Kesinlikle Kürt değildirler... Zazaların çoğu da Kürt oldukları iddialarına karşı çıkar.Tanıdığım arkadaşlarımdan gözlemlediğime göre de çok milliyetçi insanlar
Son yıllarda çok acı veren, Türklerin binlerce yıldır kutladığı bayram, 12 hayvanlı Türk Takviminde yılın başlangıcı...
Kırgız Türkleri'nde Nevruz gününün, Mart ayında olduğu ve yeni yılın ilk günü anlamına geldiği ifade edilir. Bu günde 'Nouruz Köcö ' denilen özel bir yemek yaparlar. 'Köcö', darı yarması veya bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir.
Kazak Türkleri de Kırgız Türkleri'nin yaptığı aşı pişirirler. Ayrıca Nevruz törenlerinde mevlit okuturlar. O günü evler baştanbaşa temizlenir, yeni elbiseler giyilir. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyaların üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Çadırlar kurulup sofralar açılır.
Özbekistan'ın Semerkant, Buhara, Andican taraflarında, Nevruz günü başlayan törenler bir hafta kadar devam eder. Halk bu törenlerde çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretlerde ikram edilen yemek 'aş' adı verilen pilavdır. Köpkarı, güreş, at yarışları, horoz dövüşleri gibi gösteriler düzenlenir.
Tacikistan'da Nevruz Mart ayının başından, 21 Mart gününe kadar baharın gelişini ve tabiatın canlanmasını karşılamak amacıyla kutlanır. Nevruzda yenilen 'Ş' harfi ile başlayan 7 yiyecekten süt; temizliği, tatlı; yaşama sevincini, şeker; serinlik ve dinlenmeyi, mum; ateşe tapınmayı, tarak; kadının güzelliğini temsil eder. İslâmeyetten sonra İslâmî geleneklere göre 'Ş' ile başlayan 7 nesne bunların yerini almıştır.
Afganistan'da Nevruz, Türkler arasında doğum günü olarak kutlanır. Bugün herkes en yeni elbiselerini giyerler. Kabir ve akraba ziyaretleri yapılır, güreş tutulur ve oğlak oyunu oynanır. İnsanlar arasındaki dargınlıkların kaldırılmasına çalışılır. Yeni yıla nasıl başlanırsa, yılın öyle geçeceğine inanılır.
Türkmenistan'da Nevruz bayramında halk gününü ülkemizdeki dini bayramlara benzer bir şekilde geçinmekte, karşılıklı ev ziyaretleri yapılmakta, tebrik mesajları gönderilmektedir. Nevruz kutlamaları basın yayın organlarında geniş bir şekilde yer almaktadır.
Türk Dünyası Nevruz'u yıllardan beri, renkli elbiseleri, coşkulu kutlamaları ve ümit bağladıkları dilekleriyle karşılıyorlar.
Azerbaycan'da her yıl Mart'ın 21-23'ünde, Nevruz bayramı büyük törenlerle kutlanır. Mezarlık ziyareti yapılır. Bu ziyaretlerde hazırlanan helva pilav ve diğer yiyecekler fakirlere dağıtılır. 'Gapı Pusma', 'Suya Yüzük Atma', 'Su Başı', 'Baca Baca' adetlerinde uzun yılların gelenekleri çeşitli motif ve oyunlarla sürdürülür. Semeni göğertilir. Yani tohum çimlendirilir.
Nevruz; Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultanı Navrız, Gagauzlarda İlkyaz bayramı adıyla yukarıda bahsettiğimiz ortak coşku ve geleneklerle kutlanmaktadır.
Çok geniş coğrafyaya yayılmış olan topluluklarda Nevruz törenlerinde genellikle şu oyunların değişmeden devam ettiği gözlenir: Gökböri Oyunu. Türkistan'da oynanan milli oyunların başında yer alır. Bu oyuna 'gökböri, köpkâri, oğlak/ulak, buzkaşi, kökpar, kükbar' gibi isimler de verilir. At yarışları, cirit oyunu, kılıç sallama, yamba kapma, güreş, at üzerinde güç gösterisi, sinsin oyunu, huntu oyunu. Bu oyunlar genellikle spora dayalıdır.
Oyunların bir kısmı ise seyirliktir. Bunları halk tiyatrosu veya Orta oyunu şeklinde değerlendirebiliriz: Koskosa oyunu; deve oyunu; ekende yoh, biçende yoh, yeyende ortag gardaş oyunu; kış bovay; yolbars; argımak.
Nevruz bayramında mahalli eğlencelere de yer verilir. Gençler aralarında mani ve şiir söyleyerek yarışırlar. Bunlardan bazıları:Halay oyunu, Yaşıl yarpag, Gızılgül, Hahışta, Benövşe, Bahtıyar ve atışmalardır.
Anadolu sahasında da oynanan bu oyunların yanısıra 21 Mart'ta büyük bir coşkuyla kutlamalar yapılmaktadır. Geçmişte o güne has olarak macunlar, şerbetler, hediyeler hazırlanarak devlet erkanı büyükten küçüğe, bunları birbirlerine takdim ederlerdi. Bu adetler günümüzde Mesir Macunu Şenlikleri adı altında hâlâ devam etmektedir. Anadolu'da Yörük Bayramı günümüzde de kutlanarak bu adeti yaşatmaktadırlar.
Anadolu'da 'Sultanı Nevruz', 'Nevruz Sultan', 'Mart Dokuzu' ve 'Mart Bozumu' gibi adlarla bilinen nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir.
Önemli olan insanlık.... Bizim, kürtlerde 'insanlık' diyebileceğimiz davranışları sadece yakın çevremizden tanıdığımız 1-2 insanda görebilmemiz ve Allah'ın bir gününü haberlerde Güneydoğu'da gerçekleşen iğrenç bir olay duymadan geçirememiz, Güneydoğu'ya gidenlerimizin orda yaptığı gözlemler ve edindiği tecrübeler bizi böyle düşünmeye ve konuşmaya itiyor olsa gerek.....
Bazı görüşleri hoşuma gitmese de müzik konusunda kimsenin kendisini eleştirmeye hakkının olmadığını düşündüğüm insan. Özellikle Gamsız,Nihayet,Kasım Yağmurları, Sude, Tenna, Yalnızlık Senfonisi,Okudum da, La ilahe illallah şarkılarına bayıldığım biri ayrıca :)
Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı içinde çıkan bir isyan sırasında daha fazla karışıklık olmaması için Yörükler (çünkü onlar bilindiği üzere göçebeydi) zorla Diyarbakır,Urfa,Antep,Adana,Maraş'a yerleştirildiler..Sayıları az olmasına rağmen topluca değil, aşiret aşiret dağıtıldılar. Ve bu bölgelerde üzerlerine uygulanan politikayla asimile oldular, Kürtleştirildiler. Mesela Beritanlı aşireti... öz be öz bir Türk aşiretidir. Anlamı da Türkçe'de konar-göçer'dir. Daha sonra koskoca Avşar aşiretini Kürt aşireti haline getirmeye çalıştılar. Osmanlı Padişahları'nın geldiği aşiret olan Karakeçili'nin doğuya yerleştirilmiş olanları Türk benliklerini kaybettiler.
Osmanlı tarihine baktığımızda sekiz yıllık saltanatında ülke topraklarını 3 katına çıkarıp, devlet hazinesini zenginleştiren Yavuz Sultan Selim'in yaptıkları tabi ki takdire şayandır. Amma.....! ! !
Başta sünni olan Safeviler, hanedanlığın değişmesiyle Şii devleti oldular. Daha sonra Yavuz Safeviler'i doğuda tehlike olarak görmeye başladı ve seferler düzenledi. Ancak bu sırada Anadolu'daki alevilerin de tehlike oluşturabileceğini düşündü kendisi için. Türkmenleri, Yörükleri insafsızca katletti. Kuyucu Murat paşa, (Kestiği kelleleri kuyulara doldurtan) Tepedelenli Ali Paşa börklerini kafalarına çaktırdı o türkmenlerin. O dönemde hayatta kalmak için 'Ben kürdüm' diyen kurtuldu. Maalesef bunu demek zorunda kaldılar. Anadolumun değişik yerlerinde Kürtlerin bulunması bu nedenledir. (bunun kaynağı satılmış tarihçilerin iddia ettiği gibi Kürtlerin zorla göç ettirilmesi değildir)
Kürtler, asıl ırkçılığı faşistliği kendileri yapıp, doğuda askerlerimizi şehit edip,toprağımıza göz dikip, bayrağımıza saygısızlık edip, buna tepki veren ÜLKÜCÜLERİN faşist damgası yemesine sebep olmuştur. Türk'üm demek de faşistlik değildir, Türk milletinin aleyhine olan şeylere tepki vermek de. Ama bir topluluğun (!) içinde yaşadığı halkı, askerleri şehit etmesi, onun toprakları üzerinde devlet kurmak istemesi (ki kendi devletlerini kendileri değil ABD yönetecek ama kafalarının kalınlığından mı bilinmez ABD'nin bu bölgedeki petrolden rahatça yararlanmasını sağlayabilmek için hem katil olurlar hem de bu uğurda kendileri de ölür dururlar) ırkçılığın kendisidir...........
Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
ruhumuzu kandırdık orhun'un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
TÜRK' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler:
Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı:
Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır.
Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır.
Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.'
Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir.
Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir.
Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir.
Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır.
Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler'
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı
DA inciten bir gaflet olur.'
Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.
' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.'
İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır.
Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır.
Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder.
Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir.
Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler.
Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma.
Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz.
Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur.
Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir.
Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki
körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor.
Pierre Loti
HAKİKAT NEREDE? Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak Yalan ...
zaza
20.06.2006 - 17:10Kesinlikle Kürt değildirler... Zazaların çoğu da Kürt oldukları iddialarına karşı çıkar.Tanıdığım arkadaşlarımdan gözlemlediğime göre de çok milliyetçi insanlar
nevruz
20.06.2006 - 15:40Son yıllarda çok acı veren, Türklerin binlerce yıldır kutladığı bayram, 12 hayvanlı Türk Takviminde yılın başlangıcı...
Kırgız Türkleri'nde Nevruz gününün, Mart ayında olduğu ve yeni yılın ilk günü anlamına geldiği ifade edilir. Bu günde 'Nouruz Köcö ' denilen özel bir yemek yaparlar. 'Köcö', darı yarması veya bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir.
Kazak Türkleri de Kırgız Türkleri'nin yaptığı aşı pişirirler. Ayrıca Nevruz törenlerinde mevlit okuturlar. O günü evler baştanbaşa temizlenir, yeni elbiseler giyilir. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyaların üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Çadırlar kurulup sofralar açılır.
Özbekistan'ın Semerkant, Buhara, Andican taraflarında, Nevruz günü başlayan törenler bir hafta kadar devam eder. Halk bu törenlerde çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretlerde ikram edilen yemek 'aş' adı verilen pilavdır. Köpkarı, güreş, at yarışları, horoz dövüşleri gibi gösteriler düzenlenir.
Tacikistan'da Nevruz Mart ayının başından, 21 Mart gününe kadar baharın gelişini ve tabiatın canlanmasını karşılamak amacıyla kutlanır. Nevruzda yenilen 'Ş' harfi ile başlayan 7 yiyecekten süt; temizliği, tatlı; yaşama sevincini, şeker; serinlik ve dinlenmeyi, mum; ateşe tapınmayı, tarak; kadının güzelliğini temsil eder. İslâmeyetten sonra İslâmî geleneklere göre 'Ş' ile başlayan 7 nesne bunların yerini almıştır.
Afganistan'da Nevruz, Türkler arasında doğum günü olarak kutlanır. Bugün herkes en yeni elbiselerini giyerler. Kabir ve akraba ziyaretleri yapılır, güreş tutulur ve oğlak oyunu oynanır. İnsanlar arasındaki dargınlıkların kaldırılmasına çalışılır. Yeni yıla nasıl başlanırsa, yılın öyle geçeceğine inanılır.
Türkmenistan'da Nevruz bayramında halk gününü ülkemizdeki dini bayramlara benzer bir şekilde geçinmekte, karşılıklı ev ziyaretleri yapılmakta, tebrik mesajları gönderilmektedir. Nevruz kutlamaları basın yayın organlarında geniş bir şekilde yer almaktadır.
Türk Dünyası Nevruz'u yıllardan beri, renkli elbiseleri, coşkulu kutlamaları ve ümit bağladıkları dilekleriyle karşılıyorlar.
Azerbaycan'da her yıl Mart'ın 21-23'ünde, Nevruz bayramı büyük törenlerle kutlanır. Mezarlık ziyareti yapılır. Bu ziyaretlerde hazırlanan helva pilav ve diğer yiyecekler fakirlere dağıtılır. 'Gapı Pusma', 'Suya Yüzük Atma', 'Su Başı', 'Baca Baca' adetlerinde uzun yılların gelenekleri çeşitli motif ve oyunlarla sürdürülür. Semeni göğertilir. Yani tohum çimlendirilir.
Nevruz; Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultanı Navrız, Gagauzlarda İlkyaz bayramı adıyla yukarıda bahsettiğimiz ortak coşku ve geleneklerle kutlanmaktadır.
Çok geniş coğrafyaya yayılmış olan topluluklarda Nevruz törenlerinde genellikle şu oyunların değişmeden devam ettiği gözlenir: Gökböri Oyunu. Türkistan'da oynanan milli oyunların başında yer alır. Bu oyuna 'gökböri, köpkâri, oğlak/ulak, buzkaşi, kökpar, kükbar' gibi isimler de verilir. At yarışları, cirit oyunu, kılıç sallama, yamba kapma, güreş, at üzerinde güç gösterisi, sinsin oyunu, huntu oyunu. Bu oyunlar genellikle spora dayalıdır.
Oyunların bir kısmı ise seyirliktir. Bunları halk tiyatrosu veya Orta oyunu şeklinde değerlendirebiliriz: Koskosa oyunu; deve oyunu; ekende yoh, biçende yoh, yeyende ortag gardaş oyunu; kış bovay; yolbars; argımak.
Nevruz bayramında mahalli eğlencelere de yer verilir. Gençler aralarında mani ve şiir söyleyerek yarışırlar. Bunlardan bazıları:Halay oyunu, Yaşıl yarpag, Gızılgül, Hahışta, Benövşe, Bahtıyar ve atışmalardır.
Anadolu sahasında da oynanan bu oyunların yanısıra 21 Mart'ta büyük bir coşkuyla kutlamalar yapılmaktadır. Geçmişte o güne has olarak macunlar, şerbetler, hediyeler hazırlanarak devlet erkanı büyükten küçüğe, bunları birbirlerine takdim ederlerdi. Bu adetler günümüzde Mesir Macunu Şenlikleri adı altında hâlâ devam etmektedir. Anadolu'da Yörük Bayramı günümüzde de kutlanarak bu adeti yaşatmaktadırlar.
Anadolu'da 'Sultanı Nevruz', 'Nevruz Sultan', 'Mart Dokuzu' ve 'Mart Bozumu' gibi adlarla bilinen nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir.
kürt
20.06.2006 - 15:33Önemli olan insanlık.... Bizim, kürtlerde 'insanlık' diyebileceğimiz davranışları sadece yakın çevremizden tanıdığımız 1-2 insanda görebilmemiz ve Allah'ın bir gününü haberlerde Güneydoğu'da gerçekleşen iğrenç bir olay duymadan geçirememiz, Güneydoğu'ya gidenlerimizin orda yaptığı gözlemler ve edindiği tecrübeler bizi böyle düşünmeye ve konuşmaya itiyor olsa gerek.....
sezen aksu
20.06.2006 - 13:23Bazı görüşleri hoşuma gitmese de müzik konusunda kimsenin kendisini eleştirmeye hakkının olmadığını düşündüğüm insan. Özellikle Gamsız,Nihayet,Kasım Yağmurları, Sude, Tenna, Yalnızlık Senfonisi,Okudum da, La ilahe illallah şarkılarına bayıldığım biri ayrıca :)
polat alemdar
19.06.2006 - 23:04Hiç izlemediğim bir dizinin kahramanı. Ve bazı şeylere insanların farklı gözle bakmasına sebep olduğunu düşündüğüm bir dizinin kahramanı :)
kürt
19.06.2006 - 19:55Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı içinde çıkan bir isyan sırasında daha fazla karışıklık olmaması için Yörükler (çünkü onlar bilindiği üzere göçebeydi) zorla Diyarbakır,Urfa,Antep,Adana,Maraş'a yerleştirildiler..Sayıları az olmasına rağmen topluca değil, aşiret aşiret dağıtıldılar. Ve bu bölgelerde üzerlerine uygulanan politikayla asimile oldular, Kürtleştirildiler. Mesela Beritanlı aşireti... öz be öz bir Türk aşiretidir. Anlamı da Türkçe'de konar-göçer'dir. Daha sonra koskoca Avşar aşiretini Kürt aşireti haline getirmeye çalıştılar. Osmanlı Padişahları'nın geldiği aşiret olan Karakeçili'nin doğuya yerleştirilmiş olanları Türk benliklerini kaybettiler.
kürt
19.06.2006 - 19:46Osmanlı tarihine baktığımızda sekiz yıllık saltanatında ülke topraklarını 3 katına çıkarıp, devlet hazinesini zenginleştiren Yavuz Sultan Selim'in yaptıkları tabi ki takdire şayandır. Amma.....! ! !
Başta sünni olan Safeviler, hanedanlığın değişmesiyle Şii devleti oldular. Daha sonra Yavuz Safeviler'i doğuda tehlike olarak görmeye başladı ve seferler düzenledi. Ancak bu sırada Anadolu'daki alevilerin de tehlike oluşturabileceğini düşündü kendisi için. Türkmenleri, Yörükleri insafsızca katletti. Kuyucu Murat paşa, (Kestiği kelleleri kuyulara doldurtan) Tepedelenli Ali Paşa börklerini kafalarına çaktırdı o türkmenlerin. O dönemde hayatta kalmak için 'Ben kürdüm' diyen kurtuldu. Maalesef bunu demek zorunda kaldılar. Anadolumun değişik yerlerinde Kürtlerin bulunması bu nedenledir. (bunun kaynağı satılmış tarihçilerin iddia ettiği gibi Kürtlerin zorla göç ettirilmesi değildir)
ülkü
19.06.2006 - 14:17Kürtler, asıl ırkçılığı faşistliği kendileri yapıp, doğuda askerlerimizi şehit edip,toprağımıza göz dikip, bayrağımıza saygısızlık edip, buna tepki veren ÜLKÜCÜLERİN faşist damgası yemesine sebep olmuştur. Türk'üm demek de faşistlik değildir, Türk milletinin aleyhine olan şeylere tepki vermek de. Ama bir topluluğun (!) içinde yaşadığı halkı, askerleri şehit etmesi, onun toprakları üzerinde devlet kurmak istemesi (ki kendi devletlerini kendileri değil ABD yönetecek ama kafalarının kalınlığından mı bilinmez ABD'nin bu bölgedeki petrolden rahatça yararlanmasını sağlayabilmek için hem katil olurlar hem de bu uğurda kendileri de ölür dururlar) ırkçılığın kendisidir...........
kahramanmaraş
19.06.2006 - 14:01Baba memleketi Maraş.. Göksun yaylasını, ordaki yörükleri.... özledim..........
Kürşat
19.06.2006 - 13:58Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
ruhumuzu kandırdık orhun'un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
TÜRK' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
türk
19.06.2006 - 13:21M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler:
Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
türk
19.06.2006 - 13:14M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı:
Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır.
Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır.
Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.'
Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir.
Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir.
Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir.
Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır.
Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
türk
19.06.2006 - 13:04İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler'
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı
DA inciten bir gaflet olur.'
Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.
' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.'
İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır.
Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır.
Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder.
Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir.
Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler.
Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma.
Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz.
Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur.
Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir.
Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki
körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor.
Pierre Loti
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Toplam 109 mesaj bulundu