Günümüz net ortamında elektroniğin verdiği imkânlarla her evde, her büroda hattâ şimdilerde mobil-kablosuz sistemle her yer ve zamanda bir matbua” var demektir. “Yasal düzenlemeleri” yapılamadığı için ülkemizde bu “net-matbua” sahipleri gönüllerinin istedikleri gibi yayın yapmaktadırlar. Matbuada kucak dolusu para vererek yayınladığınız bir kitabın dağıtım ve tanıtımı için çok çile çekeceksiniz. Oysa, net-matbuatla bu çok kolay. Otur ekranın başına, yaz aklına geleni, bir anda yüzbinlerce kişiye ulaş.
İşte bu kolaylık, bu hızlı teknolojik gelişme, son dönemde Türk şiiri üzerine tümen tümen kara bulutlar yağdırmaktadır. Şiir ırmağı çağıl çağıl akmak yerine, bulanmış durumda. İnternet adeta bir “mısra çöplüğü” haline gelmiş... Hain ve acımasız saldırılar bir yana, eser hırsızlıkları da birbirini kovalar hale geldi. Hangi birini takip edeceğimizi şaşırdık. Ve hangi birisine hukuk zemininde hak aramak için koşacağımızı bilemiyoruz.
Bunun bütün sebebi “kolaylık” mı? Kolaylık asla olmamalı! Teknoloji düzensizlik ve “kara-çamurlu” bir düzenle akıtacağına şiir ırmağımızı, temiz-düzenli ve çağıl çağıl akıtmalı! Billur ve tertemiz olmalı şiir ırmağımız ve o büyük gönül okyanusuna kavuşmak için akmalı hep….
Akmalı, akmalı diyoruz ya; çaresizlik içinde dert yanmaktan da başka bir şey de yapmıyoruz.
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.