Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ümraniye Belediyesi Şiir Yarışması

haziranda ölmek zor sizce ne demek, haziranda ölmek zor size neyi çağrıştırıyor?

haziranda ölmek zor terimi Gökçen Şahin tarafından tarihinde eklendi

  • Başak Baybars
    Başak Baybars

    Yazıldı üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nazım Hikmet öldü Moskova'da!
    Tarih 3 Haziran 1963
    Ah! !
    Bir şair öldü Moskovada
    Nazım öldü haziran ayında
    Heyhat!
    Haziranda Ölmek Zor!

  • Arzu Kılıç
    Arzu Kılıç

    Kimse duymadan ölmeliyim

    ağzımın kenarında

    bir parça kan bulunmalı.

    Beni tanımayanlar

    'Mutlak birini seviyordu' demeliler.

    Tanıyanlarsa, 'Zavallı, demeli,

    Çok sefalet çekti...'

    Fakat hakiki sebep

    Bunlardan hiçbiri olmamalı. (o.v.k.)

  • Erdem Ülkün
    Erdem Ülkün

    Hasan Hüseyin Korkmazgil,Ağabeyim,yoldaşım, Haziranda ölmek zoru Nedir'e görünce gözlerimden iki damla yaş aktı yüreğime sessiz ve usulca...

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    bizim evin karşısındaki
    okul duvarına sprey ile yazılmış
    ama devrimci birr bilinç olduunu
    sanmıyorum

  • Saliha Yadigar
    Saliha Yadigar

    Haziranda ölmek değil, yaşamak istiyor insan.

  • Selahattin Aykurt
    Selahattin Aykurt

    HAZİRANDA ÖLMEK ZOR


    orhan kemal'in güzel anısına


    işten çıktım
    sokaktayım
    elim yüzüm üstümbaşım gazete


    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sokakta tomson
    sokağa çıkmak yasak


    sokaktayım
    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    yaralı bir şahin olmuş yüreğim
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!


    havada tüy
    havada kuş
    havada kuş soluğu kokusu
    hava leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    ne anlar acılardan/güzel haziran
    ne anlar güzel bahar!
    kopuk bir kol sokakta
    çırpınıp durur


    çalışmışım onbeş saat
    tükenmişim onbeş saat
    acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
    anama sövmüş patron
    ter döktüğüm gazetede
    sıkmışım dişlerimi
    ıslıkla söylemişim umutlarımı
    susarak söylemişim
    sıcak bir ev özlemişim
    sıcak bir yemek
    ve sıcacık bir yatakta
    unutturan öpücükler
    çıkmışım bir kavgadan
    vurmuşum sokaklara


    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
    dallarda insan iskeletleri


    asacaklar aydemir'i
    asacaklar gürcan'ı
    belki başkalarını
    pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
    dökülüyor etlerim
    sarı yapraklar gibi


    asmak neyi kurtarır
    sarı sarı yaprakları kuru dallara?
    yolunmuş yaprakları
    kırılmış dallarıyla
    ne anlatır bir ağaç
    hani rüzgâr
    hani kuş
    hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

    asılmak sorun değil
    asılmamak da değil
    kimin kimi astığı
    kimin kimi neden niçin astığı
    budur işte asıl sorun!


    sevdim gelin morunu
    sevdim şiir morunu
    moru sevdim tomurcukta
    moru sevdim memede
    ve öptüğüm dudakta
    ama sevmedim, hayır
    iğrendim insanoğlunun
    yağlı ipte sallanan morluğundan!

    neden böyle acılıyım
    neden böyle ağrılı
    neden niçin bu sokaklar böyle boş
    niçin neden bu evler böyle dolu?
    sokaklarla solur evler
    sokaklarla atar nabzı
    kentlerin
    sokaksız kent
    kentsiz ülke
    kahkahanın yanıbaşı gözyaşı


    işten çıktım
    elim yüzüm üstümbaşım gazete
    karanlıkta akan bir su
    gibi vurdum kendimi caddelere
    hava leylâk
    ve tomurcuk kokusu
    havada köryoluna
    havada suçsuz günahsız
    gitme korkusu
    ah desem
    eriyecek demirleri bu korkuluğun
    oh desem
    tutuşacak soluğum

    asmak neyi kurtarır
    öldürmek neyi
    yaşatmaktır önemlisi
    güzel yaşatmak
    abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
    ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak


    ah yavrum
    ah güzelim
    canım benim / sevdiceğim
    bitanem
    kısa sürdü bu yolculuk
    n'eylersin ki sonu yok!
    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!

    nerdeyim ben
    nerdeyim ben
    nerdeyim?
    kimsiniz siz
    kimsiniz siz
    kimsiniz?
    ne söyler bu radyolar
    gazeteler ne yazar
    kim ölmüş uzaklarda
    göçen kim dünyamızdan?


    asmak neyi kurtarır
    öldürmek neyi?
    yolunmuş yaprakları
    ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
    söyler hangi güzelliği?

    kökü burda
    yüreğimde
    yaprakları uzaklarda bir çınar
    ıslık çala çala göçtü bir çınar
    göçtü memet diye diye
    şafak vakti bir çınar
    silkeledi kuşlarını
    güneşlerini:
    «oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
    memet! »

    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    üstümbaşım elim yüzüm gazete
    vurmuşum sokaklara
    vurmuşum karanlığa
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!


    bu acılar
    bu ağrılar
    bu yürek
    neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
    bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
    bu geceler niçin böyle insansız
    bu insanlar niçin böyle yarınsız
    bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

    kim bu korku
    kim bu umut
    ne adına
    kim için?


    «uyarına gelirse
    tepemde bir de çınar»
    demişti on yıl önce
    demek ki on yıl sonra
    demek ki sabah sabah
    demek ki «manda gönü»
    demek ki «şile bezi»
    demek ki «yeşil biber»
    bir de memet'in yüzü
    bir de güzel istanbul
    bir de «saman sarısı»
    bir de özlem kırmızısı
    demek ki göçtü usta
    kaldı yürek sızısı
    geride kalanlara


    nerdeyim ben
    nerdeyim?
    kimsiniz siz
    kimsiniz?


    yıllar var ki ter içinde
    taşıdım ben bu yükü
    bıraktım acının alkışlarına
    3 haziran '63'ü

    bir kırmızı gül dalı
    şimdi uzakta
    bir kırmızı gül dalı
    iğilmiş üzerine
    yatıyor oralarda
    bir eski gömütlükte
    yatıyor usta
    bir kırmızı gül dalı
    iğilmiş üzerine
    okşar yanan alnını
    bir kırmızı gül dalı
    nâzım ustanın


    gece leylâk
    ve tomurcuk kokuyor
    bir basın işçisiyim
    elim yüzüm üstümbaşım gazete
    geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
    şuramda bir çalıkuşu ötüyor
    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!




    Hasan Hüseyin




    PATİKAYOLU@MSN.COM
    HARAMİLER@MSN.COM

  • Serra Yılmaz
    Serra Yılmaz

    birkaç şairimizin tesadüfen haziran ayında öldüklerini duymuştum bence NAZIM HİKMET te bundan etkilenip böyle bir şiir yazmış olabilir diye düşünüyorum

  • Bir Kara Karga
    Bir Kara Karga

    çalışmışım onbeş saat
    tükenmişim onbeş saat
    acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
    anama sövmüş patron
    sıkmışım dişlerimi
    ıslıkla söylemişim umutlarımı
    sıcak bir ev özlemişim
    sıcak bir yemek
    ve sıcacık bir yatakta
    unutturan öpücükler
    çıkmışım bir kavgadan
    vurmuşum sokaklara
    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sarı sarı yapraklarla
    dallarda insan iskeletleri

  • Yunus
    Yunus

    BU ŞİİR GRUP YORUM TARAFINDAN NE ZAMAN ŞARKI HALİNE GELDİYSE O ZAMAN ANLADIM Kİ BEN BİR DEVRİMCİYİM

  • Tamara
    Tamara

    nazım usta nın üstüne yazılmış en güzel şiir bence..ilkay ablamız da süper söylüyo..


    GECE LEYLAK VE TOMURCUK KOKUYOR....YARALI BİR ŞAHİN OLMUŞ YÜREĞİM UY ANAM ANAM HAZİRANDA ÖLMEK ZOR...

  • Mehmet
    Mehmet

    çok zor be BERİVAN

  • Hatice Yavuzdurmaz
    Hatice Yavuzdurmaz

    Sokaktayım
    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

  • Aylin Ay
    Aylin Ay

    bildiğim kadarıyla; Nazım Hikmet Ran,Orhan Kemal ve Ahmed Arif için yazılmış bir şiirdir..-üçü de haziranda ölmüşler-.
    Grup Yorum bestelemiştir ve İlkay Akkaya o kadife sesiyle çok güzel okumuştur şarkıyı.
    son olarak;
    '1963'lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976'larda şiire.
    Onüç yılda özümsemişim o olayları, onüç yıl sonra damıtabilmişim. O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. 'El elden üstündür, taa arşa kadar' demiş eskiler.'
    Hasan Hüseyin Korkmazgil

  • Bir Kara Karga
    Bir Kara Karga

    hasan hüseyin...3 haziran 63...nazımın ölümü için

  • Ferdi Şavk
    Ferdi Şavk

    üstad hasan hüseyin korkmazgilin en güzel şiirlerinden

  • Merve Kaya
    Merve Kaya

    enterasan....peki ben kasım ayını çok severim kasımda denesem....

  • Melek Kara
    Melek Kara

    Bu acılar, bu ağrılar, bu yürek
    Neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
    Bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
    Bu geceler niçin böyle insansız
    Bu insanlar niçin böyle yarınsız
    Bu niçinler niçin böyle yanıtsız...

  • Melek Kara
    Melek Kara

    Asılmak değil sorun
    Asılmamak da değil
    Kimin kimi astığı
    Kimin kimi neden, niçin astığı
    Budur işte asıl sorun?

  • Gül Solmaz
    Gül Solmaz

    hangi ayda kolay peki?

  • Gülçin Yilmaz
    Gülçin Yilmaz

    iyi olmaz tabe...kuşadasında kongre varken...cıks cıks cıks... :)

  • Nihan Aydın
    Nihan Aydın

    neşe saçar güneş toprağa,
    nem tutar da yas tutmaz hava
    turuncudur yazlar
    ve turuncu rengi değil gidişlerin
    lakin...

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Sıcak şişiriyor galiba.

  • Drag Bonfire
    Drag Bonfire

    yillar var ter icinde tasidim ben bu yuku..
    biraktim acinin alkislarina uc haziran altmisucu..

  • Mehtap Aksan
    Mehtap Aksan

    Haziranda ölmek zor....Bir kere cenazenize kimse gelmez hava sıcak millet tatil yerlerine kapağı atma telaşında....
    Üstelik sıcak havada cesediniz çok çabuk çürür.....

  • Selin Sonsuz
    Selin Sonsuz

    Bir leylak kokusu üzerine bir öğretmen tarafından çiziktirilen duvar yazısı...
    Bknz:..Çemberimde Gül Oya

  • Selin Sonsuz
    Selin Sonsuz

    İşten çıktım
    Sokaktayım
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete...

    Sokakta tank paleti
    Sokakta düdük sesi
    Sokakta tomson
    Sokağa çıkmak yasak...

    Sokaktayım
    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Havada tüy
    Havada kuş
    Havada kuş soluğu kokusu
    Hava leylak ve tomurcuk kokuyor
    Ne anlar acılardan güzel haziran
    Ne anlar güzel bahar
    Kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur...

    Çalışmışım onbeş saat
    Tükenmişim onbeş saat
    Acıkmışım, yorulmuşum, uykusamışım
    Anama sövmüş patron
    Sıkmışım dişlerimi
    Islıkla söylemişim umutlarımı
    Susarak söylemişim
    Sıcak bir ev özlemişim
    Sıcak bir yemek
    Ve sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
    Çıkmışım bir kavgadan vurmuşum sokaklara
    Sokakta tank paleti
    Sokakta düdük sesi
    Sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
    Dallarda insan iskeletleri...

    Asacaklar Aydemir'i
    Asacaklar Gürcan'ı
    Belki başkalarını
    Pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
    Dökülüyor etlerim, sarı yapraklar gibi...

    Asmak neyi kurtarır
    Sarı sarı yaprakları kuru dallara?
    Yolunmuş yaprakları, kırılmış dallarıyla ne anlatır bir ağaç
    Hani rüzgar, hani kuş
    Hani nerede rüzgarlı kuş sesleri...

    Asılmak değil sorun
    Asılmamak da değil
    Kimin kimi astığı
    Kimin kimi neden niçin astığı
    Budur işte asıl sorun?

    Sevdim gelin morunu
    Sevdim şiir morunu
    Moru sevdim tomurcukta
    Moru sevdim memede
    Ve öptüğüm dudakta
    Ama sevemedim, hayır
    İğrendim insanoğlunun
    Yağlı ipte sallanan morluğundan...

    Neden böyle acılıyım
    Neden böyle ağrılı
    Neden niçin bu sokaklar böyle boş
    Niçin neden bu evler böyle dolu
    Sokaklarla solur evler
    Sokaklarla atar nabzı kentlerin
    Sokaksız kent
    Kentsiz ülke
    Kahkahanın yanıbaşı gözyaşı...

    İşten çıktım
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete
    Karanlıkta açan bir su gibi
    Vurdum kendimi caddelere
    Hava leylak ve tomurcuk kokusu
    Havada kör yoluna
    Havada suçsuz günahsız gitme korkusu
    Ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun
    Oh desem tutuşacak soluğum...

    Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi
    Yaşatmaktır önemlisi, güzel yaşatmak
    Abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
    Ekmeksiz, yuvasız, hekimsiz bırakmamak...

    Ah yavrum, ah güzelim
    Canım benim, sevdiceğim, bir tanem
    Kısa sürdü bu yolculuk
    Neylersin ki sonu yok
    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Nerdeyim ben, nerdeyim ben, nerdeyim
    Kimsiniz siz, kimsiniz siz, kimsiniz
    Ne söyler bu radyolar
    Gazeteler ne yazar
    Kim ölmüş uzaklarda
    Göçen kim dünyamızdan...

    Asmak neyi kurtarır, öldürmek neyi
    Yolunmuş yaprakları
    Ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
    Söyler hangi güzelliği?

    Kökü burada yüreğimde
    Yaprakları uzaklarda bir çınar
    Islık çala çala göçtü bir çınar
    Göçtü memet diye diye
    Şafak vakti bir çınar
    Silkeledi kuşlarını, güneşlerini
    'Oğlu sana sesleniyorum, işitiyor musun memet, memet'...

    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Üstüm başım, elim yüzüm gazete
    Vurmuşum sokaklara
    Vurmuşum sokaklara
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Bu acılar, bu ağrılar, bu yürek
    Neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
    Bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
    Bu geceler niçin böyle insansız
    Bu insanlar niçin böyle yarınsız
    Bu niçinler niçin böyle yanıtsız...

    'Uyarına gelirse tepemde bir de çınar demişti on yıl önce'
    Demek ki on yıl sonra
    Demek ki sabah sabah
    Demek ki 'manda gönü'
    Demek ki 'şile bezi'
    Demek ki 'yeşil biber'
    Bir de Memed'in yüzü
    Bir de güzel İstanbul
    Bir de 'saman sarısı'
    Bir de özlem kırmızısı
    Demek ki göçtü usta
    Kaldı yürek sızısı geride kalanlara...

    Yıllar var ki ter içinde
    Taşıdım ben bu yükü
    Bıraktım acının alkışlarına
    3 HAZİRAN 63'ü...

    Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
    Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne
    Yatıyor oralarda
    Bir eski gömütlükte yatıyor usta
    Bir kırmızı gül dalı iğilmiş üstüne
    Okşar yanan alnını
    Bir kırmızı gül dalı
    Nazım Usta nın...

    Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
    Bir basın işçisiyim
    Elim yüzüm, üstüm başım gazete
    Geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
    Şuramda bir çalıkuşu ötüyor
    Uy anam anam
    Haziranda ölmek zor...

    Hasan Hüseyin Korkmazgil'in Orhan Kemal'in anısına ithaf ettiği şiiri..