hüzünlü bir sevişmenin hemen ardından girilen alkol komasının ertesi günüdür aşk...ve başınıza giren şiddetli ağrının sonsuza dek süreceğini sanmaktır tuttuğun eli bırakma.
hafta içi gece yarısı olduğu zaman bi yaratık car car car konuşmaya başlar radyo d de... susmaz hiç susmaz.tüm derdi durmadan birbirine laf giydirmektir.söylediğine göre 4 yaşına kadar konuşamamış da onun hırsı ile insanları susturup konuşmak istiyormuş.sezen aksu sever.fena küfreder.programın abartısız 4/1 lik kısmında o biiiippp sesini duymamız mümkündür.çok çirkin,kel ama zeki bi herif bu muzo...
Amentü
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmıyacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma niye gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa hergün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan babamdı.
Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güçbela kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere
Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde
Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sayarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola
Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından
aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayı.
Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
(1974)
İsmet Özel
Ka'be'nin yanında bulunan kuyu ve bu kuyunun kutsal suyunun adı.
Zemzem Arapça bir kelime olup 'alçak sesle konuşmak' demektir. Aslında atların çıkardığı alçak sese zemzem denir. Herhangi bir şeyi muhafaza etmek için de kullanılır...
fight clup,american history x,red dragon gibi baba filmlerin silik oyuncusudur edward...sessizce konu edilen düğümü çözer ve hep filmlerinin sonunda suratında küçük bir tebessüm olur...işte bunu ben yaptım tebessümü.
çok aç kaldığım oldu.insanın ne kadar küçük ve aciz olduğunu anlaması için bir vesile (ay bu kelime bana çok yakıştı) .aynı zamanda insanların ne kadar mide bulandırı olduğunu anlamak için...bana kalırsa oruç tutmakla falan açların ahali anlaşılmaz.
aşk
11.01.2005 - 12:17hüzünlü bir sevişmenin hemen ardından girilen alkol komasının ertesi günüdür aşk...ve başınıza giren şiddetli ağrının sonsuza dek süreceğini sanmaktır tuttuğun eli bırakma.
ad kavmi
11.01.2005 - 11:49rivayete göre tanrı tarafından lanetlenip (bu sözü seviyorum) bir kasırga ile helak edilen kavim...
Adaptation / Tersyüz
11.01.2005 - 11:44Meryl Streep in kafayı bulduktan sonra çevir sesini taklit etmeye çalıştığı film...2003 te berlin film festivali gümüş ayı sahibi.
darbe
11.01.2005 - 11:37yönetime yapılan çogu zaman HAKLI müdahale...
veda
10.01.2005 - 19:57bu günlük bu kadar eyvallah...
çatı katı
10.01.2005 - 19:56toplamda 4 yıl sigara içebilmek için çıktığım evimizin aşağı katına bağlı mekan...
düş
10.01.2005 - 19:54DÜŞ_tüm.
çiçek
10.01.2005 - 19:49dalında da,bana uzatıldığı zaman da sevemediğim şey...
muzo
10.01.2005 - 19:46hafta içi gece yarısı olduğu zaman bi yaratık car car car konuşmaya başlar radyo d de... susmaz hiç susmaz.tüm derdi durmadan birbirine laf giydirmektir.söylediğine göre 4 yaşına kadar konuşamamış da onun hırsı ile insanları susturup konuşmak istiyormuş.sezen aksu sever.fena küfreder.programın abartısız 4/1 lik kısmında o biiiippp sesini duymamız mümkündür.çok çirkin,kel ama zeki bi herif bu muzo...
bilgi
10.01.2005 - 19:41tehlike
asansör
10.01.2005 - 19:36içinde 10 dk dan fazla kalındığı zaman insanın cinnet geçirebileceği nadir makanlardan biri...
amenu
10.01.2005 - 19:33Amentü
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmıyacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma niye gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa hergün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan babamdı.
Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güçbela kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere
Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde
Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sayarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola
Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından
aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayı.
Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
(1974)
İsmet Özel
zemzem
10.01.2005 - 19:30Ka'be'nin yanında bulunan kuyu ve bu kuyunun kutsal suyunun adı.
Zemzem Arapça bir kelime olup 'alçak sesle konuşmak' demektir. Aslında atların çıkardığı alçak sese zemzem denir. Herhangi bir şeyi muhafaza etmek için de kullanılır...
bilgisayar
10.01.2005 - 19:27kelime anlamı ile turk dil kurumunun en büyük icadı...
atıf hoca ile reklam ve rekabet
10.01.2005 - 19:24“Atıf Hoca ile Reklam ve Rekabet”
cnn turk her cumartesi 18:05...bence atlanmaması gereken bi program.
efkan şeşen
10.01.2005 - 19:12deniz koydum adını...
Senaryo
09.01.2005 - 17:16hayat....
ilkbahar
09.01.2005 - 17:14'ne de olsa dağlarına bahar gelmiş memleketimin.'
benjamin franklin
09.01.2005 - 17:13arızalı herif canı sıkıldıkça icat yapmış...
edward norton
09.01.2005 - 12:44fight clup,american history x,red dragon gibi baba filmlerin silik oyuncusudur edward...sessizce konu edilen düğümü çözer ve hep filmlerinin sonunda suratında küçük bir tebessüm olur...işte bunu ben yaptım tebessümü.
american history x / geçmişin gölgesinde
09.01.2005 - 12:38Edward Norton'u keşfettiğim ilk film.ırkçılık hikayesi.siyah beyaz sahneleri hoş,iyi film.
dua
09.01.2005 - 12:30artık kendi çabasıyla birşey yapamayacağını anlayan zavallıların, ilahi bir güce inanıp ondan yardım istemesi.
açlık
09.01.2005 - 12:22çok aç kaldığım oldu.insanın ne kadar küçük ve aciz olduğunu anlaması için bir vesile (ay bu kelime bana çok yakıştı) .aynı zamanda insanların ne kadar mide bulandırı olduğunu anlamak için...bana kalırsa oruç tutmakla falan açların ahali anlaşılmaz.
cemal süreya
09.01.2005 - 12:02'....bir dahaki sefere kadın olarak gelirsem hayata
kesin eşcinsel olurdum.''
cemal süreya
Toplam 1615 mesaj bulundu