Uçaklar uçuyor göklerde;
metal kanatları, bombaları
ve korkunç sesleriyle.
Uçurtmalar da uçuyor
rüzgâra bıraktığımız
renk renk;
''Yokluğundan bu yana
Şehir burada çok karanlık.
Artık hiç bir ışık daha ileriye gitmiyor.''
Şehrin tüm duvarlarına
resmini yapması için
Kendi yaratılışıma karşı hareket etmeye çalışan ben.
Örümceğin ağına takılmış bir sinek gibi yaşıyorum.
Korkunç, o malum sonu bile bile.
Bir bilinmez karanlık
sessiz dev adımlarıyla yaklaşıyor
her gün biraz daha
İri cüssesi ve bembeyaz dişleriyle gülümsüyor Uludağ!
Eteğinde gururlu sessiz ve sakin Mudanya.
Sahilini kamçılayan dalgaların köpükleri
göz göz bakıyor cennet yurduma.
Sesi çınlıyor kulağımda.
Usulca ortaya çıkıyor arsız köpekler.
Keskin bir kokuyu
burun deliklerinden haber alarak
toplandılar sürü sürü.
Kokunun çevresinde dolanıyorlar;
çılgınca
Bu akşam serin bir hava var İstanbul'da.
Ruhumu okşayan dişi bir rüzgar
başıboş dolanmakta.
Gidilecek yer değil.
Bilinmeze yolculuktur mutluluk.
Hazine gibi yaşamalı her anı.
Keşkeler olmamalı.
Kışı,
baharı,
Size Kuzey rüzgârlarını gönderiyorum.
Kelebeklerin sonsuz renklerini.
Şırıl şırıl akan derenin sakinliğini
ve serinliğini gönderiyorum.
Zamanın yüzünde çizgilerle,
tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı,
yaşlı adam uyandı uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği hiç düşünülmeden atılmıştı bir kenara;
öylesine atılmış bir eşya!
10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano
Sabah, sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!