakîm üzre kendimiz
Geçelim iz'ânla bayrâm edelim
Mahşerde ak eyle yüzlerimizi
Nûrunla nûrlandır gözlerimizi
Günâhdan arındır özlerimizi
Ölçelim mîzânla bayrâm edelim
Kendine kul eyle Resûl'e ümmet
“Livâ-yı Hamd”inin altında cem' et
Açılsın bizlere ebvâb-ı cennet
Uçalım Rıdvân'la bayrâm edelim
Cennet ü cemâlin lutf et görelim
O büyük ni'mete biz de erelim
Muhammed bağından güller derelim
Saçalım elvânla bayrâm edelim
AŞKÎ'ye bezl eyle sen dîdârını
Lutfunla sevindir ben dildârını
Firdevs-i âşiyân eyle dârını
Açalım ihvânla bayrâm edelim
Toplam 754 mesaj bulundu