Beste Negâr Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • enflasyon

    09.03.2009 - 01:57

    nedir efendim bu şiir enflasyonu...

    bu yeni moda mıdır.. alâkalı-alâkasız muhtelif terimleri şiir ile donatarak reklâm yapmanın lüzûmu nedir? .. şiir bölümü kâfi gelmiyor mu size? ..

    hay allah..

  • fî yakalı

    06.03.2009 - 01:06

    tanımıyorum; görmedim, duymadım, konuşmuyorum..

    eyvah, sabahlar olmasın :)

  • bedahet

    06.03.2009 - 00:25

    net ve açık olma hâli diyebiliriz..

    ‘bedâhetle izhâr etti’ denir, yani: açıkça ortaya çıkarttı, belirtti mânâsında kullanılan şık bir anlatım…

    efendim, bir başka ifâde ile yine arapça kökenli bir kelime, ‘bedihî’ de diyebiliriz: aşikâr, gözle görünen..

  • aşk ateşi

    05.03.2009 - 19:59

    yakar içine alınca öyle değil mi...

    girilmişse o ateşin girdabına, kurtulma olasılığı yoktur...

    sevda okları gibi.. oklar kalbinizi hedef almışsa, ıskalamaz...

    hem, sevda okundan kim masun kalmış? … o okun isabet almadığı, yaralamadığı kalp mi var… kaldı ki, ilâhlar bile vurulmuş...

  • sayın herşeyi bilen

    04.03.2009 - 23:06

    efendim, geçiyordum şöyle bir baktım göz ucu ilen, lâkin bakmaz olaydım… gördük ki, kavgamız bilem ve dahi üslûbumuz taklit edilmeye çalışılmış idir, ammavelâkin herkesin harcımıdır efendim: aşk ola… yerli yersiz kullanılan ve bir çoğu uydurma terkiplerle bezeli harf ve de cümle cümbüşünü idrâka çalışmaktan olmayan migrenim atak geçirdi, akâbinde nörovejetatif sinir sistemimin çalışmasını bozarak sinir sistemimdeki tüm fonksiyonları felce uğrattı bu cümbüş.. daha fazla duramayacağım zirâ, olmayan sinüzitim depreşecek; çıkayım ben kanserde olmadan teessüflerim ilen..

    kavgamda sizin olsun, migrenimde…

    doktorcuğum imdat, derdime bir çâre ;)

  • şu an ne dinliyorum

    04.03.2009 - 21:39

    efendim, nebahat çehre'den dinlenmesini de öneririm...

    yonca lodi - büklüm büklüm

    Ne söylesen ne beklesen
    Yaradan’dan ya da kaderinden
    Ele geçmez istediğin
    Uğruna savaş vermediysen

    Sanki seni boğar gibi
    Sanki yeniden doğar gibi
    Sanki zaman zaman ölür gibi
    Acısını, çilesini çekmediysen

    Hani büklüm büklüm boynunda
    Hani paramparça ruhunda
    Hani soran gözlerle kapında
    Bekleyen dargın anıların gibi

    Sevilmeden de sevmeyi
    Neyi özlediğini bilmeyi
    Acı da olsa yine gerçeği
    Görüp de söylemeyi bilmediysen…

  • sait faik abasıyanık

    04.03.2009 - 21:35

    Bir insanı sevmekle başlar her şey... yalın bir insan duygusu.. şiirsellik ve imgelem.. kırgınlıklar, acılar ve umut.. Sonsuz bir deniz tasavvuru… balıkçılar ve özellikle de rumlar… bir çıkıp bir kaybolan hayali kahramanlar… bir uçtan bir uca İstanbul.. Sait Faik zengin bir dünya sunmuştur insanlara Burgaz adadaki köşkten bakarak insanın hikayesini anlatmıştır… türk öykü yazarlığının bu yenilikçi ismi bir ara ticarete bulaşırsa da yapamaz, işinin yalnızca yazmak olduğuna karar verir…

    “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye kağıt kalem aldım. Oturdum. Adanın tenha yolarında gezinirken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum.. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”

  • yılmaz güney

    04.03.2009 - 21:15

    1937’de Adana’da doğan, Adana’da film işletmelerinde çalışan Yılmaz Güney henüz öğrenciyken Atıf Yılmaz’ın çektiği Bu Vatanın Çocukları filmi ile Yeşilçam’da oyuncu ve senarist olarak yerini alır…

    Daha sonra yeşilçamda bir çok yönetmenle oyuncu ve senaryo yazarı olarak çalışır… efendim, yılmaz güney bu filmlerde yarattığı, haksızlığa tahammülü olmayan ama her zaman olayların içine çekilen, vurmak ve öldürmek zorunda bırakılan ezik ama gururlu delikanlı tiplemesiyle “Türk Sinemasının Çirkin Kralı” olur..

    Lütfü Akad’la çalıştığı Hudutların Kanunu ve Kızılırmak Karakoyun, kendi yazdığı ve yönettiği Acı, Ağıt, Umutsuzlar ve Arkadaş gibi filmlerle Türk sinemasına gerçek anlamda damgasını vurur…

    efendim, ‘düşünceleri’ yüzünden o’nu taştan duvarlar, demir parmaklıklar arkasına hapsedip terbiye olacağını düşünenler o’nun ‘düşüncelerini’ hapsedememişler; o, düşünemeye ve üretmeye devam etmiş… senaryosunu hapiste yazdığı Sürü ve Düşman ve Yol filmleri Zeki Ökten ve Şerif Gören yönetiminde çekilir… Şerif Gören imzalı Yol, 1982’de Cannes’da Costa Gavras’ın Kayıp filmiyle birlikte Altın Palmiye’yi alır…

    hayatı kendim için yaşamıyorum. ve korkmuyorum
    hiç birşeyden. başıma gelecekleri de biliyorum.
    herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.
    Yarın bizim çünkü...

    rahmet o’na….

  • mâmafi

    04.03.2009 - 16:30

    doğrusu 'mâmafih'

    kelime anlamı: 'bununla birlikte' ve mâmafih arapça bir terim olur kendileri ;)

  • âfetresân

    04.03.2009 - 16:25

    âfetresân: belâ getiren..

    açalım:

    âfet: belâ
    resân: getiren

    hani, başa belâ getiren hasletler vardır, işte o hasletleri bünyesinde barındıran kişiler için söylenen hitaptır ‘’âfetresân’’ ve bu tür insanlarla kurulan ilişkilerde ne yapsanız kaçamazsınız; kendi kanunları vardır ve size biçtikleri ceza.. ve neticede saçtıkları vahametli ukubete dûçar olursunuz…

    elâman ki elâman…

  • şu an ne dinliyorum

    01.03.2009 - 01:05

    müterennim bir sesle şarkılar tegannî eden, eşsiz, muhteşem bir sanatçı…

    buyurunuz efendim, melihat gülses – bitmemiş gibi

    Seninle bu aşkı kaldığı yerden
    Devam ettirelim bitmemiş gibi
    Bütün suçlarını affediyorum
    Ne olur geri dön, gitmemiş gibi

    Razıyım gönlümü yerden yere vur
    Razıyım karşımda eller gibi dur
    Bitsin bu ayrılık bitsin bu gurur
    Ne olur geri dön, gitmemiş gibi

    Ne ben söyleyeyim ne sen hatırlat
    Unut o vedayı anılara kat
    Bizimle başlasın yeniden hayat
    Ne olur geri dön, gitmemiş gibi

  • aforizmalar

    01.03.2009 - 01:02

    ‘baklava’ da açarım, ‘hikmet’ de! ! …

    aslı ve de astarı, hiçbir hîkmeti ve dahi kıymetî olmayan atmasyon aforizmalarınızla cümle-i âlemi vesveseye düşürme necip! ! .. gerek nedir antoloji halkı arasında itibâr, gerekse nedir antoloji devlet ricâli üzerinde nüfûz sahibi oldun deyû sevindirik olup böbürlenme azizim, yanılma; günden güne artan şöhretin neticesinde hayran kitlesine sahip olduğun kanâati hâsıl olmasın sende, kazandığın itibârın bir hîkmeti ve dahi değeri yoktur; sen, o istihkâr dillerin ilen, ancak ve ancak düşman ve de nefret kazandın, eğ başını yere şaşkın necip! ! … dizinin dibine oturtup ilim ve de irfan öğreteceğim deyû ortaya kendin gibim mutasallıf ve dahi ukâla bir geveze çıkarmışsın farketmez misin a necip? … unutma ki, zalimin zûlmü varsa mazlûmun Allah’ı var; derdine yan sen akıllım necip…

    dipnot: torunun fî-yakalı ve torunum beste’yi bu kavgaya karıştırma; dürerim senin o, hiçbir hîkmet-i kıymeti olmayan atmasyon aforizma defterini… hem, sen ne vâkit fizan’lı oldun Allah’ın sulukuleli necipi..

    Bestenegâr-i azîmü’ş-şân Sultan

  • sonsuzluğun ipucu

    01.03.2009 - 01:01

    bu bir bilmece mi (?) ..

    o hâlde, bana sonsuzluğun ipucunu verin, ben de size sonsuzluğun ucunu bulayım ;)

  • fatalizm

    28.02.2009 - 02:40

    yazgıcılık..

    yaşamda olup biten her şeyin önceden belirlendiğine inanan ve yaşanacak olan her şeyin önceden belirlendiği için de yazgıyı hiçbir şeyin değiştiremeyeceğini ileri süren görüş..

    böylesi genel bir tanım karşısında o hâlde, insan neden hastalanınca doktora gider diye bir soru geliyor akla, doktora gidilirse sonuç değişir öyle değil mi? .. yok hayır, fatalist bir anlayışa göre, kaderde ne varsa o yaşanır deyip doktora gitmez ise yatakta kalıp sonucu mu beklemeli? ..

    ya da işsiz bir kişi, tüm imkân ve irâdesini kullanarak durumu değiştirmek adına çabalamamalı mı? .. evde oturup, ‘aman canım, sonuçta kaderde ne varsa o yaşanır’ mı demeli? ..

    bana göre fatalizm; bulunduğu koşul ve şartlarda insanın karşılaştığı zorluklardan kaçma adına, fatalizmin -kader inancı- arkasına sığınarak sorumluluklardan kaçmanın ve bu sorumsuzluğa da ‘fatalizm’, ‘aman kader işte canım, kaderde ne varsa o yaşanır’ diyenlerin savunma mekanizmasıdır.. varlıklarında çâresizlik duygusunun hâkim olduğu kişilerin, irâdelerine hiçbir zorluk yüklemek istemeyenlerin pasif kalmayı yeğleyerek, karşılaştığı zorluklara, hâl ve de koşullara karşı boyun eğmeleri neticesinde ortaya attıkları ‘bahaneler’ de diyebiliriz..

    hülâsa-i kelâm, bana göre ‘fatalizm’, ‘çaresizlik’ tir..

  • turgut uyar

    28.02.2009 - 02:30

    Dünyanın En Güzel Arabistanı’nın düşleriyle seslendi…
    Arz-ı hal etti tanrıya, anadolunun çeşitli kışlalarından farklı, insanı kucaklayan bir şiir yeşerdi…
    acının tarihinde ve coğrafyasında dolaşan bir şiir…

    Turgut Uyar ‘ikinci yeni’ nin farklı seslerinden biri olarak tanındı ve sevildi… Ankara’da başladığı yaşamı İstanbul’da sona erdiğinde tel üstündeki cambaz edalı şiiri kaldı geride:

    “ Sizin adınız ne? ..
    Benim dengemi bozmayınız “..


    rahmet o’na….

  • edip cansever

    28.02.2009 - 02:28

    “ Yalnızlık bile bir insanla bağlantılıdır” der Edip Cansever…
    Yoğun bir şiir işçiliği ile sadece şiire adanmış bir hayatın içinde yüzlerce ürün vermiştir…
    Yerçekimli karanfili, Mendilimde Kan Seslerindeki meşhur ahmet abisi ile hatırlanır…
    Şiiri, insanın özüne ve anadolunun zengin coğrafyasına uzanan bir yolculuktur…

    Türk şiiri en özgün kalemlerinden birini kaybettiğinde, sevenleri ve İstanbul “ölüm sen en güzelsin bu saatlerde” diye seslenen bir şairi uğurlar …

    rahmet o’na…

  • aforizmalar

    28.02.2009 - 02:26

    ey fâni; adalet susuzu, hürlük açı kişilere el-insâf! ! .. şunu iyi bil ki; aç ve susuz olanla eceli gelen söyleşir... ya sen onları zülûm altında ibret ilen ezeceksin, ya onlar senin cezânı verecek! ! ..

    Bestenegâr-i azîmü’ş-şân

  • farenjit

    28.02.2009 - 02:21

    burun ve ağız boşluğunun arkasındaki, yani, boğazın arka duvarı ve burnu birleştiren boşluktaki bölgeye farenks denir; boğazın arka duvarında gelişen farenks mukozasının iltihaplanmasına farenjit denir..

    çok sık rastlanan üst solunum yolu enfeksiyonlardandır.. efendim, farenjitiniz yeni gelişmiş olup, boğaz ağrısı, yutkunmada güçlük ve ateş gibi şiddetli şikâyetleriniz varsa bu akut farenjittir.. virüsler etkendir ve ani başlayıp kısa sürer.. enfeksiyon bakteriyelse antibiyotik tedavisi ile kısa zamanda düzelebilir.. viral kaynaklı farenjitlerde bazen antibiyotik tedavisine bile gerek duyulmaz, semptomatik tedavi ile atlatılır… ancak kronik farenjit uzun sürer ve ilk olarak kronikleşmesinde rol oynayan ana neden saptanılmalıdır; allerjen bir sebep ise evvelâ alerji ortadan kaldırılmalıdır ve sonuç olarak destekleyici tedaviler uygulanmalıdır..

    Efendim bir tavsiyede bulunalım.. genelde her boğaz ağrısında pastiller kullanılır.. özellikle de antibiyotik ihtiva eden pastiller kesinlikle kullanılmamalıdır der beste… zirâ, bu tür pastiller ağızda bulunan faydalı mikropları da öldürür ve neticede mantar enfeksiyonlarına zemin hazırlarlar...

  • dedi ki

    28.02.2009 - 02:12

    Dedim visâline ermek / dedi hayâl-i muhâl
    Dedim cemâlini görmek / dedi mübârek fâl
    Dedim yüzümü yüzüne / dedi ki sürme yürü
    Dedim tozunu gözüme / dedi ki sürmedir al
    Dedim ki kâmetin âfet / dedi ne doğru haber
    Dedim ki kaşların uğru / dedi ne eğri hayâl
    Dedim yeterdi kemâlin / dedi aya naksî
    Dedim ererdi cemâlin / dedi güneşe zevâl
    Dedim ki Şeyhî'yi aşkın / dedi ki öldüriser
    Dedim harâmî gözüne / dedi ki kanı helâl

    Şeyhî

  • şu an ne dinliyorum

    21.02.2009 - 13:13

    kubat - yas

    Hatıralar başucumda nöbet tutar gece gündüz bekler beni
    Düşlerim var benim hayallerim var
    Fikrim derya deniz fikrim geri getirir seni
    Ne eserim ne yağarım dururum mateme dilsiz dağ gibi
    Dualarım var; duvarlarım var
    Yazarım söylerim yana yana ismini
    Yarıda kaldı şarkılar aman
    Bu yaraya deva değil zaman
    Ateş düştüğü yeri yakar
    Bu düzeni bozuk dünya yalan
    Ötme bülbül ötme can ayazda kışta
    Sen gülü terk etme; şarkılar şiirler yasta

    Hatıralar başucumda nöbet tutar gece gündüz bekler beni

  • Vatan Hasreti

    21.02.2009 - 02:33

    var mı nazım hikmet kadar vatan hasreti çeken? .. adımlarını geri geri atarak zorunlu bir yolculuk yapmak zorunda kalmış, göç etmiş.. buz kesen gurbette, tarifsiz memleket hasretini dizelere işlemiş.. her nefesi, her sözü memleket olmuş.. hiçbir şey dindirememiş içindeki memleket hasretini..

    yani, kimse onun kadar ‘aşkla’ memleket diyemedi..

  • unutulmayan şarkılar

    21.02.2009 - 02:12

    barış manço - geçti dost kervanı

    Şu karşı yaylada göç katar katar
    Bir yiğidin derdi serinde tüter
    Bu ayrılık bana ölümden beter
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
    Bu ayrılık bana ölümden beter
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni

    Şu benim sevdiğim başta oturur
    Bu güzelin derdi beni bitirir
    Bu ayrılık bize zulüm getirir
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
    Bu ayrılık bize zulüm getirir
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni

    Pir Sultan Abdalım dağlar aşarım
    Aşarımda dost diye nere düşerim
    Çok ekmeğin yedim helalaşalım
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
    Çok ekmeğin yedim helalaşalım
    Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni

    iz bırakıyorsa unutulmaz efendim, buyurunuz;

  • derinlik sarhoşluğu

    21.02.2009 - 02:08

    varsın derinlere daldıkça, derinlerde dolaştıkça sarhoş olunulsun, ne gam..

    derinlerde dolaşmak tekinlikten vazgeçmek demektir..

  • nusret orhan

    21.02.2009 - 02:01

    nusret bey amca, bu mesajımı geç verilmiş bir selâm olarak kabul eyleyiniz efendim :)

    zaman zaman bazı terimlerde karşılaşıyorum kendisiyle ve nev'i şahsına münhasır özgün yorumları beni gülümsetiyor..

    saygılar..

Toplam 667 mesaj bulundu