Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meftun Ünsal, Türkiye’de yapılan bir araştırmada en çok sigara içen meslek gruplarının başında gazetecilerin geldiğini, bunu öğretmen ve doktorların takip ettiğini söyledi.
Ünsal, sigaranın bilinen tüm kanser türlerinin ortaya çıkmasında etkili olduğunu vurgulayarak, sigaranın zararlarının saymakla bitirilemeyeceğini kaydetti.
Sigara ve sigara kullanımıyla ilgili şimdiye kadar bir çok araştırma yapıldığını, bunlardan bir tanesinin de Hacettepe Halk Sağlığı Vakfı tarafından öğretmen, sporcu, sanatçı, gazeteci, doktor ve milletvekili gruplar üzerinde yürütüldüğünü bildirdi.
Gazeteciler daha fazla sigara içiyor
Toplam 2 bin 503 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmanın çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğuna dikkat çeken Ünsal, şunları kaydetti:
'Araştırma sonucuna göre en çok sigara içen meslek gruplarının başında gazeteciler geliyor. Bunu öğretmen, sanatçı ve doktorların takip ettiği görülmüştür. Gençlere model olabilecek meslek gruplarında sigara içme oranının yüksek olması ise düşündürücüdür.' Günümüzde, gelişmiş ülkelerde alınan önlemler ve özellikle açılan tazminat davaları nedeniyle sigara firmalarının üçüncü dünya ülkelerine yöneldiğini ifade eden Ünsal, bu ülkelerin pazar olarak görüldüğünü, kadın ve çocukların ise hedef kitle olduğunu ileri sürdü.
Sigaranın bağımlılık yapan bir madde olduğunu, kadın ve çocuklarda kolayca bağımlılık yaptığını anlatan Ünsal, firmaların hedef kitleyi etkilemek için sinema, dizi, gazete, dergi, kitap gibi her türlü görsel malzemeyi kullanarak reklam yaptıklarını söyledi.
Türkiye’de sigara içme yaşının giderek düştüğünü de vurgulayan Ünsal, devletin sigara konusunda ciddi önlemler alması gerektiğini, bireylerin eğitiminin ise en önemli konu olduğunu sözlerine ekledi.
YENİ BİR ARAŞTIRMA
Ünsal, OMÜ Göğüs Hastalıkları Anabilimdalı olarak kendilerinin de öğretmen ve öğrenciler üzerinde yeni bir araştırma yaptıklarını kaydetti.
Yaklaşık 2 bini öğretmen toplam 14 bin kişiyi kapsayan araştırmanın öğretmen ve öğrencilerin sigara içme oranlarını tespit etmek için yürütüldüğünü bildiren Ünsal, saha çalışması tamamlanmak üzere olan araştırma verilerinin değerlendirme aşamasında olduğunu söyledi.
Ünsal, araştırmanın veri değerlendirmesinin tamamlanmasının sonra sonuçların kamuoyuna duyurulacağını da söyledi.
Ünlü Rus yazar Tolstoy’un, ölümünden bir yıl önce Hz. Muhammed’in (s.a.s.) hadislerini derlediği bir risalesi olduğu ortaya çıktı. Tolstoy’un eseri, Rus halkında İslama ilgi uyandırmaması için komünizm döneminde gizlenmiş.
‘Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur.” Bu sözler tanınmış Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy’a ait.
Sadece Rusça konuşulan ülkelerde değil dünya edebiyatında da büyük saygınlığa sahip Tolstoy’un yıllardır gizlenen risalesi Türkiye’de de ilk kez “Hz. Muhammed” adıyla yayımlanıyor. Tolstoy, bu risalesini 1909 yılında neşrediyor. Ancak komünizmin baskı yıllarında kitap Rus ve Müslüman halkları etkilememesi için devlet tarafından bilinçli bir politikayla gözlerden uzak tutulmuş.
Sovyetler’in yıkılması ile 1990 yılında eser “Hz. Muhammed’in Kuran’a Girmemiş Hadisleri” adıyla Rusça yeniden yayımlanıyor. Karakutu Yayınları tarafından Türkiye’de okuyucuya sunulan kitabın editörü Azeri Prof. Telman Hurşidoğlu Aliyev, kitabın orijinal adını İslami terminolojiye göre teknik olarak hatalı buldukları için sadece “Hz.Muhammed” koymayı tercih ettiklerini belirtiyor. Tolstoy’un da orijinal baskılarda “hazreti” sıfatını bizzat kullanmış olması dikkat çekici.
Tolstoy’u bu kitabı yazmaya yönelten olay 1908 yılında Hindistanlı alim Abdullah El Sühreverdi’nin “Hz. Muhammed’in Hadisleri” kitabını okuması oluyor. Kitaptan oldukça etkilenen Tolstoy, seçtiği hadislerle hemen bir kitapçık oluşturuyor. Tolstoy daha çok, Allah inancı, fakirlik, eşitlik, ölüm ve iyi insan olma gibi konuları içeren hadisleri toparlamış. “Hz. Muhammed” kitabının editörleri Tolstoy’un seçtiği hadislerin Kütüb-ü Sitte’de yer alanlarını da tek tek tespit etmişler. Tolstoy’un seçtiği hadislerden bazıları şöyle:
“Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa da, hakikati söyleyin.”
“Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir.”
“Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin.”
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”
“Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.”
“İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.”
Yaşadığı dönemde de Rusya’da büyük saygınlığa sahip Tolstoy’un hadis kitapçığı yayınlaması önemli. Ancak tek başına buna dayanarak yazarın Müslüman olduğunu iddia etmek mümkün değil. Fakat “Hz.Muhammed” kitabı edebiyat dünyasında önemli tartışmalara sebep olacak, Tolstoy’un Müslüman olduğuna dair bilgi ve mektuplara da yer veriyor.
Prof. Aliyev, bir Arapla evlenip İslamı kabul etmiş Valeriya Porohova isimli Rus bir kadının anılarına yer veriyor. 11 yıl eşiyle Suudi Arabistan’da yaşayan bayan Porohova, Kur’an-ı Kerim’i Rusça’ya tercüme etmiş. Porohova, ünlü yazar Tolstoy’un son zamanlarında İslamı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini iddia ediyor. Tolstoy’un İslami usûllere göre defnedildiğini iddia eden Porohova, mezarının başında Hıristiyanlığın sembolü olan Haç’ın da yer almadığını belirtiyor. Sovyet hükümetlerinin bu gerçeği uzun yıllar gizlemeye çalıştığını kaydeden Prof. Aliyev, Tolstoy’un Müslüman olduğunun öğrenilmesi halinde Rus halkında İslama yönelme akımının başlamasından korkulduğunu ileri sürüyor.
Kitap, Rus Yelena Vekilova’nın Tolstoy ile oğulları üzerine yaptığı çarpıcı mektuplaşmaya da yer veriyor. Rusya’da 1904’te çıkarılan ve çocukların herhangi bir sebepten dolayı ayrıldıkları ana-baba dinine dönmelerine izin veren düzenleme sonrası yaşanıyor bu mektuplaşmalar. Azeri kökenli general İbrahim Ağa ile evli olan Vekilova biri üniversitede, diğeri askeri okulda okuyan iki oğlunun babalarının dini İslam’a meylettiğini, Rus ve Hıristiyan olarak kendisinin ne yapması gerektiğini soruyor ünlü Rus yazara.
Tolstoy’un bayan Vekilova’ya cevabi mektubu oldukça net.
“Muhammediliğe, Hıristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben bütün kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan mukayese edilmeyecek kadar üstündür.” satırlarıyla gençlerin tercihini destekliyor. Tolstoy, mektubun devamında çok daha ilginç bir tespitte bulunuyor: “Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”
“Hz.Muhammed” kitabı Tolstoy’un ‘İtirafları’na yer veriyor. Söz konusu eseri Tolstoy, hasta olan erkek kardeşinin kendisinde uyandırdığı etkiyle kaleme alıyor. Tolstoy’un hayat hikâyesine de kısaca yer veren kitapta, araştırmacı ve edebiyatçılara belge özelliği taşıması için mektuplar ve hadislerin toplandığı risalenin Rusça orijinallerine de ek olarak yer veriliyor.
1828’de doğan Tolstoy, önce annesini, sonra babasını kaybetti. 9 yaşından itibaren halasının gözetiminde büyüdü. Asil ve zengin bir ailenin çocuğu olan Tolstoy, çocuk yaşında Fransızca ve Almanca öğrendi. 1844’te Kazan Üniversitesi’nde Doğu Dilleri üzerine eğitim görmeye başladığı halde, bohem yaşama olan düşkünlüğü ile bu eğitimi yarıda bıraktı.
19 yaşına geldiğinde ailesinden kalan servetin vârislerinden birisi olarak genç yaşında büyük bir servete kondu. 1851’de Kafkaslara askeri eğitim almaya gitti. İki yıl sonra Osmanlılara karşı savaşmak üzere cepheye katıldı. 1856’da ordudan ayrıldı. Çocukluk anılarını anlattığı ‘Çocukluk’u 1851’de henüz 23 yaşındayken kaleme almaya başladı.
Kafkas halklarının yaşamını ele aldığı ‘Hacı Murat’ ve ‘Kazaklar’ romanlarını 1852’de, Kırım Savaşı’nı anlattığı ‘Sivastopol Hikayeleri’ni 1855’te yayımladı. Ardından Fransa, İngiltere ve Belçika’ya seyahatler düzenledi. 1862’de evlendi. Ertesi yıl en önemli eserlerinden ‘Savaş ve Barış’ı yazmaya başladı, 6 yıl sonra 1869’da tamamladı. 1873’te bir diğer klasik eseri ‘Anna Karanina’yı kaleme almaya başladı ve 3 yılda bitirebildi. Bir diğer güçlü eseri ‘Diriliş’i yirmi yıl sonra yazmaya başladı ve 1899’da tamamladı. Ara dönemde ‘Din Nedir? ’, ‘Ölüm Manifestosu’ ve ‘Üç Ölüm’ gibi insan, yaratıcı ve ölümü ana tema olarak ele aldığı hikâye ve romanları yazdı.
Tolstoy, 82 yaşında eşiyle yaşadığı geçimsizlik ve kavgalara kızarak çocukluğundan beri yaşadığı Yasnaya Polyana’daki evini terk etti. 20 Kasım 1910’da Odesa-İstanbul üzerinden Bulgaristan’a gitmeye çalışırken zatürreeye yakalandı ve Astapova’da metruk bir tren garında hayata veda etti. Vasiyeti sebebiyle Yasnaya Polyana’daki çiftliğinin sessiz ve gölgeli bir yerine gömüldü.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 60'ıncı yıldönümünü kutlama törenleri Moskova'da yapıldığı için günün mana va anlamına uygun bir film seyretmeye karar verdim
Seçtiğim 'Der Untergang' adlı filmde, Hitler'in sığınakta ölümüne kadar geçen son günler anlatılıyordu.
Filmde benim dikkatimi çeken, son yaklaşırken Nazi önde gelenleri ve ailelerinin intihar ederken bile son derece disiplinli ve adeta gizli bir ritüele uygun davranmalarıydı.
Olaylara bizzat şahit olmuş olan Hitler'in sekreterinin yazdıklarına dayanıldığından film son derece gerçekçiydi. Bir belgesel değerindeydi.
İntiharlar sürecinde izlediğim ritüeller bana yeraltı örgütlerini hatırlattı ve bu konuyu irdelemeye başladım.
Uzun yıllardır okumayı ihmal ettiğim bir kitapta aradığım şifreleri buldum.
İsrailli ve Alman araştırıcıların bile, yeni bilgileri öğrendikleri 'Bilinmeyen Hitler' adlı İngilizce'ye de çevrilmiş bu kitapta (yazarı Aytunç Altındal) Hitler ile ilgili son derece ilginç ve hatta tüyler ürpertici gerçekler anlatılıyor.
Hitler'e ve Nazilere iktidar yolunu açan esrarengiz bir okült örgütü var. Bunun adı 'Thule Gesselscahft'.
İstanbul'da kurulan bu gizli örgütün kurucusu bir Türk vatandaşı olan Baron Rudolph Von Sebottendorf'tu.
Aynı zamanda Bektaşi ve Mason olan bu Baron Von Sebottendorf ile ilgili bilgilerin devlet arşivlerinde derin bilgi olarak saklandığı da araştırmacı Altındal tarafından öne sürülüyor.
Ben tarihin gerçekten yazılmamış olduğunu, çünkü bu tür gizli bağlantıların atlanmasının tercih edildiğini düşünürüm. Hitler ile İstanbul'da bir Türk vatandaşı tarafından kurulmuş gizli bir örgütün bağlantısı tarihe tamamen farklı gözlerle bakmamıza yol açacak kadar önemli bir gerçek. Tarih aslında bu tür bağlantılar ve gizli ilişkiler tarafından yazılıyor, ama resmi tarih inceleyicileri bunları gözden kaçırmayı yeğliyorlar.
Onların bu tavrı nedeniyle resmi tarihte birçok açıklanamayan nokta ortada kalıyor.
Araştırmacı Altındal, kitabında Hitler'in aile ağacını çıkarmış ve orada görüyorsunuz ki; Hitler'in anne ve babasını bile keşfedebilmek son derece zor iş. Çünkü gizli örgüt el atmış onun yaşamına ve dünyaya bela getirecek bir lider oluşturmaya başlamış Hitler daha doğmadan önce bile...
Tarihçiler Hitler'in filmde de gösterildiği gibi, o saklanmakta olduğu sığınakta öldüğünü kabul eder. Oysa Sovyetler Birliği yıllar sonra fark etti ki ellerindeki ceset Hitler'e değil, onun dublörü olan Gustav Mahler'e aitti. Hitler o sığınakta değil, 15 yıl kadar sonra ölmüştü. Arada geçen yıllarda neler olduğu, ne tür bağlantılar kurulduğu; bu arada İstanbul'da kurulmuş olan gizli örgütün neler yaptığı gibi konularda, hala daha tatmin edici açıklamalar yok.
lale
01.06.2005 - 14:04Soğan
zeki müren
01.06.2005 - 14:03O (işaret sıfatı)
sigara
31.05.2005 - 13:35Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meftun Ünsal, Türkiye’de yapılan bir araştırmada en çok sigara içen meslek gruplarının başında gazetecilerin geldiğini, bunu öğretmen ve doktorların takip ettiğini söyledi.
Ünsal, sigaranın bilinen tüm kanser türlerinin ortaya çıkmasında etkili olduğunu vurgulayarak, sigaranın zararlarının saymakla bitirilemeyeceğini kaydetti.
Sigara ve sigara kullanımıyla ilgili şimdiye kadar bir çok araştırma yapıldığını, bunlardan bir tanesinin de Hacettepe Halk Sağlığı Vakfı tarafından öğretmen, sporcu, sanatçı, gazeteci, doktor ve milletvekili gruplar üzerinde yürütüldüğünü bildirdi.
Gazeteciler daha fazla sigara içiyor
Toplam 2 bin 503 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmanın çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğuna dikkat çeken Ünsal, şunları kaydetti:
'Araştırma sonucuna göre en çok sigara içen meslek gruplarının başında gazeteciler geliyor. Bunu öğretmen, sanatçı ve doktorların takip ettiği görülmüştür. Gençlere model olabilecek meslek gruplarında sigara içme oranının yüksek olması ise düşündürücüdür.' Günümüzde, gelişmiş ülkelerde alınan önlemler ve özellikle açılan tazminat davaları nedeniyle sigara firmalarının üçüncü dünya ülkelerine yöneldiğini ifade eden Ünsal, bu ülkelerin pazar olarak görüldüğünü, kadın ve çocukların ise hedef kitle olduğunu ileri sürdü.
Sigaranın bağımlılık yapan bir madde olduğunu, kadın ve çocuklarda kolayca bağımlılık yaptığını anlatan Ünsal, firmaların hedef kitleyi etkilemek için sinema, dizi, gazete, dergi, kitap gibi her türlü görsel malzemeyi kullanarak reklam yaptıklarını söyledi.
Türkiye’de sigara içme yaşının giderek düştüğünü de vurgulayan Ünsal, devletin sigara konusunda ciddi önlemler alması gerektiğini, bireylerin eğitiminin ise en önemli konu olduğunu sözlerine ekledi.
YENİ BİR ARAŞTIRMA
Ünsal, OMÜ Göğüs Hastalıkları Anabilimdalı olarak kendilerinin de öğretmen ve öğrenciler üzerinde yeni bir araştırma yaptıklarını kaydetti.
Yaklaşık 2 bini öğretmen toplam 14 bin kişiyi kapsayan araştırmanın öğretmen ve öğrencilerin sigara içme oranlarını tespit etmek için yürütüldüğünü bildiren Ünsal, saha çalışması tamamlanmak üzere olan araştırma verilerinin değerlendirme aşamasında olduğunu söyledi.
Ünsal, araştırmanın veri değerlendirmesinin tamamlanmasının sonra sonuçların kamuoyuna duyurulacağını da söyledi.
çerkes kızı
26.05.2005 - 08:35Haa bide evlenmeslerde kaçarlar.
sürgün
25.05.2005 - 10:12e yolladın beni
ahh bu ayrılık
kan
25.05.2005 - 10:10Dün burnumdan inen sıvı
çerkes kızı
25.05.2005 - 10:06Genelde geç evlenirler.Erkekleride dahil.
Türk erkeklerini severler.Güsel olurlar.Temizdirler.bakımlıdırlar.Güsel yemek yaparlar.
nedir bölümü
25.05.2005 - 10:03Ne kadar sallarsan salla
Nedire düşer son cümle
günün adamı
25.05.2005 - 09:59Enver paşa
lakap
25.05.2005 - 09:57En güsel sarı
kamçı
25.05.2005 - 09:56Acı
kaşen
25.05.2005 - 09:54Çerkes düğünlerinde arkadaş bulma.
Türbanlı Mona Lisa
20.05.2005 - 10:59Yakışırrr.
Çok mu gıcığım nee.
lev nikolaevich tolstoy
20.05.2005 - 10:56Ünlü Rus yazar Tolstoy’un, ölümünden bir yıl önce Hz. Muhammed’in (s.a.s.) hadislerini derlediği bir risalesi olduğu ortaya çıktı. Tolstoy’un eseri, Rus halkında İslama ilgi uyandırmaması için komünizm döneminde gizlenmiş.
‘Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur.” Bu sözler tanınmış Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy’a ait.
Sadece Rusça konuşulan ülkelerde değil dünya edebiyatında da büyük saygınlığa sahip Tolstoy’un yıllardır gizlenen risalesi Türkiye’de de ilk kez “Hz. Muhammed” adıyla yayımlanıyor. Tolstoy, bu risalesini 1909 yılında neşrediyor. Ancak komünizmin baskı yıllarında kitap Rus ve Müslüman halkları etkilememesi için devlet tarafından bilinçli bir politikayla gözlerden uzak tutulmuş.
Sovyetler’in yıkılması ile 1990 yılında eser “Hz. Muhammed’in Kuran’a Girmemiş Hadisleri” adıyla Rusça yeniden yayımlanıyor. Karakutu Yayınları tarafından Türkiye’de okuyucuya sunulan kitabın editörü Azeri Prof. Telman Hurşidoğlu Aliyev, kitabın orijinal adını İslami terminolojiye göre teknik olarak hatalı buldukları için sadece “Hz.Muhammed” koymayı tercih ettiklerini belirtiyor. Tolstoy’un da orijinal baskılarda “hazreti” sıfatını bizzat kullanmış olması dikkat çekici.
Tolstoy’u bu kitabı yazmaya yönelten olay 1908 yılında Hindistanlı alim Abdullah El Sühreverdi’nin “Hz. Muhammed’in Hadisleri” kitabını okuması oluyor. Kitaptan oldukça etkilenen Tolstoy, seçtiği hadislerle hemen bir kitapçık oluşturuyor. Tolstoy daha çok, Allah inancı, fakirlik, eşitlik, ölüm ve iyi insan olma gibi konuları içeren hadisleri toparlamış. “Hz. Muhammed” kitabının editörleri Tolstoy’un seçtiği hadislerin Kütüb-ü Sitte’de yer alanlarını da tek tek tespit etmişler. Tolstoy’un seçtiği hadislerden bazıları şöyle:
“Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa da, hakikati söyleyin.”
“Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir.”
“Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin.”
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”
“Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.”
“İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.”
Yaşadığı dönemde de Rusya’da büyük saygınlığa sahip Tolstoy’un hadis kitapçığı yayınlaması önemli. Ancak tek başına buna dayanarak yazarın Müslüman olduğunu iddia etmek mümkün değil. Fakat “Hz.Muhammed” kitabı edebiyat dünyasında önemli tartışmalara sebep olacak, Tolstoy’un Müslüman olduğuna dair bilgi ve mektuplara da yer veriyor.
Prof. Aliyev, bir Arapla evlenip İslamı kabul etmiş Valeriya Porohova isimli Rus bir kadının anılarına yer veriyor. 11 yıl eşiyle Suudi Arabistan’da yaşayan bayan Porohova, Kur’an-ı Kerim’i Rusça’ya tercüme etmiş. Porohova, ünlü yazar Tolstoy’un son zamanlarında İslamı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini iddia ediyor. Tolstoy’un İslami usûllere göre defnedildiğini iddia eden Porohova, mezarının başında Hıristiyanlığın sembolü olan Haç’ın da yer almadığını belirtiyor. Sovyet hükümetlerinin bu gerçeği uzun yıllar gizlemeye çalıştığını kaydeden Prof. Aliyev, Tolstoy’un Müslüman olduğunun öğrenilmesi halinde Rus halkında İslama yönelme akımının başlamasından korkulduğunu ileri sürüyor.
Kitap, Rus Yelena Vekilova’nın Tolstoy ile oğulları üzerine yaptığı çarpıcı mektuplaşmaya da yer veriyor. Rusya’da 1904’te çıkarılan ve çocukların herhangi bir sebepten dolayı ayrıldıkları ana-baba dinine dönmelerine izin veren düzenleme sonrası yaşanıyor bu mektuplaşmalar. Azeri kökenli general İbrahim Ağa ile evli olan Vekilova biri üniversitede, diğeri askeri okulda okuyan iki oğlunun babalarının dini İslam’a meylettiğini, Rus ve Hıristiyan olarak kendisinin ne yapması gerektiğini soruyor ünlü Rus yazara.
Tolstoy’un bayan Vekilova’ya cevabi mektubu oldukça net.
“Muhammediliğe, Hıristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben bütün kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan mukayese edilmeyecek kadar üstündür.” satırlarıyla gençlerin tercihini destekliyor. Tolstoy, mektubun devamında çok daha ilginç bir tespitte bulunuyor: “Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”
“Hz.Muhammed” kitabı Tolstoy’un ‘İtirafları’na yer veriyor. Söz konusu eseri Tolstoy, hasta olan erkek kardeşinin kendisinde uyandırdığı etkiyle kaleme alıyor. Tolstoy’un hayat hikâyesine de kısaca yer veren kitapta, araştırmacı ve edebiyatçılara belge özelliği taşıması için mektuplar ve hadislerin toplandığı risalenin Rusça orijinallerine de ek olarak yer veriliyor.
1828’de doğan Tolstoy, önce annesini, sonra babasını kaybetti. 9 yaşından itibaren halasının gözetiminde büyüdü. Asil ve zengin bir ailenin çocuğu olan Tolstoy, çocuk yaşında Fransızca ve Almanca öğrendi. 1844’te Kazan Üniversitesi’nde Doğu Dilleri üzerine eğitim görmeye başladığı halde, bohem yaşama olan düşkünlüğü ile bu eğitimi yarıda bıraktı.
19 yaşına geldiğinde ailesinden kalan servetin vârislerinden birisi olarak genç yaşında büyük bir servete kondu. 1851’de Kafkaslara askeri eğitim almaya gitti. İki yıl sonra Osmanlılara karşı savaşmak üzere cepheye katıldı. 1856’da ordudan ayrıldı. Çocukluk anılarını anlattığı ‘Çocukluk’u 1851’de henüz 23 yaşındayken kaleme almaya başladı.
Kafkas halklarının yaşamını ele aldığı ‘Hacı Murat’ ve ‘Kazaklar’ romanlarını 1852’de, Kırım Savaşı’nı anlattığı ‘Sivastopol Hikayeleri’ni 1855’te yayımladı. Ardından Fransa, İngiltere ve Belçika’ya seyahatler düzenledi. 1862’de evlendi. Ertesi yıl en önemli eserlerinden ‘Savaş ve Barış’ı yazmaya başladı, 6 yıl sonra 1869’da tamamladı. 1873’te bir diğer klasik eseri ‘Anna Karanina’yı kaleme almaya başladı ve 3 yılda bitirebildi. Bir diğer güçlü eseri ‘Diriliş’i yirmi yıl sonra yazmaya başladı ve 1899’da tamamladı. Ara dönemde ‘Din Nedir? ’, ‘Ölüm Manifestosu’ ve ‘Üç Ölüm’ gibi insan, yaratıcı ve ölümü ana tema olarak ele aldığı hikâye ve romanları yazdı.
Tolstoy, 82 yaşında eşiyle yaşadığı geçimsizlik ve kavgalara kızarak çocukluğundan beri yaşadığı Yasnaya Polyana’daki evini terk etti. 20 Kasım 1910’da Odesa-İstanbul üzerinden Bulgaristan’a gitmeye çalışırken zatürreeye yakalandı ve Astapova’da metruk bir tren garında hayata veda etti. Vasiyeti sebebiyle Yasnaya Polyana’daki çiftliğinin sessiz ve gölgeli bir yerine gömüldü.
sıcak çikolata
20.05.2005 - 10:42Sonunda kürdan kullananlar da var.
sıkılıyorum çünkü
20.05.2005 - 10:41Asistan bana küstü.
denizi özlemek
20.05.2005 - 10:40Plajda futbol.Minyatür kale.
gün batımı.
demet akbağ
18.05.2005 - 13:26Reklamda berbatov
madalyon
18.05.2005 - 13:24Diğer yüzü NOYLADAM
antalya
10.05.2005 - 10:02Unutamadım unutamadım ne olur anla benii.
gelincik
10.05.2005 - 10:01Artık gelinlikler kırmızı olmalı.
adolf hitler
10.05.2005 - 09:59Serdar Turgut'un Akşam Gazetesi'ndeki yazısı:
HİTLER'İN ARKASINDA BİR TÜRK VATANDAŞI VARDI
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 60'ıncı yıldönümünü kutlama törenleri Moskova'da yapıldığı için günün mana va anlamına uygun bir film seyretmeye karar verdim
Seçtiğim 'Der Untergang' adlı filmde, Hitler'in sığınakta ölümüne kadar geçen son günler anlatılıyordu.
Filmde benim dikkatimi çeken, son yaklaşırken Nazi önde gelenleri ve ailelerinin intihar ederken bile son derece disiplinli ve adeta gizli bir ritüele uygun davranmalarıydı.
Olaylara bizzat şahit olmuş olan Hitler'in sekreterinin yazdıklarına dayanıldığından film son derece gerçekçiydi. Bir belgesel değerindeydi.
İntiharlar sürecinde izlediğim ritüeller bana yeraltı örgütlerini hatırlattı ve bu konuyu irdelemeye başladım.
Uzun yıllardır okumayı ihmal ettiğim bir kitapta aradığım şifreleri buldum.
İsrailli ve Alman araştırıcıların bile, yeni bilgileri öğrendikleri 'Bilinmeyen Hitler' adlı İngilizce'ye de çevrilmiş bu kitapta (yazarı Aytunç Altındal) Hitler ile ilgili son derece ilginç ve hatta tüyler ürpertici gerçekler anlatılıyor.
Hitler'e ve Nazilere iktidar yolunu açan esrarengiz bir okült örgütü var. Bunun adı 'Thule Gesselscahft'.
İstanbul'da kurulan bu gizli örgütün kurucusu bir Türk vatandaşı olan Baron Rudolph Von Sebottendorf'tu.
Aynı zamanda Bektaşi ve Mason olan bu Baron Von Sebottendorf ile ilgili bilgilerin devlet arşivlerinde derin bilgi olarak saklandığı da araştırmacı Altındal tarafından öne sürülüyor.
Ben tarihin gerçekten yazılmamış olduğunu, çünkü bu tür gizli bağlantıların atlanmasının tercih edildiğini düşünürüm. Hitler ile İstanbul'da bir Türk vatandaşı tarafından kurulmuş gizli bir örgütün bağlantısı tarihe tamamen farklı gözlerle bakmamıza yol açacak kadar önemli bir gerçek. Tarih aslında bu tür bağlantılar ve gizli ilişkiler tarafından yazılıyor, ama resmi tarih inceleyicileri bunları gözden kaçırmayı yeğliyorlar.
Onların bu tavrı nedeniyle resmi tarihte birçok açıklanamayan nokta ortada kalıyor.
Araştırmacı Altındal, kitabında Hitler'in aile ağacını çıkarmış ve orada görüyorsunuz ki; Hitler'in anne ve babasını bile keşfedebilmek son derece zor iş. Çünkü gizli örgüt el atmış onun yaşamına ve dünyaya bela getirecek bir lider oluşturmaya başlamış Hitler daha doğmadan önce bile...
Tarihçiler Hitler'in filmde de gösterildiği gibi, o saklanmakta olduğu sığınakta öldüğünü kabul eder. Oysa Sovyetler Birliği yıllar sonra fark etti ki ellerindeki ceset Hitler'e değil, onun dublörü olan Gustav Mahler'e aitti. Hitler o sığınakta değil, 15 yıl kadar sonra ölmüştü. Arada geçen yıllarda neler olduğu, ne tür bağlantılar kurulduğu; bu arada İstanbul'da kurulmuş olan gizli örgütün neler yaptığı gibi konularda, hala daha tatmin edici açıklamalar yok.
karizma
10.05.2005 - 09:58geçenlerde biri
ford trasitle yaptığını sanıyodu
haka dansı
10.05.2005 - 09:58İlginnnçç
Toplam 2482 mesaj bulundu