Yanık Omer, her savaştan bir yara taşıyor;
Yanik Omer, yiğit ömer öğünmeden yaşıyor.
Kurtuluş Savaşında yirmi sekiz yaşında,
Mangasının başında, taşıyor...
Yanık Omer, yiğit ömer siperleri aşıyor.
Savaş biter. Yanık Omer köye döner;
Köylü bütün bayram eder.
Yanık Omer kutlulanır;
Nişanlısı mutlulanır.
Hemen hemen her etnik kokenden, her dinden, her dilden insanin yasadigi Australia'da, herhangi bir Turk ile bir is yerinde calisan herkesin ogrendigi ilk Turkce sozcuktur ayni zamanda... :)
Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti,
-Delirdin mi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük bir ihtimalle ölmüştür. Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşuna kendi hayatını tehlikeye atma.
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini siperden dışarıya attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşını kurtaramamıştı. Siperdeki diğer arkadaşı;
-Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
-Değdi, dedi, gözleri dolarak, -değdi…
-Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?
-Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim içim.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum… Geleceğini biliyordum…
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
1 - Bir kadin ismi.
2 - Henuz islenmemis, ham maden bilesigi (Demir filizi, bakir filizi..vs)
3 - Agaclarin yanlarindan cikan dal, fiskin, surgun...
4 - Daha sonra devam etmesi muhtemel insaatlarda uclari acik birakilan demir cubuklar.
5 - Bir cay markasi...
Bölünür sancıyla uykular
Sığınak değil en kuytular
Gökte ay ondört, ben dolunay
Son hatıramı sinene sar
Bu kadarına razıyım yar
Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de adı bende saklı
Dalda muhabbette kurmular
Bana ayrılığı sordular
Dedim afet, yangın, dedim kar
Dedim adet, aşkı vururlar!
Arabca kokenli bir deyimdir. Yalanlama, daha dogrusu daha onceden yapilan bir aciklamanin dogru olanini verme anlamini barindirir icinde. Ornegin;
Bir gazetede ya da televizyonda, herhangi bir kisi, kurum ya da kurul hakkinda bir haber yapilir. Ardindan ilgili kisi, kurum ya kurul, mahkeme karariyle o isin aslini haberi yapan kaynaga yollar. O kaynak da yasal suresi icinde bunu yayinlar...
'Keske Muzeyyan Senar olmasaydim da, bir kocayla bir omur gecirseydim' diyebilir 88 yasindayken.
A be guzel ablacigim, yillarca paranin, basarinin, sohretin, begenilmenin, hayranlik duyulmanin, kiskanilmanin ve hatta bir suru bos seyin pesinden kosup, simdi bunlarin demenin anlami ne...
Albert Eisntein'e gore, atomu parcalamaktan daha zor olan bir seymis bu insanlarin kafasindaki onyariyi parcalamak.
Ama ben bir Eisntein degilim haliyle. Olmak gibi bir iddiam da yok. O zaman kisaca, dusunmeden, kiyaslamadan kendi kendine soru cevapla karsilastirmadan yapilan hukumsuz yargidir der gecerim...
Internet gibi sanal ortamda hic esamesi okunmayacak olan dildir bu beden dili... Anlasilir olmasi icin, kabul edersiniz ki, gorulmesi gerekir bu dili kullananin. Gormeyince, gonul katlanir denir ve bos gecilir :)
Ancak, yanyanayken, oyle bir hareket yapar ki beden, Yasar kemal olsaniz, koca koca kitaplar yazsaniz, o anlami veremezsiniz...
Taaa gecmisten gunumuze degin gelen ve artik toplumda aliskanlik yapmis olan ve hatta pek cogu icin cok rahatlikla luzumsuz denilebilen adet ve davranislarimizin tumunun ismidir...
Yunan alfabesindeki 'alfa - beta' harfleri nedeniyle Yunanlilar'dan, Arap alfabesindeki 'elif - be' nedeniyle de Arabca'dan alindigi iddia edilen bu sozcugu Turk Dil Kurumu, Fransizca'dan aldigimizi belirtir...
Bazi arkadaslarimiz da yazmis, bana gore de 'abece' denilmeli...
Sesini ilk kez, Sener Sen, Meltem Cumbul ve Timucin Esen'in basrollerini oynadiklari Gonul Yarasi filminde duymus, duyar duymaz da kim bu sesin sahibi diye cesitli kaynaklari karistirmistim... Harika bir ses, muthis bir yorumdur benim icin...
Simdi ise Kurt olmamama ve bildigim Kurtce sozlerin sayisi cok kisitli olmasina ragmen, elimde bir albumu (Kece Kurdan) var...
Atatürk'ün sevdiği şarkılar
25.10.2008 - 16:25Yanık Omer, her savaştan bir yara taşıyor;
Yanik Omer, yiğit ömer öğünmeden yaşıyor.
Kurtuluş Savaşında yirmi sekiz yaşında,
Mangasının başında, taşıyor...
Yanık Omer, yiğit ömer siperleri aşıyor.
Savaş biter. Yanık Omer köye döner;
Köylü bütün bayram eder.
Yanık Omer kutlulanır;
Nişanlısı mutlulanır.
Yanık Omer attan iner,
Pembegül'e bağlar kemer;
Köylülere gider haber
Düğüne, düğüne! ...
Eline kına yakar, başına teller takar;
Belinde altın kemer, öyle alana çıkar.
Pembegül allanır, pullanır;
Yanık Omer'in köyüne düğün alayı yollanır.
seni sevmiyorum
25.10.2008 - 16:21Cok umurumdaydi :)
Lan
25.10.2008 - 16:20Hemen hemen her etnik kokenden, her dinden, her dilden insanin yasadigi Australia'da, herhangi bir Turk ile bir is yerinde calisan herkesin ogrendigi ilk Turkce sozcuktur ayni zamanda... :)
haram
25.10.2008 - 16:14Yiyecekler icinde sadece leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilenleri yemek haramdir. Midye yemek ise haram degildir...
haram
25.10.2008 - 16:09Demişler ki, haram nedir bilmez Hayyam.
Ben, haram ile helalı karıştırmam.
Dost ile içilen 'şarap' helaldir,
'Puşt' ile içilen su bile haram...
Omer Hayyam...
hikaye
25.10.2008 - 15:59Geleceğini biliyordum…
Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperden dışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti,
-Delirdin mi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük bir ihtimalle ölmüştür. Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşuna kendi hayatını tehlikeye atma.
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini siperden dışarıya attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşını kurtaramamıştı. Siperdeki diğer arkadaşı;
-Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
-Değdi, dedi, gözleri dolarak, -değdi…
-Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?
-Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim içim.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum… Geleceğini biliyordum…
hikaye
25.10.2008 - 15:57En iyi Buğday...
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
hikaye
25.10.2008 - 15:56Kavak Ağacı ile Kabak...
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
hacet namazı
25.10.2008 - 15:49Islam dininin civisinin birileri tarafindan cikarildiginin gostergelerinden biridir. Bu halktan daha ne isterler hic anlamam...
roka
25.10.2008 - 14:44Salata olarak yenebilen, itirli yesil bitki. Ot...
Eger bir sofrada raki ve balik varsa, mutlaka roka da olmalidir... Bol limonlu ise, cok daha makbuldur.
mantık
25.10.2008 - 14:12Askerligin basladigi yerde bittigine inanilan kavram...
filiz
25.10.2008 - 14:061 - Bir kadin ismi.
2 - Henuz islenmemis, ham maden bilesigi (Demir filizi, bakir filizi..vs)
3 - Agaclarin yanlarindan cikan dal, fiskin, surgun...
4 - Daha sonra devam etmesi muhtemel insaatlarda uclari acik birakilan demir cubuklar.
5 - Bir cay markasi...
adı bende saklı
25.10.2008 - 02:23YIne harika bir sezen Aksu sarkisi...
Sozlerini yazmamis hic kimse, ben yazayim bari :)
Bölünür sancıyla uykular
Sığınak değil en kuytular
Gökte ay ondört, ben dolunay
Son hatıramı sinene sar
Bu kadarına razıyım yar
Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de adı bende saklı
Dalda muhabbette kurmular
Bana ayrılığı sordular
Dedim afet, yangın, dedim kar
Dedim adet, aşkı vururlar!
Tekzip etmek
25.10.2008 - 02:09Arabca kokenli bir deyimdir. Yalanlama, daha dogrusu daha onceden yapilan bir aciklamanin dogru olanini verme anlamini barindirir icinde. Ornegin;
Bir gazetede ya da televizyonda, herhangi bir kisi, kurum ya da kurul hakkinda bir haber yapilir. Ardindan ilgili kisi, kurum ya kurul, mahkeme karariyle o isin aslini haberi yapan kaynaga yollar. O kaynak da yasal suresi icinde bunu yayinlar...
Tekzip etmek iste boyle bir sey :)
baba
25.10.2008 - 02:0210 yasindayken kaybettigim, bu nedenle de cok fazla tanima sansini bulamadigimdir... Ozledigimdir hep... Aradigimdir...
opotünist
25.10.2008 - 01:59Hem bu konuyu acan underground nikli uyeye, hem de bolum yoneticilerine kinama yollamama neden olan kelimedir, baska da bir anlami yoktur...
Ya bu kadar mi zor bir kelimenin nasil yazildigini bulmak...
kadın
25.10.2008 - 01:51Kac yasinda olurlarsa olsunlar, ilginc varliklardir vesselam...
'Keske Muzeyyan Senar olmasaydim da, bir kocayla bir omur gecirseydim' diyebilir 88 yasindayken.
A be guzel ablacigim, yillarca paranin, basarinin, sohretin, begenilmenin, hayranlik duyulmanin, kiskanilmanin ve hatta bir suru bos seyin pesinden kosup, simdi bunlarin demenin anlami ne...
kadın
25.10.2008 - 01:44Bizleri doguran, besleyen ve buyuten, karekterimizin ve kisiligimizin sekillenmesinde birinci derecede etken olan varliktir kadin. Anadir...
önyargı
25.10.2008 - 01:39Albert Eisntein'e gore, atomu parcalamaktan daha zor olan bir seymis bu insanlarin kafasindaki onyariyi parcalamak.
Ama ben bir Eisntein degilim haliyle. Olmak gibi bir iddiam da yok. O zaman kisaca, dusunmeden, kiyaslamadan kendi kendine soru cevapla karsilastirmadan yapilan hukumsuz yargidir der gecerim...
beden dili
25.10.2008 - 01:31Internet gibi sanal ortamda hic esamesi okunmayacak olan dildir bu beden dili... Anlasilir olmasi icin, kabul edersiniz ki, gorulmesi gerekir bu dili kullananin. Gormeyince, gonul katlanir denir ve bos gecilir :)
Ancak, yanyanayken, oyle bir hareket yapar ki beden, Yasar kemal olsaniz, koca koca kitaplar yazsaniz, o anlami veremezsiniz...
ilginç isimler
25.10.2008 - 01:15Muciburrahman
gelenek
25.10.2008 - 00:50Taaa gecmisten gunumuze degin gelen ve artik toplumda aliskanlik yapmis olan ve hatta pek cogu icin cok rahatlikla luzumsuz denilebilen adet ve davranislarimizin tumunun ismidir...
alfabe
25.10.2008 - 00:43Yunan alfabesindeki 'alfa - beta' harfleri nedeniyle Yunanlilar'dan, Arap alfabesindeki 'elif - be' nedeniyle de Arabca'dan alindigi iddia edilen bu sozcugu Turk Dil Kurumu, Fransizca'dan aldigimizi belirtir...
Bazi arkadaslarimiz da yazmis, bana gore de 'abece' denilmeli...
aynur doğan
25.10.2008 - 00:14Sesini ilk kez, Sener Sen, Meltem Cumbul ve Timucin Esen'in basrollerini oynadiklari Gonul Yarasi filminde duymus, duyar duymaz da kim bu sesin sahibi diye cesitli kaynaklari karistirmistim... Harika bir ses, muthis bir yorumdur benim icin...
Simdi ise Kurt olmamama ve bildigim Kurtce sozlerin sayisi cok kisitli olmasina ragmen, elimde bir albumu (Kece Kurdan) var...
Toplam 936 mesaj bulundu