üşümüş, denizin kokusuna sığınmışım,
bir midye gibi kayalarda büyümüşüm
ve sen her aklıma düştüğünde;
dalgalarında dövülmüşüm...
sana yorulmuşum, kaybolmuşum...
bu şehrin bana benzeyen en öksüz,
üşüyorum düşündükçe seni...
rezil bir ayazın ortasına düşüyorum,
düşüp düşüp doğrulmanın gücünü de
kalkmaların hevesini de yitirmişim.
eski baharlarda kalmış gülüşlerim...
kimbilir hangi yağmurlarda kaybolmuşum
uzaklardan gelir martıların sesi ya
hani kanatlarında taşırlar denizin kokusunu
bir kayığın limana kavuşamama korkusu
gittide uzaklaşır kıyının resmi bilirsin
ve şehir kaybolur el sallayanda yoktur
serseri bir sevdadır peşine düşülen
uzansam tutacağım ellerini,
ah bir uzansam...
bir gülsen gülecek yüzüm,
ah bir bilsen...
Uzayıp giden yalnız yollarda
Sen sevdanın hırçın türküsü
Terkedilmiş yorgun çocukların
Hiç bitmeyen öksüz öyküsüsün
Şimdi seni hatırlatan
Soysuz şarkıları çalma
uzun bir caddeyi yürümek gibiydi seni sevmek.
sen karşı tarafta, ben bu kaldırımda.
yürümek yerine;
sadece gelmemiz yetiyormuş yüz yüze...
korkmak yerine, bir merhaba, bir gülümseme,
hepsi, hepsi bu işte...
varsay kİ;
seni mecnun gibi seviyorum,
sen leyla olabilecekmisin?
ben seni deli gibi severken,
sen akıllı kalabilecekmisin?
ben bütün yasaları alt üst ettim,
vasiyetim var bir dostuma...
bir yerlerde uzakta
ve haberin olmadan,
bir adam öldüğünde sessizce,
hasretini yüreğinde taşıyan
ve sevdasıyla cansız bedenini örten,
vazgeçtim...
hani ellerini tutup,
ömür boyu sımsıkı bırakmadan,
çıkmazlara girdiğimde,
kokunda gözlerimi yumup,
güven dağlarının esintisini
yabancıydı insanlar,
o kadar sessiz, soğuk.
başka başka şehirlerde
gönül hilali aradı.
bugün yoktun sen,
ben kayboldum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!