1976’da Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan mezun olan sanatçı, bir sene Londra'da İngilizce eğitimi aldı. Daha sonra 'Devlet Tiyatroları’na katılan sanatçı, Otello, Boş Beşik, Söz Veriyorum, Martı gibi çeşitli oyunlarda rol aldı. 1986 yılında 'Martı' oyunundaki 'Nina' rolüyle, 'Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'nü kazandı. 1983'den itibaren, 'Sönmüş Ocak', 'Parmak Damgası', 'Gecenin Öteki Yüzü', 'Artist Palas' ve 'Medeni Haller' gibi Tv Dizilerinde oynadı.
Filmografisi: Rol aldığı bazı sinema filmleri ve almış olduğu ödüller:
'Salkım Hanım'ın Taneleri'
'İhtiras Fırtınası' Ankara Film Festivali 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu'
'Amansız Yol' Antalya Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu' 'Kurşun Ata Ata Biter'
'Halkalı Köle' Cinema Critics Award 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Dünden Sonra Yarından Önce' Ankara Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Yanlış Cennete Veda' Berlin Golden Band 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Kara Sevdalı Bulut'
'Medcezir Manzaraları' Ankara Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu'
1989 yılında 'Evita' ile müzikal oyunlarda da başarılı olduğunu kanıtladı
HAYATI: 1943 Yılında İstanbul’da doğan Uğur Dündar, lise eğitimini Vefa Lisesi’nde tamamladı. Lisans eğitimini ise, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nü yapan Dündar, 1970 yılında TRT'nin açtığı sınavları kazanarak televizyon prodüktörü ünvanıyla göreve başladı.
Gene 1970 senesinde İngiltere’de BBC’nin 'Televizyonda Yapım-Yönetim' kursuna katıldı. Türkiye’ye döndükten sonra TRT’de; yapımcı, yönetmen, sunucu olarak değişik televizyon programlarına imza atan Dündar, 1978'in 'Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü kazandı.
Sonraları, İstanbul ve Marmara Üniversiteleri’nde 'Tv Programcılığı' derslerine lisansüstü hocalık yaptı.
TRT'de 20 yıl süreyle çalıştı. Aynı zamanda Hürriyet Gazetesi yazarı olan Uğur Dündar, ülkemizde soruşturmacı televizyon gazeteciliğini başlatan ilk yayıncı oldu. 1992 yılında yayın hayatına başlayan ve halen yayında olan 'Arena' programı, Dündar'ın hayatındaki belkide en büyük adımı idi. 'Arena'nın yayına girdiği günden itibaren adı bu programla anılmaya başlandı. Programın çekimleri ve röportajları sırasında Uğur Dündar ve ekibi kimi zaman tartaklandı, kimi zaman ise gözaltına alındı.
2 Sedat Simavi Ödülü, birçoğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden olmak üzere 100’ü aşkın başarı ödülü
aldı. Ulusal platformdaki bu ödüllerin yanı sıra 'Arena' ve Uğur Dündar, 1997 Berlin Televizyon Festivali’nin 'Onur Konuğu' oldu. Dündar ve ekibi, Organ Mafyası araştırmasıyla da Türkiye Tv tarihinde ilk kez 'The New-York Festivals'de 'Finalist Award' ödülünü, ayrıca Washington’daki 'Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu-ICIJ'den 'Başarı Ödülü'nü aldı.
Dündar, 2005 itibarı ile Kanal D ve Cnn Türk'de 'Arena' programıyla yayın hayatına devam etmekte.
Elimde yine kalemim
Yazıyorum seni sayfalara
Seneler seneler
Kitap olmuş anılarla
Gizlesem hiç fayda etmez
Söylesem de daha beter
Sorma neden sorma neden
En derinde en son arzum
Şu halimde sana yakın
Ölsem yeter sorma neden
Neden geceler bu kadar sessiz
Neden rüyalar bu kadar uzak
Neden derler iyiler çok yaşamaz
Al bu canım senin al senin olsun
AYRILIK! ! !
Ardımda bırakıp gül çağrısını
Ayrılık anı bu sisli şarkıyı
Irmaklar gibi akıp uzun uzun
Terkediyorum bu kenti
Ahh, ölüler gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa
Şimdi, sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek;
Yaralı bir kuş gibi
Kumral bir çocuğun yaz öyküsü bu
Şarkılarla geçtim aranızdan
Yalnızlar gibi susup uzun uzun
Düşlüyorum bu kenti
Ahh, bir aşk gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa
Şimdi, sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek;
Yaralı bir kuş gibi
Düşlüyorum bu kenti
Son bir aşk gibi... (ALINTI)
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziran'da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak! ' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Aşk ikidir sevgi bir; Aşk yalan,sevgi gerçektir. Aşk sudur,sevgi susuzluk. Bu yüzden sevgi hasrettir, Özlemektir,beklemektir. Asıl maharet: Susuzken suyu içmek değil Karşısına geçip se ...
sizin memlekette eşek yok mu?
05.07.2006 - 09:24aziz nesin'in güzel eserlerinden biri.
güzel kadın
05.07.2006 - 09:23Alımlı,cazibeli,kibar ve kişiliği oturmuş olan kişidir.
zuhal olcay
05.07.2006 - 08:30-yeditepe istanbul dizisinin olcay'ı
-haluk bilginer'in eski eşi
zuhal olcay
05.07.2006 - 08:29sen bana fazla iyisin adlı parçayı seslendiren süper sanatçı
zuhal olcay
05.07.2006 - 08:261976’da Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan mezun olan sanatçı, bir sene Londra'da İngilizce eğitimi aldı. Daha sonra 'Devlet Tiyatroları’na katılan sanatçı, Otello, Boş Beşik, Söz Veriyorum, Martı gibi çeşitli oyunlarda rol aldı. 1986 yılında 'Martı' oyunundaki 'Nina' rolüyle, 'Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'nü kazandı. 1983'den itibaren, 'Sönmüş Ocak', 'Parmak Damgası', 'Gecenin Öteki Yüzü', 'Artist Palas' ve 'Medeni Haller' gibi Tv Dizilerinde oynadı.
Filmografisi: Rol aldığı bazı sinema filmleri ve almış olduğu ödüller:
'Salkım Hanım'ın Taneleri'
'İhtiras Fırtınası' Ankara Film Festivali 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu'
'Amansız Yol' Antalya Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu' 'Kurşun Ata Ata Biter'
'Halkalı Köle' Cinema Critics Award 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Dünden Sonra Yarından Önce' Ankara Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Yanlış Cennete Veda' Berlin Golden Band 'En İyi Kadın Oyuncu'
'Kara Sevdalı Bulut'
'Medcezir Manzaraları' Ankara Film Festivali 'En İyi Kadın Oyuncu'
1989 yılında 'Evita' ile müzikal oyunlarda da başarılı olduğunu kanıtladı
Ihlamurlar Altında
05.07.2006 - 08:22Bülent inal ve tuba büyüküstün'ün oynadığı dizi film
Uğur Dündar
05.07.2006 - 08:17HAYATI: 1943 Yılında İstanbul’da doğan Uğur Dündar, lise eğitimini Vefa Lisesi’nde tamamladı. Lisans eğitimini ise, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nü yapan Dündar, 1970 yılında TRT'nin açtığı sınavları kazanarak televizyon prodüktörü ünvanıyla göreve başladı.
Gene 1970 senesinde İngiltere’de BBC’nin 'Televizyonda Yapım-Yönetim' kursuna katıldı. Türkiye’ye döndükten sonra TRT’de; yapımcı, yönetmen, sunucu olarak değişik televizyon programlarına imza atan Dündar, 1978'in 'Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü kazandı.
Sonraları, İstanbul ve Marmara Üniversiteleri’nde 'Tv Programcılığı' derslerine lisansüstü hocalık yaptı.
TRT'de 20 yıl süreyle çalıştı. Aynı zamanda Hürriyet Gazetesi yazarı olan Uğur Dündar, ülkemizde soruşturmacı televizyon gazeteciliğini başlatan ilk yayıncı oldu. 1992 yılında yayın hayatına başlayan ve halen yayında olan 'Arena' programı, Dündar'ın hayatındaki belkide en büyük adımı idi. 'Arena'nın yayına girdiği günden itibaren adı bu programla anılmaya başlandı. Programın çekimleri ve röportajları sırasında Uğur Dündar ve ekibi kimi zaman tartaklandı, kimi zaman ise gözaltına alındı.
2 Sedat Simavi Ödülü, birçoğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden olmak üzere 100’ü aşkın başarı ödülü
aldı. Ulusal platformdaki bu ödüllerin yanı sıra 'Arena' ve Uğur Dündar, 1997 Berlin Televizyon Festivali’nin 'Onur Konuğu' oldu. Dündar ve ekibi, Organ Mafyası araştırmasıyla da Türkiye Tv tarihinde ilk kez 'The New-York Festivals'de 'Finalist Award' ödülünü, ayrıca Washington’daki 'Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu-ICIJ'den 'Başarı Ödülü'nü aldı.
Dündar, 2005 itibarı ile Kanal D ve Cnn Türk'de 'Arena' programıyla yayın hayatına devam etmekte.
sorma neden
04.07.2006 - 16:51SORMA NEDEN
Elimde yine kalemim
Yazıyorum seni sayfalara
Seneler seneler
Kitap olmuş anılarla
Gizlesem hiç fayda etmez
Söylesem de daha beter
Sorma neden sorma neden
En derinde en son arzum
Şu halimde sana yakın
Ölsem yeter sorma neden
Neden geceler bu kadar sessiz
Neden rüyalar bu kadar uzak
Neden derler iyiler çok yaşamaz
Al bu canım senin al senin olsun
RAFET EL ROMAN
özgürlük
04.07.2006 - 16:37Mutlu ve huzurlu hissettiğin andır özgürlük
mahsun kırmızıgül
04.07.2006 - 15:57son albümüyle ilgi toplayan sanatçı.
seçenek
04.07.2006 - 15:55Sunulmuş ayrıcalıklar..
ayrılık
04.07.2006 - 15:37AYRILIK! ! !
Ardımda bırakıp gül çağrısını
Ayrılık anı bu sisli şarkıyı
Irmaklar gibi akıp uzun uzun
Terkediyorum bu kenti
Ahh, ölüler gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa
Şimdi, sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek;
Yaralı bir kuş gibi
Kumral bir çocuğun yaz öyküsü bu
Şarkılarla geçtim aranızdan
Yalnızlar gibi susup uzun uzun
Düşlüyorum bu kenti
Ahh, bir aşk gibi
Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa
Şimdi, sonsuz bir yangın gibi
Sevmesem öyle kolay çekip gitmek;
Yaralı bir kuş gibi
Düşlüyorum bu kenti
Son bir aşk gibi... (ALINTI)
hayat
04.07.2006 - 13:59hayat herşeye rağmen güzeldir.. :))
k.d.v
04.07.2006 - 13:57bazıları zamanında vergisini öder.bazılarıda onu güzelce yer.afiyet olsun
dar ağacında üç fidan
03.07.2006 - 16:15Gerçek devrimciler
sivas katliamı
03.07.2006 - 15:292 TEMMUZ 1993 yılında yapılan katliam.
sivas katliamı
03.07.2006 - 15:26güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü..
kuytu bir köşede bir çiçek küstü.
döktü yaprağını boynunu büktü..
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı, yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışık olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez...
şu sivasın elinde sazım çalınmaz..
güllerim yandı, yüreğim dayanmaz..
(TÜRKÜLER YANMAZ)
akraba evliliği
03.07.2006 - 09:43Akrabalık bağları daha çok güçlensin diye
hanımeli
01.07.2006 - 10:09Çayın yanında güzel gider.
attila ilhan
30.06.2006 - 18:34Ben Sana Mecburum Bilemezsin
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziran'da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin
ŞİİRİN DİLİMDE DÜŞÜRMEDİĞİM PARÇASI
resim
30.06.2006 - 18:18duygularını resime dökmek
futbol
30.06.2006 - 18:17Futbolu canlı canlı izlerken keyif aldığım oyun.
istiklal marşı
30.06.2006 - 10:04iSTiKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak! ' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
nasılsın
30.06.2006 - 10:03hal hatır sormak.
Toplam 471 mesaj bulundu