26 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK TAARRUZ
Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 26 Ağustos 1922 günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa komutasında Kocatepe'de saat 05.00’de top atışlarıyla Büyük Taarruz başladı.
Büyük Taarruzun başlangıcının 102. yıl dönümünde büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve Ulusal Bağımsızlık Savaşımız'ın kahramanlarını saygı ve sevgiyle anıyor ve selamlıyorum.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an...
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada,
Bir başka ışıkta başlamadan.
Sonuç:
Bu gerçekler ışığında ilahiyatçılar olarak bizler, bütün halkımızı, aziz dinimiz İslam’ı yaşarken aynı zamanda büyük Atatürk’ün ve şehitlerimizin emaneti olan; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti devletimize sahip çıkmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, laiklik dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için de yaşamsal önem taşımaktadır. Devletin dini ancak adalettir anlayışıyla her türlü dinsel ve mezhepsel ayrıma karşı ulusal birlik ve bütünlüğümüzü korumalı ve güçlendirmeliyiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."
İmzacılar:
Cemil Kılıç (İlahiyatçı Yazar)
Şahin Filiz (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Mustafa Öztürk (İlahiyatçı Prof. Dr.)
İsrafil Balcı (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Hatice Doğan (İlahiyatçı Dr.)
Hakkı Yılmaz (İlahiyatçı Yazar)
Hıdır Temel (Din Bilimleri Dr.)
İdris Şahin (İlahiyatçı)
Yaşar Koçer (İlahiyatçı)
Fikret Eroğlu (İlahiyatçı)
Halis Dinçer (İlahiyatçı)
Emine Yücel (İlahiyatçı)
Mehmet Göl (İlahiyatçı)
Mustafa Sağer (İlahiyatçı)
İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan kesinlikle ayrıdır. Şeriat uygulanamaz olsa da İslam dini, iman esaslarıyla, uygulama olarak da namaz, oruç, hac, zekât ve benzeri ibadetleriyle, ahlakî açıdan ise helal haram anlayışıyla yüzyıllardır yaşanan ve bundan sonra da daima yaşanacak olan son ilahi dindir. İslam azizdir ve şeriatla kısıtlanamayacak denli değerlidir.
Büyük İslam bilgini Ebu Hanife’nin de dediği gibi din, Hz. Âdem’den beri gelen tevhid inancıdır ve asla değişmez. Ama şeriat değişir. Nitekim tarih boyu her ümmet için ayrı bir şeriat söz konusu olmuştur. Osmanlı’nın Mecellesi’nde de belirtildiği üzere; 'ezmanın tegayyürü ile ahkamın tebeddülü inkar olunamaz.' Ancak bu durum elbette ki din için söz konusu değildir. Din, sabittir ve tersi düşünülemez.
Birey kimliği, kadın erkek eşitliği, iktisadî ilişkiler, suç ve ceza kavramı, aile hukuku, siyasi sistem ve bilimsel çalışmalar açısından şeriat hukuku, dönemin Arap toplumunda değişim ve dönüşüme öncülük eden ilk uygulamaları içermiş olabilir.
Ancak, günümüzde uygulanabilirliği söz konusu olmayan kurallar yığını olarak, sadece akademide hukuk tarihi dersleri için bir anlama sahip olabilir.
Başka bir deyişle, şeriat kurallarının güncel yaşamda insan onuruna yakışır bir karşılığı yoktur.
Çok eşliği, kölelik kurumunu, çocuk yaşta evliliği, haremlik selamlık uygulamasını, haklar bakımından kadınların ikincilliğini, mürtedin idamını ve tekfirciliği içermesi, iktisadî tezler bağlamında da günümüzün girift ekonomik ilişkilerini karşılayamayacak denli basit oluşu, siyasal sistem açısından ise otoriter ve totaliter bir rejimi öngörmesi, şeriatı kabul edilebilir olmaktan uzaklaştırmakta ve olanaksız kılmaktadır.
İslam şeriatı denilen kavram İslam’ın kendisi demek değildir. Zira şeriat kurallarının çok azının kaynağı Kur’an ayetleridir. O ayetlerin de çoğu dönemsel olup esbab-ı nüzul çerçevesinde anlaşılması ve yorumlanması gereken hükümleri içermektedir. İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez.
Gerek fıkhî gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur. Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden, sıhhati tartışmalı kimi hadislerden, İslam bilginlerinin kimi aklî çıkarımlarından neşet eden ve pek çok bakımdan birbiriyle çelişen ictihadî hükümleri yansıtmaktadır.
Hangi şeriat ekolü söz konusu olursa olsun içerdiği kurallar açısından hiçbirinin günümüz toplumsal yaşamına ve insan gereksinimlerine, temel hak ve özgürlüklerine dahası çağdaş hukuksal sorunlara yanıt verebilecek bir yapıda olmadığı açıktır. Böyleyken insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukukî evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir.
ayna
26.08.2024 - 09:23Aynalar türlü türlüdür; yüzünü görmek isteyen cama, özünü görmek isteyen cana bakar.
* Mevlana
aşk
26.08.2024 - 09:21Aşk, aldıklarını değil verdiklerini saydığımız bir gönüllü yenilgidir.
* Şükrü Erbaş'tan küçük bir değişiklikle...
insan
26.08.2024 - 09:19Düşmanlarımızın çokluğu, bizim adamlığımızdandır. *Alıntı
hüzün
26.08.2024 - 09:09Yaşamadıkça bilinmez, bir yaranın bir ömrü nasıl kanattığı... *Adsız
serbest kürsü
26.08.2024 - 08:1326 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK TAARRUZ
Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan 26 Ağustos 1922 günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa komutasında Kocatepe'de saat 05.00’de top atışlarıyla Büyük Taarruz başladı.
Büyük Taarruzun başlangıcının 102. yıl dönümünde büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve Ulusal Bağımsızlık Savaşımız'ın kahramanlarını saygı ve sevgiyle anıyor ve selamlıyorum.
ses
26.08.2024 - 07:35Fransız düşünür Voltaire’e sorarlar:
"Eğer yaşayacak son 24 saatiniz kalsaydı,
o süreyi nasıl yaşardınız?"
Voltaire yanıtlar:
"Birer birer!”
can sıkıntısı
26.08.2024 - 07:14Of puff çufff :((
üç şey
25.08.2024 - 10:44kelle
paça
işkembe
kimsin?
25.08.2024 - 10:41Ben Mecbur'um, tanımadın mı?
Hani şu "Ben sana mecburum" var ya, işte o Mecbur...
Sen kime aburCubur?
Bana deel mi? Ona mı?
Yörü, anca gidersin!
hüzün
25.08.2024 - 10:39İnsanlardan sıkıldıkça yalnızlığa kaçıyorum.
* Alıntı
aşk
25.08.2024 - 10:34İnsan tuhaftır; gelip yalnızlığını gidereni iter,
gidip yalnız bırakana ise aşık olur.
* Adsız
su
25.08.2024 - 10:32Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an...
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada,
Bir başka ışıkta başlamadan.
* Kelimeler, Özdemir Asaf
ayna
25.08.2024 - 10:30Tüm masallar, içinde yaşadığımız kültürün ya da kendi içsel hayatımızın hastalıklarını veya sağlıklı yönlerini yansıtan birer aynadır.
* Kurtlarla Koşan Kadınlar, Clarissa P. Estes
insan
25.08.2024 - 10:28İnsan olmayanı insan yapmaya çalışmak
en büyük ahmaklıktır. *Adsız
hüzün
24.08.2024 - 10:14Çok da anlam yüklemeyin hayata,
Yarısı şükür yarısı sabır,
Yarısı teselli yarısı kahır...
Yargılamayın kişileri bilmeden
Herkesin derdi kendine ağır...
* Alıntı
aşk
24.08.2024 - 09:40öyle tutkuluydun ki hayata başlarken...
şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni.
aradaki o büyük boşluğun adı,
aşk olsa gerek...
* Aşk Olsa Gerek, Cezmi Ersöz
su
24.08.2024 - 09:33Yazgı denilen akan suyun sürüklediği biçimde/ve kadar yaşarsın.
* Ortak Değerler
ayna
24.08.2024 - 09:31Gözlerimiz, içimizi gören birer aynadır;
dilimizle inkar ettiğimiz gerçekleri
gözlerimiz, çoğu zaman hiç çekinmeden sergileyebilmektedir.
* José Saramago
üç şey
24.08.2024 - 09:26Yan komşunun kızı
+
Üst komşunun oğlu
=
Kaçamak (Emirgan Çay Bahçesi)
kimsin?
24.08.2024 - 09:16Ben biraz önce laf attığın kızın abisiyim.
Kendim ayrıca, ağır siklet boks finalistiyim...Evet, ayı gibiyimdir maşşallah!
Ya sen kimsin? Ne iş yaparsın?
Boyun, kilon, yaşın kaç?
Başlık parasını hazırladın mı?
... Kaçma gel, şaka yaptım!
serbest kürsü
23.08.2024 - 21:31"İslam, şeriat demek değildir!" 6
(Baş tarafı: 5'de)
Sonuç:
Bu gerçekler ışığında ilahiyatçılar olarak bizler, bütün halkımızı, aziz dinimiz İslam’ı yaşarken aynı zamanda büyük Atatürk’ün ve şehitlerimizin emaneti olan; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti devletimize sahip çıkmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, laiklik dinin doğru ve özgürce yaşanabilmesi için de yaşamsal önem taşımaktadır. Devletin dini ancak adalettir anlayışıyla her türlü dinsel ve mezhepsel ayrıma karşı ulusal birlik ve bütünlüğümüzü korumalı ve güçlendirmeliyiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."
İmzacılar:
Cemil Kılıç (İlahiyatçı Yazar)
Şahin Filiz (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Mustafa Öztürk (İlahiyatçı Prof. Dr.)
İsrafil Balcı (İlahiyatçı Prof. Dr.)
Hatice Doğan (İlahiyatçı Dr.)
Hakkı Yılmaz (İlahiyatçı Yazar)
Hıdır Temel (Din Bilimleri Dr.)
İdris Şahin (İlahiyatçı)
Yaşar Koçer (İlahiyatçı)
Fikret Eroğlu (İlahiyatçı)
Halis Dinçer (İlahiyatçı)
Emine Yücel (İlahiyatçı)
Mehmet Göl (İlahiyatçı)
Mustafa Sağer (İlahiyatçı)
SON
serbest kürsü
23.08.2024 - 21:29"İslam slam, şeriat demek değildir!" 5
(Baş tarafı: 4'de)
İslam dini, inanç, ibadet ve ahlak esasları olarak şeriattan kesinlikle ayrıdır. Şeriat uygulanamaz olsa da İslam dini, iman esaslarıyla, uygulama olarak da namaz, oruç, hac, zekât ve benzeri ibadetleriyle, ahlakî açıdan ise helal haram anlayışıyla yüzyıllardır yaşanan ve bundan sonra da daima yaşanacak olan son ilahi dindir. İslam azizdir ve şeriatla kısıtlanamayacak denli değerlidir.
Büyük İslam bilgini Ebu Hanife’nin de dediği gibi din, Hz. Âdem’den beri gelen tevhid inancıdır ve asla değişmez. Ama şeriat değişir. Nitekim tarih boyu her ümmet için ayrı bir şeriat söz konusu olmuştur. Osmanlı’nın Mecellesi’nde de belirtildiği üzere; 'ezmanın tegayyürü ile ahkamın tebeddülü inkar olunamaz.' Ancak bu durum elbette ki din için söz konusu değildir. Din, sabittir ve tersi düşünülemez.
DEVAMI: 6'da
serbest kürsü
23.08.2024 - 21:26"İ, şeriat demek değildir!" 4
(Baş tarafı: 3'de)
Birey kimliği, kadın erkek eşitliği, iktisadî ilişkiler, suç ve ceza kavramı, aile hukuku, siyasi sistem ve bilimsel çalışmalar açısından şeriat hukuku, dönemin Arap toplumunda değişim ve dönüşüme öncülük eden ilk uygulamaları içermiş olabilir.
Ancak, günümüzde uygulanabilirliği söz konusu olmayan kurallar yığını olarak, sadece akademide hukuk tarihi dersleri için bir anlama sahip olabilir.
Başka bir deyişle, şeriat kurallarının güncel yaşamda insan onuruna yakışır bir karşılığı yoktur.
Çok eşliği, kölelik kurumunu, çocuk yaşta evliliği, haremlik selamlık uygulamasını, haklar bakımından kadınların ikincilliğini, mürtedin idamını ve tekfirciliği içermesi, iktisadî tezler bağlamında da günümüzün girift ekonomik ilişkilerini karşılayamayacak denli basit oluşu, siyasal sistem açısından ise otoriter ve totaliter bir rejimi öngörmesi, şeriatı kabul edilebilir olmaktan uzaklaştırmakta ve olanaksız kılmaktadır.
DEVAMI: 5'de
serbest kürsü
23.08.2024 - 21:22İslam, şeriat demek değildir!" 3
(Baş tarafı: 2'de)
İslam şeriatı denilen kavram İslam’ın kendisi demek değildir. Zira şeriat kurallarının çok azının kaynağı Kur’an ayetleridir. O ayetlerin de çoğu dönemsel olup esbab-ı nüzul çerçevesinde anlaşılması ve yorumlanması gereken hükümleri içermektedir. İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez.
Gerek fıkhî gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur. Bu yorum ve uygulamalar, sahabilerin farklı görüşlerinden, sıhhati tartışmalı kimi hadislerden, İslam bilginlerinin kimi aklî çıkarımlarından neşet eden ve pek çok bakımdan birbiriyle çelişen ictihadî hükümleri yansıtmaktadır.
Hangi şeriat ekolü söz konusu olursa olsun içerdiği kurallar açısından hiçbirinin günümüz toplumsal yaşamına ve insan gereksinimlerine, temel hak ve özgürlüklerine dahası çağdaş hukuksal sorunlara yanıt verebilecek bir yapıda olmadığı açıktır. Böyleyken insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukukî evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir.
DEVAMI: 4'de
Toplam 1189 mesaj bulundu