Gerçekle Yüzleşmek felsefesi; Vahdet-i Vücut anlayışına dayanır. Bu anlayış sadece İslam dinine ait bir anlayış değildir. Her türlü Heteredoks anlayışta bu birlik düşüncesi vardır. Görünüşte çok olan varlıklar, aslında BİR’in dış alemdeki görüntüleridir. Her şeyin BİR olduğunu anlama düzeyine göre Tevhid dereceleri vardır. En son derece Fena Fillah derecesidir. Bu dereceden sonra zaten birliğe ulaşılır. BİR kendinden vardır ve başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Hz. Muhammed sav. İslam düşüncesini geliştirerek Vahdet-i Vücut (Vücutta teklik) düzeyine kadar ulaşmıştır, yani dini kemale erdirmiştir. Daha sonra bu fikir değişime uğrayarak Avrupa’da “Doğa Tanrıcılık” olarak ortaya çıkmıştır. Bu fikir ise TEK‘in insan ve doğa şeklinde belirmesi temeline dayanmaktadır. Bu konuda Hollandalı filozof Spinoza (1632-1677) , doğa ile Tanrı’nın aynı şey olduğunu söyler. Ona göre her şey aynı BİR’in ortaya çıkışından ibarettir. Bu fikir İslam inanışında Allah’ta yokluk, Allah’ta yok olmak şeklinde anlaşılmıştır. Hallacı Mansur, bu kavramın sınırlarını “Enel Hak” diyerek belirlemiştir. Gerçekle Yüzleşmek kitabı bu konuda yazılmış harika bir eserdir. Sebahattin Zorlu´nun sözlerindeki yücelik, açıklık, O'nun En Yüce Olan'dan söz edişindeki berraklık bu kitabı şimdiden olağanüstü öneme sahip bir eser kılmışır. Bu kitap insana eksiksiz, doyurucu ve kolay uygulanabilir bir öğreti sunuyor. Bu öğretide insan, evren ve hatta evren ötesi yorumlanıyor, yeniden tanımlanıyor, gerçeği arayan insana kolay ve güvenilir bir yol gösteriyor. Ancak günümüz insanına, özellikle de batı tarzı yaşam ve düşünce biçimine sahip olanlara son derece aykırı gelecek bir yol bu. Hemen tüm ruhsal öğretiler bu yolda ilerleyen yolcuyu en sonunda bir noktaya, bir 'kapı'ya getirir. Bu kapının adı Ben'dir veya tasavvuf felsefesinde söylendiği gibi nefs'tir. Maddi alemden manevi aleme geçmek bu kapının aşılmasına bağlıdır. Sufilerin 'ölmeden ölmek' dedikleri şey budur. Sebahattin Zorlu´nun öğretisi işte bu ego duvarının kırılarak aşılması ve sahtenin terkiyle *Mutlak Ben*in yaşanır hale gelmesi üzerine kurulmuştur.
kesinlikle kimseye özenmeden, çalıp çırpmadan efendi gibi kendi çabasıyla ortaya birşeyler çıkartmaya çalışan bir müzisyen. sahtiyan gibi onun da yazdığı sözlerden boş bir adam olmadığı, okuma kültürüne ve hayal etme yeteneğine sahip olduğu anlaşılır. çok da melodik küfür eder kanımca.
tartışılmaz şairliğinin yanında piskolojik çözümlemelerin had safhada yaşandığı reis bey kitabıyla yazarlığını ortaya koymuştur. ideolocya örgüsü, o ve ben, çöle inen nur ve daha bir çok okunmaya değer esere sahiptir. açık konuşmak gerekirse sol kökenli olması pratik zekasının temeli olmakla birlikte aldığı felsefi ve dini eğitim sahip olduğu ufku genişletip tamamlamıştır. ölum, Allah, korku, kadın ve dava kavramları üzerinde çile adlı eserinde yeterince durmuştur. takvimdeki deniz, bendedir, aynalar yolumu kesti, ruh şiirleri okur okumaz insanın beynine kazınır. bir çok şiiri bendler halinde olsada ziyadesiyle uzundur aslında.
kurtlar vadisi
08.06.2008 - 13:43Bir insanın yüzüne estetik ameliyat yaparak omuzların da daraltılabileceğini kanıtlamaya çalışan ama hiç inandırıcı olmayan dizi.
Gerçekle Yüzleşmek
08.06.2008 - 13:33Gerçekle Yüzleşmek felsefesi; Vahdet-i Vücut anlayışına dayanır. Bu anlayış sadece İslam dinine ait bir anlayış değildir. Her türlü Heteredoks anlayışta bu birlik düşüncesi vardır. Görünüşte çok olan varlıklar, aslında BİR’in dış alemdeki görüntüleridir. Her şeyin BİR olduğunu anlama düzeyine göre Tevhid dereceleri vardır. En son derece Fena Fillah derecesidir. Bu dereceden sonra zaten birliğe ulaşılır. BİR kendinden vardır ve başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Hz. Muhammed sav. İslam düşüncesini geliştirerek Vahdet-i Vücut (Vücutta teklik) düzeyine kadar ulaşmıştır, yani dini kemale erdirmiştir. Daha sonra bu fikir değişime uğrayarak Avrupa’da “Doğa Tanrıcılık” olarak ortaya çıkmıştır. Bu fikir ise TEK‘in insan ve doğa şeklinde belirmesi temeline dayanmaktadır. Bu konuda Hollandalı filozof Spinoza (1632-1677) , doğa ile Tanrı’nın aynı şey olduğunu söyler. Ona göre her şey aynı BİR’in ortaya çıkışından ibarettir. Bu fikir İslam inanışında Allah’ta yokluk, Allah’ta yok olmak şeklinde anlaşılmıştır. Hallacı Mansur, bu kavramın sınırlarını “Enel Hak” diyerek belirlemiştir. Gerçekle Yüzleşmek kitabı bu konuda yazılmış harika bir eserdir. Sebahattin Zorlu´nun sözlerindeki yücelik, açıklık, O'nun En Yüce Olan'dan söz edişindeki berraklık bu kitabı şimdiden olağanüstü öneme sahip bir eser kılmışır. Bu kitap insana eksiksiz, doyurucu ve kolay uygulanabilir bir öğreti sunuyor. Bu öğretide insan, evren ve hatta evren ötesi yorumlanıyor, yeniden tanımlanıyor, gerçeği arayan insana kolay ve güvenilir bir yol gösteriyor. Ancak günümüz insanına, özellikle de batı tarzı yaşam ve düşünce biçimine sahip olanlara son derece aykırı gelecek bir yol bu. Hemen tüm ruhsal öğretiler bu yolda ilerleyen yolcuyu en sonunda bir noktaya, bir 'kapı'ya getirir. Bu kapının adı Ben'dir veya tasavvuf felsefesinde söylendiği gibi nefs'tir. Maddi alemden manevi aleme geçmek bu kapının aşılmasına bağlıdır. Sufilerin 'ölmeden ölmek' dedikleri şey budur. Sebahattin Zorlu´nun öğretisi işte bu ego duvarının kırılarak aşılması ve sahtenin terkiyle *Mutlak Ben*in yaşanır hale gelmesi üzerine kurulmuştur.
sagopa kajmer
08.06.2008 - 13:20kesinlikle kimseye özenmeden, çalıp çırpmadan efendi gibi kendi çabasıyla ortaya birşeyler çıkartmaya çalışan bir müzisyen. sahtiyan gibi onun da yazdığı sözlerden boş bir adam olmadığı, okuma kültürüne ve hayal etme yeteneğine sahip olduğu anlaşılır. çok da melodik küfür eder kanımca.
adolf hitler
08.06.2008 - 13:16insandan sabun üretilebileceğini bulan kişi
necip fazıl kısakürek
08.06.2008 - 13:12tartışılmaz şairliğinin yanında piskolojik çözümlemelerin had safhada yaşandığı reis bey kitabıyla yazarlığını ortaya koymuştur. ideolocya örgüsü, o ve ben, çöle inen nur ve daha bir çok okunmaya değer esere sahiptir. açık konuşmak gerekirse sol kökenli olması pratik zekasının temeli olmakla birlikte aldığı felsefi ve dini eğitim sahip olduğu ufku genişletip tamamlamıştır. ölum, Allah, korku, kadın ve dava kavramları üzerinde çile adlı eserinde yeterince durmuştur. takvimdeki deniz, bendedir, aynalar yolumu kesti, ruh şiirleri okur okumaz insanın beynine kazınır. bir çok şiiri bendler halinde olsada ziyadesiyle uzundur aslında.
fuzuli
08.06.2008 - 13:05Aslolan aşktır hayatta. gerisi, lâf ü güzaf
demiş üstad ne güzel söylemiş.
Toplam 30 mesaj bulundu