Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi:
1997 Eylül ayının sonları. Babam da benimle gelmeye karar verdi Merzifon'a. Ne gereği var baba, ben çocuk muyum gider kaydımı yaptırırım okula. Gezer tozar dönerim eve. Aaaa olur mu oğlum benim gezmeye hakkım yok mu? ben de görmek istiyorum Merzifonu dedi ve takıldı peşime. Neyse, tan yeri ağarmamıştı henüz indiğimizde Merzifon otogarına. Otogarın çıkışında koca devasa bir heykel.Bir at ve atın üzerinde heybetlimi heybetli bir adam duruyor. Bismillahirrahmanirrahim. Tövbe tövbe. Buda ne ya in mi, cin mi sabah sabah. Anladığınız gibi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın heykeli. Tarih derslerine ne kadar ilgisiz olduğumu anladım o an. Çünkü, Yüksekokula kayıt yaptırmaya giden ben, Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın adını daha önce bir yerlerde duyduğumu hiç anımsayamamıştım. İlk defa kendimden utanmıştım.
Mavi sevimli yaratıklar. Denk gelirse hala zevkle izliyorum. İnsan ne kadar çok acı çeksede ne kadar çok feleğin çemberinden geşsede, içindeki çocuk ruhu bir türlü öldüremiyor. ve o şirinler gibi olmayı ne çok isterdim...
Güzel ülkemin en batı illerinden biri olmasına rağmen bir türlü hak ettiği ilgiyi görememiş olan güzel şirin bir vilayetimiz. Hak ettiği ilgiden kastettiğim, eksik o kadar çok şeyi varki, özellikle iş alanlarına, yeni yatırımlara çok ihtiyacı var. Çanakkale'yi yılda bir defa 18 Mart kutlamalarında hatırlamak yetmez. Buradaki gençler için acil yeni iş olanakları sağlanmalı.
Acemi birliğimdeki görevimi tamamlamış, memleketime izne gidiyordum. Esenler otogarında Çanakkale otobüsünün kalkış saatini bekliyorum. Yaşlı bir teyze geldi, oğlum Cevşen almak istemez misin diye sordu. Cevşen mi? Oda ne ki? diye sordum. Yaşlı Teyze bir çeşit dua olduğunu, boynuma asarsam kazalardan belalardan beni koruyacağını söyledi. Söylediğim ilk şey, inanmamki ben öyle şeylere demek oldu. Neden öyle diyorsun oğlum günaha girme dedi. Hayır teyze yanlış anlama Allaha çok inanır onu da çok severim ama bu boynumuza astığımız (taktığımız) dualar değil, bizi; yürekten okuduğuz dualar, yaptığımız hayırlar, iyilikler...vb. gibi şeyler kazalardan belalardan korur demiştim. Sonra o cevşenlerden bir tane aldım ve askerliğim boyunca boynumdan hiç çıkartmadım. Allah'a çok şükür askerlik boyunca başıma hiç bir kaza bela ya da en ufak bir aksilik gelmedi ama bu boynuma taktığım cevşen sayesinde midir bilemem. Ben şuna inanırım, boynunuza astığınız dualardan ya da üzerinizde taşıdığınız muskalardan falan daha çok Allah'a sığının. Asıl sizi koruyacak olan odur.
Irk, bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm. Aynı türün çeşitli üyelerinden birine diğerine nazaran fenotipik bakımdan daha fazla benzer olan bireyler topluluğudur.
Irsi yol ile atalarından kendilerine geçen genetik, biyolojik vasıf ve karakterler gösteren insanlar topluluğu. İnsan ırklarının renk ve fiziki şekil esas alınarak birbirlerinden üstünlüğünü temel alan felsefeye de ırkçılık denilmiştir.(Vikipedi)
Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere, insanların ırklarını seçmek gibi bir şansları yok. Bugün ben siyah ırka ait bir zencide olabilirdim ya da Türk değil de Kürt. Bu nedenle insanların renklerine, şekillerine, şemallerine... şunlarına bunlarına bakarak ne kendimizi onlardan üstün görelim ne de aşağılık kompleksine kapılalım. Sonuçta hepimiz Allah'ın kullarıyız.
10 yaşımdayken sokakta bulup eve getirdiğim, anneme saatlerce dil döktükten sonra zorla kabul ettirdiğim, ilk kedimizin ismi. Dün gibi hatırlıyorum küçücük bir yavruydu. Miyavvv miyavvvv diye peşimden eve kadar gelmişti. Dayanamadım alıp içeriye götürdüm götürmesinede kıyametleri koparmıştı annem. Çabuk git o pire torbasını bulduğun yere geri götür demişti. Ama anne o daha küçücük, çok üşümüş baksana nasıl da titiriyor. Hem acıkmıştırda. Biraz karnını doyuralım biraz da sobanın yanında ısınsın sabah olunca bırakırız. Annem, kesinlikle olmaz. Git onu bırak bulduğun yere diyor da başka birşey demiyordu. Her çocuk gibi bende ağlamaya başladım istediğimi yaptırmak için. Başardımda. Sabaha kadar kalmasına izin almıştım annemden sonunda. Ama gece uyuyamamıştım hiç, sabah olunca gidecekti benim Minnoşum. Soğuktan donacaktı belki de açlıktan ölecekti diye düşünürken uyuya kalmışım. Sabah kalktım birde ne göreyim bizim Perihan Hanım (Annem) kediyi beslemiyormu. Kedim bizden hiç ayrılmadı taki ölene kadar ama o günden beride evimizde hiç kedi eksik olmadı tam yirmi senedir. Anneme gelince o tam 20 senedir bırakın evindeki 15-20 kediyi bütün sokak kedilerini bile doyurur. Aferin bana belkide hayatımda yaptığım en güzel şey o kediyi alıp evime götürmek oldu. Eğer götürmeseydim, annem belkide hayvanları hiç sevmeyen biri olarak kalacaktı ve belkide günde 40-45 kedinin karnı doymayacaktı.
Hayatınızda geçen her gün hatta her geçen dakika birer anıdır. Geçmiştir ve bir daha geri gelmeyecektir. Anılarda kaybolup gitmek pek doğru değildir ama unutmak da çok yanlıştır. Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle,kötüsüyle bir hayat yaşıyoruz ve zaman hızla akıp gidiyor önemli olan çevremizdeki insanlara, biz bu dünyadan göçüp gittikten sonra, bizleri iyi şekilde anacakları güzel anılar bırakabilmektir.
Babamın 30 küsür senelik mesleğidir KERESTEcilik. Bizi kimseye muhtaç etmemiş, karnımızı doyurmuş,büyütmüş, okutmuş,.. hep bu meslek sayesinde.
Kereste: inşaat, mobilya gibi sektörlerde kullanılmak için ağaçların biçilmesi ya da işlenmesi diyebilirim.
5x10 (beşe on)
10x10 (ona on)
20x20 (yirmiye yirmi) gibi...
sigorta
31.10.2007 - 14:25Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi:
GÜNEŞ SİGORTA
yarın da güneş doğacak.....
senede bir gün
31.10.2007 - 14:17Ben ona bile razıyım...Mesela her senenin 15 Ağustosu olabilir......
Mesut Barzani
31.10.2007 - 00:40İsmimi değiştiresim geliyor.....
merzifonlu kara mustafa paşa
30.10.2007 - 21:251997 Eylül ayının sonları. Babam da benimle gelmeye karar verdi Merzifon'a. Ne gereği var baba, ben çocuk muyum gider kaydımı yaptırırım okula. Gezer tozar dönerim eve. Aaaa olur mu oğlum benim gezmeye hakkım yok mu? ben de görmek istiyorum Merzifonu dedi ve takıldı peşime. Neyse, tan yeri ağarmamıştı henüz indiğimizde Merzifon otogarına. Otogarın çıkışında koca devasa bir heykel.Bir at ve atın üzerinde heybetlimi heybetli bir adam duruyor. Bismillahirrahmanirrahim. Tövbe tövbe. Buda ne ya in mi, cin mi sabah sabah. Anladığınız gibi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın heykeli. Tarih derslerine ne kadar ilgisiz olduğumu anladım o an. Çünkü, Yüksekokula kayıt yaptırmaya giden ben, Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın adını daha önce bir yerlerde duyduğumu hiç anımsayamamıştım. İlk defa kendimden utanmıştım.
şirinler
30.10.2007 - 21:10Mavi sevimli yaratıklar. Denk gelirse hala zevkle izliyorum. İnsan ne kadar çok acı çeksede ne kadar çok feleğin çemberinden geşsede, içindeki çocuk ruhu bir türlü öldüremiyor. ve o şirinler gibi olmayı ne çok isterdim...
ERKEKLER AĞLAMAZ
30.10.2007 - 15:21Allah Allah kim demiş onu. Ya biz şimdi erkek değilmiyiz. Kalbi olan her canlı ağlar..Sadece biz bayanlar gibi her yerde ağlamayız o kadar.
el
30.10.2007 - 15:15abe abla at bi bejlikte bakayım falına, süleyeyim sana erbişeyi...
o ve ben
30.10.2007 - 14:55O ve Ben, Hep 'BİZ' olmak istemişizdir ama kısmet değilmiş.
odun
30.10.2007 - 14:52tonu 180 liraymış....Malum kış geliyor artık, sobalı evde oturanlara duyurulur.
O Yaz
30.10.2007 - 14:492005 yazı..... ahhh ah.
çanakkale
30.10.2007 - 13:43Güzel ülkemin en batı illerinden biri olmasına rağmen bir türlü hak ettiği ilgiyi görememiş olan güzel şirin bir vilayetimiz. Hak ettiği ilgiden kastettiğim, eksik o kadar çok şeyi varki, özellikle iş alanlarına, yeni yatırımlara çok ihtiyacı var. Çanakkale'yi yılda bir defa 18 Mart kutlamalarında hatırlamak yetmez. Buradaki gençler için acil yeni iş olanakları sağlanmalı.
cevşen
30.10.2007 - 13:29Acemi birliğimdeki görevimi tamamlamış, memleketime izne gidiyordum. Esenler otogarında Çanakkale otobüsünün kalkış saatini bekliyorum. Yaşlı bir teyze geldi, oğlum Cevşen almak istemez misin diye sordu. Cevşen mi? Oda ne ki? diye sordum. Yaşlı Teyze bir çeşit dua olduğunu, boynuma asarsam kazalardan belalardan beni koruyacağını söyledi. Söylediğim ilk şey, inanmamki ben öyle şeylere demek oldu. Neden öyle diyorsun oğlum günaha girme dedi. Hayır teyze yanlış anlama Allaha çok inanır onu da çok severim ama bu boynumuza astığımız (taktığımız) dualar değil, bizi; yürekten okuduğuz dualar, yaptığımız hayırlar, iyilikler...vb. gibi şeyler kazalardan belalardan korur demiştim. Sonra o cevşenlerden bir tane aldım ve askerliğim boyunca boynumdan hiç çıkartmadım. Allah'a çok şükür askerlik boyunca başıma hiç bir kaza bela ya da en ufak bir aksilik gelmedi ama bu boynuma taktığım cevşen sayesinde midir bilemem. Ben şuna inanırım, boynunuza astığınız dualardan ya da üzerinizde taşıdığınız muskalardan falan daha çok Allah'a sığının. Asıl sizi koruyacak olan odur.
cehennem meleği
30.10.2007 - 13:05Zebani....
ırk
29.10.2007 - 10:17Irk, bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm. Aynı türün çeşitli üyelerinden birine diğerine nazaran fenotipik bakımdan daha fazla benzer olan bireyler topluluğudur.
Irsi yol ile atalarından kendilerine geçen genetik, biyolojik vasıf ve karakterler gösteren insanlar topluluğu. İnsan ırklarının renk ve fiziki şekil esas alınarak birbirlerinden üstünlüğünü temel alan felsefeye de ırkçılık denilmiştir.(Vikipedi)
Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere, insanların ırklarını seçmek gibi bir şansları yok. Bugün ben siyah ırka ait bir zencide olabilirdim ya da Türk değil de Kürt. Bu nedenle insanların renklerine, şekillerine, şemallerine... şunlarına bunlarına bakarak ne kendimizi onlardan üstün görelim ne de aşağılık kompleksine kapılalım. Sonuçta hepimiz Allah'ın kullarıyız.
ölesiye güvenmek
28.10.2007 - 00:00Birilerine güvenmek tabiki güzel ama o dağlara kar da her an yağabilir.
vahiy
27.10.2007 - 23:53Allah (c.c) tarafından, Cebrail (a.s.) aracılığıyla, kısaca onun emir ve yasaklarının peygamberlere bildirilmesi olayı.
üç beyaz
27.10.2007 - 23:47pamuk
kefen
kar
şüphe
27.10.2007 - 23:37tehlikelidir... adamı yer bitirir...
Misafir
27.10.2007 - 23:24On kısmetle gelirmiş, birini yer dokuzunu ev sahibine bırakırmış.
minnoş
27.10.2007 - 23:1310 yaşımdayken sokakta bulup eve getirdiğim, anneme saatlerce dil döktükten sonra zorla kabul ettirdiğim, ilk kedimizin ismi. Dün gibi hatırlıyorum küçücük bir yavruydu. Miyavvv miyavvvv diye peşimden eve kadar gelmişti. Dayanamadım alıp içeriye götürdüm götürmesinede kıyametleri koparmıştı annem. Çabuk git o pire torbasını bulduğun yere geri götür demişti. Ama anne o daha küçücük, çok üşümüş baksana nasıl da titiriyor. Hem acıkmıştırda. Biraz karnını doyuralım biraz da sobanın yanında ısınsın sabah olunca bırakırız. Annem, kesinlikle olmaz. Git onu bırak bulduğun yere diyor da başka birşey demiyordu. Her çocuk gibi bende ağlamaya başladım istediğimi yaptırmak için. Başardımda. Sabaha kadar kalmasına izin almıştım annemden sonunda. Ama gece uyuyamamıştım hiç, sabah olunca gidecekti benim Minnoşum. Soğuktan donacaktı belki de açlıktan ölecekti diye düşünürken uyuya kalmışım. Sabah kalktım birde ne göreyim bizim Perihan Hanım (Annem) kediyi beslemiyormu. Kedim bizden hiç ayrılmadı taki ölene kadar ama o günden beride evimizde hiç kedi eksik olmadı tam yirmi senedir. Anneme gelince o tam 20 senedir bırakın evindeki 15-20 kediyi bütün sokak kedilerini bile doyurur. Aferin bana belkide hayatımda yaptığım en güzel şey o kediyi alıp evime götürmek oldu. Eğer götürmeseydim, annem belkide hayvanları hiç sevmeyen biri olarak kalacaktı ve belkide günde 40-45 kedinin karnı doymayacaktı.
anı
27.10.2007 - 15:48Hayatınızda geçen her gün hatta her geçen dakika birer anıdır. Geçmiştir ve bir daha geri gelmeyecektir. Anılarda kaybolup gitmek pek doğru değildir ama unutmak da çok yanlıştır. Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle,kötüsüyle bir hayat yaşıyoruz ve zaman hızla akıp gidiyor önemli olan çevremizdeki insanlara, biz bu dünyadan göçüp gittikten sonra, bizleri iyi şekilde anacakları güzel anılar bırakabilmektir.
kereste
27.10.2007 - 14:54Babamın 30 küsür senelik mesleğidir KERESTEcilik. Bizi kimseye muhtaç etmemiş, karnımızı doyurmuş,büyütmüş, okutmuş,.. hep bu meslek sayesinde.
Kereste: inşaat, mobilya gibi sektörlerde kullanılmak için ağaçların biçilmesi ya da işlenmesi diyebilirim.
5x10 (beşe on)
10x10 (ona on)
20x20 (yirmiye yirmi) gibi...
silmek
27.10.2007 - 14:29silinse bile izi kalıyor....
bir insanı tanımak
27.10.2007 - 14:25çok zor...
Toplam 476 mesaj bulundu