Teknik uygarlık, insanın şu büyük içsel sorununu, temel sorununu çözmedi, salt yaşamak değil, insanca bir varoluş nasıl sağlanır. - Jan Patocka. Çek Filozof.
Uzaklardan gelen bu hakikatin barınağı tam olarak insanın içinde olsa bile salt insan işiymiş görmek yanlış olur, hakikatin eskil belirişi, aynı zamanda gelecekte belirişidir.
Size düşüş sırasında yazıyorum, dünyada olma durumunu böyle duyumsuyorum. - Rene CHAR, 1988
1957 de de aynı isimli başyapıtına, valla öyle diyerek, Albert CAMUS e Nobel vermişlerdi, işi biliyorlar, sonra da 1997 de Saramagoya, ne kadar kör olduklarını anladıklarında, darısı başımıza, gün bir tane değil. Allahın damlayan pınarı. - DAĞLARCA.
George Steiner isimli - Fransız Filozof - tragedyanın ölümünden bahseder, işlevini yitirmiş tarz olarak, aslında da tarihde de fazla yazılabildiğine raslanmaz, çünkü siparişle yazılmaz, kendi dinamiklerini talep eder, onun için de süreye bakılırsa, çok azdır, İngilizlerden Raymond Williams, ve öğrencisi Terry Eagleton itiraz ederler, hadi canım ordan diyerek, üstelik ikisi de Marksist, hatta Modern dönemin daha kolay bir zemine, imkan verdiğine değinirler, daha yakın zaman da Ukrayna da olanları ve nedenlerini, tonlarca uyuşturucuya, ya da anti depresana giderek yayılarak dünyada ihtiyaç duyan insanların psişelerini, bireysel ilişkilerden, toplumsal ilişkilere yayılan pürüzleri trajik bulmamak epey zeka gerektirir, biz de bulunur mesela, ilk 5 e giren Üniversiteler de, yok artık diyebiliyorlar, ne anlarlar böyle şeylerden, bence de. Keşke herşey bizim görmek istediğimizden ibaret olsaydı, çok kolaylaşırdı uğraşımız, epey de raha ederdir. Öyle mi.
Önümüzde durur, biz başka tarafa bakarız, adını sır koyarız, anlaşılmadı diye, niyetin kendine niyet etmesi gibi, neliği çerçevesinde, bir döngüyü besleyerek, eylemle aşılacağı zannedilen de, bütün tarih boyunca sonuçsuzca geri döner aynı nedenle, kendine hapsolmuş şekilde, anlaşılmayan gerek duymayıştır, güvenli kendiliğinde. Gerekliliğin talebi değil, niyeti olur, kanılarımız yol keser, günümüzün özeti çerçevesinde, kayıplarımızın sorumlusunu orda görmek, bizi her zaman mutlu eder, biz içinde değilsek, neden sorun olsun. Daima özgür olmanın keyfine doyulmaz.
Hiç durmadan, asla geri dönmeden tırmanıyor ve hiç kimse bilmiyor,
onun nereye gittiğini, taşıdığı yük ağır ama bacakları bağlı değil ve
iyi işitmiyor kulakları, Adını haykırdığı hiçbir kapı açılmadı. Ancak
birini beklediklerini anlayınca, yüzünü değiştirmek geldi aklına. Derken,
o hep beklenen ama, hiç gelmeyen kişinin yerine girdi.
Ben in içinde bir yeraltı yolu vardır, sonsuz düzene ve ahenge açılabilmesi için, ama orada henüz hiçbir ahenk yoktur, insanın ilerleyen kültürüyle, aynı zamanda evrenin kültürünün de ilerlemesi istenir. Sizlere ölüm diye görünen şey, insanın daha yüce bir hayat için olgunlaşmış oluşudur. Varlığının her anında kendi dışında yeni bir şeyi kendi çevresine çeker, ta ki bütün maddeler onun ruhuyla tek bir ruh olsun. Yapmalısın, her bilincin gökyüzünde yıldız yazısıyla parlaması gereken, varlığı şart koşulacak, doğuştan gelme bir ahlaki güneş.
Fichte, 1814, 51 sene yaşadı, söyleyeceğini söyledi.
Tarih ne kadar mümkündür, bizim ona atfettiklerimiz kadar, yani yok hükmündedir, sanılarımızın özeti, biz değildir, bize dair kanaatlerdir, daha çok bir iddia, ama, iddia diye bir şey olamaz, doğal olarak silinir, tarih kaybolmaz değildir, kaybolur, sanılarımızın içinde, tıpkı gerçeklik gibi, var mıdır öyle bir şey, yoksa görmek istediğimiz şekli mi, hiç de öyle olmayan, ben sen arasındakinin iflası, nasıl oluyor da gerçek oluyor, öyle görmek istediğimiz için, bu kadar yalnızlık, haddimizi aştığı için belki.
Eğer dilini, kalemini tutsaydı,
başkaları gibi yükselirdi o da,
ama, iktidar hiç aklına gelmedi,
servete de hiç metelik vermedi.
Jonathan SWİFT, 1745, İngiliz Dahi Şair, Din Adamı, Yoksul bir çocuk olmasına rağmen Oxford da yüksek lisans yapabilmiş, şiirlerinin Türkçe çevirisi bir kaç tane dışında yok, İngiliz dilinin dünya da en çok ses getirmiş isimlerinden, ömrünün son üç yılında delirdi, o kadar aklı veren, isterse tepe tepe kullandırtmaz da.
Yayılmış halde dahil olan herşey, bir toplanma, onun içinde bulunuş hali, ortam, başkasına bütünüyle dahil olamayan herşey, cevher, en, boy, derinlik takdir edilebilen, cisim. cisimlerin tamamı birbirinden ayrı, cisimlikte ortak, ayrılıkları da toplanma nedeniyle. - Sühreverdi. -
Hissi duyuştan, akli duyuşa aşamalarda, ilk tanımdan, oluşla kopuş arasındaki hassasiyeti oluşturan, bize gelenin toplumsal dağılımı olarak bir özet, varlık sözlüğü gibi de düşünülebilir. yani her toplanma bir dağılma aynı zamanda, bağı kurmak, kendiliğin oturmasıyla mümkün, o da hissi duyuşla, akli duyuş dengesini kurmadaki özverinin başarısıyla, ilgili, gene gayret noktasındayız, var mı, yok, çünkü gerçek alan, bastığımız zemini biz kurguluyoruz, zemin olarak, kurgu ve gerçeklik arasındaki yarık, açılıp kapandıkça da kayıplarımız, ilişkinin odaklaştığı beraberliği olmayan bir beraberlik halinde devam ediyor, nasılı zenginleştirmeden, nedenini de kavrayamıyoruz, acı ama, gerçek zemin. - gökhan
Zamansallığı oluşturan ögeler senle alakalı değildir, kendi içeriğini kendi kurar ve bozar, sen sadece fon olarak varsın, sürekli bir geçişgenlik sürecinde otantik, o ortam da kendini var etmek, nefes almak gibidir, kendiliğinden, ama, dikkat varlığını ötelere taşımaktır. Kolay gelsin.
Tıp, teknik branşlarda başarılıysan, karnın doyar, bir miktar, sosyal bilimlerde, özellikle felsefe, ilahiyat gibi alanlarda karnınını bile doyuramazsın, ama, ruhun öyle bir doyar ki, bir daha kimseyle alışverişin olmaz, her zaman kendine yetersin, üstelik ebedidir, diğerleri olsa olsa kendi kendine eşelenir durur, gideceği mesafe kıyaslanamaz bile, ayrıca meslek kimseyi ilgilendirmez, dar bir çevreden başka, o da işi düşerse, ama, diğerleri, kaçınılmaz olarak herkes, kucaktadır, ilgilense de, ilgilenmese de. Dünyaya gelmek, dile gelmektir aynı zaman da çünkü, yoksa geldin mi gittin mi onu bile anlamazsın.
Hiçbir şey anlamayanın en özel yeteneği herşeyi anlamış olmasıdır, benim öyle yeteneklerim hiç olamadı, hala ipin ucu nerde kayıp onu merak edip dururum, bitmeyen bir rüyanın tekrar tekrar aynı sahneyi açık etmesi gibi, görünürde olup ortaya hiç çıkmayanın peşinde. Öteki türlüsü süreç diye bir şeyin olmadığını, sadece bir nokta olduğumuzu söylerdi, iyi ki öyle değil.
Madem sonunda tabiyiz, neden bu kadar sınırsız imkan veriliyor, özellikle dilin güzelliği, her dediğini yapan bir robottan kim ne tad alır, hep aynı şeyleri yapacaksa, çeşitlilik zenginliğin yapısı olarak kurgulanıyor, ama, her zenginliğin iflası da olabilir, işte o da ömründeki tutumunla ilgili. Geçmiş olsun.
Peki, ben in ben le ilişkisini nasıl çözücem, tabii ki ben siz kalarak, ne kadar ben siz o kadar ben, hem de süreklisinden, kullluk kavramının içeriği önce ben le başlar, ya da kuralı sen koy, bilimsel olarak, mesafe ne söyler o konuda, senin söylediğinden farklıysa, farkın içinde yutulan olma ihtimali, farksızlaşmanın verdiği rahatsızlıktan daha fazla rahatsız ediyorsa, aynen devam, biraz ertelersin olur biter, kurtulur musun, o beni aşar belki seni de, ama, kendine güven de güzel şey de nereye kadar, o da güven sorunu. Gizli bir ben aşkı mutlaka aşikar olur, halis bensizlik mutlaka ben olur. Kolay gelsin.
Her beni de ben zannetmeyin, sizinle ilgimiz yok, saklı bir benin bensizliği kadar açık, kapanıp kalmışdan da ayrıksı olmadan, ben diye bir şey yok zaten, o senin ben dediğinden herkes de var, ne zaman beni reddedersen ben oluşmaya başlar, ama, o ben miyim, ben dışında herşey mi, bilebilmek için ben olman lazım, o da herkese nasip olmaz, çünkü, ben olmadığım zamanlar da ben olabilmişim, sen hep bensin, ve hep böyle bensiz kalacaksın diyen ben de varolan ben, artık senle de ilgili değildir. Geçmiş olsun, her evde bulunsun, tabii dilek, ama, hangi dilek olmuş ki, biz öyle sanırsak olur belki, ya da olmuşun oluşmamış bir hücresi gibi gününü bekliyordur, kimbilir, benim bilmediğim kesin. Keselim en iyisi, iyi diyelim iyi olsun. çocuklar da şeker yiyebilsinler.
Bütün fikirlerin fikir olmaktan çıktığı yerde fikrin bir fikri olabilir, eldeki fikirlerle bu kadar oluyor, daha fazlası ise dahanın içindeki gizil bekleyişinde, niye düzenimiz fikrimizin gerisinde biraz daha açıklayıcı ya da olmayan fikirlerin fikirleriyle ne kadar mesafe katetttik, fikir dediğimizin fikri yapısı, yapısal bir yanılsama, ondan sürekli kaybedip bulduk zannederek tamamlıyoruz ömrü, artık ne kadar ömürdür, o da fikrinize bağlı, var ise. Peki gerçek ne, öyle bir şey yok, uyduruyoruz, varsa da açık etse, çoktan gerçek olmaktan çıkmıştın. Gününüz güzel, geceniz aydınlık olsun, neme lazım. Tabii çaya, çorbaya da limon, tad sonuçta.
insan
11.02.2023 - 15:14Teknik uygarlık, insanın şu büyük içsel sorununu, temel sorununu çözmedi, salt yaşamak değil, insanca bir varoluş nasıl sağlanır. - Jan Patocka. Çek Filozof.
Neden iman.
uzak
11.02.2023 - 15:07Uzaklardan gelen bu hakikatin barınağı tam olarak insanın içinde olsa bile salt insan işiymiş görmek yanlış olur, hakikatin eskil belirişi, aynı zamanda gelecekte belirişidir.
Jan Patocka, Çek Filozof.
estetik
11.02.2023 - 14:33Damıtılmış görü, bağlantının nesnede bağlantısızlaşarak can kuruşu, geçişgenliğin kurucu unsuru, ruhsallık ve nesnellik içiçeliğinin kendilik sıçrayışı, nereye istersen götür, dükkan senini.
bakış
11.02.2023 - 08:09Karşılıklı, birbirinin üreteni.
öyle
11.02.2023 - 05:15Gerçek gerçek değil, kendimizden süzülen, gerçek, gerçekleşir.
ayna
09.02.2023 - 20:08Yerle göğün, ölümlülerle, ölümsüzlerin ayna oyununu yalınlık içinde görünür kılan bu oyuna dünya deriz. - Heidegeer.
Felsefede düşünmek, bildik olandan tuhaf olana dönmek ve tuhaf olanda gerçekle karşılaşmaktır. - Paul VALERY, Fransız Dahi Şair.
düşüş
09.02.2023 - 19:57Size düşüş sırasında yazıyorum, dünyada olma durumunu böyle duyumsuyorum. - Rene CHAR, 1988
1957 de de aynı isimli başyapıtına, valla öyle diyerek, Albert CAMUS e Nobel vermişlerdi, işi biliyorlar, sonra da 1997 de Saramagoya, ne kadar kör olduklarını anladıklarında, darısı başımıza, gün bir tane değil. Allahın damlayan pınarı. - DAĞLARCA.
tragedya
09.02.2023 - 18:32George Steiner isimli - Fransız Filozof - tragedyanın ölümünden bahseder, işlevini yitirmiş tarz olarak, aslında da tarihde de fazla yazılabildiğine raslanmaz, çünkü siparişle yazılmaz, kendi dinamiklerini talep eder, onun için de süreye bakılırsa, çok azdır, İngilizlerden Raymond Williams, ve öğrencisi Terry Eagleton itiraz ederler, hadi canım ordan diyerek, üstelik ikisi de Marksist, hatta Modern dönemin daha kolay bir zemine, imkan verdiğine değinirler, daha yakın zaman da Ukrayna da olanları ve nedenlerini, tonlarca uyuşturucuya, ya da anti depresana giderek yayılarak dünyada ihtiyaç duyan insanların psişelerini, bireysel ilişkilerden, toplumsal ilişkilere yayılan pürüzleri trajik bulmamak epey zeka gerektirir, biz de bulunur mesela, ilk 5 e giren Üniversiteler de, yok artık diyebiliyorlar, ne anlarlar böyle şeylerden, bence de. Keşke herşey bizim görmek istediğimizden ibaret olsaydı, çok kolaylaşırdı uğraşımız, epey de raha ederdir. Öyle mi.
yazı
08.02.2023 - 10:12Kendi talep etmemişse, değmez, okur kalmak daha iyidir, değenine de herkes değmez, elden başka da bir şey gelmez.
sır
08.02.2023 - 10:09Önümüzde durur, biz başka tarafa bakarız, adını sır koyarız, anlaşılmadı diye, niyetin kendine niyet etmesi gibi, neliği çerçevesinde, bir döngüyü besleyerek, eylemle aşılacağı zannedilen de, bütün tarih boyunca sonuçsuzca geri döner aynı nedenle, kendine hapsolmuş şekilde, anlaşılmayan gerek duymayıştır, güvenli kendiliğinde. Gerekliliğin talebi değil, niyeti olur, kanılarımız yol keser, günümüzün özeti çerçevesinde, kayıplarımızın sorumlusunu orda görmek, bizi her zaman mutlu eder, biz içinde değilsek, neden sorun olsun. Daima özgür olmanın keyfine doyulmaz.
yüz
08.02.2023 - 07:28Hiç durmadan, asla geri dönmeden tırmanıyor ve hiç kimse bilmiyor,
onun nereye gittiğini, taşıdığı yük ağır ama bacakları bağlı değil ve
iyi işitmiyor kulakları, Adını haykırdığı hiçbir kapı açılmadı. Ancak
birini beklediklerini anlayınca, yüzünü değiştirmek geldi aklına. Derken,
o hep beklenen ama, hiç gelmeyen kişinin yerine girdi.
Pierre REVERDY, 1960, Fransız Şair.
Çev. Halil GÖKHAN.
doğru
07.02.2023 - 21:15Sözün kendine dönüşü, sürekli kendi kendinle, kendileşerek kendi içinde kendinden uzak bir kendiyi kurarak, kendiliğe karışır.
güneş
07.02.2023 - 17:38Ben in içinde bir yeraltı yolu vardır, sonsuz düzene ve ahenge açılabilmesi için, ama orada henüz hiçbir ahenk yoktur, insanın ilerleyen kültürüyle, aynı zamanda evrenin kültürünün de ilerlemesi istenir. Sizlere ölüm diye görünen şey, insanın daha yüce bir hayat için olgunlaşmış oluşudur. Varlığının her anında kendi dışında yeni bir şeyi kendi çevresine çeker, ta ki bütün maddeler onun ruhuyla tek bir ruh olsun. Yapmalısın, her bilincin gökyüzünde yıldız yazısıyla parlaması gereken, varlığı şart koşulacak, doğuştan gelme bir ahlaki güneş.
Fichte, 1814, 51 sene yaşadı, söyleyeceğini söyledi.
tarih
07.02.2023 - 00:33Tarih ne kadar mümkündür, bizim ona atfettiklerimiz kadar, yani yok hükmündedir, sanılarımızın özeti, biz değildir, bize dair kanaatlerdir, daha çok bir iddia, ama, iddia diye bir şey olamaz, doğal olarak silinir, tarih kaybolmaz değildir, kaybolur, sanılarımızın içinde, tıpkı gerçeklik gibi, var mıdır öyle bir şey, yoksa görmek istediğimiz şekli mi, hiç de öyle olmayan, ben sen arasındakinin iflası, nasıl oluyor da gerçek oluyor, öyle görmek istediğimiz için, bu kadar yalnızlık, haddimizi aştığı için belki.
iktidar
06.02.2023 - 23:54Eğer dilini, kalemini tutsaydı,
başkaları gibi yükselirdi o da,
ama, iktidar hiç aklına gelmedi,
servete de hiç metelik vermedi.
Jonathan SWİFT, 1745, İngiliz Dahi Şair, Din Adamı, Yoksul bir çocuk olmasına rağmen Oxford da yüksek lisans yapabilmiş, şiirlerinin Türkçe çevirisi bir kaç tane dışında yok, İngiliz dilinin dünya da en çok ses getirmiş isimlerinden, ömrünün son üç yılında delirdi, o kadar aklı veren, isterse tepe tepe kullandırtmaz da.
cisim
06.02.2023 - 23:26Yayılmış halde dahil olan herşey, bir toplanma, onun içinde bulunuş hali, ortam, başkasına bütünüyle dahil olamayan herşey, cevher, en, boy, derinlik takdir edilebilen, cisim. cisimlerin tamamı birbirinden ayrı, cisimlikte ortak, ayrılıkları da toplanma nedeniyle. - Sühreverdi. -
Hissi duyuştan, akli duyuşa aşamalarda, ilk tanımdan, oluşla kopuş arasındaki hassasiyeti oluşturan, bize gelenin toplumsal dağılımı olarak bir özet, varlık sözlüğü gibi de düşünülebilir. yani her toplanma bir dağılma aynı zamanda, bağı kurmak, kendiliğin oturmasıyla mümkün, o da hissi duyuşla, akli duyuş dengesini kurmadaki özverinin başarısıyla, ilgili, gene gayret noktasındayız, var mı, yok, çünkü gerçek alan, bastığımız zemini biz kurguluyoruz, zemin olarak, kurgu ve gerçeklik arasındaki yarık, açılıp kapandıkça da kayıplarımız, ilişkinin odaklaştığı beraberliği olmayan bir beraberlik halinde devam ediyor, nasılı zenginleştirmeden, nedenini de kavrayamıyoruz, acı ama, gerçek zemin. - gökhan
bahçe
03.02.2023 - 09:02Süzülüp akasya dallarında gün,
erir damla damla ayaklarında,
sesin perde perde genişledikçe,
solan gözlerinden yağarken gece,
sürür eteğini silik ve ince,
bir gölge bahçenin uzaklarında.
Ahmet Muhip DRANAS,
zaman
01.02.2023 - 07:43Zamansallığı oluşturan ögeler senle alakalı değildir, kendi içeriğini kendi kurar ve bozar, sen sadece fon olarak varsın, sürekli bir geçişgenlik sürecinde otantik, o ortam da kendini var etmek, nefes almak gibidir, kendiliğinden, ama, dikkat varlığını ötelere taşımaktır. Kolay gelsin.
ruh
01.02.2023 - 07:38Tıp, teknik branşlarda başarılıysan, karnın doyar, bir miktar, sosyal bilimlerde, özellikle felsefe, ilahiyat gibi alanlarda karnınını bile doyuramazsın, ama, ruhun öyle bir doyar ki, bir daha kimseyle alışverişin olmaz, her zaman kendine yetersin, üstelik ebedidir, diğerleri olsa olsa kendi kendine eşelenir durur, gideceği mesafe kıyaslanamaz bile, ayrıca meslek kimseyi ilgilendirmez, dar bir çevreden başka, o da işi düşerse, ama, diğerleri, kaçınılmaz olarak herkes, kucaktadır, ilgilense de, ilgilenmese de. Dünyaya gelmek, dile gelmektir aynı zaman da çünkü, yoksa geldin mi gittin mi onu bile anlamazsın.
anlamak
31.01.2023 - 08:02Hiçbir şey anlamayanın en özel yeteneği herşeyi anlamış olmasıdır, benim öyle yeteneklerim hiç olamadı, hala ipin ucu nerde kayıp onu merak edip dururum, bitmeyen bir rüyanın tekrar tekrar aynı sahneyi açık etmesi gibi, görünürde olup ortaya hiç çıkmayanın peşinde. Öteki türlüsü süreç diye bir şeyin olmadığını, sadece bir nokta olduğumuzu söylerdi, iyi ki öyle değil.
imkansız
29.01.2023 - 08:59Madem sonunda tabiyiz, neden bu kadar sınırsız imkan veriliyor, özellikle dilin güzelliği, her dediğini yapan bir robottan kim ne tad alır, hep aynı şeyleri yapacaksa, çeşitlilik zenginliğin yapısı olarak kurgulanıyor, ama, her zenginliğin iflası da olabilir, işte o da ömründeki tutumunla ilgili. Geçmiş olsun.
ben
28.01.2023 - 22:23Peki, ben in ben le ilişkisini nasıl çözücem, tabii ki ben siz kalarak, ne kadar ben siz o kadar ben, hem de süreklisinden, kullluk kavramının içeriği önce ben le başlar, ya da kuralı sen koy, bilimsel olarak, mesafe ne söyler o konuda, senin söylediğinden farklıysa, farkın içinde yutulan olma ihtimali, farksızlaşmanın verdiği rahatsızlıktan daha fazla rahatsız ediyorsa, aynen devam, biraz ertelersin olur biter, kurtulur musun, o beni aşar belki seni de, ama, kendine güven de güzel şey de nereye kadar, o da güven sorunu. Gizli bir ben aşkı mutlaka aşikar olur, halis bensizlik mutlaka ben olur. Kolay gelsin.
ben
28.01.2023 - 21:34Her beni de ben zannetmeyin, sizinle ilgimiz yok, saklı bir benin bensizliği kadar açık, kapanıp kalmışdan da ayrıksı olmadan, ben diye bir şey yok zaten, o senin ben dediğinden herkes de var, ne zaman beni reddedersen ben oluşmaya başlar, ama, o ben miyim, ben dışında herşey mi, bilebilmek için ben olman lazım, o da herkese nasip olmaz, çünkü, ben olmadığım zamanlar da ben olabilmişim, sen hep bensin, ve hep böyle bensiz kalacaksın diyen ben de varolan ben, artık senle de ilgili değildir. Geçmiş olsun, her evde bulunsun, tabii dilek, ama, hangi dilek olmuş ki, biz öyle sanırsak olur belki, ya da olmuşun oluşmamış bir hücresi gibi gününü bekliyordur, kimbilir, benim bilmediğim kesin. Keselim en iyisi, iyi diyelim iyi olsun. çocuklar da şeker yiyebilsinler.
haklı
28.01.2023 - 21:04Bütün fikirlerin fikir olmaktan çıktığı yerde fikrin bir fikri olabilir, eldeki fikirlerle bu kadar oluyor, daha fazlası ise dahanın içindeki gizil bekleyişinde, niye düzenimiz fikrimizin gerisinde biraz daha açıklayıcı ya da olmayan fikirlerin fikirleriyle ne kadar mesafe katetttik, fikir dediğimizin fikri yapısı, yapısal bir yanılsama, ondan sürekli kaybedip bulduk zannederek tamamlıyoruz ömrü, artık ne kadar ömürdür, o da fikrinize bağlı, var ise. Peki gerçek ne, öyle bir şey yok, uyduruyoruz, varsa da açık etse, çoktan gerçek olmaktan çıkmıştın. Gününüz güzel, geceniz aydınlık olsun, neme lazım. Tabii çaya, çorbaya da limon, tad sonuçta.
Toplam 620 mesaj bulundu