Görülsün diye akdeniz, toroslarda ağaçlar hep küçük kalır.
(Makiler adlı kitabından)
O bir İstanbul beyefendisi olarak değil, İstanbullu olarak hiç değil, İstanbulla arkadaş olarak tanımlıyor kendisini. Ayrıntıların şairidir o. İmgelerle ayrıntıları buluşturur dizelerinde, hümanizmin, çevreciliğin ve devrimciliğin kavgasını verir.
1) Paranızı tedavülden kaldırın 2) Sınırlarınızı açın 3) Ulusal ordunuzun silahlarını teslim edin 4) Yabancı dernek ve vakıfların faaliyetlerine izin verin, istedikleri gibi misyonerlik okulları açsınlar 5) Azınlıkların (bu sevr anlaşması söylemidir) kendi ana dillerinde eğitim yapmalarına izin verin 6) Kıbrıstan çekilin ve kıbrıs türklerini rumlara bırakın
Bunlar sadece en önemlileri. Uzun vadede türkiyenin teslimiyeti demektir. Bakın zenginlik, küresellik falan bunlar sömürge devletler oluşturmak için söylenen cazip söylemler. Şimdi bir açıklama yapayım. AB nin bayrağı vardır. Lacivert üstünde halka şeklinde 12 yıldızdan oluşur. Benim çok sevmeme rağmen, Bethovenin 9. senfonisi ne yazıktır ki marşıdır. Ordusu vardır. Bayrağı 12 yıldızdan oluşmasına rağmen şu an üye devlet sayısı 15 dir.12 yıldızın üye sayısı ile bir ilgisi olmayıp, Hristiyan dininde ve musevilerde uğur sayısını temsil eder. Ayrıca bazı müzelerde ve mabetlerde Meryemin örtündüğü örtünün desenidir. AB bir Hristiyan kulübüdür. Asla türkiyeyi, yani tam bağımsız bir türkiyeyi içine almaz. Dediklerini şartsız kabul eden onursuz bir türkiyeyi ise kapıcı (lütfen kapıcılar bana alınmasın, sizler onurlu ve emekçisiniz) olarak alır. Müttefikimiz ve kadim dostumuz Almanya nasıl çoğu kürt kökenli kardeşlerimizi çöpçü ve vardiyalı ağır işçi olarak aldıysa, işte öyle. Kimse zenginlik, refah edebiyatı yapmasın. AB ülkelerinde bizzat yaşayan arkadaşlarım var. Yıllık enflasyon % 2-3 olan Almanya Euro ya geçtikten sonra her şey % 100 artmış. E bu çok doğal 1 DM yaklaşık 0.50 Euro idi. Türkiye de 1 Euro 1.675.000 TL olduğuna göre, bu türkiye için % 1.500.000 devalüasyon demektir.200.000 TL olan bir ekmeğe şimdi pahalı diyen bizler, ekmeğin 8.5 Euro olması durumunda ne yapacağız? % 1.500.000 devalüasyona göre 8.5 Euroyu hesaplamaya hesap makinası yetmez.
Başka bir açıklama: bir anonim şirket kurulduğunu, ya da bir dernek kurulduğunu düşünelim. Kurucu olanlar parsayı toplar. Geri kalanlar aidatını ödeyen, yönetimde çok fazla söz sahibi olmayan, şirketse söz konusu; hisse senetlerini alıp mal gibi elinde bulunduran üyelerdir. Dernekse söz konusu, yine kongreden kongreye hatırlanan üyelerdir. Hiç bir zaman söz sahibi olamayacağım bir anonim şirkette kapıcı olacağıma, bir adi ortaklıkta (şahıs firması) sahip ya da sorumlu müdür olmayı yeğlerim. Tabi tam tersini de düşünenler olabilir. Onlar da haklıdır kendilerince. Kapıcı oldukları kurumda temizliğe ve servise gittikleri halde, parayı yine Cem Uzanlar, Koçlar, Sabancılar, Erol Aksoylar, Karamehmetler vb alır, onlara da yalayacakları bir avuç kalır. Adi ortaklıkta (şahıs firması) sorumlu müdür olunca, evet zor da olsa, onurlu bir yaşam söz konusudur. Tercih meselesi beyler, bayanlar, merdivenden kayanlar. AB kazan, siz kepçe, ancak kaynayan ezilen halkların alınteri olacaktır!
Özal, cumhurbaşkanı olunca ulusal ordunun karşısına selamlamaya uzun donuyla çıktı.Bir dikili ağacı bile olmayan efe özal metaş hisslerinden vurgun yapıp aylığı 20.000 $ dan boğazda yalı tuttu. Mesutun kardeşi Turgut her yeri parselliyor, Tansunun kocası mason Özerin yediği kar yemediği zarar. Baba Süleymanın kardeşi Yahya malı götürdü şimdi bir de küçük Hüsamettin çıktı piyasaya. Evet Yılmaz Güney gibi sanatçılarımızın yanlış söylemleri olmuştur. Onlar zor koşullarda sanat yapmaya çalışıp, halkının sorunlarıyla ilgilenirken, adını saydığım siyasetçiler ve hortum çetesi çeşmenin başını tutmuşlardır. Bu gibi sanatçılarımız sol söylemli emperyalistlerin kucağına bilinçle itilmişlerdir. Güney, sinema alanında çok değerli yönetmenler yetiştirmiş bir ustadır. Bu yönetmenlerden biri de Fehmi Yaşar dır (Camdan Kalp-Genco Erkal oynamıştır)
Kadının yanına mı gidiyorsun, kırbacını almayı unutma! Burada kırbaç kadının güç istemini vurguluyor. Hangi kadın güçlü olanı erkek olarak görüp, dişiliği şahlanmaz ki? Güç olumsuzluk olarak algılanmamalı. Bazı kadınlar için güç fizikseldir, bazı kadınlar için paradır, bazıları için duygusal yoğunluktur, bazıları için akıldır, bazıları için dürüstlüktür ve bazıları için sanat, edebiyat, entelektüelliktir...Saymakla bitmez. Nietzsche ömrünün büyük bölümünü evlenmemiş teyzeleriyle geçirmesinin de etkisiyle kadınların güç istemini bence doğru tespit etmiş.
Mustafa Kemalin bugün gençliğe hitabesinin şartlarının oluştuğunu gören ve emperyalizme, çaresizlikten emperyalistlerin emrine girmiş olan son osmanlılara karşı direnen milli kuvvetler. Sonradan düzenli bir orduya dönüşmüştür. Gereksinim olduğu anda, yani gençliğe hitabe şartlarının oluştuğu anda yeniden var olacak ulusal güçler.
Ülkenin enerji kaynaklarını, madenlerini, finans kurumlarını, telekomünikasyon ağını, kitleri (kamu iktisadi teşekküleri) vb ele geçirerek hortumlayıp, sonra da yabancı sermaye geliyor çığırtkanlığıyla emperyalistlere peşkeş çekmeyi hedefleyen, bunları yapabilmek için de siyasi baskı oluşturup, karşı olan siyasileri bertaraf etmek için her türlü hileye başvuran antimedya. Bir gün istiklal mahkemeleri kurulduğunda ne yazık ki çarptırıldıkları cezalarını halkın eline geçecek şimdiki gazete ve televizyonları duyuracak.
Türk ekonomisini batırmakla, bir müddet dış borçlanmayı artırarak dizginlediği dolar kuru sayesinde işbirlikçi sermayenin sempatisini sağlayarak parti kurup, Türk askerlerini ABD ordusu ile Iraka karşı savaşa sokmakla özel görevli yüksek derecede Mason. Kurdukları parti Fransız ihtilalini gerçekleştiren masonların; özgürlük, kardeşlik, eşitlik ilkelerini benimsemiştir. Seçime hazırlanırlarken toplumun her kesimine -türban konusu dahil- şirin görünecekleri kesindir. Bekleyelim, görelim.
Deccal (Hristiyanlığa Lanet) , Tan Kızıllığı, Ecce Homo (İşte İnsan) , Ahlakın Soykütüğü, Tarih Üzerine, Frengi, Salome, Sütçü beygiri, ölen bir tanrı...
uzun kuyruklar oluşturulmuş, hatta o kuyruklar, Müjdat Gezen gibi aydın ve solcu sanatçılarımıza ünlenme şansı verirken, onların kuyruklarla ilgili sanatsal değer taşıyan (!) oyunları ABD ambargosunun halkımız üzerindeki psikolojik baskısını artırmasına neden olmuştur. Bu yüzden Bülent Ecevit ABD ve yerli işbirlikçilerinin her zaman günah keçisi olmuştur. Ecevitin tek sorunu kendisini halka anlatamamasıdır. Hiç değilse Emin Çölaşan ve Tüsiadın onu yalan yanlış anlattığı kadar kendini halka anlatabilse, komployu aktarabilse belki yaşlılığı bu kadar sorun olmayacaktı. Çünkü halkımız yaşlı olana saygı gösteren abici, ablacı, babacı, bacıcı bir toplumdur. Solcu olmak bağımsızlık ateşiyle yanmayı gerektirir. Bana kalırsa Ecevit solcudur ama onun solculuğu Genelkurmayın izin verdiği kadardır. Bilmem anlatabildim mi?
Bülent Ecevit ülke bağımsızlığı ve bütünlüğü tehlikeye girmediği sürece ABD yanlısı bir tutum izlemiş, böyle bir tehlike gördüğü anda da ABD karşıtı bir tavır almıştır.1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasını anımsayanlar,
Ona deli diyenler hangi kitabını okudular acaba? Delilikle ilgili kısa bir öykü anlatayım: bir gün kral ve kraliçeyi devirerek tahtı ele geçirmeye çalışan bir büyücü, halkın içtiği suyla, kral ve kraliçenin kullandığı suyun ayrı olmasından yararlanarak halkın içtiği suya deliliğe neden olan bir madde karıştırır. Bu sudan halk içtikçe delirir ve kral ile kraliçenin kendilerinden farklı konuştuklarını, bambaşka insanlar olduklarını görerek saraya başkaldırlar. Bunu farkeden kral ve kraliçe halkın içtiği sudan içerek tahtlarını korumaya devam ederler, ancak onlar da delirmişlerdir. Başka bir sudan içiyorsunuz sanırım. Nietzche mi deli, siz mi bir düşünün?
Önce Cumhuriyet devrimlerini saptırarak, ağaların, aşiret ve mezhep, tarikat şeyh ve CIA, MOSSAD, SAWAMA ajanlarının çiftliği haline getirilen yurdumuzun halkını yıllarca sömürülüp yoksullaştırılmasından faydalanarak "fakirlikten zenginliğe" geçişin tek kurtuluş olduğunu, bu uğurda Kıbrıs dahil her şeyimizi rahatça vermemizi öneren, aslında karşı hareket. Asıl hareket yoksul ve sömürge halkın üreterek elde edceği zenginliği paylaşarak ülke çapına yayacağının bilincinde olduğu, Cumhuriyet devrimlerini kuşandığı harekettir.
Omurgalı erkek ve dişinin karşıtı için daha fazla zorlandığı fiziksel hareketler de gerektirir zaman zaman. Ancak bazen öyle şeyler yaparsınız ki, omurgasız olduğunuza inanasınız gelir.
Zenginden alıp yoksula veren Kayserili bir Robin Hood. Ne dedim ben ya? Kafayı mı yedim, üstelik Grup Yorum dinlerken! Nesli tükenmekte olan pelikan kuşu.
sunay akın
31.07.2002 - 18:16Görülsün diye akdeniz, toroslarda ağaçlar hep küçük kalır.
(Makiler adlı kitabından)
O bir İstanbul beyefendisi olarak değil, İstanbullu olarak hiç değil, İstanbulla arkadaş olarak tanımlıyor kendisini. Ayrıntıların şairidir o. İmgelerle ayrıntıları buluşturur dizelerinde, hümanizmin, çevreciliğin ve devrimciliğin kavgasını verir.
ab
28.07.2002 - 01:351) Paranızı tedavülden kaldırın 2) Sınırlarınızı açın 3) Ulusal ordunuzun silahlarını teslim edin 4) Yabancı dernek ve vakıfların faaliyetlerine izin verin, istedikleri gibi misyonerlik okulları açsınlar 5) Azınlıkların (bu sevr anlaşması söylemidir) kendi ana dillerinde eğitim yapmalarına izin verin 6) Kıbrıstan çekilin ve kıbrıs türklerini rumlara bırakın
Bunlar sadece en önemlileri. Uzun vadede türkiyenin teslimiyeti demektir. Bakın zenginlik, küresellik falan bunlar sömürge devletler oluşturmak için söylenen cazip söylemler. Şimdi bir açıklama yapayım. AB nin bayrağı vardır. Lacivert üstünde halka şeklinde 12 yıldızdan oluşur. Benim çok sevmeme rağmen, Bethovenin 9. senfonisi ne yazıktır ki marşıdır. Ordusu vardır. Bayrağı 12 yıldızdan oluşmasına rağmen şu an üye devlet sayısı 15 dir.12 yıldızın üye sayısı ile bir ilgisi olmayıp, Hristiyan dininde ve musevilerde uğur sayısını temsil eder. Ayrıca bazı müzelerde ve mabetlerde Meryemin örtündüğü örtünün desenidir. AB bir Hristiyan kulübüdür. Asla türkiyeyi, yani tam bağımsız bir türkiyeyi içine almaz. Dediklerini şartsız kabul eden onursuz bir türkiyeyi ise kapıcı (lütfen kapıcılar bana alınmasın, sizler onurlu ve emekçisiniz) olarak alır. Müttefikimiz ve kadim dostumuz Almanya nasıl çoğu kürt kökenli kardeşlerimizi çöpçü ve vardiyalı ağır işçi olarak aldıysa, işte öyle. Kimse zenginlik, refah edebiyatı yapmasın. AB ülkelerinde bizzat yaşayan arkadaşlarım var. Yıllık enflasyon % 2-3 olan Almanya Euro ya geçtikten sonra her şey % 100 artmış. E bu çok doğal 1 DM yaklaşık 0.50 Euro idi. Türkiye de 1 Euro 1.675.000 TL olduğuna göre, bu türkiye için % 1.500.000 devalüasyon demektir.200.000 TL olan bir ekmeğe şimdi pahalı diyen bizler, ekmeğin 8.5 Euro olması durumunda ne yapacağız? % 1.500.000 devalüasyona göre 8.5 Euroyu hesaplamaya hesap makinası yetmez.
Başka bir açıklama: bir anonim şirket kurulduğunu, ya da bir dernek kurulduğunu düşünelim. Kurucu olanlar parsayı toplar. Geri kalanlar aidatını ödeyen, yönetimde çok fazla söz sahibi olmayan, şirketse söz konusu; hisse senetlerini alıp mal gibi elinde bulunduran üyelerdir. Dernekse söz konusu, yine kongreden kongreye hatırlanan üyelerdir. Hiç bir zaman söz sahibi olamayacağım bir anonim şirkette kapıcı olacağıma, bir adi ortaklıkta (şahıs firması) sahip ya da sorumlu müdür olmayı yeğlerim. Tabi tam tersini de düşünenler olabilir. Onlar da haklıdır kendilerince. Kapıcı oldukları kurumda temizliğe ve servise gittikleri halde, parayı yine Cem Uzanlar, Koçlar, Sabancılar, Erol Aksoylar, Karamehmetler vb alır, onlara da yalayacakları bir avuç kalır. Adi ortaklıkta (şahıs firması) sorumlu müdür olunca, evet zor da olsa, onurlu bir yaşam söz konusudur. Tercih meselesi beyler, bayanlar, merdivenden kayanlar. AB kazan, siz kepçe, ancak kaynayan ezilen halkların alınteri olacaktır!
yılmaz güney
27.07.2002 - 15:52Özal, cumhurbaşkanı olunca ulusal ordunun karşısına selamlamaya uzun donuyla çıktı.Bir dikili ağacı bile olmayan efe özal metaş hisslerinden vurgun yapıp aylığı 20.000 $ dan boğazda yalı tuttu. Mesutun kardeşi Turgut her yeri parselliyor, Tansunun kocası mason Özerin yediği kar yemediği zarar. Baba Süleymanın kardeşi Yahya malı götürdü şimdi bir de küçük Hüsamettin çıktı piyasaya. Evet Yılmaz Güney gibi sanatçılarımızın yanlış söylemleri olmuştur. Onlar zor koşullarda sanat yapmaya çalışıp, halkının sorunlarıyla ilgilenirken, adını saydığım siyasetçiler ve hortum çetesi çeşmenin başını tutmuşlardır. Bu gibi sanatçılarımız sol söylemli emperyalistlerin kucağına bilinçle itilmişlerdir. Güney, sinema alanında çok değerli yönetmenler yetiştirmiş bir ustadır. Bu yönetmenlerden biri de Fehmi Yaşar dır (Camdan Kalp-Genco Erkal oynamıştır)
orgazm
25.07.2002 - 11:03Ben orgazmmmın "mmm" kısmıyla daha çok ilgileniyorum. Kalanını zaten sözlüklerde bulabilirsiniz. Hatta mmmmmmmm
nietzsche felsefesi
23.07.2002 - 08:14Kadının yanına mı gidiyorsun, kırbacını almayı unutma! Burada kırbaç kadının güç istemini vurguluyor. Hangi kadın güçlü olanı erkek olarak görüp, dişiliği şahlanmaz ki? Güç olumsuzluk olarak algılanmamalı. Bazı kadınlar için güç fizikseldir, bazı kadınlar için paradır, bazıları için duygusal yoğunluktur, bazıları için akıldır, bazıları için dürüstlüktür ve bazıları için sanat, edebiyat, entelektüelliktir...Saymakla bitmez. Nietzsche ömrünün büyük bölümünü evlenmemiş teyzeleriyle geçirmesinin de etkisiyle kadınların güç istemini bence doğru tespit etmiş.
avrupa hareketi 2002
22.07.2002 - 22:24Onca okunmasına rağmen reklam verdiler diye en çok okunanlar arasına alınmayarak kıyak geçilen hareket.
karl marks
22.07.2002 - 13:11Yahudi kökenli olduğu söylenen Alman iktisatçısı. En önemli eseri Das Capitale dir.
ahmed arif
22.07.2002 - 13:08Hasretinden prangalar eskittik
kuvayi milliye
22.07.2002 - 00:31Mustafa Kemalin bugün gençliğe hitabesinin şartlarının oluştuğunu gören ve emperyalizme, çaresizlikten emperyalistlerin emrine girmiş olan son osmanlılara karşı direnen milli kuvvetler. Sonradan düzenli bir orduya dönüşmüştür. Gereksinim olduğu anda, yani gençliğe hitabe şartlarının oluştuğu anda yeniden var olacak ulusal güçler.
hortumcu medya
21.07.2002 - 23:39Ülkenin enerji kaynaklarını, madenlerini, finans kurumlarını, telekomünikasyon ağını, kitleri (kamu iktisadi teşekküleri) vb ele geçirerek hortumlayıp, sonra da yabancı sermaye geliyor çığırtkanlığıyla emperyalistlere peşkeş çekmeyi hedefleyen, bunları yapabilmek için de siyasi baskı oluşturup, karşı olan siyasileri bertaraf etmek için her türlü hileye başvuran antimedya. Bir gün istiklal mahkemeleri kurulduğunda ne yazık ki çarptırıldıkları cezalarını halkın eline geçecek şimdiki gazete ve televizyonları duyuracak.
alkol
20.07.2002 - 14:22Önce bir yudum alınıp, öyle konuşulması gereken içecek. Tıpkı hiç okunmamış, yaşanmamış ideolojilerin sefil beyinlerce eleştirilmesi gibi.
kemal derviş
20.07.2002 - 14:20Türk ekonomisini batırmakla, bir müddet dış borçlanmayı artırarak dizginlediği dolar kuru sayesinde işbirlikçi sermayenin sempatisini sağlayarak parti kurup, Türk askerlerini ABD ordusu ile Iraka karşı savaşa sokmakla özel görevli yüksek derecede Mason. Kurdukları parti Fransız ihtilalini gerçekleştiren masonların; özgürlük, kardeşlik, eşitlik ilkelerini benimsemiştir. Seçime hazırlanırlarken toplumun her kesimine -türban konusu dahil- şirin görünecekleri kesindir. Bekleyelim, görelim.
nietzsche felsefesi
18.07.2002 - 00:23Deccal (Hristiyanlığa Lanet) , Tan Kızıllığı, Ecce Homo (İşte İnsan) , Ahlakın Soykütüğü, Tarih Üzerine, Frengi, Salome, Sütçü beygiri, ölen bir tanrı...
Bülent Ecevit
17.07.2002 - 03:10uzun kuyruklar oluşturulmuş, hatta o kuyruklar, Müjdat Gezen gibi aydın ve solcu sanatçılarımıza ünlenme şansı verirken, onların kuyruklarla ilgili sanatsal değer taşıyan (!) oyunları ABD ambargosunun halkımız üzerindeki psikolojik baskısını artırmasına neden olmuştur. Bu yüzden Bülent Ecevit ABD ve yerli işbirlikçilerinin her zaman günah keçisi olmuştur. Ecevitin tek sorunu kendisini halka anlatamamasıdır. Hiç değilse Emin Çölaşan ve Tüsiadın onu yalan yanlış anlattığı kadar kendini halka anlatabilse, komployu aktarabilse belki yaşlılığı bu kadar sorun olmayacaktı. Çünkü halkımız yaşlı olana saygı gösteren abici, ablacı, babacı, bacıcı bir toplumdur. Solcu olmak bağımsızlık ateşiyle yanmayı gerektirir. Bana kalırsa Ecevit solcudur ama onun solculuğu Genelkurmayın izin verdiği kadardır. Bilmem anlatabildim mi?
Bülent Ecevit
17.07.2002 - 03:07Bülent Ecevit ülke bağımsızlığı ve bütünlüğü tehlikeye girmediği sürece ABD yanlısı bir tutum izlemiş, böyle bir tehlike gördüğü anda da ABD karşıtı bir tavır almıştır.1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasını anımsayanlar,
osmanlı
17.07.2002 - 00:51Osmanlının suratında Cumhuriyet.
osmanlı
17.07.2002 - 00:50ve Arap bozması
osmanlı
17.07.2002 - 00:49emperyalistlerin
osmanlı
17.07.2002 - 00:48Okkalı bir Osmanlı tokatı gibi patladı
nietzsche felsefesi
17.07.2002 - 00:45Ona deli diyenler hangi kitabını okudular acaba? Delilikle ilgili kısa bir öykü anlatayım: bir gün kral ve kraliçeyi devirerek tahtı ele geçirmeye çalışan bir büyücü, halkın içtiği suyla, kral ve kraliçenin kullandığı suyun ayrı olmasından yararlanarak halkın içtiği suya deliliğe neden olan bir madde karıştırır. Bu sudan halk içtikçe delirir ve kral ile kraliçenin kendilerinden farklı konuştuklarını, bambaşka insanlar olduklarını görerek saraya başkaldırlar. Bunu farkeden kral ve kraliçe halkın içtiği sudan içerek tahtlarını korumaya devam ederler, ancak onlar da delirmişlerdir. Başka bir sudan içiyorsunuz sanırım. Nietzche mi deli, siz mi bir düşünün?
avrupa hareketi 2002
16.07.2002 - 13:16Önce Cumhuriyet devrimlerini saptırarak, ağaların, aşiret ve mezhep, tarikat şeyh ve CIA, MOSSAD, SAWAMA ajanlarının çiftliği haline getirilen yurdumuzun halkını yıllarca sömürülüp yoksullaştırılmasından faydalanarak "fakirlikten zenginliğe" geçişin tek kurtuluş olduğunu, bu uğurda Kıbrıs dahil her şeyimizi rahatça vermemizi öneren, aslında karşı hareket. Asıl hareket yoksul ve sömürge halkın üreterek elde edceği zenginliği paylaşarak ülke çapına yayacağının bilincinde olduğu, Cumhuriyet devrimlerini kuşandığı harekettir.
orgazm
12.07.2002 - 15:48Omurgalı erkek ve dişinin karşıtı için daha fazla zorlandığı fiziksel hareketler de gerektirir zaman zaman. Ancak bazen öyle şeyler yaparsınız ki, omurgasız olduğunuza inanasınız gelir.
sakıp sabancı
07.07.2002 - 09:30Zenginden alıp yoksula veren Kayserili bir Robin Hood. Ne dedim ben ya? Kafayı mı yedim, üstelik Grup Yorum dinlerken! Nesli tükenmekte olan pelikan kuşu.
haram
06.07.2002 - 16:56zıkkımsız pekiştiriciliği yoktur. Örneğin: haram zıkkım olsun!
Toplam 91 mesaj bulundu