Hasret bir sokak lambası,
köşe başında —
kopkoyu bir gecenin karanlığında.
Aydınlatıyor etrafını,
kendisi hep karanlıkta.
Yapayalnız,
“Ayrılığın kırbacını sırtına yedin mi hiç?”
Aydınlık sulardan karanlık sulara yol alan,
aşkın kutsal denizinde batıp çıkan,
fırtınalara ayak direyen köhne teknede
bir forsayım.
SAVRULDUK
— ablama
Derin bir sessizlik var.
Çöktü üzerimize kara bulutlar.
Pencere ardına kadar açıktı.
İçerde sımsıcak oda,
dışarıda yağmurun bozduğu sessizlik.
Ağacın dalları arasından seyrediyorum seni.
Kan kokan topraklardan havalanan;
her insan özgür bir düşüncedir.
Bilinmeze uçar;
bilir tehlikeleri, ürker, korkar!
Yine de uçar sonsuz mavide.
İKARUS
Yıldızların prizmasından süzüldü
milyonlarca renk;
denizin üstüne döküldü.
Bak, ışıldıyor gökte asılı kristal avize;
Der Tod der Schmetterlinge
Niemand ist mehr da, der am Strand
Schlösser aus Sand baut!
Der Steine ins Meer wirft!
Der die Mauern der Stadt mit Blau,
Hiç bu kadar korkmadım.
Korkmadım bu kadar.
Şimdi seni kaybetmekten korkuyorum.
Söyleyemediğim yarım kalan bir şeyler var.
Sahiplenme duygusu değil bunlar.
Söyleyemediklerimi
Kurduğum cümleler,
düşüncelerimi küçültüyor.
Oysa hayallerimde,
uçsuz bucaksız okyanus.
şimdi aklımdan neler geçiyor neler!
SUSKUN SÖYLEM
Yabancıyım bu şehre;
ışıkları korkak,
kaldırımları kalleş!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!