Selin Sonsuz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • Atlıkarınca

    11.06.2005 - 23:17

    çocukluk yıllarının büyük düşü..

  • collateral

    11.06.2005 - 23:13

    Buna yorum yazmamış mıyız...gözden kaçmış olmalı...
    Başrolünü Tom Cruise ve Ray Charles filmiyle en iyi erkek oyuncu oskarı almış olan Jamie Foxx’un paylaştığı... muhteşem bir collateral üzerine kurgulanmış film..Bir nevi hayatımızdaki küçük tesadüflerin bir hayata mal olacağını belgeleyen güzel bir dokundurma..

    Tom Cruise Vincent adında bir seri katil...aynı gece boyunca aleyhte tanıklık yapacak 5 kişiyi ardarda haklamak amacıyla şehre geliyor...
    En büyük hayali bir limuzin şirketi kurmak olan ve işini en iyi şekilde yapan taxi şöförü Max ise o sabah taxisine bir avukat hanımı alıyor...onu iddiaya girerek en yakın yoldan işyerine bırakıyor...ona huzur için taşıdıgı ve her gün daraldığında seyrettiği Maldiv Adalarının fotoğrafını veriyor...avukat hoş hatun da Max'e telefon numarasını bırakıyor...
    Avukatı bıraktıgı yerde Vincent arabasına biniyor ve Max kendini bir seri katilin maceraları içinde buluyor..4. kişiyi öldürdükten sonra kaçamayacağını anlayan Max bir trafik kazası yapıyor ve o esnada etrafa saçılan lop topun kayıtlarından ölecek 5. kişinin sabah bıraktığı avukat olduğunu görüyor..ve genc kadını Vincentten kurtarıyor...
    Gerçek bir kesişme filmi...

  • haziranda ölmek zor

    11.06.2005 - 22:58

    Bir leylak kokusu üzerine bir öğretmen tarafından çiziktirilen duvar yazısı...
    Bknz:..Çemberimde Gül Oya

  • haziranda ölmek zor

    11.06.2005 - 22:56

    İşten çıktım
    Sokaktayım
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete...

    Sokakta tank paleti
    Sokakta düdük sesi
    Sokakta tomson
    Sokağa çıkmak yasak...

    Sokaktayım
    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Havada tüy
    Havada kuş
    Havada kuş soluğu kokusu
    Hava leylak ve tomurcuk kokuyor
    Ne anlar acılardan güzel haziran
    Ne anlar güzel bahar
    Kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur...

    Çalışmışım onbeş saat
    Tükenmişim onbeş saat
    Acıkmışım, yorulmuşum, uykusamışım
    Anama sövmüş patron
    Sıkmışım dişlerimi
    Islıkla söylemişim umutlarımı
    Susarak söylemişim
    Sıcak bir ev özlemişim
    Sıcak bir yemek
    Ve sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
    Çıkmışım bir kavgadan vurmuşum sokaklara
    Sokakta tank paleti
    Sokakta düdük sesi
    Sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
    Dallarda insan iskeletleri...

    Asacaklar Aydemir'i
    Asacaklar Gürcan'ı
    Belki başkalarını
    Pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
    Dökülüyor etlerim, sarı yapraklar gibi...

    Asmak neyi kurtarır
    Sarı sarı yaprakları kuru dallara?
    Yolunmuş yaprakları, kırılmış dallarıyla ne anlatır bir ağaç
    Hani rüzgar, hani kuş
    Hani nerede rüzgarlı kuş sesleri...

    Asılmak değil sorun
    Asılmamak da değil
    Kimin kimi astığı
    Kimin kimi neden niçin astığı
    Budur işte asıl sorun?

    Sevdim gelin morunu
    Sevdim şiir morunu
    Moru sevdim tomurcukta
    Moru sevdim memede
    Ve öptüğüm dudakta
    Ama sevemedim, hayır
    İğrendim insanoğlunun
    Yağlı ipte sallanan morluğundan...

    Neden böyle acılıyım
    Neden böyle ağrılı
    Neden niçin bu sokaklar böyle boş
    Niçin neden bu evler böyle dolu
    Sokaklarla solur evler
    Sokaklarla atar nabzı kentlerin
    Sokaksız kent
    Kentsiz ülke
    Kahkahanın yanıbaşı gözyaşı...

    İşten çıktım
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete
    Karanlıkta açan bir su gibi
    Vurdum kendimi caddelere
    Hava leylak ve tomurcuk kokusu
    Havada kör yoluna
    Havada suçsuz günahsız gitme korkusu
    Ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun
    Oh desem tutuşacak soluğum...

    Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi
    Yaşatmaktır önemlisi, güzel yaşatmak
    Abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
    Ekmeksiz, yuvasız, hekimsiz bırakmamak...

    Ah yavrum, ah güzelim
    Canım benim, sevdiceğim, bir tanem
    Kısa sürdü bu yolculuk
    Neylersin ki sonu yok
    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Nerdeyim ben, nerdeyim ben, nerdeyim
    Kimsiniz siz, kimsiniz siz, kimsiniz
    Ne söyler bu radyolar
    Gazeteler ne yazar
    Kim ölmüş uzaklarda
    Göçen kim dünyamızdan...

    Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi
    Yolunmuş yaprakları
    Ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
    Söyler hangi güzelliği?

    Kökü burada yüreğimde
    Yaprakları uzaklarda bir çınar
    Islık çala çala göçtü bir çınar
    Göçtü memet diye diye
    Şafak vakti bir çınar
    Silkeledi kuşlarını, güneşlerini
    'Oğlu sana sesleniyorum, işitiyor musun memet, memet'...

    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Üstüm başım, elim yüzüm gazete
    Vurmuşum sokaklara
    Vurmuşum sokaklara
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Bu acılar, bu ağrılar, bu yürek
    Neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
    Bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
    Bu geceler niçin böyle insansız
    Bu insanlar niçin böyle yarınsız
    Bu niçinler niçin böyle yanıtsız...

    'Uyarına gelirse tepemde bir de çınar demişti on yıl önce'
    Demek ki on yıl sonra
    Demek ki sabah sabah
    Demek ki 'manda gönü'
    Demek ki 'şile bezi'
    Demek ki 'yeşil biber'
    Bir de Memed'in yüzü
    Bir de güzel İstanbul
    Bir de 'saman sarısı'
    Bir de özlem kırmızısı
    Demek ki göçtü usta
    Kaldı yürek sızısı geride kalanlara...

    Yıllar var ki ter içinde
    Taşıdım ben bu yükü
    Bıraktım acının alkışlarına
    3 HAZİRAN 63'ü...

    Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
    Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne
    Yatıyor oralarda
    Bir eski gömütlükte yatıyor usta
    Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne
    Okşar yanan alnını
    Bir kırmızı gül dalı
    Nazım Usta nın...

    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Bir basın işçisiyim
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete
    Geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
    Şuramda bir çalıkuşu ötüyor
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Hasan Hüseyin Korkmazgil'in Orhan Kemal'in anısına ithaf ettiği şiiri..

  • sarah brightman

    11.06.2005 - 22:49

    Mükemmel tanrı vergisi bir ses...opera sanatçılarından...

  • kumeyl duası

    11.06.2005 - 14:59

    Hz Ali'nin arkadaşı Kumeyl'e öğrettiği dua...perşembe gecesi(yani cuma gecesi) okunması makbul....
    Hızır duası da deniyor..

  • felaket

    11.06.2005 - 14:45

    gözler acıtır her bakışta insanı
    gözler ki aşka en yakın macera.
    ve en yakın gitmek mevlaya...
    gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdun ağlardım...

    Kemalettin Bal

  • bu sabah

    11.06.2005 - 14:29

    fazlasıyla duygusalım galiba..

  • sevmek

    11.06.2005 - 14:25

    Ben öyle sevmek istedim ki seni…
    Ellerimle yüzünü avuçlarımın içine alıp…tam gözlerinin içine bakmalıydım…gözlerini gözlerimden kaçırmana izin vermeden…sıcacık gülümsememi ve sevgiyle dolu yüreğimi gözlerimin ebruli aynasına yansıtıp…

    ^^Seni seviyorum…hep sevdim…..sonsuza kadar da seveceğim…Beni severken yorulmayacaksın…senden karşılık beklemeyeceğim…sadece sınırsız ve beklentisiz....ve sonsuza kadar….Seni seveceğim….^^ demeliydim…

  • şimdi

    11.06.2005 - 14:23

    Artık kabul etmeliyim…şarkıların avutmadığını…ve hatta kanayan yarama bir dirhem daha tuz bastığını…
    Artık zaman…kabullenme zamanı…ve gerçeklerle yüzleşme….

    Issız gecelerde…karanlık, yalnızlığımla umarsızca tango yaparken….çiziktirdiğim satırların sana olan hasretimle dolduğunu….ve hiçbirşeyin beni avutmaya muktedir olmadığını…gözyaşlarımı silemediğini…

    Ve güneş battığında…yalnızlığım beni üşüttüğünde..dişlerim biribirine vurup…titrediğimde..hayalinin bile sarmalamasına hasret bedenimin….senin sıcak nefesin ve seninle geçecek sadece beş dakika için bile yanıp tutuştuğunu…

    Artık kabul etmeliyim...

  • biz

    11.06.2005 - 14:19

    Arayışlarının kör kuyularında...bir ışık görmeyi uman...iyi kalpli...temiz ruhlu insanlarız biz...

    Kapıları aralıyoruz çoğu zaman içinden pembe bir ışık huzmesi dışarı süzülsün diye...ama kapının ardındakileri dile getirmekten kaçarak ve asla üzerindeki kilit zincirini çıkarmadan dışarıya bakmakla yetinmek belki kusurumuz......

    Bir de yeni yolculuklar korkutur bizi..

    Aşk bir tangodur...bir adım erker ileri atar...bir adım kadın geri...yada.. tam tersi...

  • vazgeçmek

    11.06.2005 - 14:18

    Öyle bir havada gel ki….
    Vaz geçmek mümkün olmasın…………………

  • sevgili

    11.06.2005 - 14:17

    Ey Sevgili....İçimdesin biliyorum....
    Lütfen saklambaç oynamayalım artık....
    Hayat bizi sobeledi....

    Çık....

    Ve sarıl bana....

    Ağlamak istiyorum.
    Ağlamak…hıçkırarak…..doymak ağlamaya….

    Gözyaşlarımdan yağmurlar yaratmak….
    Ve o yağmurlarda abdest alıp…
    Yeniden dünyaya doğmak…

  • ben

    11.06.2005 - 14:15

    Gene yalnız...kimsesiz...
    Yıkıntılar arasından ellerini uzatıp ailesini arayan bukleleri yüzüne gelen...
    Saçları gözyaşlarına karışan minik bir kız çocuğu gibi...

  • hasret

    11.06.2005 - 14:14

    Yoksun...
    Geceler yalnız..
    Gündüzler de öyle değil mi sanki...

    Ve ben yine her gece umutsuzca sisli şehirdeki binaların arasından kayan bir yıldızın peşine düşüyorum...
    Bir gün sana kavuşmayı dilemek için...

    Özledim...
    Özlemim içimde kor bir alev...yangınlarla külleniyor yağmur ormanları bile...

  • hasret

    11.06.2005 - 14:13

    Teknem rüzgarına hasret...
    Martılarım limanlarına...
    Başım omuzlarına...
    Saçlarımsa ellerine...

    Ve gözlerimden akan inciler...artık yitik bir su altı şehrinin yolunu bulamaz olmuş...

  • dejavu

    11.06.2005 - 14:12

    Oyna rolünü sorgulamadan güzel uçurtma….
    ^^De Ja Vu^^..deme artık……
    Ben bu sahneyi,ama farklı rollerde, daha önce de yaşamıştım deme…
    Kayıtsız kalma artık büyülü sözcüklere…

    Bilirsin…hayat ödetir bir şeylerin bedelini ama…
    Nedir bu kısıtlılıklar…Yaşam dediğin lütuf bu kadar kısayken….

    Kerem olmak da ayıp değil….Aslı olmak da oysa…
    Ve hatta sevda uğruna ölmek de ayıp değil…..Değil mi?

  • kahve

    11.06.2005 - 14:10

    Gönül ne kahve ister...ne kahvehane...
    Gönül bir dost ister...kahve bahane....

  • şimdi

    11.06.2005 - 14:09

    Bir mum alevi gibiyim...
    Gittikçe azalıyor kalbimin... ruhumun...ve mevcudiyetimin direnci...
    S ö n ü y o r u m....

    Bir bilinmezin ortasındayım…

    Yitik bir su altı şehri manzarasında ……kalbimin tek özlemini ……..^^Huzurumu^^....arıyorum...

  • şimdi

    11.06.2005 - 14:08

    O küçük sahil kasabasında...
    Gitar tımbırtısında...
    Papatya gibisini dinleyip...
    Tango yapmak vardı...sını satıyım..

    Sadece iki kişinin sığabildiği bir salıncakta... Kayıp düşmemek için biribirine tutunarak...
    Ve..
    Üşüdüm deyip düşsel sevgiliye naz yaparak geçirmek vardı zamanı..

    Birlikte Albinoniden ^^Adagio^^ yu dinlemek.... Demli çayını yudumlamak...

    Fur Elise’de dayanamayıp notalara sesinle eşlik etmek...
    İçmeden şarhoş olmak vardı.....

  • sevgili

    11.06.2005 - 13:49

    Şimdi bana varlığımın sana acı vermediğini söylüyorsun. Gitmemi istiyorsun, sonra yeniden gelmemi... Ve sonra yeniden gitmemi...
    Beni sensizliğin o dipsiz çukuruna önce sarkıtıp, sonra yeniden gün ışığına çıkarıyorsun. Sevgimi, yokluğumu hissettiğin yerde bulmak istiyorsun. Aşkımın benliğini ve hayatını ele geçirmesinden duyduğun o sebepsiz korkuyu yenmek için, bana seninleyken tekrarı olmayan bir şiiri hatırlatan zamanın, sana benimleyken gösterdiği monoton ve tüketici yüzünü yok etmek için oynadığın bir oyun bu belki de...
    Beni deliliğin sürgünlerine yollayıp, sonra yeniden kalbine çağırıyorsun.

    Korkuyu beklemenin telaşı korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun?
    İşte bu yüzden sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi. Korkuyu beklemekten vazgeçiyorum, ama asla seni sevmekten değil, sevgili...
    Sana veda etmeden kayboluşa karışmam da aslında sadece bunun için...

    Madem varlığım acı vermiyor sana, madem ki ancak yokluğumda sevgimi hissedebiliyorsun, öyleyse yokluğumla kal sevgili...
    Madem ki yokluğumla daha mutlusun, o halde yokluk benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun...

    Şizofren Aşk'a Mektup / Cezmi Ersöz.....

  • sevmek

    11.06.2005 - 13:45

    Ah sevgilim, ayrılık trenini çoktan kaçırmadık mı biz?
    Bulup bulup kaybetme oyunlarını çoktan tüketmedik mi?
    O dünyevi aşk oyunlarından, kıskandırmalardan, kaçamaklardan çoktan vazgeçmedik mi?
    Birbirimizi en ağır ihanetlerde sınamadık mı?
    Anlamadın mı artık, varlığım sana acı vermek için değil...
    Sadece seni sevmek için yaşadım ben!

    Şizofren Aşk'a Mektup

  • sevmek

    11.06.2005 - 13:44

    Dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan...
    Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş. Ve bu ilişki ne çok biçim değiştirmiş...

    Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim.
    Seni kelimelerce, şiirlerce yakınından sevdim.
    Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıp da yazdığın mektuplarca sevdim.
    Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından.

    Hayatımı öyle olduğu gibi bıraktım. Şehrine geldim, ama kalbine giremeden sevdim. Neydik biz o yıllarda hiç düşündün mü? Neydik birbirimiz için sevgili?

    Şizofren Aşk'a Mektup / Cezmi Ersöz

  • yağmur

    11.06.2005 - 13:41

    Hayat soğuk, yağmurlu ve vurdumduymaz bir İstanbul gecesiydi...
    Ve gece yağan yağmur hep ürkütürdü beni.
    Yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri damla damla yalayan, yıllarımı dolduran sensizlikti...
    Hep bir yanı yarımlık, hep senden uzaktalık, hayattaki tek 'kimse'mden yoksunluk, yani kimsesizlikti.
    Bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bir hayatın ansızın sonuna gelme, ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu yağmur…

    Şizofren Aşka Mektup/Cezmi Ersöz

Toplam 2464 mesaj bulundu