Hatırlatma kelimesine karşılık geliyor olsa da Türkiyede hep askerle (bana çok az da olsa kütüphaneden aldıgım ödünç kitapların iade edilecegi tarihi gösterir çizelgeyi de hatırlatmıyor degil) ilişkili haberlerle aklımıza geliverir.Ahir-i zamanda teknolojinin gelişmesile birlikte muhtıralar e- muhtıra oluverdiler
Türkiye’de öteden beri anlaşılamayan hep yanlış yerlere çekilmeye ma’ruz kalmış bir kelimedir.Çoğu zaman dini duygularına bağlı kişiler için kullanımakla birlikte bu kullanım hep olumsuz kullanılagelmiştir.Oysa muhafazakar olmak hiçbir zaman gerici,bağnaz,taşkafalı olmak degildir.Maalasef ülkemizde muhafazakarlık kelimesi hep bu anlamlar yüklenerek kullanıldı.
Kelime aslen Farsça’dan dilimize geçmiştir.”Hem” ve ”Şire”’ kelimelerinin birleşmesile yeni bir anlam kazanmıştır.Bilindiği gibi ”Hem”, aynı, benzer anlamlarına gelir ve Türkçe’de de sıkça kullanılır.”Şire” ise Farsça’da süt anlamına tekabül eder.Bu iki sözcük birleşerek yepyeni bir kelime olan Hemşire’yi meydana getirmişlerdir ki yeni kelimenin anlamı aynı sütten emmiş kardeşler anlamına gelir.Ve Hastahanelerde bayan bakıcı (Hemşir erkekler için kullanılır.Hemşire ise sonuna aldıgı müenneslik harfiyele bayanlar için kullanılır) olarak günümüzde kullanılır.Kelimenin anlamı oldukça manidar olmaktadır.Hemşirelerimizi bu anlama uygun davranışlara davet ediyoruz.
Türkiyemiz garip bir ülkedir.Batı ile Doğu kültürünü birlikte yaşamaya çalışırken kimi zaman batının bile uygulamadıgı abuk subuk uygulamalar,aşırılıklar.....Doğulu olduğunu ıspata açarken de doğuda bile artık revaşta olmayan uygulamalara göz kırpması, bu iki duruma ne yazık ki Türkiyemizin her alanında rastalamak mümkündür siyasette sanatta vs... alanlarda
Temennimiz ne Doğu,ne de Batı, bütün bir kültür mozaikiyle Anadolu olmaktır.
Türkiye enteresan bir ülkedir.Politikaları zaman zaman kitleyi kendine çekse de ilerikii aşamaşlarda kitleyi reddetme gafletine de düşmektedir.”Haydi Kızlar Okula” kampanyası da buna bir örnektir.Bu kampanya çoğunlukla muhafazakar kesimlere hitap etme amaçlıdır.Temel argüman da şudur:Muhafazakarlar afedersiniz taşkafalıdır,betonarme bir beyinleri vardır ve bundan ötürü kız çocuklarını okula göndermemektedirler.Oysa reşit olmamış bir çocuk anne ve babanın vesayetindedir ki bunu kanun da onaylar buna dayanarak anne ve babalar çocuklarını olası tehlikelerden korumak isterler.Onlar için okul belki bazı açılardan tehlikeler taşımaktadır-ki bu doğrudur Görev yaptıgım okuldan bir erkek öğrenci sözüm ona eğitim sistemimiz sayesinde eğitiliyordu! okula gitmeyen bir kız öğrenciye tecavüz etti - gelin görün ki ki bu kız ögrenci okula gitseydi belki o kendiniz bilmez öğrenci bu girişimini her gün tekrarlardı sonuç şudur ki eğitimiz çogu zaman ters tepebiliyor.
İşin bir diğer cihetine gelelim muhafazakarlar ki haklarıdır kız ve erkek çocuklarının din eğitimi almalarından yana tavır alırlar.Oysa eğitim sistemimiz bunları kısmen reddedip kızları okula kazandırmak istiyor ve bir çatışma oluşuyor. Yedi yaşındaki kız çocuğunu koşulsuz okula kabul eden zihniyet bu öğrenci 15 yaşına geldiğinde bu koşulsuz kabulu bir anda öğrenci aleyhine çevirip öğrencinin o vakte kadar katlandığı binbir türlü eziyeti görmezden görüp başta en doğal hakkı gördüğü eğitim hakkını elinden alıyor ki bu yaman bir çelişkidir.Ergen bir çocuğu bir psiklojik tramva ve bir buhranla başbaşa bırakıyorlar.
İşin bir diğer ciheti de var ki o da şudur:Kız öğrencilerini okula göndermek istemeyenler ile başta gönderilemsine şiddetle taraf olup sonra taraf değiştirenlerin durumudur.Devletimizin merkez teşkilatında yer işgal eden zatlar ile çogu kırsal keimde yaşayan vadandaşlarımız.Kendilerini entellektüel,toplumun eliti,bilimsel gelişmeler açık olarak nitlendirenler kız öğrencilerinin başlarını kapatıp okula gitmelerine şiddetle karşıdırlar.Diger taraftan sisteme güvenmeyip kızlarını okula göndermeyen vatandaşalarımız her biri bir kefede yer alıyor.bu durum benim zihnimde şu sorunun belirmesine yol açıyor:Kefenin heer bir tarafında yer alanlardan hangisi daha aklı daha bilgilive mantıklı düşünüyor? Cevabı sizin değerli yorumlarınıza bırakıyorum.
Sevgi ve saygılarımla
Nazım Hikmet'i yurtdışında yaşamaya mahkum eden,vatan özlemiyle yanıp yanıp tutuşmasına vesile olan zihniyet bu gün çıkıp adını cumhuriyet mitingi koydugu toplantılarında Nazım'ın şiirlerini okuyor.Bunu bilesiniz kib u gün yaşasalardı, ne Nazım,ne de Atatürk sizin yüzlerinize bakmaya bile tahammul edemiyecekti.
Tabiki değiliz.Ve bu sözü sarfedenler de Ermeni olalım diye söylemediler.Sadece Dink'in öldürülmesini protesto için bu sözleri sarf ettiler.Fakat her nedense cümbür cemaat saldırganlaştık bu sözün sarfı için.
Ermeni kelimesi son 80-90 yıl içinde sürekli olumsuz anlamda kullanıla geldi ve öylece zihinlerde yer edindi.Oysa dünyada hiç bir ırkın bir diğer ırktan üstünlüğü yoktur ki bunu bizim dinimiz de bize öğretedurmuştur yine de bir türlü akıllanamadık.
Farz edelim ki Ermeni olmak ırkların en sulfisi olsun.Peki Dink'i öldüren genç Ermenliğin de aşagısında kalmaz mı?
Cemmat kelimesi daha çok aynı duyguyla hareket etmek için bir arada bulunan kişilerin oluşturduğu toplumsal birlikteliktir.Cemiyet kelimesi de ilk önce zihinde benzer bir anlam uyandırsa da her iki sözcük arasında belirgin farklar vardır.Cemaate mensup kişiler arsında yoğun bir bağ vardır.Bu bağ manevi duygulardan ibarettir.Cemaat ilişkilerinde 'Ben' düşüncesinden öte 'Biz' düşüncesi hakimdir.Kişiler maddi çıkar gözetmeksizin birlikte olur, duygu ve düşüncelerini paylaşır ve bir biriyle kaynaşırlar.Oysa cemiyette ilişkilerde manevi yön çok zayıf olmakla birlikte belki de hiç yoktur.Cemiyete mensup kişiler 'Ben' duygusuyla hareket ederler ki bu durum cemaatle aralarında olan en belirgin farktır.
Günümüzde cemaat kelimesi daha çok tarikatlar için kulanılmakla birlikte art niyetli kişilerce sürekli kötü muamele görmüştür.Oysa dinimiz bilindiği gibi bir cemaat dinidir.Cemaati teşvik edicidir.
Şu an ki ruh halim.....Sözleşmeli öğretmenlik sonuçlarını bekelerken hissettiğim duygudur: Mutsuzluk ve umutsuzluk...Atanamayıp tekrar sınava hazırlanmanın bende yarattığı takatsizlik.Hasılı rengarenk ülkemizin rengarenk işsizlerinden olmaya kıl payı kaldı sanırım....
Hırant Dink kötü bir kişilik degildi.Onu 'Kötü' ilan eden bizim sadece ve sadece önyargılarımızdı.Ermeni olması toplumun bir kısmını,özellikle 'Türk milliyetçisiyim' diye kendilerini ifade eden kesimi kışkırttı.Nihayetinde basının ve adliye saraylarının da katkısıyla geçliğin enerjisi ve ahmaklığıyla dopdolu olan bir genç tarafından katledildi.İyi mi oldu? Yok iyi olmadı iyi olsaydı öncelikle bu ölüm olayı katl olmazdı.Dink'in öldürülme vakası,bizden önce Allah katında sorgulanacaktır.Bildiğimiz öğrendiğimiz kadarıyla katldir.Katlse hiç birimizin bu vukuata taraf olmamız gerekmiyo aksine kınamamız icap eder.
Bu olay 1915 yılından bu güne Bizim ve Ermenilerin iyi insan olabilme maceramızın aleyhimize sonuçlanması demektir.Yine bu olayla haksız duruma düşmüş bulunmaktayız.Adeta 1915 yılı olaylarını kabullenmemiz demktir.Hasıl biz Ermenilere tabiri caizse ' Gıkınızı çıkarmayın yoksa öldürmek için çabuk gaza geliriz' dedik
Peyami Safa şu teşhisde bulunur Doğu ve Batı için: Doğu,kedi gibidir:İhtiyacını giderdin mi gözünü kapatır bir daha seni aramaz, Batı köpek gibidir:Gözü hiç doymaz,hep arkandan havlayıp senden bir şeyler koparmak derdindedir.
Üniverstenin ilk yılıydı.Bilgi anlamında tam olgunlaşmamış ben bazı terimleri de haliyle yanlış söylerdim.Bu terimelrden nasibini alan bir terimdir Komünist.O dönemler ağızlara sakız olan bu terimi ben 'Komonist' olarak söylerdim.Ta ki adaşım M.Emin Tüfek'in beni uyarmasına kadar.Teşekkürler Emin ağabey.
Her hangi bir ırka mensup olmak,gurur vesilesi olacak şey değildir.Öyle olsaydı biz Allah'ın adaletine inanmış olmayacağız:Çünkü Allah hiç bir ırkı bir diğerine üstünlük kursun diye var etmedi.Kürt olmak ve Arap olmak ne kadar gurur vesilesi değilse Türk olmak da öyledir.
Demlenmiş san’atçılara verilen ödül..Bu ödüller dağıtılırken bazı zamanlar tam isabet olmasa da çoğunlukla liyakat sahibi san’atçılara veriliyor.Bu ödül verilirken ele alınan kriterler edebiyat ve bu alanda icra edilen şeyler olsa da asıl şey edebiyat üstü vasıflara sahiplik söz konusu olsa gerek.Çünkü ödülü alan kişilere baktığımızda edebiyat çalışmalarının yanında evrensel düşünceleri,humanistik bakış açılarının da bu ödülü almalarına vesile olduğunu anlarız.
Temennim odur ki Orhan Pamuk’un yanında Yaşar Kemal de bu ödüle layık görülsün çünkü fazlasıyla hakkediyor……………….
Dün katlettiler minnacık iki öğrencimin babasını.Bu kuzularım artık babasız büyüyecek.Baba sevgisinden yoksun biçare ve korumasız olarak hayatlarına devam edecekler.Zaten maddi durumu çok kötü olan iki yavru bundan böyle hayatın çilesini katbekat hissedecekelerdir.
Yavrucakalrımın babasına Allah'tan rahmet dilerim.Yüce Rabbim canilerin hakkından gelecektir inşaallah.
Klasik Kürt edebiyatının en önemlilerindendir.Eserleriyle Kürt edebiaytına çok şeyler kazandırmıştır.En öenmli eseri Mem û Zin adlı eseridir.Ahmet Xani 1600'lü yıllarda yaşamış olmasına rağmen bilinçli bir edebiyat ve kültür birikimine sahiptir.Henüz Fransız ihtilalinin vuku bulmamış olmasına ve milliyetçilik hareketlerinin görülmemesine karşın Xani'nin eserlerinde milliyetçiliğin te'sirleri görülmektedir.Kürtlerin söz konusu dönemki yaşantıları ve çektikleri ızdırapları eserlerinin her bölümünde görmek mümkündür.
Şirlerinde Kürt dilini çok iyi işlemiş,değer vermiştir. Şiirlerinde Kürtçe nin yanında Arapça ve Farça kelimle ve tamlamalara da yer vermiştir.Bu bakımdan diyebilirz ki o da divan şiiri geleneğinin bir nevi takipçisidir.Yani Arap şiirinde kullanılan ölçü ve diğer hususiyetler onun şiirinde de görülmektedir.Onu söz konusu yüzyıllardaki diğer Kürt şairlerden şu biçimde ayırabilirz:Dönemin diğer Kürt şairleri Kürtçeye itibar etmezken, Arapça, Farsça ve Türkçeyle iştigal etmişken ,O Kürtçe kaleme alınmış eserler meydana getirdi.Asıl onu önemli yapan da budur.Onun mücadelesi ters giden bir talihi,yüz üstü etme mücadelesidir.
muhtıra
10.08.2007 - 23:29Hatırlatma kelimesine karşılık geliyor olsa da Türkiyede hep askerle (bana çok az da olsa kütüphaneden aldıgım ödünç kitapların iade edilecegi tarihi gösterir çizelgeyi de hatırlatmıyor degil) ilişkili haberlerle aklımıza geliverir.Ahir-i zamanda teknolojinin gelişmesile birlikte muhtıralar e- muhtıra oluverdiler
muhafazakar
10.08.2007 - 23:25Türkiye’de öteden beri anlaşılamayan hep yanlış yerlere çekilmeye ma’ruz kalmış bir kelimedir.Çoğu zaman dini duygularına bağlı kişiler için kullanımakla birlikte bu kullanım hep olumsuz kullanılagelmiştir.Oysa muhafazakar olmak hiçbir zaman gerici,bağnaz,taşkafalı olmak degildir.Maalasef ülkemizde muhafazakarlık kelimesi hep bu anlamlar yüklenerek kullanıldı.
hemşire
10.08.2007 - 23:19Kelime aslen Farsça’dan dilimize geçmiştir.”Hem” ve ”Şire”’ kelimelerinin birleşmesile yeni bir anlam kazanmıştır.Bilindiği gibi ”Hem”, aynı, benzer anlamlarına gelir ve Türkçe’de de sıkça kullanılır.”Şire” ise Farsça’da süt anlamına tekabül eder.Bu iki sözcük birleşerek yepyeni bir kelime olan Hemşire’yi meydana getirmişlerdir ki yeni kelimenin anlamı aynı sütten emmiş kardeşler anlamına gelir.Ve Hastahanelerde bayan bakıcı (Hemşir erkekler için kullanılır.Hemşire ise sonuna aldıgı müenneslik harfiyele bayanlar için kullanılır) olarak günümüzde kullanılır.Kelimenin anlamı oldukça manidar olmaktadır.Hemşirelerimizi bu anlama uygun davranışlara davet ediyoruz.
sabih kanadoğlu
10.08.2007 - 23:18Bindokuzyüz Abdulhamit’ten kalma gözlükleriyle terazi kefelerinde sağ ve solu eşitleyemeyen,aksi sol kefenin ağır bastıgı zat.
garip
09.08.2007 - 22:53Türkiyemiz garip bir ülkedir.Batı ile Doğu kültürünü birlikte yaşamaya çalışırken kimi zaman batının bile uygulamadıgı abuk subuk uygulamalar,aşırılıklar.....Doğulu olduğunu ıspata açarken de doğuda bile artık revaşta olmayan uygulamalara göz kırpması, bu iki duruma ne yazık ki Türkiyemizin her alanında rastalamak mümkündür siyasette sanatta vs... alanlarda
Temennimiz ne Doğu,ne de Batı, bütün bir kültür mozaikiyle Anadolu olmaktır.
zaman
01.08.2007 - 13:39Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında...... diyor Tanpınar
HAYDi KIZLAR OKULA KAMPANYASI
25.07.2007 - 15:57Türkiye enteresan bir ülkedir.Politikaları zaman zaman kitleyi kendine çekse de ilerikii aşamaşlarda kitleyi reddetme gafletine de düşmektedir.”Haydi Kızlar Okula” kampanyası da buna bir örnektir.Bu kampanya çoğunlukla muhafazakar kesimlere hitap etme amaçlıdır.Temel argüman da şudur:Muhafazakarlar afedersiniz taşkafalıdır,betonarme bir beyinleri vardır ve bundan ötürü kız çocuklarını okula göndermemektedirler.Oysa reşit olmamış bir çocuk anne ve babanın vesayetindedir ki bunu kanun da onaylar buna dayanarak anne ve babalar çocuklarını olası tehlikelerden korumak isterler.Onlar için okul belki bazı açılardan tehlikeler taşımaktadır-ki bu doğrudur Görev yaptıgım okuldan bir erkek öğrenci sözüm ona eğitim sistemimiz sayesinde eğitiliyordu! okula gitmeyen bir kız öğrenciye tecavüz etti - gelin görün ki ki bu kız ögrenci okula gitseydi belki o kendiniz bilmez öğrenci bu girişimini her gün tekrarlardı sonuç şudur ki eğitimiz çogu zaman ters tepebiliyor.
İşin bir diğer cihetine gelelim muhafazakarlar ki haklarıdır kız ve erkek çocuklarının din eğitimi almalarından yana tavır alırlar.Oysa eğitim sistemimiz bunları kısmen reddedip kızları okula kazandırmak istiyor ve bir çatışma oluşuyor. Yedi yaşındaki kız çocuğunu koşulsuz okula kabul eden zihniyet bu öğrenci 15 yaşına geldiğinde bu koşulsuz kabulu bir anda öğrenci aleyhine çevirip öğrencinin o vakte kadar katlandığı binbir türlü eziyeti görmezden görüp başta en doğal hakkı gördüğü eğitim hakkını elinden alıyor ki bu yaman bir çelişkidir.Ergen bir çocuğu bir psiklojik tramva ve bir buhranla başbaşa bırakıyorlar.
İşin bir diğer ciheti de var ki o da şudur:Kız öğrencilerini okula göndermek istemeyenler ile başta gönderilemsine şiddetle taraf olup sonra taraf değiştirenlerin durumudur.Devletimizin merkez teşkilatında yer işgal eden zatlar ile çogu kırsal keimde yaşayan vadandaşlarımız.Kendilerini entellektüel,toplumun eliti,bilimsel gelişmeler açık olarak nitlendirenler kız öğrencilerinin başlarını kapatıp okula gitmelerine şiddetle karşıdırlar.Diger taraftan sisteme güvenmeyip kızlarını okula göndermeyen vatandaşalarımız her biri bir kefede yer alıyor.bu durum benim zihnimde şu sorunun belirmesine yol açıyor:Kefenin heer bir tarafında yer alanlardan hangisi daha aklı daha bilgilive mantıklı düşünüyor? Cevabı sizin değerli yorumlarınıza bırakıyorum.
Sevgi ve saygılarımla
Adalet ve kalkınma partisi
24.07.2007 - 14:03Hüseyin Çelik yüzünden oyumu vermediğim partidir.
cumhuriyet mitingi
24.05.2007 - 16:26Nazım Hikmet'i yurtdışında yaşamaya mahkum eden,vatan özlemiyle yanıp yanıp tutuşmasına vesile olan zihniyet bu gün çıkıp adını cumhuriyet mitingi koydugu toplantılarında Nazım'ın şiirlerini okuyor.Bunu bilesiniz kib u gün yaşasalardı, ne Nazım,ne de Atatürk sizin yüzlerinize bakmaya bile tahammul edemiyecekti.
edep
16.02.2007 - 22:44'Sakın terk-i edepten kûy-ı mahbûb-ı Huda'dır bu
Nazargâh-ı İlahi'dir makam-ı Mustafadır bu'
Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi
16.02.2007 - 22:05Adını Mevlüde(Deli Mewlo) hocayla anılan,1998 de mezun olduğum okul.
Hepimiz Ermeniyiz
16.02.2007 - 21:49Tabiki değiliz.Ve bu sözü sarfedenler de Ermeni olalım diye söylemediler.Sadece Dink'in öldürülmesini protesto için bu sözleri sarf ettiler.Fakat her nedense cümbür cemaat saldırganlaştık bu sözün sarfı için.
Ermeni kelimesi son 80-90 yıl içinde sürekli olumsuz anlamda kullanıla geldi ve öylece zihinlerde yer edindi.Oysa dünyada hiç bir ırkın bir diğer ırktan üstünlüğü yoktur ki bunu bizim dinimiz de bize öğretedurmuştur yine de bir türlü akıllanamadık.
Farz edelim ki Ermeni olmak ırkların en sulfisi olsun.Peki Dink'i öldüren genç Ermenliğin de aşagısında kalmaz mı?
rind-i şeyda
16.02.2007 - 13:42Çılgına döndüren güzelllik....
cemaat
15.02.2007 - 20:09Cemmat kelimesi daha çok aynı duyguyla hareket etmek için bir arada bulunan kişilerin oluşturduğu toplumsal birlikteliktir.Cemiyet kelimesi de ilk önce zihinde benzer bir anlam uyandırsa da her iki sözcük arasında belirgin farklar vardır.Cemaate mensup kişiler arsında yoğun bir bağ vardır.Bu bağ manevi duygulardan ibarettir.Cemaat ilişkilerinde 'Ben' düşüncesinden öte 'Biz' düşüncesi hakimdir.Kişiler maddi çıkar gözetmeksizin birlikte olur, duygu ve düşüncelerini paylaşır ve bir biriyle kaynaşırlar.Oysa cemiyette ilişkilerde manevi yön çok zayıf olmakla birlikte belki de hiç yoktur.Cemiyete mensup kişiler 'Ben' duygusuyla hareket ederler ki bu durum cemaatle aralarında olan en belirgin farktır.
Günümüzde cemaat kelimesi daha çok tarikatlar için kulanılmakla birlikte art niyetli kişilerce sürekli kötü muamele görmüştür.Oysa dinimiz bilindiği gibi bir cemaat dinidir.Cemaati teşvik edicidir.
mutsuzluk
15.02.2007 - 18:54Şu an ki ruh halim.....Sözleşmeli öğretmenlik sonuçlarını bekelerken hissettiğim duygudur: Mutsuzluk ve umutsuzluk...Atanamayıp tekrar sınava hazırlanmanın bende yarattığı takatsizlik.Hasılı rengarenk ülkemizin rengarenk işsizlerinden olmaya kıl payı kaldı sanırım....
Hrant Dink
25.01.2007 - 21:17Hırant Dink kötü bir kişilik degildi.Onu 'Kötü' ilan eden bizim sadece ve sadece önyargılarımızdı.Ermeni olması toplumun bir kısmını,özellikle 'Türk milliyetçisiyim' diye kendilerini ifade eden kesimi kışkırttı.Nihayetinde basının ve adliye saraylarının da katkısıyla geçliğin enerjisi ve ahmaklığıyla dopdolu olan bir genç tarafından katledildi.İyi mi oldu? Yok iyi olmadı iyi olsaydı öncelikle bu ölüm olayı katl olmazdı.Dink'in öldürülme vakası,bizden önce Allah katında sorgulanacaktır.Bildiğimiz öğrendiğimiz kadarıyla katldir.Katlse hiç birimizin bu vukuata taraf olmamız gerekmiyo aksine kınamamız icap eder.
Bu olay 1915 yılından bu güne Bizim ve Ermenilerin iyi insan olabilme maceramızın aleyhimize sonuçlanması demektir.Yine bu olayla haksız duruma düşmüş bulunmaktayız.Adeta 1915 yılı olaylarını kabullenmemiz demktir.Hasıl biz Ermenilere tabiri caizse ' Gıkınızı çıkarmayın yoksa öldürmek için çabuk gaza geliriz' dedik
doğu ve batı
16.01.2007 - 17:14Peyami Safa şu teşhisde bulunur Doğu ve Batı için: Doğu,kedi gibidir:İhtiyacını giderdin mi gözünü kapatır bir daha seni aramaz, Batı köpek gibidir:Gözü hiç doymaz,hep arkandan havlayıp senden bir şeyler koparmak derdindedir.
komünizm
15.01.2007 - 22:16Üniverstenin ilk yılıydı.Bilgi anlamında tam olgunlaşmamış ben bazı terimleri de haliyle yanlış söylerdim.Bu terimelrden nasibini alan bir terimdir Komünist.O dönemler ağızlara sakız olan bu terimi ben 'Komonist' olarak söylerdim.Ta ki adaşım M.Emin Tüfek'in beni uyarmasına kadar.Teşekkürler Emin ağabey.
türk olmak
15.12.2006 - 23:25Her hangi bir ırka mensup olmak,gurur vesilesi olacak şey değildir.Öyle olsaydı biz Allah'ın adaletine inanmış olmayacağız:Çünkü Allah hiç bir ırkı bir diğerine üstünlük kursun diye var etmedi.Kürt olmak ve Arap olmak ne kadar gurur vesilesi değilse Türk olmak da öyledir.
Nobel edebiyat ödülü
15.12.2006 - 23:20Demlenmiş san’atçılara verilen ödül..Bu ödüller dağıtılırken bazı zamanlar tam isabet olmasa da çoğunlukla liyakat sahibi san’atçılara veriliyor.Bu ödül verilirken ele alınan kriterler edebiyat ve bu alanda icra edilen şeyler olsa da asıl şey edebiyat üstü vasıflara sahiplik söz konusu olsa gerek.Çünkü ödülü alan kişilere baktığımızda edebiyat çalışmalarının yanında evrensel düşünceleri,humanistik bakış açılarının da bu ödülü almalarına vesile olduğunu anlarız.
Temennim odur ki Orhan Pamuk’un yanında Yaşar Kemal de bu ödüle layık görülsün çünkü fazlasıyla hakkediyor……………….
nedir
11.12.2006 - 22:08Ne değilse odur.
katletmek
11.12.2006 - 20:31Dün katlettiler minnacık iki öğrencimin babasını.Bu kuzularım artık babasız büyüyecek.Baba sevgisinden yoksun biçare ve korumasız olarak hayatlarına devam edecekler.Zaten maddi durumu çok kötü olan iki yavru bundan böyle hayatın çilesini katbekat hissedecekelerdir.
Yavrucakalrımın babasına Allah'tan rahmet dilerim.Yüce Rabbim canilerin hakkından gelecektir inşaallah.
ahmede xane
07.12.2006 - 00:18Klasik Kürt edebiyatının en önemlilerindendir.Eserleriyle Kürt edebiaytına çok şeyler kazandırmıştır.En öenmli eseri Mem û Zin adlı eseridir.Ahmet Xani 1600'lü yıllarda yaşamış olmasına rağmen bilinçli bir edebiyat ve kültür birikimine sahiptir.Henüz Fransız ihtilalinin vuku bulmamış olmasına ve milliyetçilik hareketlerinin görülmemesine karşın Xani'nin eserlerinde milliyetçiliğin te'sirleri görülmektedir.Kürtlerin söz konusu dönemki yaşantıları ve çektikleri ızdırapları eserlerinin her bölümünde görmek mümkündür.
Şirlerinde Kürt dilini çok iyi işlemiş,değer vermiştir. Şiirlerinde Kürtçe nin yanında Arapça ve Farça kelimle ve tamlamalara da yer vermiştir.Bu bakımdan diyebilirz ki o da divan şiiri geleneğinin bir nevi takipçisidir.Yani Arap şiirinde kullanılan ölçü ve diğer hususiyetler onun şiirinde de görülmektedir.Onu söz konusu yüzyıllardaki diğer Kürt şairlerden şu biçimde ayırabilirz:Dönemin diğer Kürt şairleri Kürtçeye itibar etmezken, Arapça, Farsça ve Türkçeyle iştigal etmişken ,O Kürtçe kaleme alınmış eserler meydana getirdi.Asıl onu önemli yapan da budur.Onun mücadelesi ters giden bir talihi,yüz üstü etme mücadelesidir.
eyyam
01.12.2006 - 00:26Yevm kelimesinin cem'idir.
Toplam 201 mesaj bulundu