Çok eskiden köyün birin de bir yaşlı evliya ve fukara oğlu yaşarmış bu köyün
hemen karşısın da da çok ama çok yüksek bir de dağ varmış ve bu dağın tam
tepesin de için de bir yılan bulunan bir kuyu var imiş ne zaman bu yaşlı
evliyanın başı derde girse bu yılanın yanına gider ve yılan da ona bir altın
lira verirmiş gel zaman git zaman artık yaşlı adam oraya çıkamaz hale gelmiş
ve bir gün oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki bak oğlum o dağın tepesin de
bir kuyu var oraya git kuyudan bir yılan çıkacak benim oğlum olduğunu söyle
ve sana vereceği emaneti al ve bana getir demiş oğlu da tamam baba deyip
koyulmuş yola kuyunun başına gelince yılan çıkmış oğlan anlatmış her şeyi
yılan da uyuya inmiş ve bir altın vererek bunu babana götür demiş oğlan da
için den söyle düşünmüş eğer ben bu yılanı öldürürsem kuyudaki bütün
altınları alır ve çok zengin olurum demiş ve yerden aldığı bir taşı yılana
fırlatmış taş yılanın kuyruğuna gelmiş ve can havliyle oğlanı ısırmış derken
epey zaman sonra oğlan zehirlenerek ölmüş adam iyileşmiş ve doğru yılanın
yanına gitmiş her şeyden haberi olan adam başlamış yılana anlatmaya işte
öyleydi böyleydi o cahildi falan
filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım. yılan şöyle
cevap vermiş 'yooooookkkkkk olmazzzzzzzzz bende bu kuyruk acısı sende de bu
evlat acısı varken biz artık dost olamayız'
Dün, Bugün,Yarın
]
] Çok zaman önceydi.O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
] İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
] Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
] Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
] Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın.
] Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
] Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;
] ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya
] kadar yaşadı.
] Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
] Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
] Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
] Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan.
] Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
]
] ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün! *
]
] Can Dündar
Bugünlerde... Mallarimiz artti, keyfimiz azaldi. Daha büyük evlerde kaliyoruz ama daha küçük ailelerde yasiyoruz. Konforumuz artti ama zamanimiz daraldi. Diplomamiz bol ama sagduyumuz az. Uzmanliklar artti ama sorunlar çogaldi. Ilaçlar çogaldi, hastaliklar artti. Sorumsuzca para harciyoruz ama az gülüyoruz. Trafikte çok hizliyiz ama çabuk parliyoruz. Aksam geç yatiyor, sabah yorgun kalkiyoruz. Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz. Varligimizi arttirdik ama degerlerimizi yitirdik. Çok konusuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz. Para kazanmayi ögrendik ama yuva kurmayi beceremedik. Hayata yillar ekledik, yillara hayat katamadik. Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komsumuza geçmek için karsiya geçmiyoruz. Uzaya ulastik ama ruhun derinliklerine inemiyoruz. Havayi temizledik ama ruhlari kirlettik.Atomu parçaladik, önyargilarimizi yikamadik. Çok yaziyor ama az gelisiyoruz. Daha çok plan yapiyoruz ama daha az sonuç aliyoruz. Acele etmeyi ögrendik ama sabirli olmayi asla... Gelirimiz artti, karakterimiz zayifladi. Tanidiklar çogaldi, dostlar eksildi. Çabalar artti ama mutluluklar azaldi. Bilgisayar aglari kuruyoruz, bilgi otoyollari insa ediyoruz ama kendi aramizdaki iletisimde zorlaniyoruz. 'Dünya Barisi' der, silahlaniriz! Daha mutlu olmak için 'somurtarak' çalisiriz. Yani bugünlerde... Eve çift maasin girdigi ama çiftlerin bosandigi... Güzel evlerin yuva olamadigi... Kisa seyahatlarin, kagit mendil gibi iliskilerin... Yika çik gönüllerin, tek geceliklerin... Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin... Vitrinlerin dolu ama gönüllerin bos oldugu... Günlerde yasiyoruz
SU, kendine sırdaş arıyordu]Önce buluta verdi sırrını.]Ağır geldi sır buluta.]Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.]Sonra göle gitti su.]Ona anlattı derdini.]Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp,]dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için,]zaman zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa]çıkıyordu.*]]Sonra nehre verdi su sırrını.]Nehir aldı suyun sırrını çekti gitti.]Dereye verdi.]Dere biraz daha yavaş olsada nehirden,]oda götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze..]Çağlayanlar, şelaleler,akarsular..]Hepsi kayboluyordu bir anda.]Sonra bir gün su takip etti dereyi.]Dereye, okyanusa kavuşunca farketti su,]bütün sırlarının akarsularla,]çağlayanlarla, ırmaklarla...]okyanusa taşındığını.*]]Karar verdi su.]Sırrını okyanusa verecekti.]Öyle de yaptı zaten.]Tüm sırlarını okyanusa verdi.]Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.]Ne taştı okyanus,]ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını,]ne de kurudu....]]Geçen karşılaştık suyla.]Bir bardaktaydı.]Suskundu.]Çok uğraştım konuşturamadım.]Ben, tam giderken 'Dur! ' dedi su.]Durdum! ]]Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma! ]Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını]yakarlar,]utandırırlar....' dedi.
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra,
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜMÜN sonucuydu.
Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip 'ne dusunuyorsun? ' diye sormaz.......
Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
*********************
Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz.......
Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir.
************************
Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir...
Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir.
*************************
Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser.
************************
Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur.
Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir.
***********************
Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga
kavga etmesi cok nadirdir...
Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak...
*********************
Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa.....
cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
*********************
Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir......
Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin.
********************
Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir.
*********************
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler.
*********************
Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur.....
**********************
Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur.......
Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir.......
eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.
NE HAYAT BİTER...
NE DE ÖĞRENMELER...
ÖĞRENMELER BİTTİĞİ AN
HAYAT BİTMİŞ DEMEKTİR
NE DÜŞÜŞLER BİTER
NE DE ÖĞRENİŞLER..
ÖĞRENİŞLER BİTTİĞİ AN
HAYAT BİTTİ DEMEKTİR...
NE HAYAT BİTSİN...
NE DE ÖĞRENMELER..
ÖĞRENMELER BİTMESİN AMA..
DÜŞÜŞLER BİTSİN..
DÜŞÜŞLER SON BULSUN...
DÜŞENİN DOSTU OLMUYOR
KENDİ KENDİNE KALKMAK İÇİN UĞRAŞMAKTAN
SEN DE SİNİR KALMIYOR...
SVG
Bir sen yarattım kendimde
Sonra oturup aşık oldum..
Bir sen yarattım kendimde
Sonra sensiz yapamaz oldum..
Şimdi öldürmek istiyorum seni
Ama öldüremiyorum..
Çünkü seni yaratırken kendimde
Seni de ortak ettim...
Şimdi yarattığım seni öldüremiyorum..
Şimdi bir çıkmazın içine girdim....
Önüm ve arkam dipsiz bir kuyu..
Hareket edemiyorum...
SVG
BEN YOKUM güzellik bu denli ucuzsa ve bu denli çirkinse yaşamak nankörse emek çıkarsa her kapının anahtarı ben yokum birgecelik ilişkiler kadar değersizse aşk parayla ölçülüyorsa dostluklar ihanetler,savaşlar,ka ...
arkadaş
02.01.2008 - 00:50Arkadaşlar melekler gibidir, bizi ayağa kaldırırlar kanatlarımız uçmayı unutunca.
kuyruk acısı
29.12.2007 - 19:28Çok eskiden köyün birin de bir yaşlı evliya ve fukara oğlu yaşarmış bu köyün
hemen karşısın da da çok ama çok yüksek bir de dağ varmış ve bu dağın tam
tepesin de için de bir yılan bulunan bir kuyu var imiş ne zaman bu yaşlı
evliyanın başı derde girse bu yılanın yanına gider ve yılan da ona bir altın
lira verirmiş gel zaman git zaman artık yaşlı adam oraya çıkamaz hale gelmiş
ve bir gün oğlunu yanına çağırmış ve demiş ki bak oğlum o dağın tepesin de
bir kuyu var oraya git kuyudan bir yılan çıkacak benim oğlum olduğunu söyle
ve sana vereceği emaneti al ve bana getir demiş oğlu da tamam baba deyip
koyulmuş yola kuyunun başına gelince yılan çıkmış oğlan anlatmış her şeyi
yılan da uyuya inmiş ve bir altın vererek bunu babana götür demiş oğlan da
için den söyle düşünmüş eğer ben bu yılanı öldürürsem kuyudaki bütün
altınları alır ve çok zengin olurum demiş ve yerden aldığı bir taşı yılana
fırlatmış taş yılanın kuyruğuna gelmiş ve can havliyle oğlanı ısırmış derken
epey zaman sonra oğlan zehirlenerek ölmüş adam iyileşmiş ve doğru yılanın
yanına gitmiş her şeyden haberi olan adam başlamış yılana anlatmaya işte
öyleydi böyleydi o cahildi falan
filan demeye ve demiş ki gel tekrar eskisi gibi dost olalım. yılan şöyle
cevap vermiş 'yooooookkkkkk olmazzzzzzzzz bende bu kuyruk acısı sende de bu
evlat acısı varken biz artık dost olamayız'
dün bugün yarın
21.11.2007 - 23:17Dün, Bugün,Yarın
]
] Çok zaman önceydi.O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
] İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
] Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
] Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
] Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın.
] Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
] Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;
] ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya
] kadar yaşadı.
] Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
] Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
] Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
] Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan.
] Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
]
] ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün! *
]
] Can Dündar
yazmak
07.11.2007 - 19:16'Kalemle kuyu kazmak,sonra da içine düşmektir yazmak,diğerlerinin de peşinden düşeceğini umarak....
Bencillikle beslenen bir bilgilenme halidir.'
- theottomanempire -
hayat ne garip
28.10.2007 - 22:47Bugünlerde... Mallarimiz artti, keyfimiz azaldi. Daha büyük evlerde kaliyoruz ama daha küçük ailelerde yasiyoruz. Konforumuz artti ama zamanimiz daraldi. Diplomamiz bol ama sagduyumuz az. Uzmanliklar artti ama sorunlar çogaldi. Ilaçlar çogaldi, hastaliklar artti. Sorumsuzca para harciyoruz ama az gülüyoruz. Trafikte çok hizliyiz ama çabuk parliyoruz. Aksam geç yatiyor, sabah yorgun kalkiyoruz. Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz. Varligimizi arttirdik ama degerlerimizi yitirdik. Çok konusuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz. Para kazanmayi ögrendik ama yuva kurmayi beceremedik. Hayata yillar ekledik, yillara hayat katamadik. Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komsumuza geçmek için karsiya geçmiyoruz. Uzaya ulastik ama ruhun derinliklerine inemiyoruz. Havayi temizledik ama ruhlari kirlettik.Atomu parçaladik, önyargilarimizi yikamadik. Çok yaziyor ama az gelisiyoruz. Daha çok plan yapiyoruz ama daha az sonuç aliyoruz. Acele etmeyi ögrendik ama sabirli olmayi asla... Gelirimiz artti, karakterimiz zayifladi. Tanidiklar çogaldi, dostlar eksildi. Çabalar artti ama mutluluklar azaldi. Bilgisayar aglari kuruyoruz, bilgi otoyollari insa ediyoruz ama kendi aramizdaki iletisimde zorlaniyoruz. 'Dünya Barisi' der, silahlaniriz! Daha mutlu olmak için 'somurtarak' çalisiriz. Yani bugünlerde... Eve çift maasin girdigi ama çiftlerin bosandigi... Güzel evlerin yuva olamadigi... Kisa seyahatlarin, kagit mendil gibi iliskilerin... Yika çik gönüllerin, tek geceliklerin... Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin... Vitrinlerin dolu ama gönüllerin bos oldugu... Günlerde yasiyoruz
okyanus
28.10.2007 - 22:32SU, kendine sırdaş arıyordu]Önce buluta verdi sırrını.]Ağır geldi sır buluta.]Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.]Sonra göle gitti su.]Ona anlattı derdini.]Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp,]dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için,]zaman zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa]çıkıyordu.*]]Sonra nehre verdi su sırrını.]Nehir aldı suyun sırrını çekti gitti.]Dereye verdi.]Dere biraz daha yavaş olsada nehirden,]oda götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze..]Çağlayanlar, şelaleler,akarsular..]Hepsi kayboluyordu bir anda.]Sonra bir gün su takip etti dereyi.]Dereye, okyanusa kavuşunca farketti su,]bütün sırlarının akarsularla,]çağlayanlarla, ırmaklarla...]okyanusa taşındığını.*]]Karar verdi su.]Sırrını okyanusa verecekti.]Öyle de yaptı zaten.]Tüm sırlarını okyanusa verdi.]Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.]Ne taştı okyanus,]ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını,]ne de kurudu....]]Geçen karşılaştık suyla.]Bir bardaktaydı.]Suskundu.]Çok uğraştım konuşturamadım.]Ben, tam giderken 'Dur! ' dedi su.]Durdum! ]]Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma! ]Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını]yakarlar,]utandırırlar....' dedi.
Tebessüm
15.10.2007 - 22:24Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra,
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir TEBESSÜMÜN sonucuydu.
can yücel
07.10.2007 - 22:34Benimle ölür müsün sevgilim?
Ömrünün sonbaharını bana ada
Birlikte gidelim bu sevgisiz cihandan
Birlikte uçalım gökyüzüne
Uyuyalım ebediyen yan yana
Göz-göze diz-dize…
Benden önce gitme küserim
Koca yatağımda beni tek koyma
Ağlattırma çaresizlik içinde
Koca kenti üstüme yıkma
Kimsesizler gibi beni bir başıma bırakma
Alışmalıyım sensizliğe şimdiden
Ara ara sensiz kalmalıyım
Bazen rüzgârın uğultusu
Bazen denizin maviliği
Altında düşünmeliyim bu fikri kabullenene kadar
Düşündüm-taşındım sonunda
Bir karara vardım
Benimle ölür müsün sevgilim?
Caner Yücel
orhan veli
07.10.2007 - 22:30Sokakta giderken, kendi kendime
Gülümsediğimin farkına vardığım zaman
Beni deli zannedeceklerini düşünüp
Gülümsüyorum.
Orhan Veli
orhan veli
07.10.2007 - 22:29Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda.
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum.
Her şeyi söylemek mümkün,
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum...
ahmet telli
07.10.2007 - 22:27GİDERSEN YIKILIR BU KENT
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adreslerdeydik, kimliksizdik belki
sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
üşür müydük nar çiçekleri ürperirken
Gidersen kim sular fesleğenleri
kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliğini dinliyorum şimdi ve soluğunu
sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
öpüştüğümüz her yer adınla anlılyor
bir de seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
adını bilmedeğimiz dostlar kalır yalnız
yüreğimize alırız onları, ısıtırız
gardiyan olmayız kendi ömrümöüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma, üşürsün
bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
yangınları anımsatıyor genç ölüleri artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
isyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da ölür
bir tufan olurum sustuğun her yerde
Ahmet TELLİ
abdürrahim karakoç
07.10.2007 - 22:24Dosta Doğru
İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Nergis, ıtır, menekşe, gül
Kokar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Ne saklarım, ne gizlerim
Yalnızca O'nu özlerim
Tabutta bile gözlerim
Bakar gider dosta doğru.
............
attila ilhan
07.10.2007 - 22:18Pia
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldızlar basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm.
Atilla İlhan
ömer hayyam
07.10.2007 - 22:14İÇİN TEMİZ OLMADIKTAN SONRA
HACI HOCA OLMUŞSUN KAÇ PARA!
HIRKA TESBİH POST SECCADE GÜZEL:
AMA TANRI KANAR MI BUNLARA?
Anne çocuk diyalogları
06.10.2007 - 19:39Nasılsın? İyi misin? ' diye sordu annem. 'İyiyim'
] ]dedim; adettendir
] ]ya...
] ]Kisa süren telefon konusmasinin ardindan, nereden esinlendigini
] ]bilemedigim bir düsünce huzursuzluk verici bir saplanti halinde
] ]saatlerime mal oldu.
] ]Otuz yedi yasimdayim ve bu yasima kadar bir kez olsun 'Mutlu musun? '
] ]diye
] ]sormamisti. Ne kadar düsünsem de animsayamadim. Eminim ki sormus
] ]olsaydi hatirlardim.
] ]
] ]'Iyi' olmakla 'Mutlu' olmak arasindaki fark... Meger ne büyükmüs.
] ]
] ]
] ]
] ]Tut ki üç yasinda bir çocugun var. Mesai saatlerinde
] ]ona bakabilecek
] ]bir
] ]bakici ariyorsun. Iki aday buldun. Birinci aday çok
] ]titiz. Uyku
] ]saatleri
] ]konusunda despot, yemek zamani ve dengeli beslenme
] ]konusunda ise bir
] ]uzman.
] ]Hijyen desen ondan sorulur. Ikinci bakici ise sanirim
] ]biraz zipir. Zeki
] ]bir
] ]kiza benziyor. Bebek onu daha çok sevdi. Iyi
] ]anlastilar. Hangisini
] ]tercih
] ]ederdin?
] ]
] ]
] ]
] ]Ilk bakiciyi seçersen çocugun saglikli olur. Temiz bir
] ]ortamda düzenli
] ]bir
] ]hayat sürer. Dengeli beslenir, zekâ gelisimine yarari
] ]olacak oyunlar
] ]oynar.
] ]Iyi olur yani.
] ]
] ]
] ]
] ]Ikinci bakicida ise üsüyüp hasta olabilir. Çikolata,
] ]dondurma, cips ve
] ]benzeri abur cuburla beslenme riski söz konusudur. Eve
] ]döndügünde
] ]çamurlara
] ]bulanmis, kum havuzunda tepinmekten giysileri kum
] ]içinde kalmis,
] ]paçalari
] ]islak bir çocukla karsilasabilirsin. Gün boyu çiglik
] ]çigliga kahkahalar
] ]atmaktan bitkin düsmüs yavrunu, halinin üzerinde
] ]uyumus kalmis
] ]bulabilirsin.
] ]Geçirdigi harika günün gülümsemesi, uykuya teslim
] ]olmus yüzündedir; kim
] ]bilir hangi burun üstü çakilmadan armagan alnindaki
] ]çizikler ve son
] ]çikolatanin dudaginin kenarinda kalmis lekesi de...
] ]Bebek mutludur.
] ]
] ]Bir bebek söz konusu ise eminim ki çogunluk ilk
] ]bakiciyi tercih
] ]edecektir.
] ]Peki ya bu yaziyi okuyan sen... Mutlu musun? Iyi
] ]misin? Ikisi birden
] ]olabilir misin? Iyi düsün ve kendine karsi dürüst ol.
] ]
] ]Bu aralar annem, evlenmem konusunda üzerimdeki
] ]baskilarini artirdi. Bir
] ]yigin aday bulup karsima dikiliyor. Adaylar ona göre
] ]mükemmel. Evinin
] ]kadini
] ]olabilecek, beni derleyip toparlayacak, hayatimi
] ]düzene sokacak kizlar.
] ]Tabii ki kisilikleri de aynen öyle. Hepsi öncelikle
] ]birer anne adayi.
] ]Es
] ]degil, yoldas degil. 'Keske anne olacagimiza,
] ]öncelikle bir sevgili ve
] ]bir
] ]es olabilseydik' diyecekleri yaslarina henüz
] ]gelememisler. O geri
] ]dönüsü
] ]olmayan zamana...
] ]
] ]
] ]
] ]Anneme rest çektim. Mutlulugu seçiyorum. Açliktan
] ]ölmeyecek kadar
] ]yiyecegim.
] ]Canim istediginde uyuyacagim. Ertesi gün is yerimde
] ]uykusuzluktan
] ]geberecegim. Parasiz kaldigimda raki veya bira yerine
] ]ucuz sarap
] ]içecegim.
] ]Hayatimla ilgili hiçbir plan yapmayacagim. Hafta
] ]sonlarimda ve
] ]
] ]tatillerimde sadece olmak istedigim yerde olacagim.
] ]Çocugumu ikinci
] ]bakiciya
] ]verecegim ve tekil sahis kipiyle kurdugum tüm bu
] ]cümleleri çogul
] ]yapabilecek
] ]kadina elimi uzatacagim.
] ]
] ]Iktisat teorisi: Ders 1, yas 35: Sermaye
] ]belirsizliginde, günlük kâr
] ]esasina
] ]dayali ticari yöntemler geçerlilik kazanir.
] ]
] ]
] ]
] ]Ömürden daha belirsiz bir sermaye var midir?
] ]
] ]
] ]
] ]O halde: Bu gün, yarindan arttirdigimla
] ]yetinmeyecegim; yarina,
] ]bugünden
] ]arttirdigimi birakacagim.
] ]
] ]Sorumsuz oldugumu düsünenlerle musalla tasinda dalgami
] ]geçecegim:
] ]
] ]'Nasilsin? Iyi misin? '
] ]
] ]'Iyiligin ölçütü soruyu sorana göre degisir. Sana göre
] ]iyi degilim anne
] ]ama
] ]mutluyum.'
] ]
] ]
] ]
] ]...
] ]
] ]
] ]
] ]PEKİ YA SİZ?
] ]
] ]
] ]
] ]
kadın
05.10.2007 - 21:31Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip 'ne dusunuyorsun? ' diye sormaz.......
Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
*********************
Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz.......
Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir.
************************
Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir...
Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir.
*************************
Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser.
************************
Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur.
Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir.
***********************
Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga
kavga etmesi cok nadirdir...
Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak...
*********************
Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa.....
cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
*********************
Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir......
Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin.
********************
Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir.
*********************
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler.
*********************
Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur.....
**********************
Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur.......
Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir.......
eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.
empati
04.10.2007 - 16:59Nedense hep ben kurmak zorunda kalırım....Karşınızdakine bunu hissettirdiğinizde de dönüşünüz yok..Hep anlamak zorundasınız....
hayat
03.10.2007 - 21:43NE HAYAT BİTER...
NE DE ÖĞRENMELER...
ÖĞRENMELER BİTTİĞİ AN
HAYAT BİTMİŞ DEMEKTİR
NE DÜŞÜŞLER BİTER
NE DE ÖĞRENİŞLER..
ÖĞRENİŞLER BİTTİĞİ AN
HAYAT BİTTİ DEMEKTİR...
NE HAYAT BİTSİN...
NE DE ÖĞRENMELER..
ÖĞRENMELER BİTMESİN AMA..
DÜŞÜŞLER BİTSİN..
DÜŞÜŞLER SON BULSUN...
DÜŞENİN DOSTU OLMUYOR
KENDİ KENDİNE KALKMAK İÇİN UĞRAŞMAKTAN
SEN DE SİNİR KALMIYOR...
SVG
yaratmak
16.09.2007 - 20:24Bir sen yarattım kendimde
Sonra oturup aşık oldum..
Bir sen yarattım kendimde
Sonra sensiz yapamaz oldum..
Şimdi öldürmek istiyorum seni
Ama öldüremiyorum..
Çünkü seni yaratırken kendimde
Seni de ortak ettim...
Şimdi yarattığım seni öldüremiyorum..
Şimdi bir çıkmazın içine girdim....
Önüm ve arkam dipsiz bir kuyu..
Hareket edemiyorum...
SVG
cesaret
16.09.2007 - 20:13Mal kaybeden, bir şey kaybetmistir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmistir. (Goethe)
düşüş
15.08.2007 - 16:30HER DÜŞÜŞTE Bİ ÖĞRENİŞ
NE DÜŞÜŞ BİTER NE ÖĞRENİŞ
tek
13.08.2007 - 10:30TEK BAŞINALIK
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiçbir şey yapmamaya karar verdi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüz binler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi
Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar....
A.BEHRAMOĞLU
sen
30.07.2007 - 16:16BİR SÜRE SONRA
Bir süre sonra,
bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak
anlamına gelmediğini öğrenirsin,
Ve öpücüklerin sözleşme
ve hediyelerin de vaat olmadığını öğrenmeye
başlarsın,
Ve yenilgileri
başın dik ve gözlerin açık karşılamaya başlarsın,
bir çocuğun üzüntüsü ile değil, bir yetişkinin
zarafeti ile,
Ve her şeyi bugünü düşünerek yapmayı da öğrenirsin
çünkü yarın ile ilgili her şey belirsizdir.
Bir süre sonra güneş ışığının yakıcı olduğunu
öğrenirsin
eğer fazla maruz kalırsan
Bu yüzden,
başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki dayanıklısın...
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin.
Veronica A. Shoffstall
gülümsemek
30.07.2007 - 15:37Gülümseme parasızdır ama kimi zaman servet kazandırır.
Toplam 83 mesaj bulundu