Erol Er Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloji ...

  • ahmed hulusi

    03.10.2005 - 23:46

    TV Sohbetleri

    Üstad Ahmed Hulûsi, 5 Ekim Çarşamba gününden itibaren her gün saat 19:40'ta (22:40, 05:40 ve 09:40'ta tekrar) 'İNSAN ve DİN' konulu sohbetleriyle Expo Channel'de...

    Digiturk: Kanal 57

    Turksat 2-A Uydusu, Frekans=11887, Polarizasyon=Vertical (dikey) , Symbol Rate=3333 fec.7/8

    Kablo TV (İstanbul Batı: C-22, Doğu: C-25

  • ahmed hulusi

    05.07.2005 - 00:25

    İnsanların dedikodusu ise beni ilgilendirmez. Aklı olan benim dedikodumla ömrünü boşa harcayacağına, kendisine gelecekte yararlı olan çalışmalarla yaşamını değerlendirir!

    Gayrı bundan sonra takdir etmiş olduğu süre gelince de, köyümden alıp yeni bir boyutta kulluğuma devam ettirecek.

    “Biz bu ilden gider olduk; kalanlara SELÂM olsun! ” deriz Yunus gibi.

    İhsan ettiklerini, bu fakîrde açığa çıkarttıklarını, kullarınla, takdir etmiş olduğun ölçülerde, onlardan karşılık beklemeden paylaştım; onlar senin kulların! . Takdir ve hüküm sana aittir Rabbül Âlemiyn.

    17.6.2005

    Kusurumu bağışlasın son zamanlarda yazdıklarımdan dolayı beni uyaran ve kızan kişiler. “Kafa karıştırıyorsun, anlaşılmaz şeyler yazıyorsun bunlara ne gerek var” diyenler... Onlar için de yazılmış pek çok kitap var kitapçılarda, başta ilmihal kitapları ve çeşitli evliya menkıbeleri olmak üzere! .

    Hoş görsünler, bizim de “abdiyetimiz” bu yönde işte! .

    Lütfen, Muhammed aleyhisselâmın getirdiği “ALLAH” ilmini karşılıksız olarak sizlerle paylaşan bu fakîre, kızmak yerine dua edin! .

    13 Haziran 2005

    Ahmed Hulûsi

    SON YAZILARI İÇİN: www.ahmedhulusi.org

  • mehdi

    06.05.2005 - 01:23

    BEKLENEN 'MEHDİ' KİM?

    'Mehdî gelmeden öldüğümüz takdirde; 'biz Mehdî'yi bekliyorduk da onun için daha hazır değiliz' gibi
    bir mazeret, asla bizi ölümötesi yaşamın gerçeklerinden kurtarmayacaktır! ..'
    'Ölümötesi yaşamın
    gerçeklerini biliyor muyuz ve o yaşama hazır mıyız? ..'

    -Tamamına ulaşmak için
    -
    http://www.allahvesistemi.org/evrenselsistemingercekleri/beklenenmehdikim/index.htm

  • deccal

    30.04.2005 - 18:48

    TANRI(!) NIN AYAK SESLERİ

    Bu yazımızdan önce, size dünya üzerinde çok büyük bir topluluğun beklediği tanrı(!) nın ayak seslerinden söz etmiştim. 1972 yılında konusunda tek kaynak kitap olan “RUH İNSAN CİN” kitabını yayınlamış kişi olarak konuyu biraz daha açmak istiyorum gelişen şartlar dolayısıyla...

    Eğer, Hazreti Muhammed aleyhisselâm'ın bahsetmiş olduğu, bu nesil kıyâmetinin küçük alâmetleri tamamlanmış ve sıra büyüklerine gelmiş ise...

    Eğer, asırlarca evvel bahsedilen ve İbrahim Hakkı’nın “Marifetname”sinde söz ettiği 26 bin senelik dünya dengelerinin değişme süreci bu yüzyılda tamamlanacak ise...

    Eğer, hicri tarihle her yüzyılın başında gelen “müceddid”, bu defa “son müceddid” olarak 1401-1410 yılları arasında gelmiş ve lâkabı “el Mehdi” ise... Ancak, belirtildiği üzere Mekke’de bir hac döneminde açığa çıktıktan sonra tanınacaksa...

    Bilelim ki...

    'Mehdi'nin aşikâr olması öncesi nasıl 'mehdiyet devri ilmi' yeryüzünde açığa çıkmakta ise, daha önce de belirttiğim üzere, 'Deccal'ın zahir oluşu öncesi 'deccaliyet devri uygulamaları' da aynı şekilde günümüzde dünya üzerinde yaşanmaktadır. Artık sıra kişiliklerin âşikâr olmasına gelmektedir.

    Haber verildiği üzere “cinler yeryüzünde istisnasız tüm insanlara görünecek” uzaylı bir tür kimliği ile bir zaman sonra; ve Rasûlullah aleyhisselâmın haber verdiği, “Mesih DECCAL” lâkaplı insanlığın TANRI(!) sı olduğunu iddia edecek yalancı TANRI (Mesih) ortaya çıkacaktır! . Ardından da Hazreti İSA aleyhisselâm hadislerde belirtilen şekilde açığa çıkacaktır.

    “Gökten taş yağacak” diye işaret edilen meteor yağmuru; “doğuda batıda ve ortada meydana gelecek üç yer batması”; depremlerin büyüklüklerinin ve sayılarının artması gibi olaylar ertesinde bir şekilde açığa çıkacak olan “cin”ler ne şekilde Deccal’ın ordusu işlevi görecekler bunu yaşayanlar görecek eğer nasiplerinde varsa...

    15 Nisan 2005 Devamı www.ahmedhulusi.org

    Hazreti MUHAMMED’e İMAN

    Kesin olarak bilelim ki, Hazreti Muhammed aleyhisselâma iman etmemiş olanın, “ALLAH”a imanı yoktur! . Tanrısı olabilir!

    Niçin bu böyledir?

    Çünkü “Tanrı” yoktur! . Tanrı, hiç varolmamıştır! .

    İnsanların kendi hayâl dünyalarında tasavvur ettikleri bir tanrıları olabilir elbette.. Hatta dünya üzerinde yaşayan ve çeşitli dinlere mensup olan çok büyük bir çoğunluğun böyle bir tanrısı da vardır zaten! . Ama bu varsayım asla doğru değildir ve gerçekle alakası yoktur.

    Devamı için tıklayın

    www.ahmedhulusi.org

    HZ.İSA HZ.MEHDİ A.S. VE DECCAL hakkında Hadislere dayalı olarak en net ve gerçek bilgileri ücretsiz okumak ve indirmek için:

    http://www.allahvesistemi.org/evrenselsistemingercekleri/beklenenmehdikim/index.htm

    http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/deccal/index.htm

  • hz.muhammed

    20.04.2005 - 22:28

    Kur'ân-ı Kerîm ve Rasûlullah öğretisine dayanmayan;

    bu öğreti dışında kalan her fikir,

    kesin olarak neticede insanın gerçekten sapmasına yol açar! .

    Allah'ı bilmek, bulmak ve O'nunla olmak için

    tek bir tarikat vardır, tek bir yol vardır;

    o yol da, Efendimiz Rasûlullah sallalâhu aleyhivesellemin yoludur! .


    Şehâdet ederim ki “tanrı” yoktur…

    Yalnızca “ALLAH” adıyla işaret edilen vardır!

    Şehâhet ederim ki kesinlikle…

    Ahmed MUHAMMED MUSTAFA aleyhisselâm,

    “Abdullah”, “Rasûlullah” ve “Hatemennebiyyin”dir!

    O'nu seven, Allah'ı sevmiş olur! .

    O'na şükreden, Allah'a şükretmiş olur! .

    O'ndan yüz çeviren, Allah'tan yüz çevirmiş olur! .

    O, ALLAH adıyla işaret edilenin “Hüviyeti”nin “ABD”ı ve “RASÛLÜ”dür! ... Fark edene, görene ve de bu gerçeği kavrayabilene! ...

    Allah’ın “Ahadiyet”ine iman etmek ve Muhammed Mustafa’nın “ABDU-HÛ” ve “RASÛLU-HÛ” oluşunu kavrayıp hissetmek ve yaşamaktan daha şerefli bir idrâk olamaz...

    Ben MUHAMMEDÎ’yim!

    Ahmed Hulûsi

    www.ahmedhulusi.org

  • ahmed hulusi

    20.04.2005 - 22:24

    BEN 'MUHAMMEDÎ'YİM!

    'Okur' - 'yazar' bir 'düşünür', olmamın dışında, hiç vasfım, ünvanım yoktur! .

    Kim, bize mürşitlik, şeyhlik, hocalık, önderlik, liderlik ve bu gibi pâye yakıştırırsa, bu o kişinin kendisini aldatan zannı ve tasavvuru dolayısıyladır! ... Biraz da Din ve tasavvuf konusundaki câhilliğindendir! .

    Benim dinim,
    Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın Dinidir! .
    Benim mezhebim,
    Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın mezhebidir! .
    Benim tarikatım,
    Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın tarikatıdır! ..
    Benim meşrebim,
    Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın meşrebidir! ..

    Kısacası;

    Ahmed Hulûsi, MUHAMMEDÎ`dir! .

    Elden geldiğince 'okur'-'yazar' ve 'düşünürdür'! ... Ve düşündüklerini, arzu edenlerle paylaşandır; işte hepsi o kadar! ..

    AHMED HULÛSI
    24.9.1994
    Antalya

    KENDİNİ TANI kitabından
    http://www.ahmedhulusi.org/

  • hz.muhammed

    27.03.2005 - 23:34

    Şehâdet ederim ki “tanrı” yoktur…

    Yalnızca “ALLAH” adıyla işaret edilen vardır!

    Şehâhet ederim ki kesinlikle…

    Ahmed MUHAMMED MUSTAFA aleyhisselâm,

    “Abdullah”, “Rasûlullah” ve “Hatemennebiyyin”dir!

    O'nu seven, Allah'ı sevmiş olur! .

    O'na şükreden, Allah'a şükretmiş olur! .

    O'ndan yüz çeviren, Allah'tan yüz çevirmiş olur! .

    O, ALLAH adıyla işaret edilenin “Hüviyeti”nin “ABD”ı ve “RASÛLÜ”dür! ... Fark edene, görene ve de bu gerçeği kavrayabilene! ...

    Allah’ın “Ahadiyet”ine iman etmek ve Muhammed Mustafa’nın “ABDU-HÛ” ve “RASÛLU-HÛ” oluşunu kavrayıp hissetmek ve yaşamaktan daha şerefli bir idrâk olamaz...

    Ben MUHAMMEDÎ’yim!

    Ahmed Hulûsi
    www.ahmedhulusi.org

  • aşk

    26.02.2005 - 22:16

    227- Sevginin tarifi, sebebi çoktur; ama AŞKın tarifini bilen...?

    228- AŞK, bir yanıştır; ki, yönsüzdür

    616- Ey ismi 'AŞK' olan! ... Seni sevmemek, ancak, senin hükmünle mümkün olabilir...

    618- Aşk, ancak, kendisine seçtiği kuluna olan hibesidir..

    619- Aşkın mecazı, kişiyi sahip olduğu her şeyden kopartırsa.... Ya hakikisi?

    731- Aşkın pahası ' yok' olmaktır! ..

    805- AŞK öyle bir ateştir ki, son yaktığı kendisi olur! .. Onun için aşıklar, tükenene kadar yanarlar! .

    Es-Seyyid AHMED HULUSİ
    DOST'TAN DOSTA kitabı
    www.ahmedhulusi.com

  • ölüm

    22.02.2005 - 19:38

    DİRİ DİRİ GÖMÜLECEĞİNİZİ BİLİYOR MUSUNUZ? ..

    Diyelim ki yatıyorsunuz yatağınızda! .. an be an tükenmekte olduğunuzu farkediyorsunuz. Kâh dalıyorsunuz rüya gibi bir görüntü. Kâh eski hatıralar, kâh yeni umutlar.

    Sonra bir an geliyor. Kolunuzu kaldırmak istiyorsunuz, kalkmıyor! .. O ne? .. kumanda edemiyorsunuz kolunuza! .. Felç mi geldi ne! ? .. 'Hey', demek istiyorsunuz ama diyemiyorsunuz! ..

    Kızınız bir anda üstünüze kapanıyor, haykırıyor!

    -Öldü! Annem öldü! .. Anne, bırakma bizi!

    Bağırmak istiyorsunuz.

    -Hayır! .. Hayır ben ölmedim.

    Ne çare! .. Ne ağzınızı oynatabiliyorsunuz, ne de sesiniz çıkıyor! ..

    Bu arada odaya doluşuyor yakınlarınız. Hepsi gözü yaşlı, hepsi kederli, hepsi göğüslerinde yumru yumru düğümler! ..

    Doktor? .. Ne yararı var? ! ..

    Başınızda toplananlara karşılık, kendinizde bir serbesti hissediyorsunuz! .. Ayağa kalkıp odada dolaşmaya başlıyorsunuz! ..

    Onlara demek istiyorsunuz, 'ben ölmedim, aranızda dolaşıyorum, yavrum kızım ne olur ağlama! ' Ama boş! .. İrtibat kesik! ..

    Kızınız, yakınlarınız perişan halli; ağlayış-haykırışları sizi de oldukça perişan ediyor! ..

    Bir şeyler yapmak, onlara ulaşmak istiyorsunuz, mümkün değil! .. Ne dokunabiliyorsunuz; ne konuşabiliyorsunuz; ne de herhangi bir eşyayı oynatabiliyorsunuz! ..

    Oturuyorlar, başucunuzda dualar etmeye başlıyorlar. Hakkınızda konuşmaya koyuluyorlar, şöyle iyiydi, böyle iyiydi! ..

    Sonra bu fasıllar bitiyor. Sizi yıkıyorlar ve tabuta koyuyorlar. Bunları hep görüyorsunuz! ..

    Ve sizi yüklenip mezara getiriyorlar. Açılmış bir mezar ve...

    DİRİ DİRİ MEZARA KONUYORSUNUZ! . DİRİ DİRİ GÖMÜLÜYORSUNUZ! ..

    Şu andaki mevcut aklınızla, idrâkınızla duygularınızla yaşayan biri olarak! .. Ve üstünüze atılan toprakla beraber orada toprağın içinde hapis kalmanın korkunç ızdırabını tatmaya başlıyorsunuz! ..

    Hatırlayalım şu meşhur hadîs-i şerîfi:

    -İNSANLAR UYKUDADIRLAR; ÖLÜMÜ TADINCA UYANIRLAR! ..’

    Hazreti Osman radıya’llâhu anh bir kabrin başında durduğu zaman sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Kendisine, “Cennet cehennem anılınca ağlamıyorsun da, burada mı ağlıyorsun? ” denildiğinde ise şu cevabı verirdi:

    Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    -Kabir, âhiretin konak yerlerinden ilk konak yeridir. Eğer ondan kurtulursa kişi, gerisi daha kolaydır! .. Şâyet kurtulmazsa, gerisi daha ağırdır! .. Her ne (korkunç) manzara gördüm ise, kabir ondan daha korkunçtur'! .. (Tırmizî)

    Kişi beden üzerindeki tüm tasarrufundan kesildi; beyin durdu; ve bozulmaya yüz tutan beden mezara konuldu. Sonra.

    İbn-i Ömer radıya’llâhu anh’tan şöyle naklolunuyor:

    -Ölünün dünyadan alâkası kesildiği zaman, oturma yeri kendisine gösterilir; cennet ehli ise cennet ehlinden olarak; ve cehennem ehli ise cehennem ehlinden olarak. Ve sonra 'Allah seni kıyâmet gününde yeniden mahşere kaldırıncaya kadar oturma yerin işte burasıdır' denilir.

    AHMED HULUSİ
    'İnsan ve Sırları' adlı kitabından alıntıdır.
    Yazarın bütün eserlerine ücretrsiz okumak ve indirmek için tıklayın:
    www.ahmedhulusi.com

  • dua

    21.02.2005 - 13:06

    'DUA' MÜMİNİN SİLÂHIDIR. (Hadis)

    İnsanı, gerçeği görmekten alakoyan en büyük engel, ÖNYARGILI yaklaşımıdır. A. Hulûsi

    Bak dostum;

    Bil ki, bu kitab, sana hayatında verilen en değerli şeylerden biridir! ..

    Bu kitap, sana Rabbinin seslenişi; sana açtığı özel kapıdır! .. Kim, olursan ol; işin, meşgalen ne olursa olsun; hangi dinden olursan ol; bil ki...

    Rabbin seni beklemektedir ve kapısı sana açıktır! ..

    Sorma, Rabbimin kapısı nerede diye; sende 'O' kapı; gönlünde! .

    Senden sana açılan bir kapının ardında! ..

    Bu kapı, DUA ve ZİKİR kapısıdır! .. Gönlünden Rabbine açılan kapıdır! .

    Rabbine yöneliş ve HACET kapısıdır! .

    Gökte ve ötende sandığın TANRInı terket; sonsuz - sınırsız ALLAHa yönel; Onun, her noktada ve zerrede mevcût olduğunu farket; ve Onu

    GÖNLÜNDE bulmaya çalış! .

    Sonra iste Ondan, ne istersen! .. Eşini, işini, aşını; ister mevlânı, ister şifânı! .

    Bil ki, seni, her isteğine ve her arzuna kavuşturacak tek şey DUA ve ZİKİRdir.

    * * *

    Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcûd olan ve kendinden gayrının varlığı aslâ sözkonusu olmayan ALLAH, SENDEN SANA İCABET EDECEKTİR! .

    SEN, bilesin ki, yeryüzünde 'HALIFE'sin! .. HALİFE olarak sana, gönlüne, BEYNİNE bahşedilmiş yüce güçlerden haberin var mı? ...

    DUA ile ZİKİR ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki mekanizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı? ...

    'EN GÜÇLÜ SİLAH' olarak sana bağışlanmış DUA mekânizmasını biliyor musun? ...

    Fakîr, garîb, nîce kişiler DUA ve ZİKİR ile nîce ZALİM SULTANLARI helâk ettiler! .

    Nîce yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve ZİKİR ile eriştiler! ..

    Nîce, dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler, hep kurtuluşu, selâmeti DUA ve ZİKİRde buldular! ..

    Bil ki dostum...

    SENDE, dünyanın en güçlü silâhı olan DUA ve ZİKİR cihâzı mevcûttur.

    BEYNİNDEKİ, GÖNLÜNDEKİ bu en güçlü silâhı kullanmasını öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve ölümötesi yaşamın tüm güzelliklerine erişebilirsin! ..

    Ya da, DUA ve ZİKİR mekânizmasını kullanmaz, paslandırıp, bir kenara terkedersin, ki bunun cezasını da sonsuza dek çekersin! ..

    Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekânizmadır bu! .. Hîbedir! ..

    DUA ve ZİKİR için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi aracı koymak zorunda da değilsin! ..

    İster, bu kitaptan yararlan; ister gönlünden geldiği gibi yönel! .. Ama kesinlikle, kendindeki, bu dünyanın en kıymetli cihâzı olan DUA ve ZİKİR cihâzını kullanmasını öğren.

    Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek.

    Es Seyyid
    Ahmed HULÛSİ

    DUA ve ZİKİR kitabını ücretsiz okumak ve indirmek için
    www.ahmedhulusi.com

  • dost

    21.02.2005 - 13:04

    258- DOSTunuz, her şeyinizi açık açık söyleyebildiğinizdir! ..

    259- Menfaat ve maddiyattan soyunmamış olanlar, 'DOST' olamazlar! .

    601- Dostunun haliyle halleneceğine göre, bari dostun akıllı biri olsun

    612- Ya, sana gelirler; ya da, sendekine! .. Dostun, seni dileyendir!

    1294- Yaradılan ne vardır ki birbirine muhtaç olmasın? ..
    Ama onları Yaratan! ! ! ..İşte, Onu 'dost' seç kendine! .

    Ahmed Hulûsi
    DOST`TAN DOSTA kitabından
    www.ahmedhulusi.com

  • insana değer vermek

    19.02.2005 - 16:15

    'YNSAN', ALLAH'IN YERYÜZÜNDEKY HALYFESYDYR...

    Kur`ân-y Kerim’e göre,

    'Allah insany yeryüzünde halife olarak meydana getirmi?tir'...

    Kitap`taki bu açyk bildirime göre de, her insan, varly?yndaki, 'Allah`yn yeryüzünde halifesi' olma kemâlâtyny farketmeli; i?te bunun sonucu olarak da 'hilâfet'inin gere?ini ya?amalydyr! ..

    'Yslam Dini'nin kadyny ikinci synyf basit bir varlyk olarak gördü?ünü ileri sürenlerin ruhlarynyn bile Kur`ân de?erlerinden haberleri yoktur! ..

    Kadyn-erkek ayyrymy yapmadan, 'yeryüzünde insanyn halife' olarak meydana geldi?ini en açyk ?ekilde vurgularken Kitap, nasyl olur da ben bir kadyny ikinci synyf görebilirim..?

    Erkek de Allah`yn yeryüzündeki halifesidir! ...

    Kadyn da! ..

    Bu sebepledir ki, insan, en kysa zamanda bu 'hilâfet'in anlamyny farkederek, gere?ini ya?amak zorundadyr... Yoksa 'hilâfet'i ya?ayamamanyn ne demek oldu?unu kavrady?y anda, artyk telâfisi mümkün olmayan bir noktada olacaktyr! . Ki bunun da sonucu ebedî bir hüsrandyr! . Ölümötesinde bunu elde etme ?ansy olmayacaktyr! .

    Ben, 'hilâfet' yanlysyyym; ve herkesin, 'Allah halifesi' olmanyn sonuçlaryny ya?amasyny temenni ederim! .. Bütün çaly?malarym, insanlara bu yolda hizmet verme gayesine dönüktür..

    Bu 'hilâfet' insanyn Allah'yn güzel isimlerinin i?aret etti?i manalaryn toplamy olarak meydana getirilmesinin sonucudur! .. Tasavvufî tâbiriyle, Allah esmâsynyn zuhûruyla insan en ?erefli mahlûk olarak meydana getirilmi?tir! ..

    Dikkat edin! .. Allah, insany en ?erefli varlyk olarak yarattym derken gene kadyn-erkek ayyrymy yapmyyor! .. Erkek de en ?ereflidir; kadyn da en ?ereflidir! .. Allah`yn yaratty?y en ?erefli varlyktaki bu vasfy göremeyen ise, otursun kendi gafletine a?lasyn! ..

    Evet, insan, kapasite olarak, kadyn-erkek ayyrymy olmaksyzyn 'en ?erefli' mahlûk; ve ayny zamanda da yeryüzünde Allah 'halife'sidir! .. Bu da onun Allah'yn güzel isimlerinin özelliklerinden meydana getirili?inden dolayydyr..

    Kendini et-kemikten ibaret kabul edip, ölümle de yok olaca?yny sanan insansy, elbette ki 'Hakikat'yndan gelen ?erefini ve hilâfetini inkâr etmekte; bunun sonucunda da hiç bir de?erin ölçemeyece?i ?eyleri yitirmektedir! ..

    Ynsanyn, Allah`yn güzel isimlerinin mânâsyndan yaratylmasy ?u sonucu getirir..

    Ynsan, yok olmaksyzyn, sonsuza dek ya?amyna devam edecektir! ... De?i?ik boyutlardan ve a?amalardan geçerek! ..

    Y?te bu süreç içinde, insan, kendisindeki Allah`yn bah?i olan 'hilâfet' kökenli özellikleri ne kadar tanyr ve ortaya çykartyrsa; gere?ini dünyada ya?arken hissedebilirse; daha sonraki boyutlarda da o nisbette hayaty kolayla?acak, sykyntyly olaylardan kendini kurtarabilecektir..

    Buna kar?yn, ne kadar kendi hakikatyny bilmekten mahrum ya?arsa, o oranda ya?amy cehenneme dönecek, yany?y belki de hiç son bulmayacaktyr! ..

    Yster kadyn olsun ister erkek, insan olarak 'hilâfet'ini ya?ayabilmenin yolu da öncelikle kendi 'Hakikat'yny bilmekten, tanymaktan, gere?ini ya?amaktan geçer! . Bunu en kolayla?tyran yol da ilim ve ZYKYRDYR! ..

    Ylmi de?erlendirecek olan beyin, zikirle kapasitesini arttyrabilir. Ve o nisbette de 'Hakikat'yny farkederek 'ALLAH AHLÂKI ile AHLÂKLANIR'..

    'ALLAH gibi dü?ünmek' der Hz.Ysa Aleyhisselâm. Bununla Allah Rasûlü`nün 'Allah ahlâkyyla ahlâklanyn' i?areti ayny ?eydir! . Bu i?aretler hep, bizleri bulundu?umuz toplumun ?artlanmalaryndan ve de?er yargylaryndan arynarak, Allah`yn varly?y de?erlendiri?i gibi de?erlendirmeye yönlendirmektedir...

    Bütün bunlaryn gerçekle?mesi ise, yalnyzca beyin kapasitemizin arttyrylmasy ve bu kapasitenin gerçek ilimle de?erlendirilmesiyle mümkün olur..

    Ylmi de?erlendirmenin yolu da insanyn yeni ö?renmekte oldu?u her ?eye önyargysyz ve objektif olarak yakla?masyndan geçer! .

    KOZAYI delip, dy?aryya bakmak! . Yeni dü?üncelere açyk olmak! .

    'DÜN' KOZASINDAN ÇIKABYLMEK! ..

    YSLÂM - Ahmed Hulûsi
    kitaby ücretsiz pc.ize indirmek ve okumak için:www.ahmedhulusi.com

  • gıybet

    19.02.2005 - 12:56

    GIYBET

    ZİNADAN OTUZ ALTI DEFA DAHA ŞİDDETLİDİR


    Niye Rasûlullah aleyhi's-selâm bu mevzûda bu kadar şiddetli konuşmuş da şöyle buyurmuştur:

    -GIYBET ZİNADAN OTUZ ALTI DEFA DAHA ŞİDDETLİDİR.

    Câbir ve Ebû Said radıyallahu anh naklediyor

    “Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

    Gıybetten sakınınız! .. Zirâ gıybet zinâdan daha şiddetlidir! .. Çünki zinâ eden kimse tevbe eder, Allâh da afveder. Fakat gıybet eden, gıybeti yapılan afvedinceye kadar, afvedilmez! .. (Gazalî-İhya)

    SİZDEN HERHANGİ BİRİNİZ

    ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEKTEN HOŞLANIR MI?

    İŞTE BUNDAN TİKSİNDİNİZ! .


    Ve Kur'ân-ı Kerîm'de niçin son derece tiksindirici bir misâl kullanılmıştır dedikodu için. Şöyle ki:

    “EY İMAN EDENLER, ZANNIN BİR ÇOĞUNDAN KAÇININ! . ÇÜNKÜ, BAZI ZANLAR SUÇTUR! .

    BİRBİRİNİZİN KUSURUNU ARAŞTIRMAYIN! .

    KİMİNİZ DE KİMİNİZİN DEDİKODUSUNU YAPMASIN.

    SİZDEN HERHANGİ BİRİNİZ ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEKTEN HOŞLANIR MI? İŞTE BUNDAN TİKSİNDİNİZ! .” (Hucurât-12)
    Ebû Hureyre radıyallahu anh naklediyor:

    Hz. Rasûlullah aleyhisselâtü ve sellem'e sordular:

    -Gıybet nedir biliyor musunuz? ..

    Ashab cevabladı:

    -Kardeşini hoşuna gitmeyen şeyle anmandır! ..

    Birisi sordu:

    -Dediğim şeyler kardeşimde varsa, ne buyurursun? ..

    Resûlullâh:

    -Söylediğin şayet onda varsa, onu gıybet etmiş bulunursun! .. Ve eğer onda yoksa ona iftira etmiş olursun! .. (Müslim)

    Amribn-ül As radıyallahu anh'dan nakledilmiştir:

    Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ölü bir katırın yanından geçerken ashabından bazılarına şöyle buyurmuştur:

    -Kişinin karnını doyuruncaya kadar şu (leşden) yemesi, elbette müslüman bir kişinin etini yemesinden (dedikodusunu yapmasından) daha hayırlıdır.” (ibni Hibbân)

    Allah bizleri birbirimizin dedikodusunu, gıybetini yapalım diye yaratmadı! .

    Bizim görevimiz; bir araya geldiğimiz zaman bildiklerimizi karşımızdakine-yanımızdakine anlatmak ve ondan sonra da onun hakkında hiç bir yerde konuşmamaktır! Çünkü Hz.Rasulullah buyuruyor ki;

    “Kim kardeşinin kulağına gittiği zaman üzüleceği bir şeyi bir başkasına söylerse, bu, gıybettir” Kurân‘daki anlatımla “ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek”tir!

    Kim ölmüş kardeşinin çiğ etini yemek ister?

    KİŞİYE GÜNAH OLARAK SADECE DİLİ YETER..


    Evet, Kur'ân ifadesi ile, deyişi ile, kişinin dedikodusunu yapmak, ölü kardeşinin etini yemek kadar “tiksindirici” bir fiildir! ..

    Niçin? ..

    Başta da çeşitli vesileler ile anlattığımız üzere siz bir takım çalışmalar yapıyorsunuz, zikir yapıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz zekât sadaka veriyorsunuz, hatta yoldan bir taşı, bir çöpü kaldırıyorsunuz ve bu yaptığınız yararlı fiiler ile sevap yani, size ölümötesi yaşamda gerekli olan enerjiyi topluyorsunuz.

    Sonra? ..

    Falanca kişi dile geliyor ve başlıyorsunuz, duyduğu takdirde hoşnut kalmayacağı bir biçimde onun hakkında konuşmaya. dedikodusuna.işte o anda olan oluyor! ..

    O kişiden sözetmeye başladığınız anda, beyniniz ile o kişinin beyni arasında sizin bilinciniz dışında bir devre, bir bağlantı kuruluyor ve onun hakkında ne kadar hoşlanmayacağı bir biçimde konuşmuş iseniz; konuşmanızdan dolayı onun hoşnutsuzluğunu giderecek düzeyde sizin pozitif enerjiniz yani sevaplarınız onun beynine anında transfer oluveriyor! ..

    Nice emeklerle, nice gayretlerle ne kadar zamanınızı harcayarak elde ettiğiniz o pozitif enerjiniz, o sevablarınız, bir anda dedikodusunu yaptığınız kişiye bağışlanıp gidiveriyor! .

    Oysa siz, o pozitif enerjinizle milyonlarla yıl neler elde edebilecektiniz! .

    Ya da bundan daha kötüsü! .

    Verecek birikmiş pozitif enerjiniz yok. işte bu defa aynı kanalda tersine bir akış başlıyor ve. Onun eşdeğerdeki negatifleri bir anda sizin beyninize boşalıp, oradan da dalga bedeninize anında yüklemesi yapılıveriyor! ..

    Dilinizi tutamayıp, bir anlık geçici zevk için beyninizi fuzuliyâta harcamanızın; dünyanın en kıymetli cevheri beyninizi yerinde kullanmayıp boş şeylere harcamanızın “neticesinde” oluşan bir olay! .. Kendi kendinize verdiğiniz bir ceza! ..

    Nice insanlar vardır. Hayır hasenat yaparlar. Namaz kılarlar, oruç tutarlar. Zekât verirler. Ve âhırete “dolgun” gittiklerini sanırlar! .. Oysa tamtakır, tamamiyle müflis yani iflas etmiş bir şekilde oraya varmaktadırlar, bundan hiç haberleri yoktur.

    “KİŞİYE GÜNAH OLARAK SADECE DİLİ YETER”

    Hadîs-i şerîfinde anlatıldığı üzere, başkalarının dedikodusunu yapması, zan üzere başkaları hakkında konuşması, iftiralara âlet ve aracı olması yüzünden tüm sevablarını yani müsbet enerjisini onlara dağıtmaktan başka, bir de onların günâhlarını yani negatif yüklerini yüklenmiştir; üstelik bunun farkında bile değildir! ..

    Ahmed Hulûsi
    kitaplarından alınmıştır..ücretsiz okumak ve indirmek için tıklayın
    www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi

    19.02.2005 - 12:40

    ZİKİR konusunda halkımızın çok korktuğu bir husus vardır. Elbette bunda en büyük faktör de 'menfî şartlandırma'dır.

    'Çok tesbih çekme, deli olursun! ..'

    Türünden, kasıtlı ya da kasıtsız söylentilerin kesinlikle belli olan bir yönü vardır ki o da `BİLİNÇSİZLİK' olan şartlandırma, insanları ZİKİR konusunda son derece ürkütmüştür.

    Kur'ân-ı Kerîm her halûkârda, ayakta, otururken, yan yatarken sürekli zikir yapılmasını tavsiye ederken; maalesef, bu bilinçsiz çevreler, elden geldiğince insanları zikirden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.

    'ALLAH'I AYAKTAYKEN, OTURURKEN, YATMIŞKEN ZİKREDERLER; GÖKLERİN VE YERİN YARADILIŞ HİKMETİNİ DÜŞÜNEREK, RABBİMİZ SEN BUNLARI HİKMETSİZ BOŞUNA YARATMADIN MÜNEZZEHSİN DERLER' (3-191)

    Evet, insan daima üç halden birindedir; Ya ayaktadır, ya oturuyordur, veyahud da yatmaktadır.

    İşte, yukarıda âyet, her üç halûkârda da zikredilmesi gerektiğini bize açık seçik vurgulamaktadır.

    Öyle ise, bize düşen, elden geldiğince, zikir yapmaktır! ..

    Nerede olursak olalım, ister abdestli, ister abdestsiz, olabildiğince zikir yapmak suretiyle beynimizi geliştirelim, Allah'a yakîn elde edelim.

    Bizim, nice içki içen ve hatta alkolik olan kişiye zikir tavsiyemiz vardır ki, bunlar meyhanede içki içerken zikre başlamışlardır.

    Bir elinde içki kadehi, diğer elinde tesbihle işe başlayan bu kişiler; zikrin beyinde yaptığı yeni açılımların sonucu; kendilerinde meydana gelen idrâk ile bir süre sonra içkiyi bırakmışlar; ve daha sonra da kendi içlerinden gelen bir şekilde, hiç bir dış baskı olmaksızın beş vakit namaz kılıp, Hacca gitmişlerdir.

    Biz diyoruz ki, ZİKİR insana en güzel geleceklerin yegâne anahtarıdır; çünkü beyin kapasitesini geliştirmeye yönelik yegâne ve en güçlü çalışmadır.

    Es-Seyyid AHMED HULUSİ
    DUA VE ZİKİR kitabından
    Hayatınızı değişterecek kitab ve Özel Zikir formülleri
    www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi

    17.02.2005 - 21:10

    Üstad Ahmed Hulusiyi övmek,yüceltmek gibi bir hamakate eminimki hiç bir OKUru düşemez eğer gerçekten anlamışsa öğretisini.. Onu övmek,yüceltmek, paye vermek haddimize gücümüze değil Onun hakkında sadece kendi tarifyle 'Düşünür ve Sufi bir Yazar' diyebeliriz en fazla..
    Üstad Ahmed Hulusinin eserlerinin samimiyetle objektif olarak okuyan insanlara enbüyük yararı Allah adıyla işaret edileni İslam Dinini Hz. Resulullahı ve Kuranı Kerimi araştırmaya tefekkür etmeye nefsini tanımaya ve bunun gereklerini yaşamaya yönlendirmesidir.. Üstad Ahmed Hulusi nin eserlerini okuyan insanlar sigara içki gibi kötü alışkanlıkları terk etmenin yanısıra en önemlisi Allahın vechini insanlarda görmeye ve Allah sevgisini Tekliğini ve kendi hiçliğini hisetmeye yönelendirmektedir.Birliği, bütünlüğü,hoşgörüyü,müslümanlık diye pazarlanan GERÇEK İSLAM dinini ve irfanlı yaşamayı öğrendik Üstad Ahmed Hulusiden..Okurları kısa zamanda kendilerindeki düşünsel ve manevi değişimi ve gelişimi son derece bariz bir şekilde yaşamaktadırlar. Onun eserlerinden gördüğümüz faydaları burda anlatmaya kalksak sayfalar yetmez, onun tavsiyeleriyle yaptığımız ibadetleri yazmaya kalksak Riya'ya girer.. iyisimi susmak ve seyretmek yorumsuz ve değer yargısız...son olarak şunuda belirtiyim..Üstad AHMED HULUSİ nin eserlerini OKUmayı başaranlar ÖZÜne erip,İNSAN GİBİ DÜŞÜNEN TANRI SANISINDAN,ALLAH GİBİ DÜŞÜNEN İNSAN ANLAYIŞINA yükselmektedir evvelALLAH...saygılarımla
    bir aciz Kul

  • allah (c.c)

    17.02.2005 - 20:37

    ALLAH, BİR GÖKTANRISI DEĞİLDİR!

    Semâda mekânı yoktur!

    İslam dinini bildiren Hazreti Muhammed kudsal kitap Kur'an-ı Kerim ile 'TANRI' kavramını reddeder; 'tanrı' nın varolmayıp 'sadece ALLAH'ın mevcud' olduğunu vurgular! . Bu gerçeğin farkında mıyız?

    Hazreti Muhammed aleyhisselam, 'ALLAH RESULU' olduğunu, almış olduğu vahiy sonucu olarak açıklayıp, artık insanların tanrıya tapmaması için elinden gelen gayreti göstermeye başladı…

    'TANRI YOKTUR, SADECE ALLAH VARDIR' mesajıyla insanlara gerçeği anlatmaya başlayan Hazreti Muhmmed'in vurguladığı bu gerçek, KELİME'İ TEVHİD şeklinde formüle edilmişti…

    İslam Dininin temelini, 'LA İLAHE İLLALLAH' sözünün manası oluşturur.

    'La İlahe İllallah' ne demektir?

    Bu söz basit olarak ele alınırsa;

    'TANRI yoktur sadece ALLAH vardır' anlamında değerlendirilir…

    Eğer kelimelerin anlamı üzerinde durursak…

    'La İlahe'; ' La' yoktur; 'İlahe', TANRI demektir, yani tapınılacak tanrı yoktur, demektir.

    Şimdi burada şu noktaya dikkat edelim…

    Kelime-i Tevhid, 'La ilahe' ile başlıyor… Ve başlangıçta, kesin bir hüküm vurgulanıyor. 'Yoktur tapınalacak varlık! '; 'la ilahe'! ..

    Akabinde, bir açıklama geliyor… 'İlla' 'sadece', 'ALLAH' vardır! ..

    'İLLA ALLAH' yani 'sadece ALLAH'! ..

    Birinci mana olarak, bu cümleden açığa çıkan gerçek şudur…

    'Tapınalacak TANRI yoktur'… Evet, burada, kesin olarak, tapınılacak bir öte tanrı olmadığını vurguladıktan sonra, 'İLLA ALLAH' diyor…

    Hazreti MUHAMMED'İN açıkladığı 'ALLAH' bir TANRI değildir! ..

    Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı 'ALLAH', AHAD'dır! ..

    Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı 'ALLAH', sonsuz manalara sahip olup, her an bunları seyir halindedir! ..

    İSLAM'ın 'Tevhid' inancı, yani, Hazreti Muhammed'in açıkladığı inanç sistemi, TAPILACAK TANRI OLMADIĞI; ALLAH'ın AHAD olduğu ve dolayısıyla bir TANRI'nın mevcut olmadığı; insanların, bütün yaşamları boyunca kendilerinden meydana gelecek fiillerin neticelerine katlanacağı esasına dayanır

    AHMED HULUSİ
    Hazreti Muhammed'in Açıkladığı ALLAH Kitabından alınmışır..

    “ALLAH” ismiyle işaret edilenin ne olduğunu açıklayan, günümüzün en önemli ve en aydınlatıcı eseri. İnanan ve inanmayan herkes tarafından okuması gerekli kitap.ücretsiz okumak ve downoald etmek için: www.ahmedhulusi.com

  • kuran-ı kerim

    17.02.2005 - 20:27

    KURÂN, BİLGİ KİTABIDIR!
    Yatak odasında başucu kitap olmak
    veya nihâvent makamından okunmak için gelmemiş;
    üzerinde düşünülüp anlaşılıp, içindeki gerçeklerin keşfedilmesi, idrak edilmesi, hissedilip yaşanması için gelmiştir!

    Kur'ân-ı Kerim,
    'RÛHU' ve HEDEFLERİ' îtibâriyle,
    insanlık yaşadıkça onlara ışık tutup yol gösterecek
    ZAMANÜSTÜ KİTAP'tır!

    Kur’ân-ı Kerim’i, geldiği toplumlara yaptırttığı aşamalarla bloke edip; “insanlığa edindirdikleri orada bitmiştir; dolayısıyla o çağa ait bir kitaptır”, diye kayıtlamak, Kur’ân ’a büyük zulûmdür; bu da “Kur’ân RÛHU”nu algılayamamaktan ve Kur’ân'ı “OKU”yamamaktan kaynaklanan bir olgudur! .

    AHMED HULUSİ ' nin eserlerinden alınmıştır.

    Kur'an ın evrensel kitap oluşunu ve sonsuza dek neden geçerli olduğunu çok farklı ve yepyeni bir bakış açısıyla okumak için tıklayın..www.ahmedhulusi.com

  • ahmed hulusi

    27.01.2005 - 18:15

    BEN 'MUHAMMEDÎ'YİM!

    Benim dinim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın Dinidir! .
    Benim mezhebim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın mezhebidir! .
    Benim tarikatım, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın tarikatıdır! ..
    Benim meşrebim, Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın meşrebidir! ..
    Düşünerek, sorgulayarak, araştırarak ve öğrendiklerinin gereğini tek tek yaşamında uygulayarak geçen 30 küsur yıldan sonra; edindiğim bilgileri, bulguları ve deneyimi, Rasûlullah Aleyhisselâm’a hizmetim, insanlığa borcum anlayışıyla sizlere ulaştırıyorum.

    'Okur' - 'yazar' bir 'düşünür', olmamın dışında, hiç vasfım, ünvanım yoktur! .
    Kim, bize mürşitlik, şeyhlik, hocalık, önderlik, liderlik ve bu gibi pâye yakıştırırsa, bu o kişinin kendisini aldatan zannı ve tasavvuru dolayısıyladır! ... Biraz da Din ve tasavvuf konusundaki câhilliğindendir! .

    Benim dinim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın Dini`dir! .
    Benim mezhebim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın mezhebidir! .
    Benim tarikatım, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın tarikatıdır! ..
    Benim meşrebim, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın meşrebidir inşâallah! .

    Kısacası;
    Ahmed Hulûsi, MUHAMMEDÎ`dir! .

    Elden geldiğince 'okur'-'yazar' ve 'düşünürdür'! ... Ve düşündüklerini, arzu edenlerle paylaşandır; işte hepsi o kadar! ..

    Es-Seyyid AHMED HULUSİ
    'KENDİNİ TANI' kitabından

  • ahmed hulusi

    10.01.2005 - 23:22

    40 yıla yakındır “insan” olarak, “meslek” olarak değil; düşündüklerimi, sorguladıklarımı ve sonuçta keşfettiklerimi yalnızca paylaşmış olarak bu dünyadan çekip gitmenin huzuru içinde yazıyorum…

    Sonunda, yavaş yavaş düşünmeye başlayan, sorgulayan, neden, niçin, nasıl demesini öğrenen nesli görmeye başlıyorum.

    Bana, dün başarıya ulaşmışları taklit et, diyorlar; benim bir mukallit olmadığımı duyup, bunu yazdığım satırları gördükleri halde! .

    Benim amacım, insanlar arasında başarılı olarak nitelendirilmek değil ki! .

    Ben yalnızca düşündüklerimi paylaşıyorum! .

    Aklını mantığını kullanabilenler, bunları değerlendirir; sonra da dilediği gibi yaşar! . Ötesi benim umurumda mı! …

    Üç-beş gün sonra yaşamımın sona ereceği dünyanızda, en büyük pâyeyi almış olsam ne yazar? . Ben, bulmuşsam “Allah”ı, senin vereceğin pâye ya da mertebe nedir ki benim yanımda! .

    Sen, düşünemeyen, sorgulayamayan, yalnızca para ya da erkek veya dişi et peşinde koşan beyninle, bana bir mertebe ya da dereke biçsen ne değişir benim için! .

    Var git, kaç yüzyıllık “YAKIŞTIRMA”ları “DİN” sanarak kendini avutup; boyla sonucunu! .

    AHMED HULUSİ
    SİSTEMİN SESLENİŞİ-2

Toplam 19 mesaj bulundu